Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 3. Daire 2008/689 Esas 2008/886 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYüksekİdareMahkemesi
Dairesi: 3. Daire
Esas No: 2008/ 689
Karar No: 2008 / 886
Karar Tarihi: 12.06.2008

(2629 S. K. m. 3, 4, 7, 8, 9)

Davacı, 24.03.2008 tarihinde İzmir İdare Mahkemesi ve 03.04.2008 tarihinde AYİM kayıtlarına giren dava dilekçesinde özetle; 06.08.2007 tarihinden itibaren 3 ncü Kara Havacılık Alayı Arama Kurtarma Bl.K.lığı emrinde havadan hasta-yaralı nakli, arama kurtarma faaliyetleri gibi gerçek durumlar ile bu tür görevlerin yerine getirilmesine yönelik eğitim maksatlı uçuş görevlerinde görev aldığını, arama kurtarma sıhhiye personeli olarak 24 saat esasına göre görev yaptığını ve bu eğitim ve tatbikatlara fiilen helikopter içinde ve dışında bulunarak pilot, teknisyen, AKİP ve kapı makinalı tüfek nişancıları ile iştirak ettiğini, bundan dolayı 2629 Sayılı Kanunun 4/d maddesi uyarınca uçuş ekibine dahil edilerek uçuş tazminatı alması gerekirken davalı idarece aksi yönde tesis edilen işlemin hukuka aykırı olduğunu belirterek, uçuş ekibine dahil edilmemesi işleminin iptali ile ödenmeyen uçuş tazminatlarının yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmektedir.

Dava dosyasının incelenmesi sonucunda; davacının sağlık kıdemli başçavuş rütbesiyle 3 ncü Kara Havacılık A.K.lığı emrinde arama kurtarma sıhhiye personeli olarak görev yapmakta olduğu, uçuş yönünden sağlık muayenesine tabi tutulduğu 25.09.2007 tarih ve 1805 sayılı raporla görev nedeniyle uçar kararı verildiği, bu görevinden dolayı 2629 Sayılı Kanunun 4/d maddesi uyarınca uçuş ekibine dahil edilerek uçuş tazminatı ödenmesi talebiyle 31.12.2007 tarihinde davalı idareye yapmış olduğu müracaatının İzmir/Gaziemir Ulaştırma Okulu ve Eğt.Mrk.K.lığının 24.01.2008 tarihli yazısı ile reddedilmesi üzerine AYİM’de işbu davanın açılmış olduğu anlaşılmaktadır.

Davacı, uçuş yönünden sağlık muayenesi ve fizyolojik eğitime tabi tutularak sağlam ve görev nedeniyle uçar raporları aldığını, uçucu personele verilen suya düşen helikopterden kaçma-kurtulma kursu gördüğünü, ayrıca havadan hasta-yaralı nakli, arama-kurtarma gibi gerçek durumlar ve eğitim maksatlı uçuşlarda pilot, teknisyen, AKİP ve makineli tüfek nişancıları ile birlikte görev yaptığını, hava aracının tüm fizyolojik etki ve risklerine maruz kaldığını, bu sebeple uçuş ekibi listesine dahil edilerek, özlük haklarından istifade ettirilmesi gerektiğini beyan etmektedir.

Davacı ile davalı idare arasındaki uyuşmazlık, sıhhi tahliye kurtarma personelinin 2629 Sayılı Kanunun 4/d maddesi bağlamında uçuş ekibi listesine dahil edilip-edilemeyeceği noktasındadır. Bu aşamada uyuşmazlığın çözümünde; 2629 Sayılı Kanunda yer verilen uçuş ekibi tanımından neyin anlaşılması gerektiğinin açıklığa kavuşturulması, bu kapsamda Kanunun 3’ncü maddesinde uçuş ekibi tanımında yer verilen pilot ile beraber bulunarak uçuş vazifelerinin yapılmasına katılmaları gerekli olan kimse veya kimseler ifadesinden hangi personelin anlaşılmasının gerektiği önem taşımaktadır.

Türk Silahlı Kuvvetlerine mensup pilot, silah sistem operatörü uçuş ekibi personeli, paraşütçü, denizaltıcı, dalgıç ve kurbağa adamlar ile adaylarının; niteliklerinin, hizmet sürelerinin, tazminatların ödenmesine ilişkin esas ve yöntemleri düzenleyen 2629 Sayılı Uçuş, Paraşüt, Denizaltı, Dalgıç ve Kurbağa Adam Hizmetleri Tazminat Kanununun 3 ncü maddesinin (c) bendinde; Uçuş ekibi: Uçmakta olan bir hava vasıtasının içinde pilot ile beraber bulunarak uçuş vazifelerinin yapılmasına katılmalarının gerekli olduğu kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı veya Sahil Güvenlik Komutanlığınca, onaylanan kimse veya kimselerdir., düzenlemesine yer verilmiştir.

Uçuş ekibi tanımı içerisinde yer verilen uçuş vazifesi ifadesinin lafzı yorumundan; dar anlamda hava aracının uçurulması ya da geniş anlamda hava aracı ile belirli bir görevin yerine getirilmesi anlamları çıkarılabilir.2629 Sayılı Kanunun sistematiği incelendiğinde; yasa koyucunun kanunun öngördüğü tazminattan yararlanacak personeli belirlerken pilot, silah sistem operatörü, uçuş ekibi ve diğer personel olarak iki ayrı statüye ilişkin bir tasnife gittiği görülmektedir. Bu düzenlemeden de anlaşıldığı üzere uçuş ekibi tanımından uçakta bulunan tüm personeli anlamak mümkün değildir. Zira yasa koyucu pilot, silah sitem operatörü ve diğer personeli (uçak içinde fiilen uçmak suretiyle bu vasıtaların uçmasında görev alan personeli) uçuş ekibi olarak tanımlamamış ve ayrı bir statü olarak belirlemiştir.

Dava konusu uyuşmazlığa uygulanacak olan 2629 Sayılı Kanunun 3’ncü maddesinin (h) bendinde Uçuş hizmet süresi: uçucuların, okul veya uçuş kurslarında ilk uçuşa başlama tarihlerinden itibaren uçuculuktan ayrılmalarına kadar geçen uçuculuk süreleri olarak tanımlanmıştır. Yine Kanunun 4’ncü maddesinde uçuculara ödenecek tazminat miktarı düzenlenmiş ve pilot, silah sistem operatörü ile uçuş ekibi olarak belirlenen personele, kıstas aylığa göre belirlenen oranlardaki uçuş tazminatının aylık ödeneceği öngörülmüştür. Madde düzenlemesinde ayrıca, jet pilotu, pervaneli pilot, silah sistem operatörü ile adaylarına ve uçuş ekibi personeline uçuş görevlerinin ağırlığına göre ödenecek tazminat oranı belirlenmiş, bu tazminatın da hizmet yılları karşılığında gösterilen oranda personele ödenmesi öngörülmüştür. Bunun yanı sıra Kanunun tazminatın ödenme şartlarını düzenleyen 7 nci maddesi uyarınca; pilot, silah sistem operatörü, uçuş ekibi personeline uçuş tazminatı ödenebilmesi için yıllık olarak uçuş hizmet sürelerine göre tespit edilen ”belirli bir uçuş süresini tamamlamalarının gerektiği belirtilmiş ayrıca Kanunun 8 nci maddesi ile, bu personele belirlenen uçuş hizmet yıllarını tamamlamış olmak kaydıyla aylık yıpranma tazminatının verilmesi öngörülmüştür. Kanunun 11’nci maddesinde de Kuvvet Komutanlıklarına uçak tipi, görev ve ihtiyaca göre uçucuların belirlenmesi hususunda takdir yetkisi verilmiştir.

Belirtilen bu hükümler birlikte değerlendirildiğinde; uçuş ekibine dahil edilecek personelin uçucu olarak; okul veya uçuş kurslarında ilk uçuşa başlama tarihlerinden itibaren uçuculuktan ayrılmalarına kadar geçen uçuculuk sürelerinin uçuş süresi olarak hesaplanması, bu süreye bağlı olarak Kanunun 4 ve 7’nci maddelerinde belirtilen aylık uçuş tazminatının ödenebilmesi için yıllık olarak uçuş hizmet sürelerine göre tespit edilen belirli bir uçuş süresini tamamlamalarının gerektiği, Kanunun 8 nci maddesi ile, belirlenen uçuş hizmet yıllarını tamamlamış olmak kaydıyla aylık yıpranma tazminatının verilmesinin öngörüldüğü görülmektedir.

Bir diğer ifadeyle, Kanunun 3’ncü maddesinin (h) bendinde uçuş hizmet süresinin uçucuların, okul veya uçuş kurslarında ilk uçuşa başlama tarihlerinden itibaren uçuculuktan ayrılmalarına kadar geçen uçuculuk süreleri olarak tanımlandığı dikkate alındığında; uçuş ekibi personelinin de pilot ve silah sistem operatörleri gibi uçuş tazminatı ve yıpranma tazminatının ödenebilmesi için uçuş hizmet sürelerinin hesaplanmasının ve bu hesaplamanın da ancak okul veya uçuş kurslarında ilk uçuşa başlama tarihlerinden itibaren uçuculuktan ayrılmalarına kadar geçen sürelerin dikkate alınması gerektiği görülmektedir. Personelin Kuvvet Komutanlıklarınca uçuş ekibi olarak belirlenebilmesi için uçuş hizmet süresinin hesaplanabilmesinin mümkün olması bir diğer ifadeyle uçucu olmasının gerekli olduğu anlaşılmaktadır.

Bu düzenlemelere karşın, Kanunun diğer personele ilişkin 9’ncu maddesinde uçak içinde fiilen uçmak suretiyle bu vasıtaların uçmasında görev alma yeterli sayılmıştır. Kanunun 9 ncu maddesine göre diğer personele tazminat ödenebilmesi için; hangi meslek ve sınıftan olursa olsun, uçak içinde fiilen uçmak suretiyle bu vasıtaların uçmasında görev alması veya bu vasıtaları kontrol ve tecrübe maksatları için görevlendirilmesi yeterli görülmüş, tazminat ödenebilmesi için yıllık olarak belirli bir uçuş süresini tamamlamaları gibi başkaca bir koşul aranmamış, ayrıca bunlara yıpranma tazminatı verilmesi de öngörülmemiştir. Maddede ödenecek tazminatın üst sınırı belirlenmiş ve bir ay içinde, kıstas aylığın %10'unu geçmemesi koşuluyla uçuş saati başına tazminat ödeneceği öngörülmüştür. Madde düzenlemesinde diğer personel statüsünde bulunanlara ödenmesi öngörülen tazminat uçuş tazminatı olarak isimlendirilmemiş ve her ay düzenli olarak ödenmesi gereken bir tazminat olarak düzenlenmemiştir.

Hemen belirtilmesi gerekir ki Kanunun 9 ncu maddesi kapsamında görev yapan personelin bu görevlerini sürekli olarak yapması uçuş ekibi içerisinde yer almasını gerektirmemektedir. Zira 2629 Sayılı Kanun gereğince bu personelin belirli bir uçuş süresini tamamlama zorunluluğu bulunmamaktadır. Ayrıca yasa koyucu bu personelin sürekli görev yapma durumunu dikkate alarak bu şekilde görev yapanlara bir ay içinde ödenecek tazminatı sınırlandırarak kıstas aylığın % 10'unu geçmeme düzenlemesini getirmiştir.

Yukarıda yer verilen bu düzenlemelerden pilot, silah sistem operatörü ve uçuş ekibi personelinin uçuş görevlerini devamlı olarak ve kanunda belirlenen sürelerle yapmak zorunda oldukları, diğer personelin ise verilen görevler kapsamında hava aracının uçmasında görev almasının yeterli olduğu, ancak bu görevlerin sürekli ya da arızi olarak yapılmasının bir öneminin olmadığı anlaşılmaktadır. Görüldüğü üzere hava aracı içerisinde pilot ve silah sistem operatörü dışında görevli olarak iki ayrı statüde daha personel bulunmaktadır. Bunlar uçuş ekibi ve uçak içinde fiilen uçmak suretiyle bu vasıtaların uçmasında görev alan personeldir. Dolayısıyla yasa koyucunun bu yönde bir ayrıma gitmesinin; bir uçuş vazifesinin yapılmasında yerine getirilen görevlerin farklılığından kaynaklandığı, ödenecek tazminatın belirlenmesinde ve sağlanan haklar bakımından bu nedenle ayrık bir düzenlemede bulunduğu görülmektedir.

Yasa koyucunun, pilot, silah sistem operatörü ve uçuş ekibine tanınan haklar bakımından kendi arasında ayrık kurallar getirmesi, gerekse uçak içinde fiilen uçmak suretiyle bu vasıtaların uçmasında görev alan diğer personel bakımından tamamen farklı bir düzenlemeye gitmesi yapılan görevin niteliğinden kaynaklanmaktadır.

Yasa koyucunun bu kabulünün bir sonucu olarak; uçuş ekibi personeline tanıdığı haklar bakımından; uçucu personel olarak açıkça belirlediği pilot ve silah sistem operatörleri ile birlikte aynı madde düzenlemelerinde benzer koşullara yer vermek suretiyle; uçuş ekibi personelinin pilot ile beraber hava aracının uçurulmasında görev alanları kastettiği, bir diğer ifadeyle tevdii edilen görevini devamlı ve Kanunda belirlenen sürelerden az olmamak kaydıyla yerine getirmesi gereken uçuş ekibi personelinin doğrudan doğruya hava aracını uçurmakla görevli olduğu, bu nedenle uçuş vazifesi ifadesinden dar anlamda hava aracının uçurulmasının anlaşılmasının gerektiği, buna karşın uçak içinde fiilen uçmak suretiyle bu vasıtaların uçmasında görev alanların ise diğer personel olarak kabul edilmesi gerektiği sonucuna varılabilir.

Kara Havacılığı Birlik Uçuş Eğitim Yönergesi [KKY 164-15(A)]’nin 4. kısım 27. maddesinde; arama kurtarma görevlerine katılabilecek personel grupları; hava arama kurtarma uçucu personeli, arama kurtarma ihtisaslı personel (AKİP) ve sıhhi tahliye kurtarma personeli olarak belirlenmiştir.

Kara Havacılığın Genel Uçuş Kuralları Yönergesi [KKY 1-1(A)]’nin 9. kısım Pilot ve Uçuş Ekibi Personeli başlıklı 2. maddesi, Uçuş ekipleri teşkil edilirken birlik komutanı, uçuş görevini çok iyi analiz eder.

Görevini etkileyen tüm faktörleri ortaya koyar, risk değerlendirmesini yapar ve görev için en uygun uçuş ekibini oluşturur. şeklinde düzenlenmiş, maddenin devamında görevi fiilen icra edecek personel grupları arasında uçucu personel ile arama kurtarma ihtisaslı personelin sayılmasına rağmen, davacının da dahil olduğu sıhhi tahliye kurtarma personeli sayılmamış, keza aynı Yönergenin hava kuvvetlerinde mevcut hava araçları başına teşkil edilecek asgari pilot ve uçuş ekibi personelini gösteren Ek-Ğ çizelgedeki arama kurtarma amaçlı eğitim ve görev uçuşlarında, sıhhi tahliye kurtarma personeli asgari uçuş ekibi arasında sayılmamıştır.

Sonuç olarak yapılan tespit ve değerlendirmelerin yanı sıra, mevzuat hükümlerinin ışığında, davacının İzmir 3. Kara Havacılık Alay Komutanlığı Arama Kurtarma Bölük Komutanlığında sıhhi tahliye kurtarma personeli olarak görev yaptığı, uçucu sağlık yeterliliklerine haiz olduğu, suya düşen helikopterden kaçma-kurtulma kurusunu gördüğü anlaşılmakla beraber, Yönerge hükümleri uyarınca birlik komutanının gerekli gördüğü hallerde arızi olarak uçuş görevlerine katıldıkları, görevlerini mutlak suretle hava aracı ile birlikte yerine getirme zaruretinin bulunmadığı, kaldı ki uçuş ekibi personelini belirleme yetkisinin 2629 Sayılı Kanunun 3/c maddesine göre Kuvvet Komutanlıkları ile Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığında bulunduğu, davacının durumunda bulunan sıhhi tahliye kurtarma personelinin, Kara Kuvvetleri Komutanlığınca uçuş ekibine dahil edilmediği, bu konudaki takdir yetkisinin kullanılmasında objektiflikten uzaklaşıldığına dair bir delil bulunmadığı gibi, davacı tarafından emsal olarak gösterilen personelin (pilot, teknisyen, AKİP ve makinalı tüfek nişancısı) kadro görevlerini hava aracı ile birlikte yerine getirme zorunluluğu bulunduğundan, bu kişilerin davacı yönünden emsal teşkil edemeyeceği, sonuç itibariyle davacının uçuş ekibi personeli sayılmaması ve kendisine 2629 Sayılı Kanunun 4/d maddesi uyarınca uçuş tazminatı ödenmemesi işleminde hukuka ve mevzuata aykırılık bulunmadığı sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır.

Yukarıda açıklanan nedenlerle;

Yasal dayanaktan yoksun DAVANIN REDDİNE, (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy