Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 2. Daire 2014/104 Esas 2014/1196 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYüksekİdareMahkemesi
Dairesi: 2. Daire
Esas No: 2014/ 104
Karar No: 2014 / 1196
Karar Tarihi: 10.09.2014

(2709 S. K. m. 72) (1111 S. K. m. 5)

Davacı, 08.01.2014 tarihinde AYİM’de kayda geçen dava dilekçesinde özetle; babası H....’ün 1946 yılında askere alınıp 4 yıl askerlik yapmış olmasına rağmen, askerlik kayıtlarının eski olmasından ve bilgisayar kayıtlarının yapılmamasından dolayı askerlik bilgilerine rastlanılmadığını, babasının askerlik hizmetine ilişkin kayıtların kendisine verilmesi için askerlik şubesine başvurduğunda bu talebinin reddedildiğini belirterek işlemin iptalini talep etmiştir.

Dosyada bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesinden; davacının, babası olduğu anlaşılan Kırıkkale ili, Balışeyh İlçesi, Dikmen Köyü nüfusuna kayıtlı .... oğlu 02.06.1926 Dikmen doğumlu H……’ün (T.C. No.:…… ) 18.06.1996 tarihinde hayatını kaybettiği, davacının Kırıkkale Askerlik Şubesine başvuruda bulunduğu, ancak Askerlik Şubesi tarafından verilen cevapta davacının babasının kayıtlarına ulaşılamadığı bildirilmiştir. Davacının vukuatlı nüfus kaydı incelendiğinde nüfus tescil tarihinin 1926 olduğu görülmüştür. Davacının babasının askerlik yaptığına dair arşiv kayıtlarının bulunmaması üzerine ret işleminin iptali istemiyle süresinde iş bu davayı açtığı anlaşılmıştır.

Anayasanın 72’nci maddesinde vatan hizmeti, her Türk için hak ve ödev olarak kabul edilmiş, yükümlülerin sahip bulundukları niteliklere göre bu hak ve ödevlerini, hangi statü altında, nasıl yerine getirecekleri (geneli itibariyle) 1111 Sayılı Askerlik Kanunu ile 1076 sayılı Yedek Subay ve Yedek Askeri Memurlar Kanununda öngörülmüştür. Sözü edilen Kanunlarda; askerlik çağına giren yükümlülerin, yoklama döneminden başlayarak muvazzaflık hizmeti için çağrılmaları ve şevkleri, muvazzaflık hizmetini bitirenlerin terhisleri, kıtalarından izinli ayrılacaklar, cezalı askerlik, firar ve izin tecavüzü suçunu işleyenler hakkında yapılacak işlemlerin neler olduğu ayrıntılı biçimde düzenlenmiştir. Askerlik hak ve ödevi, idarenin hüküm ve tasarrufu altında kanunlarda belirtilen hallere uygun olarak belli süre kadar, belli bir yerde hizmet görmek suretiyle yerine getirilen bir kamu hizmetidir. Bu yönüyle de bir yükümlülüktür. İdarenin hüküm ve tasarrufu alanında yerine getirilen bu hizmetle ilgili tüm kayıt ve kuyudatın idare tarafından tutulması ve kişi hak ve hallerine ilişkinliği nedeniyle de sonuna dek saklanması korunması gerekir.

Davacı yönünden idarenin hizmeti iyi kuramadığı, düzenli ve sağlıklı biçimde işletemediği görülmektedir. Usul hukukunda "iddia eden, iddiasını kanıtlamak zorundadır (beyyine külfeti)” kuralı ve kanıt yükünün olayına özgü olarak bu davada, davalı idareye ait olduğu, zira bireylerin devlete, bir diğer ifade ile idareye karşı olan yükümlülüğünü ifa edip etmediğini kanıtlama külfeti, bu konuyla ilgili tüm kayıt ve kuyudatı tutmakla ve de muhafaza etmekle görevli olan idareye ait olması gerekir.

Somut olaya yönelik olarak dava konusu işlem değerlendirildiğinde;.... oğlu 02.06.1926 tarihinde Kırıkkale İli, Balışeyh İlçesi, Dikmen Köyü nüfusuna kayıtlı H....'ün (T.C. No.:…….) 18.06.1996 tarihinde hayatını kaybettiği, askerlik hizmetini yaptığına dair askerlik şubesinde ve Milli Savunma Bakanlığı Arşiv Müdürlüğünde de terhisine ilişkin bir kayıt bulunamadığı, askerlik kayıtları gibi önem arz eden bilgi ve belgelerin tam zamanında ve doğru olarak tutmakla görevli olan idarenin kayıtları gereği gibi tutup muhafaza edemediğinden kaynaklandığı, 1111 sayılı Askerlik Kanununun 5’nci maddesinin 4’ncü fıkrasına göre muvazzaflık hizmetini yapmadıkça hiçbir ferdin askerlik çağından çıkarılamayacağı, askerlik çağından çıkarılmayan yükümlülerin kütük kayıtlarının açık tutularak askerlikle ilgili tüm belgelerinin muhafaza edilmesi gerektiği, ancak davacının babasının askerlik hizmetinden terhisine ilişkin bilgi ve belge bulunamadığı için, askerlik hizmetini yaptığının ve çağ dışına çıktığının kabul edilmesi gerektiği, hizmetin iyi işlememesinden doğan zararlı neticenin davacıya yükletilmesinin düzenli idare ilkesine ve hakkaniyete uygun olmayacağı, diğer taraftan, 1926 doğumlu olup 1996 yılında vefat eden bir şahsın, bu tarihe kadar askerlik hizmetini yapmamış ve buna rağmen davalı idarece aranıp sorulmamış olmasının hayatın olağan akışına aykırı düştüğü, kayıtlarda firar ettiğine veya askerlik hizmetinden ayrı kaldığına dair bilgi de bulunmadığı, dava dosyasında bulunan mevcut belge ve bilgilere istinaden davacının babasının 1946 yılında askere alınan 1926 doğumlu emsalleri gibi 36 ay (OTUZALTI AY) piyade eri olarak askerlik hizmetini yaptığının kabulü gerektiği ve davacının babasının askerlik hizmetini yapmış sayılmama şeklinde inşa edilen işlemin hukuka uygun olmadığı kanaat ve sonucuna ulaşılmıştır.

Açıklanan nedenlerle;

Davacı....’in babası, ... oğlu, 02.06.1926 tarihinde Kırıkkale İli, Balışeyh İlçesi, Dikmen Köyü nüfusuna kayıtlı ve 18.06.1996 tarihinde hayatını kaybeden H……..’ün (T.C. No.:……) askerlik hizmetini davacının 1946 yılında askere alınan emsalleri gibi 36 ay (OTUZALTI AY) piyade eri olarak tamamladığı kabul edilerek, askerlik hizmetini yapmış sayılmama ve kayıtların bu şekilde düzeltilmemesi şeklinde inşa edilen İŞLEMİN İPTALİNE,

Bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 10 EYLÜL 2014 tarihinde OYBİRLİĞİ ile karar verilmiştir. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy