Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 2. Daire 2013/483 Esas 2013/475 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYüksekİdareMahkemesi
Dairesi: 2. Daire
Esas No: 2013/ 483
Karar No: 2013 / 475
Karar Tarihi: 10.02.2013

(3795 S. K. m. 3) (657 S. K. m. 152) (1602 S. K. m. 40, 42) (Devlet Memurlarına Ödenecek Zam Ve Tazminatlara İlişkin Karar m. 3) (Devlet Memurları Kanunu Genel Tebliği (Seri No: 160) E- Uygulamaya İlişkin Ortak Açıklamalar) (YİBK 20.10.1989 T. 1988/4 E. 1989/3 K.) (YHGK 09.10.2002 T. 2002/12-709 E. 2002/781 K.)

Davacı vekili, 10.10.2012 tarihinde AYİM'de kayda geçen dava dilekçesinde ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; Elektronik ön lisans mezunu olan davacının elektronik teknisyeni olarak görev yaptığını, %100 özel hizmet tazminatı verilmesi gerekirken %72 tazminat verildiğini, 29.03.2012 tarihinde davalı idareye müracaat ederek özel hizmet tazminatı oranının düzeltilmesini ve geçmiş dönemlerde eksik yatırılan özel hizmet tutarlarının ödenmesini talep ettiğini, müracaat tarihinden geriye doğru 60 güne ait eksik yatırılan miktarın ödendiğini, diğer taleplerin karşılanmadığını belirterek özel hizmet tazminatının müracaat tarihinden 5 yıl geriye doğru eksik yatırılan miktarının faiziyle ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden; halen Sahil Güvenlik Karadeniz Onarım Destek K.lığı Plan Keşif Şb. Müdürlüğünde Elektronik Teknisyeni olarak görev yapan ve 22 Şubat 1988 tarihinde Cumhuriyet Üniversitesi Sivas Meslek Yüksek Okulundan tekniker kariyerine haiz olarak mezun olan davacının, 23 Eylül 1991 tarihinde teknik hizmetler sınıfından teknisyen unvanı ile ilk defa devlet memurluğuna atandığı, davacının 29.03.2012 tarihinde yaptığı başvuruyla Elektronik Önlisans mezunu olduğunu, SG Karadeniz Onarım Destek Komutanlığı Plan Keşif Şb. Müdürlüğü'nde, 1 'inci derece, 4üncü kademe Elektronik Teknisyeni olarak (21 Hizmet yılı) görev yaptığını, belirtilerek kendisine ödenen özel hizmet tazminatı oranının ve geçmiş dönemlerde eksik yatırılan özel hizmet tutarlarının hesaplanarak kendisine ödenmesini talep ettiği, buna istinaden Temmuz ayından önce herhangi bir başvurusunun olmadığı da göz önüne alınarak, idari müracaat tarihinden geriye doğru 60 güne ilişkin olarak eksik ödenen tazminatın davacı hesabına yatırıldığı ve müracaat tarihinden sonra özel hizmet tazminatının % 100 olarak hesaplanarak ödenmeye başlandığı, ancak ödenen bu miktarlara yasal faiz uygulanmadığı bunun üzerine davacı vekilince talep edilen tazminatın ödenmeyen kısmı ile faizin ödenmesi istemiyle iş bu davanın açıldığı anlaşılmıştır.

29.4.1992 tarihli ve 3795 sayılı Bazı Lise, Okul ve Fakülte Mezunlarına Unvan Verilmesi Hakkında Kanunun 3 üncü maddesinin (b) bendinde, lise üzerine 2 yıl süreli yüksek teknik öğretim görenlere "tekniker" unvanı verileceği hükme bağlanmıştır.

Diğer taraftan 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 152 nci maddesi uyarınca 17.4.2006 tarihli ve 2006M0344 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan ve 3.1.2012 tarihli ve 2012/2663 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 4 üncü maddesinin 1 inci fıkrası ile uygulanmasına 2012 yılında da devam olunan Devlet Memurlarına Ödenecek Zam ve Tazminatlara İlişkin Kararının 3'üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde, I sayılı Cetvelin (B) ve ((C) bölümlerinde yer alan zamlar ile II sayılı Cetvelin (C), (E) ve (F) bölümlerinde yer alan özel hizmet tazminatının ödenmesinde, anılan bölümlerde ayrıca belirtilen istisnai durumlar hariç olmak üzere, personelin işgal ettiği kadronun sınıfı ve kariyerinin esas alınacağı hükme bağlanmış, ayrıca, anılan Kararın 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde ise; Kurumların teknik ve sağlık hizmetleri sınıflarına ait kadrolarında bulunanlardan, bulundukları hizmet sınıflarına atanılabilecek mesleki bir üst öğrenimi bitirenlere, cetvellerde ayrıca belirtilen istisnai durumlar hariç olmak üzere, kariyerlerinin (mesleki üst öğrenimleri) esas alınarak zam ve tazminat ödeneceği, kadroları teknik ve sağlık hizmetleri sınıflarında bulunanlardan, bulundukları hizmet sınıflarından bir kadroya atanılamayacak herhangi bir üst öğrenimi bitirenlere ise bitirdikleri üst öğrenimden dolayı zam ve tazminat ödenmeyeceği düzenlemesine yer verilmiştir.

Söz konusu Bakanlar Kurulu Kararının uygulanması sırasında ortaya çıkması muhtemel tereddütlerin giderilmesi ve uygulama birliğinin sağlanması amacıyla hazırlanan ve 11.5.2006 tarihli ve 26165 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 160 Seri No'lu Devlet Memurları Kanunu Genel Tebliğinin "E-Uygulamaya İlişkin Ortak Açıklamalar" bölümünün 3 üncü sırasında; kadroları teknik ve sağlık hizmetleri sınıflarında bulunan personelden, bulundukları hizmet sınıflarına atanılabilecek mesleki bir üst öğrenimi bitirerek, diploma veya çıkış belgelerini kurumlarına ibraz edenlere, intibak İşlemlerinin yapılıp yapılmadığına bakılmaksızın, belgelerin kuruma ibrazını takip eden ay başından geçerli olmak üzere, ita amirlerinden alınacak ödeme onayı ile cetvellerde ayrıca belirtilen istisnai durumlar hariç olmak üzere bitirilen aynı sınıfla ilgili mesleki üst öğrenimin karşılığı olan zam ve tazminatların ödeneceği, bunlar için ayrıca yıl içinde kontrol işleminin yapılmayacağı şeklinde açıklama yapılmıştır.

Açıklanan yasal mevzuat ve düzenlemelere göre Meslek Yüksekokullarının elektrik ve elektronik programlarından mezun olarak "Tekniker" unvanına haiz olan ve Teknik Hizmetler Sınıfına dahil 'Teknisyen' kadrosunda görev yapan personele, "Tekniker" unvanını Teknik Hizmetler Sınıfına dahil Teknisyen" kadrosuna ataması yapılmadan önce veya sonra alıp almadığına bakılmaksızın, 17.4,2006 tarihli ve 2006/10344 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan Devlet Memurlarına Ödenecek Zam ve Tazminatlara İlişkin Karar eki I sayılı Cetvelin "(B) Teknik Hizmetler Bölümü" 5 inci sırasında öngörülen zamlar ile 11 sayılı Cetvelin "(E) Teknik Hizmetler" bölümü 2 nci sırasında öngörülen özel hizmet tazminatının ödenmesi gerektiği, bu kapsamda davalı idare tarafından Ağustos 2012 ayı itibarıyla davacının idareye müracaat ettiği 29.03.2012 tarihinden 60 gün öncesi olan 29.01.2012 tarihinden itibaren davacının özel hizmet tazminatının %100 olarak ödendiği, ancak hak ediş tarihlerinden ödeme tarihine kadar geçen süre için davacıya faiz ödemesinde bulunulmadığı anlaşılmıştır.

Türk hukukunda faizle ilgili olarak; birçok kanunda hükümler bulunmakla birlikte, esas itibarı ile 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüde ilişkin Kanun, Borçlar Kanunu ve Ticaret Kanununda düzenleme yapılmıştır. Yapılan düzenlemelerde faizin tanımına yer verilmemiştir.

Bilindiği üzere, konusu bir miktar paranın ödenmesinden ibaret olan borçlarda, borcun doğduğu veya muaccel olduğu tarihten itibaren ödemenin yapıldığı tarihe kadar, kısa veya uzun bir süre geçmiş olabilir. İşte faiz borçlunun böyle bir süreden faydalanması dolayısıyla alacaklıya, kanun veya sözleşme gereğince ve bir oran dahilinde olmak üzere ödenmesi gerekli olan para miktarıdır. Faiz borcu hukuki mahiyeti itibariyle Fer'i bir borçtur. Faiz, alacağın bir bölümü olmayıp onun fer'i niteliğinde ve fakat ayrı bir alacaktır.

20.10.1989 tarih ve 1988/4 E. 1989/3 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu kararında faiz "alacaklının cebinde zamanında bulunmayan paradan mahrumiyeti karşılayan bir ivaz" olarak tarif edilmiştir.

Uygulamada niteliği itibarı ile anapara faizi ve temerrüt faizi olmak üzere iki tür faizin varlığı kabul edilmektedir.

Ana para faizi nakdi sermayeden belirli bir süre için mahrum kalınması nedeniyle kanunen veya iradi olarak vadeye kadar yürütülen faizi ifade etmektedir. Temerrüt faizi ise, ana para borcunu ödemede geciken borçlunun gecikme müddeti için alacaklıya ödemesi gereken faiz olarak tanımlanmaktadır.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 09.10.2002 tarih E:2002/12-709 K.2002/781 sayılı kararında faizin işlevi ve oluşum tarzı bakımından kapital faiz ve temerrüt faizi olarak ikiye ayrıldığı, temerrüt faizinin; borçlunun para borcunu zamanında ödememesi ve temerrüde düşmesi üzerine kanun gereği kendiliğinden işlemeye başlayan ve temerrüdün devamı müddetince varlığını sürdüren bir karşılık olduğu, kapital faizinin ise alacaklıya ait bir para meblağının faiz geliri elde etmek amacıyla ödünç verilmesi veya herhangi bir şekilde bir süre borçluda kalması üzerine faiz ödenmesi öngörülmüşse söz konusu olacağı belirtilmiştir.

Anapara faizinin ödenmesi için temerrüte gerek yoktur. Hizmet kusurunun varlığı da aranmamalıdır.

Danıştay Onbirinci Dairesinin 30.01.2003 tarih ve 2002/3960 Esas, 2003/500 Karar sayılı kararında; faizin konusu para olan borçlarda alacaklının bu paradan mahrum kaldığı süre içinde uğrayacağı kayıpların, başka bir anlatımla bu paranın kullanılmamasından dolayı yoksun kalman kazancın karşılığı olduğu, bu kaybın ve yoksun kalman kazancın idareden istenebilmesi için idarenin doğrudan veya dolaylı bir kusurunun bulunmasının kural olarak gerekmediği vurgulanmıştır.

Davacının davalı idareye müracaat ettiği 29.03.2012 tarihinden 60 gün öncesine tekabül eden 29.01.2012 tarihinden, davacıya ödemenin yapıldığı Ağustos 2012 tarihine kadar ödenen özel hizmet tazminatı farkları, davacının ana para alacağını oluşturmaktadır. Davalı idare tarafından bu borç kabul edilerek, özel hizmet tazminatları 29.01.2012 tarihinden itibaren %100 olarak ödenmiştir. Davacının hakediş tarihlerinde ödenmesi gereken paranın, hakediş tarihlerinden sonraki bir tarihte ödenmesi nedeniyle bu paranın kullanılamamasından dolayı davacının yoksun kaldığı kazanç kaybının davalı idarece karşılanabilmesi için, davacıya ödenen özel hizmet tazminatı farklarına hakediş tarihlerinden ödeme tarihine kadar yasal faiz ödenmesi gerektiği, sonuç ve kanaatine varıldığından davacıya yapılan ödemelere faiz ödenmemesi işleminin iptaline karar verilmiştir.

Her ne kadar davacı vekili davacının idareye başvurduğu tarihten geriye dönük olarak 5 yıllık süreye ilişkin özel hizmet tazminatı farklarının ödenmesini talep etmiş ise de;

1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanununun 2566 sayılı Kanunla değişik 42 nci maddesine göre; "İlgililer, haklarını ihlal eden bir idari işlem dolayısıyla Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde doğrudan doğruya tam yargı davası veya iptal ve tam yargı davaları ile birlikte açabilecekleri gibi ilk önce iptal davası açarak bu davanın karara bağlanması üzerine bu husustaki kararın veya kanun yollarına başvurulması halinde verilecek kararın tebliği veya bir işlemin icrası sebebiyle doğan zararlardan dolayı, icra tarihinden itibaren altmış gün içinde tam yargı davası açabilirler. Bu halde de ilgililerin 35'inci madde uyarınca idareye başvurma hakları saklıdır."

40'ıncı maddeye göre; Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde dava açma süresi, her çeşit işlemlerde yazılı bildirim tarihinden itibaren 60 gün olup, 35/a maddesi uyarınca da; kesin işlem yapmaya yetkili makamlarca tesis edilen idari işlemlerin geri alınması, kaldırılması, değiştirilmesi veya yeni bir işlem yapılması, üst makamdan yoksa işlemi yapmış olan makamdan idari dava açmak için belli olan süre içinde (yani 60 gün içinde) istenebilir. Bu müracaatın yapılması işlemeye başlamış olan dava açma süresini durdurur. 60 gün içinde idarece cevap verilmezse istek reddedilmiş sayılır. İsteğin reddi üzerine dava açma süresi başlar ve müracaat tarihine kadar geçmiş olan süre de hesaba katılır. Belirtilen hükümler çerçevesinde davacının durumu değerlendirildiğinde; davacının, özel hizmet tazminatının %100 oranında ödenmesi için davalı idareye 29.03.2012 tarihinde idari müracaatta bulunduğu, Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin yerleşik içtihatları uyarınca davacının zararının ödenmesi istemiyle doğrudan dava açması durumunda dava açma tarihinden geriye doğru, idareye müracaat halinde bu müracaattan geriye doğru altmış günlük haklarını dava edebileceği kabul edildiğinden, davacının idareye müracaat ettiği 29.03.2012 tarihinden itibaren altmış gün geriye gidildiğinde, 29.01.2012 tarihinden önceki dönemler için özel hizmet tazminatının %100 olarak ödenmemesi işleminin iptaline dair isteminin süre aşımı yönünden reddinin gerektiği, sonuç ve kanaatine varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle; Davacı Svl.Me... ödenen özel hizmet tazminat farklarına tahakkuk tarihlerinden ödeme tarihine kadar yıllık %9 (YÜZDE DOKUZ) yasal faiz ödenmemesi İŞLEMİNİN İPTALİNE,

10 NİSAN 2013 tarihinde OYBİRLİĞİ ile karar verilmiştir. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy