Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 3. Daire 2008/575 Esas 2009/197 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYüksekİdareMahkemesi
Dairesi: 3. Daire
Esas No: 2008/ 575
Karar No: 2009 / 197
Karar Tarihi: 26.02.2009

(1632 S. K. m. 146) (765 S. K. m. 1, 59, 459) (647 S. K. m. 4) (6136 S. K. m. 7) (926 S. K. m. 50) (3269 S. K. m. 12, 16) (3466 S. K. m. 13, 15, 16) (1402 S. K. m. 2) (Ateşli Silahlar ve Bıçaklar İle Diğer Aletler Hakkındaki Yönetmelik m. 16, 7)

Davacı vekili, 30.04.2008 tarihinde Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde kayda giren dava dilekçesinde ve 30.06.2008 tarihinde kayıtlara giren cevaba cevap dilekçesinde özetle; davacıya ilişkin ceza hükmünün ordudonatım sınıfında bir silah teknisyeni astsubay olması sıfatıyla görevi gereği olarak arıza kontrolünü yaptığı bir tabancaya uyguladığı doldur boşalt işlemi sonrasında silahın emniyetli bir şekilde yere bırakılması esnasında, teknik arızası sebebiyle kendiliğinden ateş alması sonucu iki kişinin yaralanması ile ilgili olduğu, davaya konu eylemin kasti değil, taksirli bir eylem olduğu, hükmün hapis cezasını havi olmayıp para cezasını havi bir hüküm olduğu, söz konusu hükmün taksirle işlenecek bir suça taalluk etmesi nedeniyle adli sicilde hiç bir zaman yer almayan bir hüküm olup, esasen olsa bile aradan geçen zaman itibariyle de adli sicilden silinmesi gerektiği, dolayısıyla bu hükmün hukuk aleminde yok kabul edilmesi gerektiği ve 21 yıl önce vukuu bulmuş böyle bir olayın, davacının silah ruhsatı almasına engel olamayacağının aşikar olduğu, davacının emeklilik müracaat evrakı içerisine şahsi silah ruhsat talep formunda askeri mahkeme kararını da bildirmekte tereddüt göstermediği, ilgili mevzuat ve davacının durumunun hatalı yorumlandığı ve talebinin KKK. lığının 14 Mart 2008 tarih ve LOJ: 4080-72008/Loj.Hiz.D.Şah.Slh.Kyt. ve Ruh.Ş (Ks.3) (95819) Bkm.Kd.Bçvş.............. sayılı yazısına istinaden 12 nci Mekanize Piyade Tugay Komutanlığının 03.04.2008 tarih ve LOJ:4150-140-08/İkm. ve Bkm.Ks.Ana Mlz. sayılı Bkm.Kd.Bçvş........... konulu yazısı ile reddedildiğini ve durumunun Ateşli Silahlar ve Bıçaklar İle Diğer Aletler Hakkındaki Yönetmeliğin ruhsat verilmesini engelleyen halleri düzenleyen 16 ncı maddesinin a bendi kapsamına girdiğinden silah taşıma ve bulundurma hakkını kaybettiği, bu sebeple kendisine silah taşıma ruhsatı verilmeyeceği, ayrıca adına kayıtlı silahların zaptına ve altı ay içinde silah taşıma yetkisine sahip bir başka şahsa devredilmesi, bunun yapılmaması durumunda bu süre sonunda silahların adli makamlara intikal ettirileceğinin 14.04. 2008 tarihinde bildirildiğini, 7 nci Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesinin 15.9.1989 tarih ve 1989/612-689 sayılı gerekçeli hükmünde davacının Ağır Bakım Tamir Fabrikasında silah teknisyeni olarak görevli iken 600 Yataklı Diyarbakır Askeri Hastanesine iş isteği yapılan silahlar için 27.04.1998 tarihinde giden davacının saat 13.30 da hastane deposunda silahların muayenesini yaptığı, işin bitmesinden sonra hastanede görevli bir onbaşının bir Kırıkkale tabanca getirerek bu silahın nöbetçi subaylığına ait olup mermi olmadığını söyleyip silahı verdiği, davacının silahın tarak kısmını söküp bir adet 9 mm.lik mermi istediği, bu mermiyi tabancanın namlusuna sokup çıkardığı, daha sonra görevliden tabancaya ait şarjör ve 6 adet mermi daha istediği, çömelmiş vaziyette 7 mermiyi tabancaya basıp, şarjörü tabancaya taktığı, çökmüş vaziyette kapak takımını bir kaç kez çekip bıraktığında elindeki silahın aniden patladığı, bunun-üzerine silahı yere attığı ve yerde de bir kaç kez patladığı, olayda iki kişinin yaralandığı, davacının olayda 3/8 oranında kusursuz olduğu değerlendirmelerine ve açıklamalarına yer verilerek, olay nedeniyle davacı hakkında As.C.K. 146, TCK. 459 1, 59, 647 S.K. 4 üncü maddeleri gereğince neticeden 36975 TL. para cezasına hükmolunduğu, davacı hakkında 1989 yılında tesis edilen iş bu hüküm, hapis cezasını öngören bir hüküm olmayıp, sadece para cezasını havi olduğu, ayrıca silahın kullanılması kişisel bir olay ve arzuya dayanmamakta, askeri bir hizmetin ifası için yapılan ve davacının görevi içerisinde mütalaa edilen bir bakım faaliyetine taalluk ettiği, keza olay anında silahın arızalı olduğu, tamirat için kendisine getirildiği, bu sebeple kendiliğinden ateş almasının da, kuşkusuz söz konusu olduğu, nitekim bu konuda ceza indiriminin de yapıldığı, hükmün taksirle işlenen bir eyleme dayanması sebebiyle adli sicile esas teşkil etmediği, ayrıca üzerinden 20 yıla yakın bir zaman geçmiş olması sebebiyle herhangi bir idari işleme esas alınmamasının gerektiği, 6136 sayılı Kanun'un 7 inci maddesinin 5/son fıkrasında (08.02.2008 tarih ve 26781 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 5728 sayılı Kanunun 154 üncü maddesiyle değişik sekli) Ateşli silahlarla işlenen suçlardan hükümlü bulunanlar ile taksirli suçlar hariç olmak üzere bir yıldan veya bu Kanun kapsamına giren suçlardan dolayı altı aydan fazla hapis cezasına mahkum olanlara, affa uğramış olsalar bile ateşli silah taşıma ve bulundurma izni verilmez hükmünün yer aldığı, Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkındaki Yönetmeliğin 16 ncı maddesinde ise Kanunun 1 numaralı bendinde sayılanlar hariç aşağıda belirtilen hallerden birine giren kimselere hiç bir şekilde ateşli silah ve mermilerini taşıma ve bulundurma izni verilmez, verilmiş olan ruhsatlar iptal edilir. denildiği ve a fıkrasında Ateşli silahla işlenen cürümlerden hükümlü bulunanlar hükmüne yer verildiği, aynı maddenin d ve e fıkralarında ise taksirle işlenen suçlardan dolayı mahkumiyetlerin hariç olduğunun açıkça vurgulandığı, söz konusu olayın 1988 yılında meydana geldiği, mahkumiyet hükmünün de 15.9.1989 tarihini ihtiva ettiği, Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkındaki Yönetmeliğin ve dayanağı olan ilgili Kanun maddesinin, bu olayın vuku bulmasından sonra yürürlüğe girmiş olması nedeniyle öncelikle kişisel hakları kısıtlayıcı bu hükmün daha sonra vuku bulan olaylara tatbikinin gerektiği, ayrıca suçun taksirle işlenen bir eyleme dayanması nedeniyle davacının durumunun 6136 sayılı Kanunun 7/5-son maddesi ile Yönetmeliğin 16/d maddesinde yer alan hüküm gereği silah ruhsatı verilmesine engel oluşturmadığı, söz konusu olayın vuku bulduğu tarihten sonra aradan 20 yıl süre geçtiği dikkate alındığında, bugün itibariyle davacının hükümlülüğünü gösteren bir adli sicil sabıkasının bulunmadığı, davacının silahla işlenen bir cürümden mahkum olduğuna ilişkin açıklamanın da doğru olmadığı, yasa koyucunun ateşli silahla işlenen cürümlerden hükümlü olanlar şeklindeki kuralı, doğrudan ateşli silahın kullanılması suretiyle işlenen kasti cürümlere hasrettiğini, davacının mahkumiyetine esas olan 765 sayılı TCK. nun 459 uncu maddesi, dikkatsizlik ve tedbirsizlikle veya meslek ve sanatta acemilikle yaralama suçunu düzenlediğini, bu maddede yazılı suçun taksirli bir suç olduğu ve madde metninin sadece silahla işlenen bir cürümü öngörmediğini, silahın bir vasıta olması mümkün ise de, TCK. nun 459 uncu maddesinin münhasıran silahla işlenen bir suç olarak kabulünün mümkün olmadığı, ayrıca hükümlülüğe konu olan olayda silahın kullanılmasının kişisel bir sebep ve arzuya dayanmadığını askeri bir hizmetin ifası için yapılan ve davacının görevi içerisinde mütalaa edilen bir bakım faaliyetine taalluk ettiğini, dolayısıyla bu durumun gelmiş olmasının beklenmeyen bir durum olmadığı, idari yargı denetiminde hukuka uygunluk denetimi ile bunun aşılabileceği ve maddenin ruhuna uygun bir yorum ile işlemin iptali cihetine gidilebileceği, olay anında silahın arızalı olduğu, tamirat için davacıya getirildiği, ayrıca arızalı olan silahın kendiliğinden ateş aldığı da dikkate alındığında, Yasa Koyucunun böyle durumlarda kamu hizmeti ifa edenlerin mağduriyetini arzulamayacağının açık olduğu, davacıyla aynı durumda olan bir çok Türk Silahlı Kuvvetleri personeli hakkında, emeklilik aşamasında bu yola gidilmemiş olmasının da eşitlik ve adalet prensiplerine aykırı olduğu, diğer yandan yıllarca Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev yapan bir astsubay olarak asayiş ve güvenlik hizmetlerinde de görev aldığı kuşkusuz olan davacıya 6136 sayılı Kanun'un 7 nci maddesi kapsamında can güvenliği nedeniyle silah taşıma ruhsatı verilmesine ilişkin hükmün kıyasen dahi uygulanmasının gerektiğini belirterek tesis edilen emeklilikte şahsi silah ruhsatı verilmesi talebinin reddi ile adına kayıtlı tabancalara el konulması ve altı ay içinde başkasına devretmemesi halinde adli makamlara teslimine ilişkin idari işlemin iptaline, öncelikle yürütmenin durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

AYİM 3 üncü Dairesinin 08.05.2008 tarih ve Gensek. No.: 2008/1400, Esas No.: 2008/575 sayılı kararı ile yürütmenin durdurulması isteminin reddine karar verilmiştir.

Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesinden; davacının 12 nci Mekanize Piyade Tugay Komutanlığında ordudonatım silah teknisyeni başçavuş rütbesinde görevli iken 2008 yılı Ocak-Şubat döneminde emekli olma talebinde bulunduğu, 7 nci Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesinin 15.09.1989 tarih ve 1989/612 Esas, 1989/689 Karar sayılı kararı ile özensizlik ve önemsizlikle iki kişinin yaralanmasına neden olmak suçundan neticeden 36.975 TL Para Cezası ile mahkumiyetinin bulunması nedeniyle KKK. lığının 14 Mart 2008 tarih ve LOJ:4080-720-08/Loj.Hiz.D.Şah.Slh.Kyt. ve Ruh. Ş (Ks.3) (95819) Bkm.Kd.Bçvş. .......... sayılı yazısına istinaden 12 nci Mekanize Piyade Tugay Komutanlığının 03 Nisan 2008 tarih ve LOJ:4150-140-08/İkm. ve Bkm. Ks. Ana Mlz. sayılı Bkm.Kd.Bçvş.............. konulu yazısı ile davacının durumunun Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkındaki Yönetmeliğin ruhsat verilmesini engelleyen halleri düzenleyen 16 nci maddesinin 1 nci fıkrasının (a) bendi kapsamına girdiği, bu nedenle adına kayıtlı tabancaların aynı yönetmeliğin 17 nci maddesi gereğince zapt edilerek emanete alınması ve zapt edildiği tarihten itibaren 6 ay içinde silah ruhsatı almak yetkisi olan başka bir şahsa devretmesini, altı ay içinde devir işleminin tamamlanması durumunda silahların adli makamlara intikal ettirileceğinin bildirildiği, bu hususun 16.04.2008 tarihinde davacıya tebliğ edildiği anlaşılmıştır.

İptal davalarında idari işlemin hukuka uygunluk denetiminin, işlemin tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan mevzuat hükümleri gereğince yapılması gerekmektedir. Bu nedenle davacı vekilince Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkındaki Yönetmeliğin ve dayanağı olan ilgili Kanun maddesinin mahkumiyete neden olan olayın vuku bulmasından sonra yürürlüğe girmiş olması nedeniyle öncelikle kişisel hakları kısıtlayıcı bu hükmün daha sonra vuku bulan olaylara tatbikinin gerektiği yönündeki iddiasına itibar edilmemiştir.

Dava konusu uyuşmazlığa uygulanacak olan 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun'un 7/1-4 ncü maddesinde; (Değişik: 2478 - 23.6.1981) Ateşli silahları ancak;

4. A) (Değişik: 4534 23.2.2000) Mahkeme kararı ile ya da haklarında verilen mahkumiyet kararının sonucu olarak Türk Silahlı Kuvvetlerinden tart ve ihraç edilenler, rütbesinin geri alınmasına hükmolunanlar ile 926 sayılı Kanunun 50 nci maddesinin (c) bendi, 3269 sayılı Kanunun 16 nci maddesinin üçüncü fıkrası ve 3466 sayılı Kanunun 15 inci maddesi uyarınca disiplinsizlik veya ahlaki durumları sebebiyle ayırma işlemine tabi tutulanlar, 3269 sayılı Kanunun 12 nci maddesi uyarınca başarısız görülenler ile 3466 sayılı Kanunun 13 ve 16 nci maddeleri uyarınca ilişikleri kesilenler veya 1402 sayılı Kanunun 2 nci maddesi uyarınca emekli edilenler hariç olmak üzere emekli subay, astsubay, uzman jandarma ve uzman erbaşlar ile mecburi hizmetini tamamlayarak istifa etmek suretiyle Türk Silahlı Kuvvetlerinden ayrılan subay, astsubay ve uzman jandarmalar ve en az on yıl görev yapıp sözleşmelerinin uzatılmaması sonucu veya kendi isteğiyle Türk Silahlı Kuvvetlerinden ayrılan uzman erbaşlar,

…

Taşıyabilirler veya mesken ya da iş yerinde bulundurabilirler.

…

Silah taşımaya yetki veren kimlik kartları ile belgelerin düzenlenmesi ve gerektiğinde yenilenmesi ya da geri alınmasına ilişkin usul ve esaslar Milli Savunma ve İçişleri Bakanlıklarınca müştereken hazırlanacak bir yönetmelikte düzenlenir.

(Değişik fıkra: 23/02/2000 - 4534/1. md.; Değişik fıkra: 23/01/2008-5728 S.K./154.mad) Ateşli silahla işlenen suçlardan hükümlü bulunanlar ile taksirli suçlar hariç olmak üzere bir yıldan veya bu Kanun kapsamına giren suçlardan dolayı altı aydan fazla hapis cezasına mahkûm olanlara, affa uğramış olsalar bile ateşli silah taşıma ve bulundurma izni verilemez. düzenlemesine,

Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin Emekli Türk Silahlı Kuvvetleri personeli başlıklı 11 inci maddesinde; (Değişik: 2000/1550 - 25.10.2000) Mahkeme kararı ile ya da haklarında verilen mahkumiyet kararının sonucu olarak Türk Silahlı Kuvvetlerinden tard veya ihraç edilenler, rütbesinin geri alınmasına hükmolunanlar ile 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun 50 nci maddesinin (c) bendi, 3269 sayılı Uzman Erbaş Kanununun 16 nci maddesinin üçüncü fıkrası ve 3466 sayılı Uzman Jandarma Kanununun 15 inci maddesi uyarınca disiplinsizlik veya ahlaki durumları sebebiyle ayırma işlemine tabi tutulanlar, 3269 sayılı Kanunun 12 nci maddesi uyarınca başarısız görülenler ile 3466 sayılı Kanunun 13 ve 16 nci maddeleri uyarınca ilişikleri kesilenler veya 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanununun 2 nci maddesi gereğince emekli edilenler hariç olmak üzere, emekli Türk Silahlı Kuvvetleri personeli ile mecburi hizmetini tamamlayarak istifa etmek suretiyle Türk Silahlı Kuvvetlerinden ayrılan subay, astsubay ve uzman jandarmalar ile en az on yıl görev yapıp sözleşmelerinin uzatılmaması sonucu veya kendi isteği ile Türk Silahlı Kuvvetlerinden ayrılan uzman erbaşlara silah taşıma ve bulundurma izni, bağlı bulundukları Kuvvet Komutanlıklarınca, Jandarma personeli için Jandarma Genel Komutanlığınca, Sahil Güvenlik Komutanlığı personeli için Sahil Güvenlik Komutanlığınca verilir. Kanunen silah almaya ve taşımaya yetkili olan Türk Silahlı Kuvvetleri personeli emekli olarak ayrılmaları halinde, ilişiklerini keserken şahsi tabancalarını emekli kimlik kartlarına işletebilirler. Emekli ve müstafi Türk Silahlı Kuvvetleri personeli için mensup olduğu kuvvet komutanlığı, Jandarma Genel Komutanlığı veya Sahil Güvenlik Komutanlığı şahsi tabanca envanterinde, o şahıs için kayıtlı bulunan tabanca veya tabancalardan, antika silahlar için bulundurma belgesi diğer tabancalar için taşıma belgesi düzenler ve onaylar. Taşıma ve bulundurma müsaadesi süresizdir. Ancak, emekli ve müstafi personelin durumları ilgili komutanlıkça beş yılda bir araştırılır. Emekli Türk Silahlı Kuvvetleri personelinin kimlik kartlarında bulunacak silaha ait bilgiler, ilgiliye silahını taşıma veya bulundurma müsaadesi verir. Kuvvet komutanlıkları ve Sahil Güvenlik Komutanlığı, yukarıda belirtilen esaslar dahilinde verdikleri taşıma ve bulundurma müsaadelerini, düzenleyecekleri listelerle Jandarma Genel Komutanlığına bildirirler. düzenlemesine, 16 ncı maddesinde; (Değişik 1. cümle: 2000/1550 - 25.10.2000) Kanunun 7 nci maddesinin (1) numaralı bendinde sayılanlar hariç aşağıda belirtilen hallerden birine giren kimselere hiçbir şekilde ateşli silah ve mermilerini taşıma ya da bulundurma izni verilmez, verilmiş ruhsatlar iptal edilir.

a) Ateşli silahla işlenen cürümlerden hükümlü bulunanlar,

…

(Değişik 2. fıkra: 99/13749 - 2.12.1999) Yukarıdaki fıkranın (a), (b), (c), (d), (e), (f), (g), (h), (ı), (i) ve (ö) bentleri kapsamına girenler, affa uğramış olsalar veya mahkumiyetleri bütün neticeleri ile birlikte ortadan kalksa ya da mahkemelerce verilen karar üzerine adli sicilden silinmiş olsa bile kendilerine hiçbir surette ateşli silahlarla mermilerini taşıma ya da bulundurma izni verilmez. Bu fıkra hükmü 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 2 nci maddesi hükümlerine göre suç olmaktan çıkan bir fiil nedeniyle hüküm giymiş olanlara uygulanmaz.

…

Bu madde de belirtilen mahkumiyet, kesinleşmiş mahkumiyettir.

Bu madde hükümlerinin uygulanmasında, mahkemelerce verilen hürriyeti bağlayıcı cezalar paraya çevrilmiş olsa dahi, hürriyeti bağlayıcı ceza esas alınır. düzenlemesine yer verilmiştir.

Belirtilen düzenlemeler uyarınca Türk Silahlı Kuvvetlerinden mahkeme kararı ile ya da haklarında verilen mahkumiyet kararının sonucu olarak tart ve ihraç edilenler, rütbesinin geri alınmasına hükmolunanlar ile 926 sayılı Kanunun 50 nci maddesinin (c) bendi, 3269 sayılı Kanunun 16 ncı maddesinin üçüncü fıkrası ve 3466 sayılı Kanunun 15 inci maddesi uyarınca disiplinsizlik veya ahlaki durumları sebebiyle ayırma işlemine tabi tutulanlar, 3269 sayılı Kanunun 12 nci maddesi uyarınca başarısız görülenler ile 3466 sayılı Kanunun 13 ve 16 ncı maddeleri uyarınca ilişikleri kesilenler veya 1402 sayılı Kanunun 2 nci maddesi uyarınca emekli edilenler hariç olmak üzere emekli olan personelin silah taşıyabilmeleri veya mesken ya da iş yerinde bulundurabilmeleri için ateşli silahla işlenen suçlardan kesinleşmiş bir mahkumiyetle hükümlü bulunmamaları gerekmektedir. Bu hükümlülüğün para cezasına çevrilmiş, affa uğramış veya mahkumiyetin bütün neticeleri ile birlikte ortadan kalkmış olmasının ya da adli sicilden silinmiş olmasının bir önemi bulunmamaktadır.

Davacı 7 nci Kolordu Komutanlığı Askeri Mahkemesinin 15.09.1989 tarih ve 1989/612 Esas, 1989/689 Karar sayılı kararı ile özensizlik ve önemsizlikle iki kişinin yaralanmasına neden olmak suçundan neticeden 36.975 TL ağır para cezası ile mahkum olmuş bu karar 21.11.1989 tarihinde kesinleşmiştir.

Davacının mahkumiyetine neden olan olayın meydana geldiği ve hakkında mahkumiyet hükmünün tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 1 inci maddesinde suçlar cürüm veya kabahat olarak belirlenmiş, Kanun'un 11 inci maddesinde cürümlere mahsus cezalar idam, ağır hapis, hapis, sürgün, ağır para cezası ve kamu hizmetinden mahrumiyet olarak sayılmış, davacının mahkum olduğu 459 uncu maddesi Kanunun İkinci Kitap, Cürümler kısmının Dokuzuncu Bab, Şahıslara karşı işlenen cürümler bölümünde düzenlenmiştir. Bu haliyle gerek davacının yargılandığı ceza maddesi gerekse bu suçun karşılığı olarak hükmedilen cezanın niteliği dikkate alındığında davacının işlediği suçun bir cürüm olduğu ve bu cürümün silahla işlendiği hususunda bir tereddüt bulunmamaktadır.

6136 sayılı Kanunun 7 nci maddesinin son fıkrasında ateşli silahla işlenen suçlarda kast veya taksir ayrımına gidilmemiş olması nedeniyle suçun taksirle işlenmiş olmasının ve yasa koyucunun mahkumiyetin sebeplerine ilişkin bir ayrıma gitmemiş olması nedeniyle askeri bir hizmetin ifası için yapılan ve davacının görevi içerisinde mütalaa edilen bir bakım faaliyetine taalluk etmesinin kişisel bir olay ve arzuya dayanmamasının bir önemi bulunmamaktadır.

Davacı vekilince idari yargı denetiminde hukuka uygunluk denetimi ile bunun aşılabileceği ve maddenin ruhuna uygun bir yorum ile işlemin iptali cihetine gidilebileceği belirtilmiş ise de; idari yargı denetiminde hukuka uygunluk denetimi yapılırken Anayasa'nın 138 inci maddesinin buyurucu kuralının dikkate alınması gerekir. Anayasa Mahkemesinin bir kararında da belirtildiği üzere yasa metinleri ve sözcükleri hukuk dilindeki anlamlarına göre anlaşılmalıdır. Yasa kuralının, günün toplumsal ve ekonomik gerekleriyle çeliştiği sanılsa bile, yürürlükte kaldığı sürece uygulanması hukukun gereğidir. Kimi gerekçelerle bu kuralın dışına çıkılması, metinlerin anlamlarından başka biçimlerde yorumlanması, metnin bir tür düzeltilmesine kalkışılması, aslında yasada olmayanı yasaya yakıştırmak ve yorum yoluyla amacını değiştirmek ya da yasa koyucunun yerini almak olur. (Anayasa Mahkemesinin 25.5.1999 tarih ve E. 1999/23 K. 1999/18 sayılı kararı)

Davacı vekili dava dilekçesinde davacıyla aynı durumda olan birçok Türk Silahlı Kuvvetleri personeli hakkında, emeklilik aşamasında bu yola gidilmemiş olmasının da eşitlik ve adalet prensiplerine aykırı olduğunu belirtmiş ise de hangi personel hakkında bu yönde işlemler tesis edildiği belirtilmediği gibi mevzuatın açık hükmü karşısında bu yönde alınabilecek kararların emsal alınabilecek bir yönü bulunmamaktadır.

Yukarıda yapılan tespit ve değerlendirmeler sonucu; Türk Silahlı Kuvvetlerinden emekli olan ve hakkında ateşli silahla işlenen bir cürümden dolayı kesinleşmiş mahkumiyet hükmü bulunan davacıya emeklilikte şahsi silah ruhsatı verilmemesi yönünde tesis edilen işlemin tüm yönleri ile hukuka uyarlı olduğu sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır.

Yukarıda açıklanan nedenlerle;

Yasal dayanaktan yoksun davanın REDDİNE, (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy