Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 3. Daire 2009/1324 Esas 2009/1231 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYüksekİdareMahkemesi
Dairesi: 3. Daire
Esas No: 2009/ 1324
Karar No: 2009 / 1231
Karar Tarihi: 19.11.2009

(1602 S. K. m. 20, 21) (4353 S. K. m. 3) (Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmelik m. 2)

Davacı, 30.09.2009 tarihinde Bulancak Asliye Hukuk Mahkemesi, 06.10.2009 tarihinde AYİM kayıtlarına geçen dava dilekçesinde özetle; şahsına teslim edilen gece görüş cihazının icra edilen operasyon esnasında arızalanması sebebiyle onarıma gönderildiğini, hasar tespit raporuna göre Askeri savcılık tarafından kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, Jandarma Bölge Komutanlığınca onarım bedelini Defterdarlığa yatırması konusunda tarafına tebligat yapıldığını, yapılan işlemin yanlış ve hukuka aykırı olduğuna dair müracaat ettiğini, olumsuz cevap verildiğini, Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkındaki Yönetmelik hükümleri uyarınca borcun miktarı, sebebi ve itiraz yerinin tarafına bildirilmediğini, bu yönetmeliğin 2 nci maddesine göre Jandarma Genel Komutanlığı personelinin özel mevzuat hükümlerine tabi olduğunu, bu hususlar dikkate alındığında dava konusu işlemde mevzuat hükümlerine uyulmadığını belirterek dava konusu işlemin iptaline, yürütmenin durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

AYİM Genel Sekreterliğinin 12.11.2009 gün ve GENSEK:2009/3332/ KLKs. sayılı yazısıyla dava konusunun AYİM’ in görevine girmediği ütülerek ilk inceleme aşamasında bir karar verilmek üzere dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşılmıştır.

Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin görevlerini belirleyen 1602 Sayılı Kanunun 20 nci maddesinde; Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Türk Milleti adına askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların ilk ve son derece mahkemesi olarak yargı denetimini ve diğer kanunlarda gösterilen görevleri yapar... denmektedir.

İdari davalar ve yargı yetkisinin sınırı başlıklı 21 nci maddede de 20 nci maddede belirtilen kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden dolayı, yetki sebep, şekil, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından bahisle menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılacak iptal davaları, aynı idari işlem ve eylemlerin haklarını ihlal etmesi halinde açılacak tam yargı davaları, doğrudan doğruya ve kesin olarak Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde çözümlenir ve karara bağlanır. İdari yargı yetkisi, idari işlem ve eylemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır. Yerindelik denetimi yapılamaz... hükmü yer almaktadır.

Görüldüğü üzere Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nin yargı görev ve yetkisi, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlıdır.

Dava konusu uyuşmazlık davacıya zimmetle teslim edilen malzemenin hasara uğraması nedeniyle meydana gelen hazine zararının takip ve tahsilinden kaynaklanmaktadır.

08.01.1943 tarih ve 4353 sayılı Maliye Vekaleti Baş Hukuk Müşavirliğinin ve Muhakemat Müdürlüğünün Vazifelerine, Devlet Davalarının Takibi Usullerine ve Merkez ve Vilayetler Kadrolarında Bazı Değişiklikler Yapılmasına Dair Kanunun 3 ncü maddesi gereği, hazineye ait her türlü davaların takip ve müdafaasını yapma görevi, illerde il muhakemat müdürlüklerine verilmiştir. Dolayısıyla idare ile davacı arasındaki ilişki, özel hukuk ilişkisidir. Davalı idare davacının zimmet devir teslimi sonucunda eksik olan malzemeye ilişkin meydana gelen hazine zararının tahsilinde, söz konusu zarar 21.7.1953 tarih ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun kapsamında bulunmadığından, kamu gücü ayrıcalıklarını kullanmayıp, hazine zararını genel hükümler çerçevesinde tahsil yoluna gitmiştir. Dolayısıyla uyuşmazlık konusu işlem idarenin bir işlemi olmakla birlikte idari işlem değil, özel hukuk işlemidir. Bu nedenle, özel hukuka tabi işlemlerden doğan uyuşmazlıkların çözüm yeri de adli yargı olmaktadır. Sonuç olarak dava konusu uyuşmazlık, bir idari işlemden kaynaklanmadığından, uyuşmazlığın görüm ve çözüm yeri adli yargı olduğundan davanın görev yönünden reddine karar verilmiştir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle;

Davanın görev yönünden REDDİNE,


KARŞI OY GEREKÇESİ

Davacı dilekçesinde özetle; üzerine zimmetli gece görüş dürbününün operasyonda hasara uğradığını, Askeri savcılık tarafından kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, hasarı ödemesi konusunda tebligat yapıldığını, yapılan işlemin Kamu zararlarının tahsil ve takibine dair yönetmelik hükümlerine aykırı olduğunu belirterek yapılan işlemin iptaline, yürütmenin durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

Dava dilekçesi ve eklerinin incelenmesinden; M 983 gece görüş gözlüğünün davacıya zimmetle teslim edildiği, Jandarma Ordu donatım Ana Tamir Fabrikası Komutanlığınca hasar durum tespit raporu düzenlendiği, 48 inci Motorlu Piyade Tugay Komutanlığı Askeri Savcılığının 27.06.2009 tarih 2009/434-72 E.K. sayılı kararı ile davacı hakkında kovuşturmaya yer olmadığına, hazine zararının takip ve tahsili için belgelerden bir suretin Giresun Jandarma Bölge Komutanlığına gönderilmesine karar verildiği, Giresun Jandarma Bölge Komutanlığının 09.07.2009 tarih MLY:9200-28241-09 sayılı yazısı ile Kamu zararlarının takip ve tahsiline ilişkin yönetmelik hükümleri uyarınca davacı hakkında Giresun Defterdarlık ve Muhasebe müdürlüğünce tahsilat izleme dosyası açılarak alacağın muhasebe kayıtlarına alındığı, borcun rızaen ödenmemesi halinde yönetmeliğin 15 nci maddesi uyarınca borcun icra yolu ile tahsili için işlem yapılacağı, bu husustaki tebliğ belgesinin gönderilmesinin istendiği, davacının 17.09.2009 tarihli dilekçesi ile bu işlemin hukuka aykırı ve yanlış olduğunu belirterek hakkında yapılan bütün işlemlerin iptal edilmesini talep ettiği, Giresun Jandarma Bölge Komutanlığının 30.07.2009 tarih MLY:9200-30456-09 sayılı yazısı ile yapılan işlemin doğru olduğu belirtilerek borcun rızaen ödenmemesi halinde icra yoluyla tahsili için işlem yapılacağına ve borcun tebliğine dair tebliğ belgesinin gönderilmesinin istendiği, bu işlemin iptali için dava açıldığı anlaşılmıştır.

Görevli mahkemenin tespit edilebilmesi için öncelikle dava konusu edilen işlemin niteliğinin belirlenmesi, dava konusunun açıklıkla ortaya konulması gerekir.

353 sayılı Askeri Mahkemeler Kuruluş ve Yargılama Usulü Kanununun 16 nci maddesinde suçlardan doğan irtirdat ve tazminat davalarına kamu davaları ile birlikte askeri mahkemede bakılacağı, askeri savcıların hazineye ilişkin zararları tespit ve iddianameye yazarak askeri mahkemede dava etmekle yükümlü olduğu ancak askeri mahkemelerde kamu davasının koğuşturulmasına imkan kalmayarak davanın adliye mahkemelerinde görülmesi gerektiği hallerde devlet haklarının özel kanuna göre koğuşturulacağı hüküm altına alınmıştır. 5018 sayılı Kamu Maliyesi Yönetimi ve Kontrol Kanununun 71 nci maddesinde kamu zararı; kamu görevlilerinin kasıt, kusur veya ihmallerinden kaynaklanan mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemleri sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olunmasıdır şeklinde tarif edilmiştir.

5018 Sayılı kanunun 71 nci maddesi uyarınca çıkarılan Kamu zararlarının tahsiline ilişkin usul ve esaslar hakkındaki yönetmeliğin 7 nci maddesinde tespit edilen kamu zararına ilişkin belgelerin ilgili kamu idarelerine gönderileceği, 10 ncu maddesinde kamu zararından doğan alacağın sorumlularına 7201 sayılı kanun hükümlerine göre tebliğ edileceği, yapılacak tebliğde söz konusu tutarın bir ay içerisinde ödenmesinin isteneceği, 15 nci maddesinde Sayıştay ve mahkeme ilamları ile hüküm altına alındığı halde sorumluları tarafından rızaen ödenmeyen kamu zararlarından doğan alacağın 2004 sayılı İcra ve İflas kanunu hükümlerine göre tahsil edileceği düzenlenmiştir. Aynı yönetmeliğin 22 nci maddesinde kamu zararından doğan alacakların ilgililerce rızaen veya sulhen ödenmemesi halinde alacak takip dosyasının genel hükümlere göre takibat yapılmak ve dava açılmak üzere muhakemat müdürlüğü veya hazine avukatlığına gönderileceği belirtilmiştir.

Somut olayda; davacının üzerine zimmetli olan cihazın hasara uğraması nedeniyle hakkında soruşturma açılmış, kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiş, hazine zararının takibi için ilgili belgeler Jandarma Bölge Komutanlığına gönderilmiş, davacı hakkında Muhasebe müdürlüğünde alacak takip dosyası açılmıştır. Hazine zararından dolayı dava açılmadan önce Kamu zararlarının tahsiline dair yönetmelik hükümleri uyarınca kamu zararını rızaen ödemesi için davacıya tebligat yapılmıştır. Davacı, hakkında Muhasebe müdürlüğünde alacak takip dosyası açılmasının yanlış olduğunu, yapılan işlemlerin hatalı olduğunu belirterek Jandarma Bölge Komutanlığınca yapılan işlemlerin iptalini talep etmiştir. İdari yargıda dava konusu yapılan kamu zararlarının tahsiline dair yönetmelik hükümleri uyarınca yapılan tebligatın ve borcun kayıt altına alınmasının iptali istemidir.

İdare tarafından davacı hakkında açılmış bir tazminat davası yoktur. Kamu zararlarının tahsiline dair yönetmelik hükümleri uyarınca davacının zararı rızaen ödememesi halinde dava açılması yoluna gidilecektir. Bu durumda dava açma külfeti kamuya aittir. Açılacak olan davanın tarafları da farklıdır. İlgililerden hazine zararının tahsili için adli yargıda dava açılacağı, bu tür uyuşmazlıkların adli yargıda çözümleneceği hususunda bir kuşku bulunmamaktadır. İdari davaya konu edilen işlem göz önüne alınarak karar verilmelidir.

1602 sayılı kanunun 21 nci maddesinde askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden dolayı menfaati ihlal edilenler tarafından açılacak davaların Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde çözümleneceği belirtilmiştir. Kanunda idari işlemler aleyhine dava açılması öngörülmüştür. Davaya konu edilen faaliyetin idari işlem mahiyetinde olup olmadığının, icrailik vasfı olup olmadığının, idari yargıda denetlenecek bir işlem olup olmadığının öncelikle incelenmesi gerekir. İdari Yargılama Usulü Kanununun 14 ncü maddesinde dava dilekçesinde idari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı noktasında ilk inceleme yapılacağı, 15 nci maddesinde idari davaya konu olacak bir işlem olmaması halinde davanın reddine karar verileceği belirtilmiştir.

Mahkemenin önüne getirilen, dava konusu edilen uyuşmazlık hakkında karar vermesi gerekir. Kişiden alacağın tahsili konusunda açılmış bir dava olmadığı gibi kişinin idareden bir tazminat talebi de bulunmamaktadır. Askeri Savcılığın kovuşturmaya yer olmadığı kararı, hazine zararının ilgiliden tazmini için kesin bir mahkeme hükmü niteliğinde değildir. Davaya konu edilen uyuşmazlık kamu zararının rızaen ödenmesi için yapılan tebligat işlemidir. Bu işlemde hazine zararının ilgiliden tahsili için adli yargıda açılacak davanın hazırlık işlemi olduğundan icrailik vasfı bulunmamaktadır, idari davaya konu olmaz. Dava dilekçesinde idari davaya konu edilen istem göz önüne alınmalı, idari yargıda iptal davasına konu olacak bir işlem bulunmadığından davanın reddine karar verilmelidir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle; görev yönünden reddine dair karara katılmadık. 19.11.2009 (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy