Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 3. Daire 2010/542 Esas 2010/420 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYüksekİdareMahkemesi
Dairesi: 3. Daire
Esas No: 2010/ 542
Karar No: 2010 / 420
Karar Tarihi: 25.03.2010

(2709 S. K. m. 157) (2004 S. K. m. 4, 82, 83) (1602 S. K. m. 20)

Davacı 12.03.2010 tarihinde AYİM kayıtlarına geçen dava dilekçesinde özetle; İstanbul Üsküdar 2'nci İcra Müdürlüğünün 24.11.2009 tarihli yazısına istinaden birikmiş nafaka borcu ile işleyen nafaka ödemesinin maaşından haciz yoluyla kesilmeye başlandığını, birlik mutemetliği tarafından önce birikmiş nafaka borcu için maaşının 1/4 oranında, ardından nafaka borcu için kesinti yapıldığını, uygulamanın İcra İflas Kanununun 82/9 maddesine aykırı olduğunu, bu konuda yaptığı idari müracaattan sonuç alamadığını belirterek, işlemin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmektedir.

AYİM Genel Sekreterliğinin 22.03.2010/914 sayılı yazısıyla; dava konusunun AYİM'in görev alanına girmediğinden bahisle, bir karar verilmesi için dosyanın Dairemize gönderildiği görülmektedir.

Anayasanın 157'nci maddesinde, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nin askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimini yapan ilk ve son derece mahkemesi olduğu; ancak askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda ilgilinin asker kişi olma şartının aranmayacağı belirtilmiş; 1602 sayılı Kanunun 2568 sayılı Kanunla değişik 20'nci maddesinde de aynı hüküm yer almıştır. Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nin bir davaya bakabilmesi için dava konusu idari işlemin asker kişiyi ilgilendirmesi ve askeri hizmete ilişkin bulunması koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.

1602 sayılı Kanunun değişik 20'nci maddesinde; Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bulunan veya hizmetten ayrılmış olan, subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci, uzman çavuş, uzman jandarma çavuş, erbaş ve erler ile sivil memurlar asker kişi olarak sayılmaktadır. Davacının asker kişi olduğunda kuşku bulunmamaktadır.

İdari işlemin, görevli yargı yerinin tespiti yönünden askeri hizmete ilişkin olup olmadığının saptanabilmesi için işlemin konusuna bakılması gerekmektedir. Eğer idari işlem askeri gereklere, askeri usul ve yönteme ve askeri hizmete göre tesis edilmiş ise, bu işlemin askeri hizmete ilişkin olduğu kabul edilmelidir. Daha açık bir ifadeyle, askeri hizmete ilişkin idari işlemler; idarenin bir asker kişinin askeri yeterlik ve yeteneklerinin, tutum ve davranışlarının askeri geçmişinin, asker kişi olmaktan kaynaklanan hak ve ödevlerinin, askerlik hizmetinin amacı, askeri görev yerlerinin özellikleri, askeri kural ve gerekler göz önünde tutularak değerlendirilmesi sonucunda tesis edilen işlemlerdir. İşlem, askeri olmayan bir makam tarafından tesis edilmiş olsa bile durum değişmemekte, menfaati ihlal edilen asker kişinin açtığı davaya Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nde bakılması gerekmektedir.

Taraflar arasındaki uyuşmazlığın, kesinleşmiş mahkeme hükmüyle belirlenen nafaka borcunun haciz yoluyla kesilmesinde izlenecek usule ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. 2004 sayılı İcra İflas Kanununun 82 ve 83 ncü maddelerinde haczi caiz olan mal ve haklar gösterilmiştir. 2004 sayılı kanunun 4 ncü maddesinde de icra ve iflas dairelerinin muamelelerine karşı yapılacak şikayet ve itirazların inceleneceği yetkili adliye mahkemesi belirtilmiştir. Dava konusu işlem icra dairesinin işlemidir. Uyuşmazlığın çözümünde esas alınacak bu düzenlemeler adli yargının görev alanına dahildir. Dava konusu işlemin tesisinde askeri yeterlilik, yetenek, tutum ve davranışlar, askerlik hizmetinin amacı yönünden bir değerlendirme yapılmamaktadır. Uyuşmazlığın çözümünde de bu hususlar dikkate alınmayacaktır. Askeri hizmete ilişkinlik şartı gerçekleşmediğinden davanın Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde çözülmesi mümkün değildir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle;

Uyuşmazlığın çözümü adli yargının görevine girdiğinden, DAVANIN GÖREV YÖNÜNDEN REDDİNE,

25 MART 2010 tarihinde OYBİRLİĞİ ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy