Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 3. Daire 2009/282 Esas 2009/1074 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYüksekİdareMahkemesi
Dairesi: 3. Daire
Esas No: 2009/ 282
Karar No: 2009 / 1074
Karar Tarihi: 22.10.2009

(2709 S. K. m. 129) (1602 S. K. m. 21)

Davacı vekili, 06.01.2009 tarihinde AYİM'de kayda geçen dava dilekçesinin AYİM 3 ncü Dairesinin 15.01.2009 gün ve 2009/73 Esas, 2009/39 Karar sayılı kararı ile 30 gün içinde dava açılmak şartıyla reddine karar verilmesi ve işbu kararın 27.01.2009 tarihinde tebliğini müteakip 23.02.2009 tarihinde AYİM'de kayda geçen yenilenen dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, 1980 yılında Kara Harp Okulu'ndan Topçu Teğmen olarak mezun olduğunu, daha sonra Kara Harp Akademisi'ni bitirerek kurmay subay olarak çeşitli görevlerde bulunduğunu, başarıyla devam eden mesleki yaşamında çok sayıda takdirname ve şerit rozet ile taltif edildiğini, kurmay albay olarak terfi sırasının geldiği yıldan itibaren her yıl Askeri Şura için hazırlanan kişisel bilgi dosyasında hiç ceza almadığı şeklinde şerh düşüldüğünü ve kendisine de her defasında imzalatıldığını, öte yandan müvekkilinin 03.02.1999 tarihinde Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nde sicil iptali davası açtığını, bu davanın kararında da davacının askerlik hayatı boyunca hiçbir ceza almadığı hususunun vurgulandığını, ancak 2009 yılında aynı şekilde Askeri Şura için hazırlanan bilgi dosyasında davacıya 1980 yılında saç nedeniyle 1 gün oda hapsi cezası aldığı şeklinde bir not düşüldüğünü, bunun üzerine davacının söz konusu belgeyi imzalamadığını, söz konusu kayıt silinerek imzalaması istenince davacının imzaladığını, müvekkilinin askerlik yaşamında hiçbir ceza almamasına rağmen nasıl olup da böyle bir kaydın söz konusu dosyaya girdiğini anlayamadığını, müvekkilinin K.K.K. lığının Kara Net adlı sitesinde kendisine ait kişisel bilgi sayfasına girdiğinde ceza sayısı olarak 1, ceza puanı olarak 0.4 puan kaydığını gördüğünü, müvekkilinin yazılı veya sözlü savunması alınmadan ve kendisine herhangi bir tebligat yapılmadan nasıl olup da böyle bir cezai işlem tesis edildiğinin anlaşılamadığını, savunma hakkı tanınmadan verilen disiplin cezalarının Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin yerleşik içtihatları ile yok hükmünde sayılmakta olduğunu belirterek davacıya 1980 yılında verildiği ileri sürülen disiplin cezasının yok hükmünde sayılarak iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

İdare savunmasında davanın süre geçirilerek açıldığını ve bu nedenle reddedilmesinin gerektiğini belirtmiş ise de, davacıya disiplin cezası ile ilgili herhangi bir bilgi verildiğine dair bir belgenin olmaması ve davacı tarafından işlemin yokluğunun iddia edilmesi, bu tür durumlarda süre konusunun gündeme gelemeyeceği, yokluğu istemenin her zaman mümkün olduğu gözetilerek süre konusundaki bu görüşe itibar edilmemiştir.

Dava konusu ile ilgili evrakın incelenmesinde; davacı ile ilgili olarak hazırlanan Yüksek Askeri Şura bilgilendirme belgelerin de davacının cezası olarak 1980 yılında (davacı teğmen iken) verilen bir günlük oda hapsi cezasının gösterildiği, davacının bunun yok hükmünde sayılması için dava açtığı, davacıya ait özlük ve sicil evrakında, adli işlemler grubunda bu cezayı sadece bildiren bir miadlı evrakın bulunduğu, ceza ile ilgili olarak, olay tutanağı, savunma yazısı, ceza kararı, tebliğ, tebellüğ belgeleri, ceza infaz belgeleri gibi başkaca hiçbir kaydın bulunmadığı (Başsavcılıkça incelenip, düşüncede belirtildiği üzere) görülmüştür.

Anayasanın 129 ncu maddesinin üçüncü fıkrasında: Uyarma ve kınama cezalarıyla ilgili olanlar hariç, disiplin kararları yargı denetimi dışında bırakılamaz. denildikten sonra, aynı maddenin dördüncü fıkrasında: Silahlı Kuvvetler mensupları ile hakimler ve savcılar hakkındaki hükümler saklıdır. şeklinde istisnai bir düzenleme öngörülmüş; 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu'nun 21 nci maddesinin son fıkrasında da: ...disiplin suç ve tecavüzlerinden ötürü disiplin amirlerince verilen cezalar yargı denetimi dışındadır. hükmüne yer verilmiştir.

Yukarıda belirtilen mevzuat hükümlerinin Silahlı Kuvvetler mensupları yönünden ayrık bir düzenleme getirdiği, bu meyanda disiplin amirlerince emrindeki personele disiplin suç ve tecavüzleri nedeniyle verecekleri cezalarının yargı denetimi dışında tutulmasını öngördüğü açıkça anlaşılmaktadır. Bu pozitif düzenlemelerin doğal sonucu olarak da bu konuda açılacak iptal davasının inceleme kabiliyeti olamayacağı tabiidir. Doktrindeki tanımıyla yasama kısıntıları ile denetlenebilecek nitelikte birer idari işlem olmalarına rağmen bir kısım işlemler yasa koyucunun açık iradesiyle denetim dışına itilmişlerdir. Hukuk devleti ilkesi açısından yerindeliği ve yargısal denetimin gerekliliği gibi düşünceler bir yana bu durum somut bir vakıa olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu durumda bir işlemin yargısal yönden bahse konu olabilmesi ancak o işlemin yok hükmünde sayılmasını gerektirecek nitelikte bulunmasıdır. Bilindiği üzere yokluk maddi anlamda yokluk ve hukuki anlamda yokluk olmak üzere iki kategoride değerlendirilmektedir. Dava konusu edilen disiplin cezasının varlığı davacı tarafça da kabul edilmekle bu çeşit bir yokluktan bahsetmek olanaksızdır. Tartışılması gereken husus, işlemin hukuksal anlamda yok mesabesinde olup olmadığıdır. Bilindiği üzere idari işlemin iptali isteminde yargı yerinde değerlendirilecek olan husus, işlemin iptalini gerektiren sakatlıkların bulunup bulunmadığıdır. İşlemin yok hükmünde olmasını doğuracak hukuka aykırılıklar ise iptali gerektiren sakatlıklardan çok daha ağır işlemi ortadan kaldıracak derecedeki hukuki aykırılıklardır. Bu durumlar, dava konusu olay ile ilgili olarak disiplin cezasının tamamen yetkilisiz bir amir tarafından verilmesi, dava konusunun askeri idare içinde olmayan bir kamu ajanı tarafından verilmesi, yasada hiç belirtilmeyen (tamamen amir tarafından icat edilen) bir cezasının uygulanması olarak sayılabilir.

Yukarıdaki açıklamaları göz önünde bulundurarak durumu değerlendirdiğimizde; davacının cezası ile ilgili olarak savunma ekinde bir örneği gönderilen, içinde başka personelin de zikredildiği ve saç nedeniyle bir gün oda hapsi şeklindeki bilgiyi ihtiva eden miadlı evrak olarak gönderilen 13 Ocak 1981 tarihli ceza bildirim çizelgesinden başka hiçbir kayıt ve belgenin bulunmadığı, davacının cezasının nereden kaynaklandığını belirten tutanak, savunma yazısı, cezanın bizzat kendisi, infaz yazıları vs. gibi, böyle bir cezanın varlığını belirten hiçbir belgenin bulunmadığı, bu nedenle söz konusu işlemin maddi anlamda yok olduğu gözetilerek bu durumu tespit eden aşağıdaki hüküm verilmiştir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle;

Davacı hakkında 26.12.1980 tarihinde 1 günlük oda hapsi cezası şeklinde belirtilen disiplin cezasının yok hükmünde sayılarak işleminin İPTALİNE, (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy