Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 3. Daire 2010/416 Esas 2010/280 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYüksekİdareMahkemesi
Dairesi: 3. Daire
Esas No: 2010/ 416
Karar No: 2010 / 280
Karar Tarihi: 04.03.2010

(5434 S. K. 44, 49, 56) (1683 S. K. m. 29)

Davacı vekili dilekçesinde özetle; müvekkilinin babasının İkinci Cihan Harbi sırasında yaralandığını, ayrıca kendisine malul gazi madalyasının verildiğini, müteveffanın dul kızı olan davacıya da bu nedenle aylık bağlanmasının gerekeceğini belirterek işlemin iptali istemiyle dava açmıştır.

Dava dosyası ve işlem dosyasının incelenmesinden; davacının 1334 doğumlu babasının 1940-1941 yıllarında 125'inci Top A. 1'inci Tb. Komutanlığında askerlik görevini yaptığı, olay tarihinin çok eski olması nedeniyle müteveffanın yaralanması ile ilgili herhangi bir kaydın bulunmadığı, 1940 yılındaki bir sağlık kaydın da husyelerde şişlik denilerek 10 gün istirahat şeklinde bilginin bulunduğu, 1970 yılında alınan ve tahsis dosyasında bulunan .., Em.Top.Alb. ... ve Em. Org. ..'in imzalı beyanları bulunduğu, beyanlarında, tanıkların: 1940, 1941, 1942 2'nci Cihan Harbinin devam ettiği yıllarda İstanbul Boğazı Müstahkem Mevkiinin müdafaasını 1'inci Ordu Komutanlığının emri ile görev alan 150'nci Ağır Sahra Topçu Alayı 15 Mayıs 1940 yılında Selimiye kışlasından hareketle Riva Deresi orman içine mevziye girmiştir. Top çavuşu .. 1'inci Taburun 2'nci Bataryasında görevlidir.

Harp seneleri ve yabancı bölgelerde bulunduğumuzdan askeri birlikler gece ve gündüz devamlı emniyet tedbirleri alıyordu 20 Temmuz 1941 gecesi meçhul şahısların yasak bölgelere girdikleri anlaşılmıştır. ... emrinde 10 er ile birlikte emir verilerek göreve gönderilmiştir. Silahlı müsademe esnasında karnından kurşunla yaralanmıştır. Taburun çadır revirinde tedavi altına alınmıştır.

07 Ekim 1942 yılında Genelkurmay Başkanlığının topçu atışı denetiminde atış bölgesinde 100 kiloluk cephane sandığını sırtında taşıması sırasında arızalandı yine revirde tedavi altına alınmıştır. Her iki hadise hakkında tarafımızdan tanzim edilen zabıt ve tedavi raporu bağlı olduğu askerlik şubesine gönderilmiştir.

...'in her iki arızası askeri görev esnasında tarafımızdan verilmiş bir emrin ifa etmesi mağduriyetine sebep olmuştur.

... görevi başında sakatlanmasından iyileşemeyerek vazife göremez durumda olduğundan terhisine iki ay kadar zaman kaldığından Kurmay Albay ...'in emri ile şubesine tedavi için gönderilmiştir. şeklinde bilgiler verdikleri, Davacının babası hakkında 1968 yılında İzmit Asker Hastanesi ve Gümüşsüyü Asker Hastanesinin raporlarının bulunduğu, raporlarda; ağır işlerde çalışarak hayatını kazanamaz. Eski batın yarasına bağlı evontrüsyon ve Batında reddi imkansız cerhi fıtık, çalışarak hayatını kazanamaz şeklinde bilgiler bulunduğu, davacının babasının hayatta iken kendisine aylık bağlanması için başvurduğu, bunun reddedilmesi üzerine dava açtığı, Danıştay 10'uncu Dairesinin 21.06.1972 gün E.1971/1921, K.1972/1690 sayılı ilamı ile olayın eski olup 1950 yılından sonraki bir buçuk yılda açılmaması nedeniyle davanın reddine karar verildiği, davacının babasının 1974 yılında vefat ettiği, 01.02.1946 doğumlu olan davacının halen dul olduğunun Kadıköy Nüfus Müdürlüğünün yazısı ile bildirildiği anlaşılmıştır.

Davacının, ölen babasının 1941 yılındaki iki olay nedeniyle yaralanması üzerine müteveffanın vazife malulü haline geldiğini ancak sağlığında aylık alamadığını, ölümü üzerine kendisine yetim maaşı verilmemesi üzerine bu işlemin iptali istemiyle dava açtığı görülmüştür. Buradan anlaşılacağı üzere davada halli gereken sorun; müteveffanın yaralanması nedeniyle malul hale gelip gelmediğidir. Yukarıda zikredilen bilgilerden, davacı hakkında düzenlenmiş raporlardan ayrıca müteveffaya sağlığında gazi hizmet madalyasının verilmesinden ötürü, müteveffanın askerde meydana gelen batın yaralanması nedeniyle vazifeyi yapamayacak hale geldiği ve bunun hizmetten kaynaklandığı kanısına varılmıştır.

Davacının babasının daha önceden işlemin iptali istemiyle dava açtığı ve bu davanın Danıştay 10'uncu Dairesinin zikredilen kararı ile reddedildiği görülmekle bu husus kesin hüküm olup olmadığı açısından değerlendirilmiştir. Danıştay 10'uncu Dairesi, müteveffanın talebini, 5434 sayılı kanunun 1950 yılında çıkmasını takiben, hükmün verildiği esnada bulunan eski olaylar nedeniyle dava açılabilmesi için bunlara ilişkin talebin 1950 yılından sonraki bir buçuk yıl içinde yapılması şeklindeki hükmü nedeniyle reddetmiştir. Ancak 5434 sayılı Kanun’un 49/son fıkrası ile bu süreler kaldırılmış olmakla artık bu zamanda böyle bir süre tahdidi bulunmadığından, bu maddenin eski şekline nazaran verilmiş hüküm, kesin hükme neden olabilecek şekilde bir hüküm olarak kabul edilmemiş ve davanın esasına karar verilmiştir.

Davacının babasının askerlik yaptığı esnada yürürlükte bulunan 1930 tarihli 1683 sayılı Kanunun 29'uncu maddesinde efrat, küçük zabitler ve gediklilerden hazarda askeri vazifelerini ifa etmekte iken vazifelerinin tesiri ile malul kalanlar, maluliyet maaşına müstehak olurlar şeklinde hüküm bulunmaktadır. 5434 sayılı Kanunun 56 ve 44'üncü maddeleri ile bu hususlar teyid edilmiştir. Davacının, nüfus kaydından dul olduğu anlaşılmaktadır. Gerek 5434 sayılı Kanun, gerekse 5510 sayılı Kanunlar uyarınca dul kız çocukları yetim aylığı alabilmektedirler, bu açıdan da davacının aylığı hak ettiği kanısına varılmakla aksi yönde oluşturulan işlemin iptali yoluna gidilmiştir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle;

Belirtilen nedenlerle hukuka aykırı bulunan, davacıya müracaat tarihi olan 22 Haziran 2009 tarihinden itibaren yetim aylığı bağlanmama işleminin iptaline, aylıklara ödeme tarihine kadar yasal faiz ödenmesine,

04 MART 2010 tarihinde OYBİRLİĞİ ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy