Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 2. Daire 2014/430 Esas 2014/340 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYüksekİdareMahkemesi
Dairesi: 2. Daire
Esas No: 2014/ 430
Karar No: 2014 / 340
Karar Tarihi: 12.03.2014

(1602 S. K. m. 43, 44, 45)

Davacı vekili, 28.02.2014 tarihinde AYİM’de kayda giren dava dilekçesinde özetle; 3’üncü Or.İs.Svş.Tb.K.lığınca 23.12.2011 tarihinde yayımlanan Haftalık Eğitim Uygulama emri ile Doğu Nizamiye bölgesi sivil araç otopark yeri zemin dolgu ve düzeltme faaliyetinin Kh.ve Kh. Hiz. Bl.İş. Makineleri Tk.K.lığına verildiğini, 26.12.2011 tarihinde başlayan faaliyetin dört gün süre ile devam ettirildiğini, faaliyetin dördüncü günü 29.12.2011 tarihinde sabah içtimasından sonra müvekkilinin tesviye malzemesi taşımaya başladığını, toplam altı sefer yapıldığını, altıncı seferde getirmiş olduğu malzemeyi boşaltıp son seferine giderken damperin açılması sonucu Doğu Nizamiye Tak’ına çarparak kaza geçirdiğini, bu yaralanmadan sonra acil olarak hastaneye kaldırıldığını, son olarak GATA tarafından 09.08.2012 tarihinde “vertabra füzyon ameliyatlısı” teşhisi ile “D/63, F-7, TSK.da Görev Yapamaz” kararı verildiğini, bu rapora istinaden 14.03.2014 tarihinde TSK.dan terhis edildiğini, mevcut kazadan dolayı müvekkilinin zarara uğradığını, idarenin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu belirterek, 1.000,00 TL. maddi ve 40.000,00 TL. manevi tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.

Dava dosyası, AYİM Genel Sekreterliğinin 04 Mart 2014 gün ve GENSEK:2014/910/İda.İşl.Şb. sayılı yazısı ile ilk incelemede, kesin TSK. Sağlık Raporunun düzenlendiği tarihten itibaren 1 yıl içinde idareye başvurulmaması yönünden bu konuda bir karar verilmesi istemiyle Dairemize gönderilmiştir.

Dava açma süresi, kamu düzeni ile ilgili olup hak düşürücü niteliktedir. Davanın her aşamasında dikkate alınması hukuk alanında tartışmasız kabul edilen bir zorunluluktur. Bu nedenle davanın süresinde açılıp açılmadığı hususu incelenmiştir.

1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesini Kanununun 44’üncü maddesinde davanın süresinde açılıp açılmadığı ilk inceleme sırasında davanın esasına girilmeden incelenecek hususlar arasında sayılmıştır.

1602 Sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanununun 43’üncü maddesinin birinci fıkrası “idari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde dava açmadan önce, bu eylemlerin yazılı bildirimi üzerine veya başka suretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve herhalde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde yetkili makama başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri lazımdır. Bu isteklerin kısmen veya tamamen reddi halinde bu konudaki işlemin tebliği tarihinden ve altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren altmış gün içinde tam yargı davası açabilirler”, hükmünü amir bulunmaktadır.

Aynı Kanunun 45’inci madde (A) bendinde, süresi dışında açılan davaların reddine karar verileceği belirtilmektedir.

Dava dosyasında mevcut bilgi ve belgelerin incelenmesinden; Davacının İstihkam Uzman Çavuş olarak 3’üncü Or.İs.Svş.Tb. Kh. Ve Kh.Hiz.Bl. K.lığında görevli iken, 3’üncü Or.İs.Svş.Tb.K.lığınca 23.12.2011 tarihinde yayımlanan Haftalık Eğitim Uygulama emri ile Doğu Nizamiye bölgesi sivil araç otopark yeri zemin dolgu ve düzeltme faaliyetiyle görevlendirildiği, faaliyetin dördüncü günü 29.12.2011 tarihinde altıncı seferde getirmiş olduğu malzemeyi boşaltıp son seferine giderken damperin açılması sonucu Doğu Nizamiye Tak'ına çarparak kaza geçirdiği, bu yaralanmadan sonra acil olarak hastaneye kaldırıldığı, son olarak GATA tarafından 09.08.2012 tarihinde “vertabra füzyon ameliyatlısı” teşhisi ile “D/63, F-7, TSK.da Görev Yapamaz” kararı verildiği, bu raporun 01.10.2012 tarihinde kesinleştiği, bu rapor üzerine davacının 14.03.2013 tarihinde TSK.dan terhis edildiği(ilişiğinin kesildiği), davacının da vekili aracılığıyla bu rahatsızlığının askerlik hizmeti sırasında oluştuğu sebebiyle zarara uğradığını beyan ederek, maddi ve manevi tazminatın hüküm altına alınmasına karar verilmesini talep ettiği anlaşılmıştır.

Davacının, 1602 sayılı AYİM Kanununun 43’üncü maddesinin amir hükmü uyarınca hakkında düzenlenen GATA Hastanesi Sağlık Kurulunun 09.08.2012 tarihli (01.10.2012 tarihinde kesinleşen raporu ile "vertabra füzyon ameliyatlısı” teşhisi ile “D/63, F-7, TSK.da Görev Yapamaz” kararı verilmesini müteakip, Mahkememiz içtihatları uyarınca davacı lehine düşünülerek raporun kesinleştiği 01.10.2012 tarihinden itibaren bir yıllık yasal süre içerisinde ve her halde beş yıl içerisinde davalı idareye müracaat ederek, maddi ve manevi tazminat talebinde bulunması gerekirken, bu süreyi geçirdikten sonra 09.12.2013 tarihli dilekçesiyle idari müracaatı sonrası, 28.02.2014 tarihinde AYİM’de maddi ve manevi tazminat talebiyle açılan davada süre aşımı bulunduğu sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır.

Açıklanan nedenlerle;

Davanın SÜRE AŞIMI YÖNÜNDEN REDDİNE,

12 MART 2014 tarihinde OYÇOKLUĞU ile karar verilmiştir.

KARŞI OY GEREKÇESİ

Davacının İstihkam Uzman Çavuş olarak 3’üncü Or.İs.Svş.Tb. Kh. Ve Kh.Hiz.Bl. K.lığında görevli iken, Doğu Nizamiye bölgesi sivil araç otopark yeri zemin dolgu ve düzeltme faaliyetiyle görevlendirildiği, faaliyetin dördüncü günü 29.12.2011 tarihinde altıncı seferde getirmiş olduğu malzemeyi boşaltıp son seferine giderken damperin açılması sonucu Doğu Nizamiye Tak’ına çarparak kaza geçirdiği, GATA tarafından 09.08.2012 tarihinde “vertabra füzyon ameliyatlısı” teşhisi ile “D/63, F-7, TSK.da Görev Yapamaz” kararı verildiği, bu raporun 01.10.2012 tarihinde kesinleştiği, bu rapor üzerine davacının 14.03.2013 tarihinde TSK.dan ilişiğinin kesildiği, davacının da askeri hizmete ilişkin görev sırasında oluşan rahatsızlığı sebebiyle TSK’dan ilişiği kesilmesiyle meydana gelen maddi ve manevi zararının karşılanmasını talep etmektedir.

Davacının, 1602 sayılı AYİM Kanununun 43’üncü maddesinin amir hükmü uyarınca hakkında düzenlenen GATA Hastanesi Sağlık Kurulunun 09.08.2012 tarihli (01.10.2012 tarihinde kesinleşen raporu ile "vertabra füzyon ameliyatlısı” teşhisi ile “D/63, F-7, TSK.da Görev Yapamaz” kararı verilmesini müteakip raporun kesinleştiği 01.10.2012 tarihinden itibaren bir yıllık yasal süre içerisinde davalı idareye müracaat ederek, maddi ve manevi tazminat talebinde bulunması gerekirken, bu süreyi geçirdikten soma müracaat etmesi nedeniyle açılan işbu davada süre aşımı bulunduğuna karar verilmiştir.

Oysa sürenin zararın ortaya çıktığı tarihten başlatılma zorunluluğu vardır. Zarar ortaya çıkmadan istenecek bir tazminat konusu olmayacağından dava açma hakkı da olmayacaktır. Tazminat istenebilmesinin ilk koşulu bir zararın varlığıdır. Sözleşmeli uzman çavuş olan davacının yaralanması dolayısıyla sağlık durumuna ilişkin raporunun onaylanması ile rahatsızlığı tespit edilmiştir. Ancak henüz tazmini gerekir bir maddi zararı oluşmamıştır. Zira söz konusu rapora rağmen, idarenin bir tasarrufu ile görevine devam etmesi mümkündür. Bu nedenle zararın öğrenilme tarihi olarak Silahlı Kuvvetlerden ilişiğin ve görev aylığının kesildiği tarih esas alınmalıdır.

Kaldı ki, Dairemizce bugüne kadar, bu yönde vermiş olduğu pek çok karar bulunmaktadır,

Örneğin;

1. “... Mahkememizin yerleşik içtihatlarına göre, T.C.Emekli Sandığı iştirakçisi olmayan er ve erbaşlar için idari eylemden doğan zararların öğrenilme ve dolayısıyla dava açma süresinin başlama tarihi olarak ilgili hakkındaki kesin sağlık kurulu raporunun onaylandığı tarih kabul edilmektedir. T.C. Emekli Sandığı iştirakçisi olan subay- astsubay, uzman çavuş ve uzman erbaşlar ile sivil memurlar için ise, zararın öğrenilme tarihi olarak Silahlı Kuvvetlerden ilişiğin ve görev aylığının kesildiği tarih esas alınmaktadır...” (AYİM 2’nci Dairesi’nin 30.04.2003 tarih ve 2003/208-366 E.K. sayılı kararı).

2. “... Davacının, zararının doğduğunu öğrendiği GATA K.lığı Profesörler Kurulunun 11 Ağustos 2003 tarihli raporu uyarınca sözleşmesinin feshedildiği ve ilişiğinin kesildiği 05 Kasım 2003 tarihinden itibaren bir yıl içerisinde ve en geç 05 Kasım 2004 tarihi mesai bitimine kadar idareye başvurması ve başvurudan sonra da altmış günlük yasal süreler içerisinde Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde davasını açması gerekirken, bu süreler geçirildikten sonra 08 Mart 2005 tarihinde idareye başvuruda bulunularak 06 Haziran 2005 tarihinde davanın açıldığı anlaşıldığından, davada süre aşımı olduğu sonucuna varılmıştır...” (AYİM 2’nci Dairesi’nin 15.06.2005 tarih ve 2005/449-529 E.K. sayılı kararı)

3. “ ... Davacının 27.08.2007 tarihinde yaralandığı, yaralanma nedeni ile hakkında Elazığ Asker Hastanesinin 21.02.2008 tarihinde onaylanan 13.11.2007 tarih ve 859 sayılı Sağlık Kurulu Raporu ile TSK’da görev yapamaz kararı verilmesi üzerine 26.02.2010 tarihinde sağlık nedeniyle sözleşmesinin feshedilerek terhis edildiği, olaya ilişkin zararın en geç bu tarihte öğrenildiği kabul edildiğinde bu tarihten itibaren bir yıl içinde idari müracaatta bulunulması gerekirken bu tarih geçtikten sonra 26.07.2012 tarihinde idari müracaatta bulunulduğu, ...” (AYİM 2’nci Dairesi’nin 16.01.2013 tarih ve 2013/73-30 E.K.sayılı kararı)

4. “... Davacının 18.10.2009 tarihinde yaralandığı, yaralanma nedeni ile hakkında Etimesgut Asker Hastanesinin, 29.12.2010 tarihinde onaylanan, 13.10.2010 tarih ve 2559 sayılı Sağlık Kurulu Raporu ile TSK.’da görev yapamaz kararı verildiği, bu rapora binaen 14.01.2012 tarihinde sağlık nedeniyle sözleşmesinin feshedilerek TSK.dan ilişiğinin kesildiği, olaya ilişkin zararı ilişik kesme tarihinde öğrendiği kabul edildiğinde, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren ve dava açma tarihinde yürürlükte bulunan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 3’ncü maddesi ve 818 sayılı Borçlar Kanununun dava açma süreleri ile ilgili 60’ncı maddesi gereği idari müracaat şartı bulunmayan bir yıllık süre içinde, 10.02.2012 tarihinde, Ankara 9’ncu Asliye Hukuk Mahkemesinde ve anılan mahkemenin görevsizlik kararının kesinleştiği 10.05.2013 tarihinden itibaren 30 gün içerisinde (20.05.2013 tarihinde) AYİM’de açılan işbu davada süre aşımı bulunmadığı kanaatine varılarak, davacı vekilinin karar düzeltme talebinin kabulü sonucuna varılmıştır...” (AYİM 2’nci Dairesi’nin 11.12.2013 tarih ve E. 2013/1388 sayılı karar düzeltme isteminin kabulüne ilişkin karar).

Somut olayda da, davacının 14.03.2013 tarihinde TSK.dan ilişiğinin kesildiği, olaya ilişkin zararının ilişik kesme tarihinde öğrendiği kabul edildiğinde, 09.12.2013 tarihinde yapılan zorunlu idari müracaatın 1602 sayılı AYİM Kanununun 43’üncü maddesi kapsamında bir yıl içinde yapılmış olduğunun kabul edilmesi gerektiği, söz konusu müracaata zımni olarak ret cevabı verilmesi üzerine 28.02.2014 tarihinde açılan işbu davada süre aşımı bulunmadığı kanaatinde olduğumuzdan, davanın esastan görülmesi gerekirken, süre aşımı yönünden reddine karar verilmesi şeklinde gerçekleşen Sayın Çoğunluk Kararına katılamadık. 12.03.2014 (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy