Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 3. Daire 2010/493 Esas 2010/1166 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYüksekİdareMahkemesi
Dairesi: 3. Daire
Esas No: 2010/ 493
Karar No: 2010 / 1166
Karar Tarihi: 20.10.2010

(2955 S. K. m. 10, 25, 38)

Davacı, 07.04.2010 tarihinde AYİM'de kayda geçen dava dilekçesinde özetle; Halen GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesi Üroloji Kliniğinde Yardımcı Doçent olarak çalıştığını, Genelkurmay Başkanlığının 01.03.2010 tarihli emrine istinaden GATA K.lığının 17.03.2010 tarihli emri ile, 2955 sayılı GATA Kanununun 25/3 ncü maddesi uyarınca öğretim üyeliği görevine son verildiğinin bildirildiğini ve durumun 19.03.2010 tarihinde kendisine tebliğ edildiğini, ancak bu işlemin hukuka aykırı olduğunu, zira GATA Kanununun anılan 25 inci maddesinin 3 üncü fıkrasının Kanuna 03.12.2007 tarihinde eklendiğini, bu tarihten önce böyle bir hüküm bulunmadığını, öğretim üyeliği görevine son verilmesine sebep olan bilimsel eserin ise 2007 yılının Ağustos ayında yayınlandığını, böylelikle kanunların geriye yürümezliği ilkesinin ihlal edildiğini ve eserin yayınlandığı tarihte yürürlükte olmayan ve daha sonra yürürlüğe konulan bir hükme dayanılarak hakkında işlem tesis edildiğini belirterek, öğretim üyeliği görevine son verilmesi işleminin iptaline ve öncelikle yürütmesinin durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davacının yürütmenin durdurulmasına ilişkin talebi, AYİM 2 nci D.nin 02.06.2010 tarih ve 2010/493 Esas sayılı kararı ile reddedilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesi sonucunda; davacının, Dr.... ve Dr... isimli personel ile birlikte Repairing Urethrocutaneos Fistula in Adults: Is Catheter Necesary? isimli bir bilimsel makaleyi, 16.01.2007 tarihinde Adult Urology isimli dergiye gönderdikleri, anılan makalenin yayımının 16.04.2007 tarihinde dergi yönetimince kabul edildiği ve Ağustos 2007 ayında derginin 239 ncu sayfasından itibaren yayınlandığı, bilahare GATA Haydarpaşa Eğitim Hastanesine ulaşan bir ihbar mektubu ile söz konusu makalede intihal yapıldığının ihbar edildiği, mektubun incelenmek üzere GATA Komutanlığına gönderildiği, müteakiben GATF Dekanlığının 08.07.2009 tarihli yazısına istinaden GATA Etik Kurulunun 08.09.2009 tarihli toplantısında alınan karar uyarınca, belirtilen makalenin Annals of plastic surgery (50:378-381, 2003) adlı dergide yayınlanan ve Dr..., Dr..., Dr... ve Dr... tarafından yazılan Outpatient Urethrocutaneos Fistula Repair With Local Anesthesia in Adult Patients adlı makaleden intihal edildiği kararına varıldığı, bunun üzerine Genelkurmay Başkanlığının 11.03.2010 tarihli emrine binaen, akademik kurul kararıyla intihal olduğuna karar verilen makalede isimleri geçen ve aralarında davacının da bulunduğu üç personelin öğretim elemanlığı görevine son verilmesi sonrasında davacı tarafından AYİM'de öğretim üyeliği görevine son verilme işleminin iptali istemli davanın açıldığı anlaşılmıştır.

2955 Sayılı Gülhane Askeri Tıp Akademisi Kanunu'nun Akademi Kurulu başlıklı 10 ncu maddesinde, Akademi Kurulunun görevleri arasında Eğitim ve öğretim, bilimsel araştırma ve yayım faaliyetlerinin esasları hakkında karar almak da sayılmış bulunmaktadır.

Aynı Kanununun Bilimsel Denetim başlıklı 38 nci maddesinde ise; Öğretim elemanlarının bilimsel yönden denetlenmelerinin GATA Yüksek Bilim Konseyi tarafından, eğitim ve öğretim, bilimsel araştırma, yayın, seminer, klinik ve uygulama faaliyetleri ile diğer hususlar üzerinden yapılacağının, her öğretim elemanının bilimsel araştırmalarının, yayınlarının ve girdiği dersler ile yönettiği seminerlerin ve uygulamaların listesini, yurt içinde ve yurt dışında yapılan bilimsel kongrelerdeki tebliğlerin birer örneğini bağlı bulunduğu yüksekokul müdürü, enstitü müdürü, fakülte dekanı ve eğitim hastanesi komutanı aracılığı ile GATA Komutanlığına sunmak zorunda olduğunun, yayınlanmayan eserlerin birer kopyasının verileceğinin, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununun eser sahibine tanıdığı hakların saklı olduğunun ifade edildiği anlaşılmaktadır.

Dava konusu işlemin kanuni dayanağı olan, 2955 Sayılı GATA Kanununun; Unvanların Korunması başlıklı 25 inci maddesinin 21.11.2007 gün ve 5714 sayılı Kanun ile eklenen üçüncü fıkrası ise; Bir başkasının bilimsel eserinin veya çalışmasının tümünü veya bir kısmını kaynak belirtmeden kendi eseri gibi göstermek fiilini işlediği Akademi Kurulu kararıyla sabit olan öğretim elemanlarının, öğretim elemanlığı görevlerine son verilir. Öğretim elemanlığı görevine son verilen personel, Gülhane Askeri Tıp Akademisindeki başka bir göreve ya da Gülhane Askeri Tıp Akademisi dışındaki karargâh veya kurumlara atanır. hükmünü içermektedir.

Davacı ile davalı idare arasında, davacının, bir başkasına ait bilimsel eseri, kaynak belirtmeksizin kendi eseri gibi göstermek suretiyle intihal eylemini gerçekleştirdiği konusunda ihtilaf bulunmamakta olup, uyuşmazlık dava konusu işlemin tesisinde esas alınan ve 21.11.2007 tarih ve 5714 Sayılı Kanun ile yürürlüğe giren düzenlemenin, yürürlüğe giriş tarihinden önceki intihal eylemine uygulanmasının mümkün olup olmadığı noktasındadır.

YÖK Genel Kurulunun 03.06.2005 tarihli kararında disiplin hukuku yönünden yapılan değerlendirmede; ...intihale ilişkin suçlarda, suçun temadi etmesi, intihale konu eserin herhangi bir şekilde satılıyor ve kütüphanelerde bulunuyor veya internet ortamında ulaşılabiliyor ve bu suretle yazarları veya üçüncü kişiler tarafından kullanılıyor veya yararlanılıyor olması, yazarın veya yazarların intihale konu teşkil eden eserden başka bir esere alıntı yapması veya yapmaları veya atıfta bulunması veya bulunmaları, eserin başka bir amaç veya yarar sağlamak üzere kullanılması, eserin kaynak veya dayanak gösterilerek, hukuki, idari veya bilimsel bir karar alınmış olması veya işlem yapılması hallerinde iki yıllık ceza verme zamanaşımı süresinin, en son fiil veya halin vuku bulduğu tarihten itibaren başlayacağı sonucuna varılmış(tır)... denmektedir.

Davacının iddia ettiği üzere; dava konusu işleme esas alınan intihal eyleminin, işleme dayanak teşkil eden düzenlemenin yapıldığı 21.11.2007 gün ve 5714 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önceki bir tarihte yapıldığı anlaşılmakta ise de; yukarıda belirtilen mevzuat hükümleri uyarınca, GATA'da görevli öğretim elemanlarının tüm bilimsel çalışmalarının bilimsel denetime tabi olduğu ve kayıt altına alındığı, GATA'da görevli öğretim elemanlarının bilimsel eserleri vücuda getirirken bu eserlerin kendi özgün çalışmalarını yansıtması konusunda hassasiyet göstermelerinin son derece önem arz eden bir gereklilik olduğu, bu gerekliliğin, söz konusu düzenlemeler ile intihal eylemi yaptırıma bağlanmadan önce de titizlikle uyulması gereken bir prensip olarak düzenlendiği anlaşılmaktadır. Dava konusu olayda intihal yapıldığının açıkça anlaşıldığı ve davacının bilinçli şekilde bu eylemi gerçekleştirdiği, intihale konu eserin halen yayımda olduğu, intihalin etki ve sonuçlarını GATA Kanununda yapılan değişiklik sonrasında ve halen doğurduğu açık olmakla, belirtilen düzenlemenin uygulanıp uygulanmayacağının saptanması açısından dikkate alınması gereken tarihin, intihale konu eserin ilgili dergiye gönderildiği veya dergide yayınlandığı tarih değil, bu eylemin halen etkilerini sürdürdüğü ve etik kurulu ile akademi kurulu marifetiyle tespit edildiği tarih olduğunun kabulü ile dava konusu işlemde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle;

Yasal dayanaktan yoksun davanın reddine.

20 EKİM 2010 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY GEREKÇESİ

Davacı hakkında tesis edilen öğretim üyeliğine son verilmesi işleminin hukuki dayanağını 2955 sayılı Kanunun 25'nci maddesinin 3. fıkrası hükmü oluşturmaktadır. Ne var ki bu fıkra, anılan maddeye 21.11.2007 tarihli ve 5714 sayılı Kanunla eklenmiştir. Bu tarihten itibaren idareye, Bir başkasının bilimsel eserinin veya çalışmasının tümünü veya bir kısmını kaynak belirtmeden kendi eseri gibi göstermek fiilini işlediği Akademi Kurulu kararıyla sabit olan öğretim elamanlarının bu statüsüne son verme yetkisi verilmiştir. Oysa davacı Bir başkasının bilimsel eserinin veya çalışmasının tümünü veya bir kısmını kaynak belirtmeden kendi eseri gibi göstermek fiiline dayanak teşkil eden makaleyi 16.01.2007 tarihinde hazırlayıp Adult Urology isimli dergiye göndermiştir. Bu durumda intihal eyleminin bu tarihte yapıldığının kabulünde zorunluluk vardır. Her ne kadar intihal eyleminin bu makaleye ulaşıldığı sürece temadi ettiği ve her atıfta ve kaynak gösteriminde suçun zamanaşımının bu tarihten başlayacağı idari bir kurul olan YÖK Genel Kurulunca kararlaştırılmış ise de, maddi ceza hukuku açısından cezalandırma niteliği taşıyan öğretim üyeliğinden çıkarılma cezası makaleye yapılan atıf veya kaynak göstermeyle ilgili olmayıp, doğrudan intihalin yapılmasıyla ilgilidir. Başka bir deyimle maddi ceza hukuku açısından intihal bir suçun maddi unsuru olarak kabul edildiği takdirde, temadi ettiğini söylemek mümkün değildir. Her atıfta veya kaynak göstermede suçun tekrarlanacağı veya temadi edeceği görüşüne katılmak mümkün değildir. Dolayısıyla davacı bu eylemi yasaya göre idareye öğretim elamanlığı statüsüne son verme yetkisi verilmeden önce yapmıştır.

Kuşkusuz, statü hukukuna ilişkin düzenlemeleri içeren idari kanunların aksi belirtilmedikçe yürürlüğe girdiği tarihten itibaren geçerlilik kazanıp hüküm doğuracağı, diğer bir deyişle yürürlüğe girdiği tarihten itibaren mevcut tüm durumlara uygulanacağı idare hukukunun temel ilkelerinden birisidir. Dolayısıyla statü hukukuna ilişkin düzenlemeleri içeren idari kanunlar ancak kanun koyucu özel olarak belirtmiş ise geçmişe etkili olarak hüküm doğururlar. 2955 sayılı Kanunun 25'nci maddesinde geçmişe etkili olarak hüküm doğurması konusunda özel bir düzenleme bulunmamaktadır. Yani genel ilke anılan hüküm için de geçerlidir.

Davacı, intihal olduğu tespit edilen makaleyi 16.01.2007 tarihinde hazırlayıp Adult Urology isimli dergiye gönderdiğine göre, Davacıya uygulanan müeyyide, maddi ceza hukuku açısından ceza niteliğinde olduğundan eylem (intihal) tarihindeki norma tabi olması Ceza Hukukunun kanunsuz suç olmaz genel ilkesi gereğidir. Bu nedenle makalenin yayımlandığı tarihteki mevzuat hükümlerinin uygulanması gerekir. Sonuç olarak dava konusu işlemin, bizatihi hukuki sebebini oluşturan kanun hükmünün -aksi kanun koyucu tarafından belirtilmediği halde- davalı idare tarafından geçmişe etkili olarak uygulanmış olması nedeniyle sebep ve konu bakımından hukuka aykırı olduğu görüşünde olduğumuzdan sayın çoğunluk görüşüne katılmadık. 20.10.2010 (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy