Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 3. Daire 2008/557 Esas 2009/107 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYüksekİdareMahkemesi
Dairesi: 3. Daire
Esas No: 2008/ 557
Karar No: 2009 / 107
Karar Tarihi: 22.01.2009

(357 S. K. m. 2) (2709 S. K. m. 10, 70) (4678 S. K. m. 4, 6, 7) (ANY. MAH. 11.02.2004 T. 2001/73 E. 2004/12 K.) (ANY. MAH. 17.03.2004 T. 2001/390 E. 2004/35 K.)

Davacı 18.04.2008 tarihinde AYİM kayıtlarına geçen dava dilekçesinde özetle; Hukuk Fakültesi mezunu olarak sözleşmeli subaylık sınavına müracaat ettiğini, 30.08.2004 tarihinde teğmen naspedildiğini, halen ikmal sınıfında görev yaptığını, Hava Kuvvetleri Komutanlığına askeri hâkim temini kapsamında müracaat ettiğini, talebinin uygun görülmediğini, 357 sayılı kanunun 2 nci maddesinde muvazzaf subayların askeri hâkimliğe müracaat edebileceğinin düzenlendiğini, Türk Dil Kurumunun Türkçe Sözlüğünde muvazzaf subayın; mesleği askerlik olan subay olarak tarif edildiğini, bu anlamda kendisinin de muvazzaf subay olduğunu, bu nedenle askeri hâkimliğe müracaatının kabul edilmemesinin hukuka aykırı olduğunu, 357 sayılı Askeri Hâkimler Kanununun askeri hâkim kaynaklarını düzenleyen 2 nci maddesinin Anayasa’nın 10 ncu maddesinde belirtilen eşitlik ilkesine ve Anayasa’nın kamu hizmetlerine girme hakkını düzenleyen 70 nci maddesine aykırı olduğunu belirterek Anayasa’ya aykırılık iddiasının ciddi görülerek 357 sayılı kanunun 2 nci maddesinin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurulmasına, askeri hâkimliğe müracaatının kabul edilmemesi işleminin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Dava dosyasına yer alan bilgi ve belgelerin incelenmesinden; davacının Hukuk Fakültesi mezunu olarak sözleşmeli subay olmak için müracaat ettiği, 30.08.2004 tarihinde teğmen naspedildiği, Türk Silahlı Kuvvetlerinde sözleşmeli subay statüsünde görev yaptığı, 2008 yılında Hava Kuvvetleri Komutanlığına dış kaynaktan ve muvazzaf subay kaynağından askeri hâkim temini için müracaatların gönderilmesinin duyurulduğu, davacının müracaatının kabul edilmediği anlaşılmıştır.

Askeri hâkim kaynaklarını belirten 357 sayılı Askeri Hâkimler Kanunu’nun 2 nci maddesinde Askeri hâkim ve askeri savcı ihtiyacı aşağıda belirtilen kaynaklardan sağlanır:

A) Muvazzaf subay olan isteklilerden, üniversitelerce aranıyorsa, hukuk fakültelerine giriş sınavlarını veya testlerini kazananlardan bu fakültelere gönderilip öğrenimlerini başarı ile bitirenler.

B) Askeri liseleri bitirerek harb okullarına kabul olunan isteklilerden, üniversitelerce aranıyorsa, hukuk fakültelerinin giriş sınavlarını veya testlerini kazananlardan bu fakültelere gönderilip öğrenimlerini başarı ile bitirenler,

C) Kıtada başarı göstermiş ve bir hukuk fakültesi bitirmiş bulunan yedek subaylardan askerlik görevleri sırasında istemde bulunanlar.(2)

D) (Değişik:1.6.2005-5359/1 md.) Harp okulu mezunu ya da en az dört yıllık fakülte veya yüksekokulu Türk Silâhlı Kuvvetleri nam ve hesabına okuyarak muvazzaf subay nasbedilenlerden veya 926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanunu hükümlerine göre dış kaynaktan muvazzaf subay nasbedilenlerden hukuk fakültesi mezunu üsteğmen rütbesinde veya yüzbaşı rütbesinin ilk üç yılında bulunan. Bu subayların taşımaları gereken diğer özel şartlar yönetmelikle belirlenir.

E) (Değişik:1.6.2005-5359/1 md.) Kendi hesabına hukuk fakültesini bitiren bayanlar ile aynı durumda olan ve henüz askerliğini yapmamış erkek vatandaşlardan istemde bulunanlar.

F) (Ek: 24/5/1989 - 3562/1 md.) Liseleri bitirerek hukuk fakültelerine devam hakkını kazanmış olanlar ile hukuk fakültelerinde okudukları sınıfı başarı ile geçenlerden lüzum ve ihtiyaç duyulduğunda askerî öğrenciliğe kabul edilip, öğrenimlerini tamamlayanlar.

(Değişik: 19/1/1981- 2372/1 md.) Bu kaynaklardan faydalanmaya ilişkin şekil ve esaslar, Genelkurmay Başkanlığının teklifi üzerine, Milli Savunma Bakanlığınca tespit olunur. hükmü bulunmaktadır.

357 Sayılı kanunun 2 nci maddesinin Anayasa’ya aykırılığı ileri sürüldüğünden öncelikle bu iddianın ciddi olup olmadığı incelenmiştir.

Anayasa’nın 10 ncu maddesinde; herkesin dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu, hiçbir kişiye aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamayacağı, Devlet organları ve idare makamlarının bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun hareket etmek zorunda oldukları belirtilmiştir. Anayasa Mahkemesinin yerleşik kararlarında eşitlik ilkesinin eylemsel değil hukuksal eşitlik olduğu, eşitlik ilkesi ile aynı durumda olan kişilere aynı hukuki kuralların uygulanmasının amaçlandığı, farklı statüde bulunanlara farklı hükümlerin uygulanabileceği kabul edilmektedir. Anayasa’nın 10 ncu maddesinde, herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz. Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.’ denilmektedir. Bu mutlak yasak, birbirinin aynı durumunda olanlara ayrı kuralların uygulanmasını ve ayrıcalıklı kişi ve toplulukların yaratılmasını engellemektedir. Aynı durumda olanlar için farklı düzenleme, eşitliğe aykırılık oluşturur. Anayasanın amaçladığı eşitlik, mutlak ve eylemli eşitlik değil hukuksal eşitliktir. Aynı hukuksal durumlarda aynı, ayrı hukuksal durumlarda ayrı kurallara bağlı tutulursa Anayasanın öngördüğü eşitlik çiğnenmiş olmaz. Başka bir anlatımla, kişisel nitelikleri ve durumları özdeş olanlar arasında, yasalara konulan kurallarla değişik uygulamalar yapılamaz. Durum ve hukuki statüdeki özellikler, kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları ve değişik uygulamaları gerekli kılabilir. (Anayasa Mahkemesi’nin 11.02.2004 tarih ve 2001/73 E, 2004/12 K., 17.03.2004 tarih 2001/390 E, 2004/35 K. sayılı kararları) Farklı hukuki statülerde bulunanlar için değişik düzenlemeler yapılabilir. Askeri hâkim kaynaklarının kanun koyucu tarafından belirlenmesine de Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırılıktan söz etmek mümkün değildir. Anayasa’nın 70 nci maddesinde Her Türk’ün kamu hizmetlerine girme hakkına sahip olduğu, hizmete alınmada görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayrım gözetilemeyeceği belirtilmiştir. Kamu hizmetinin en iyi şekilde yürütülmesi için hangi görevin hangi kriterlere sahip personel ile yürütüleceğinin belirlenmesi konusunda kanun koyucunun takdir yetkisi bulunmaktadır. Görevin gerektirdiği nitelikler kanunla belirlenebilir. Bu takdir yetkisi kapsamında 357 sayılı kanunun 2 nci maddesine yer alan düzenlemede kamu hizmetine girme hakkını engelleyen bir durum bulunmamaktadır. Bu nedenle Anayasa’ya aykırılık iddiası ciddi bulunmamıştır.

4678 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetlerinde İstihdam Edilecek Sözleşmeli Subay ve Astsubaylar Hakkındaki Kanun’un 4 ncü maddesinde askeri hâkim sınıfına sözleşmeli subay statüsünde personel alınmayacağı, 6’ncı maddesinde sözleşme sürelerinin üç yıldan az dokuz yıldan fazla olmamak şartıyla hizmet gereklerine göre yönetmelikle belirleneceği, 7’nci maddesinde sözleşmeli subaylardan yönetmelikte belirtilen şartları taşıyanların talepleri halinde muvazzaf subaylığa geçiş için yedinci hizmet yılı başından itibaren onikinci hizmet yılı bitimine kadar başvurulabileceği belirtilmiştir. Somut olayda davacının halen Türk Silahlı Kuvvetlerinde sözleşmeli subay statüsünde görev yapmakta olduğu anlaşılmaktadır. 357 Sayılı kanunun 2 nci maddesinde sayılan askeri hâkim kaynakları arasında sözleşmeli subay yer almamaktadır. Davacı 357 sayılı kanunun 2/A maddesinde geçen muvazzaf subay statüsünde değildir. 4678 sayılı kanunun 7 nci maddesi uyarınca davacın muvazzaf subaylığa geçirilme işleminin tamamlanması halinde aranan diğer şartlar da mevcut ise 357 sayılı kanunun 2/A maddesinde tarif edilen muvazzaf subay kapsamında değerlendirilebilir. Sözleşmeli subay statüsünde askeri hâkim sınıfında personel alınamayacağı kanun hükmünde açıkça belirtilmiştir. Davacının bulunduğu statüde askeri hâkim sınıfına geçirilmesi de mümkün değildir. Davacının askeri hâkimliğe müracaatının kabul edilmemesinde hukuka aykırılık görülmemiştir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle;

Yasal dayanaktan yoksun DAVANIN REDDİNE, (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy