Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 3. Daire 2009/449 Esas 2009/1000 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYüksekİdareMahkemesi
Dairesi: 3. Daire
Esas No: 2009/ 449
Karar No: 2009 / 1000
Karar Tarihi: 08.10.2009

(2709 S. K. m. 125) (Kamu Konutları Yönetmeliği m. 26)

Davacı 12.03.2009 tarihinde Malatya İdare Mahkemesi kaydına, 17.03.2009 tarihinde AYİM kaydına geçen dava dilekçesinde özetle; 2 nci Ordu Komutanlığının 11.08.2008 tarihli emri ile boş bir lojmandan yararlanma olanağı tanınmadan onarım nedeniyle eşyalarını toplayarak lojmanı teslime hazır hale getirilmesinin istendiğini, eşyalarını lojmanda bırakarak 17.08.2008 tarihinde lojmanı boşalttığını, lojmanda oturmadığı sürede kendisinden 681,36 YTL kesildiğini aidat ödediğini, orduevi ve misafirhaneye 919,80 YTL ödediğini, dışarıdan hazır yiyecek yemek zorunda kalması sebebiyle 2.780,00 YTL fazla mutfak harcamasının meydana geldiğini, çocuklarının okula gidiş - geliş için 190,80 YTL ödemek zorunda kaldığını, bakım eksikliğinden kaynaklanan mevcut zararlarının kusursuz sorumluluk ilkesi uyarınca idarece karşılanması gerektiğini belirterek 4.631,636 TL maddi ve 1.000,00 TL manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte kendisine ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Dava dosyasında mevcut bilgi ve belgelerin incelenmesi neticesinde; MSB İnşaat Emlak ve NATO Enf. Bölge Başkanlığının 26.05.2008 tarih ve İNŞ. EML.:4230-558-08/İnş. Ş. sayılı emri ile 2 nci Ordu Komutanlığı Lojmanları Karakavak mevkiindeki binaların çatı kaplamaları ve taşıyıcı sistemlerinin onarımı ile 040 Albüm numaralı blokun mutfak, Banyo-WC genel onarım işinin hizmet alımı yolu ile yapılacağının ve bu onarım sırasında blokta elektrik ve su olmayacağı bildirilerek 040 numaralı lojman blokunun boşaltılmasının istendiği, bu çalışmanın müteakip yıllarda da devam edecek şekilde planlandığı, bu kapsamda 2 nci Ordu Komutanlığının 11.08.2008 tarihli emri ile 040 numaralı lojman blokunun mutfak, Banyo-WC genel onarımın yapılması için 40 ıncı blokun sakinlerinin eşyalarını toplayarak lojmanı teslime hazır hale getirmelerinin istendiği, lojman onarımının 120 günde bitirilmesinin planlandığı, 40 inci blokta oturan davacının, eşyalarını lojmanın içinde bırakarak 17.08.2008 de konutunu teslim ederek konuttan çıktığı, davacının onarımın bitmesini müteakip 27.11.2008 tarihinde konutuna tekrar girdiği, onarım nedeniyle uğradığı maddi ve manevi zararın yapı eseri malikinin sorumluluğu kapsamında tazmin edilmesi için 17.12.2008 tarihli dilekçesi ile idari müracaatta bulunduğu, davacının bu talebinin cevap verilmemek suretiyle zımni olarak reddi üzerine 4.631,636 TL maddi ve 1.000,00 TL manevi tazminatın ödenmesi istemiyle süresinde bu davayı açtığı anlaşılmıştır.

Anayasanın 125 inci maddesine göre; idare kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlüdür. Doktrin ve yargı kararları idarenin sorumluluğunu hizmet kusuru ve kusursuz sorumluluk ilkelerine dayandırmaktadır. Her iki ilke içinde geçerli olmak üzere genel olarak bir fiilden dolayı idarenin tazmin borcunun doğabilmesi için bir zararın mevcudiyeti, zarara yol açan fiilin idareye yüklenebilir nitelikle olması, zarar ile fiil arasında illiyet bağının bulunması zorunludur.

Kural olarak idarenin hukuka aykırı işlemlerinden dolayı hizmet kusuru ilkesine göre sorumluluğuna gidilebilir. İdarenin hukuka uygun işlemlerinden de zarar doğabilir ve bu zararın karşılanması da gerekebilir. Bu gibi durumlarda, ancak kusursuz sorumluluk ilkesine göre, uğranılan zararın karşılanması yoluna gidilebilir. Ancak bu halde kusursuz sorumluluk ilkesine dayanarak tazmin borcunun ortaya çıkabilmesi için zararın özel ve anormal (olağan dışı) olması da gereklidir.

Davalı idarenin tazminat istemine konu fiili 2 nci Ordu Komutanlığı tahsis yetkisindeki lojmanların bakım ve onarımının yapılabilmesi için davacının eşyalarını lojman içinde bırakarak onarımı yapılacak konutunu tahliye etmesinin sağlanması şeklindeki idari işlemidir.

Kamu Konutları Yönetmeliğinin 26/c maddesinde Konutta oturanlar, kurum ve kuruluşlara ait olup, yapılması uygun görülen onarımların yapılmasına engel olamazlar ve meşru bir mazeret olmadıkça tarihini erteleyemezler. hükmüne yer verilmiştir.

Türk Silahlı Kuvvetleri Konut Yönergesinin 5 inci Bölüm 3/g maddesinde de konutta oturanların daire içerisinde yapılması gereken onarımlara müsaade etmekle yükümlü olduğu belirtilmiştir.

Açıklanan bu mevzuat hükümlerine göre konut bakım ve onarımının yapılmasını temin maksadıyla davacının eşyalarını konutta bırakmak suretiyle onarım süresince konuttan tahliye edilmesi işleminde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmamaktadır. İdarenin hizmet kusuru içinde bulunması söz konusu değildir.

Davacının zararı doğrudan doğruya binanın yapım ve bakım eksikliğinden kaynaklanmamaktadır. Aksine idarenin bina bakımsızlığından doğabilecek zararları önlemeye yönelik işlemi söz konusudur. Dolayısıyla Borçlar Kanununun 58 inci maddesinde belirtilen bakım ve yapım eksikliğinden kaynaklanan kusursuz sorumluluk halinin dava konusu olayda uygulanma yeri yoktur.

2 nci Ordu Komutanlığı tahsis yetkisindeki lojmanların belirli bir plan ve proje dâhilinde onarımına başlandığı, yıllara bağlı olarak onarımın devam edeceği dikkate alındığında onarım nedeniyle lojmanın geçici olarak tahliyesinden doğan zararın özel ve sadece belli birkaç kişiyi etkileyen ve olağandışı bir zarar değil, onarım sırasında lojmanda oturanları kapsayan genel nitelikte bir zarar olduğu değerlendirilerek kusursuz sorumluluk ilkesine göre tazmini gereken bir zarar bulunmadığı, davacının maddi tazminat ödenmesi talebinin reddi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Manevi tazminat maddi mal varlığında meydana gelen bir eksilmeye yönelik bir tazmin aracı olmayıp, kişinin manevi varlığına saldırı halinde meydana gelen zarar ve kayıpların karşılanması için başvurulan bir tatmin aracıdır. Doktrinde ve yerleşik yargı kararlarında kişilik haklarının özgürlük, namus, şeref gibi değerlerin yanı sıra özel hayata ve aile hayatına ilişkin sırlar, meslekle sırları gibi birçok manevi değeri ve tüm sosyal ve siyası haklan içerdiği kabul edilmektedir. Manevi tazminata hükmedilmesi için tesis edilen idari işlem veya eylem nedeniyle kişilik haklarına veya vücut bütünlüğüne bir saldırının gerçekleşmesi, bu saldırı sonunda da manevi bir zarar meydana gelmesi, zarar ile idare tarafından tesis edilen işlem arasında illiyet bağının bulunması gerekir.

Somut olaya dönüldüğünde davacının oturduğu konutun onarımının yapılabilmesi maksadıyla konuttan tahliye edilmesi işleminin davacının kişilik haklarına, manevi varlığına, vücut bütünlüğüne saldırı şeklinde kabulü mümkün değildir. Davacıya sübjektif davranılması söz konusu değildir. Onarım yapılacak konutlarda oturan tüm personel ile birlikte konuttan tahliye edilmiştir. Bu nedenle davacının manevi tazminat talebinin de reddi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.

Yukarıda açıklanan nedenlerle;

Yasal dayanaktan yoksun DAVANIN REDDİNE, (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy