Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 2. Daire 2013/374 Esas 2014/108 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYüksekİdareMahkemesi
Dairesi: 2. Daire
Esas No: 2013/ 374
Karar No: 2014 / 108
Karar Tarihi: 29.01.2014

(2709 S. K. m. 72) (1111 S. K. m. 10) (3713 S. K. m. 21)

Davacı vekili, 01.03.2013 tarihinde AYİM’de kayda geçen dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin bir kardeşinin askerlik hizmeti sırasında 3713 sayılı Kanun kapsamında şehit olduğunu, bu sebebe dayanarak askerlikten hizmetinden muaf tutulmayı talep eden müvekkilinin bu talebinin davalı idare tarafından kardeşinin ölümünün 3713 sayılı Kanunu kapsamında değerlendirilmemesi nedeniyle reddedildiğini, oysaki 04.07.2012 gün ve 6353 sayılı Kanunu ile 3713 sayılı Kanunda yapılan değişikliklere bağlı olarak, artık müvekkilinin kardeşinin ölümünün de 3713 sayılı Kanun kapsamında kabul edildiğini ve buna bağlı olarak da müvekkilinin muafiyet talebinin kabul edilmesini gerektiğini ileri sürerek aksi yöndeki işlemin iptaline ve yürütmesinin durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davacı vekilinin yürütmenin durdurulmasına ilişkin talebi AYİM 2’nci Dairesinin 15.05.2013 ve 2013/374 Esas sayılı kararı ile kabul edilmiş, davacı vekilinin yeniden yürütmenin durdurulmasına ilişkin talebi AYİM Nöbetçi Dairesinin 21.08.2013 tarih ve 2013/331 Esas sayılı kararı ile kabul edilmiş, davacı vekilinin yeniden yürütmenin durdurulmasına ilişkin talebi AYİM 2’nci Dairesinin 27.11.2013 tarih ve 2013/374 Esas sayılı kararı ile kabul edilmiştir.

Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesinden; 15.06.1989 doğumlu davacı...’in, 14.10.1987 doğumlu kardeşi’in Siirt İl Jandarma Komutanlığı emrinde J.Er olarak askerlik hizmetini ifa etmekte iken 07.11.2007 tarihinde Samanköprü J.Krk.K.lığı yol emniyet kontrol noktasındaki devriye görevinin bitimini müteakip yaya olarak Karakola dönerlerken, devriye komutanının emir ve talimatlara aykırı olarak verdiği emir üzerine yoldan geçmekte olan sivil plakalı açık kasa kamyonet tipi sivil bir şahsa ait araca devriyedeki diğer askerlerle beraber bindiği, Siirt-Pervari Karayolunun 7’nci kilometresinde bindikleri bu aracın devrilmesi sonucu meydana gelen trafik kazasında vefat ettiği, davacının diğer bir kardeşi olan ....’in silah altında iken muafiyet hakkını kullanmayı talep etmesi üzerine terhis edildiği, 01.01.2008 tarihinde askerlik çağına giren davacının lise mezunu olması nedeniyle şevkinin 31.12.2011 tarihine kadar tehir edildiği, davacı Kasım 2012 er celbi 2’nci grubunda şevke tabi iken, davacının 26.11.2012, davacı vekilinin 02.01.2013 tarihli dilekçeler ile davalı idareye müracaat ederek, ……’in askerlik hizmetini yerine getirirken vefat etmiş olması nedeniyle davacının askerlikten muaf tutulmasını talep ettikleri, bu talebin 23.01.2013 ve 25.01.2013 tarihli yazılar ile davacının kardeşinin 3713 sayılı Kanun kapsamında vefat etmemesi nedeniyle reddedilmesi üzerine AYİM’de işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.

Anayasanın 72. maddesinde vatan hizmeti, her Türk için hak ve ödev olarak kabul edilmiş, yükümlülerin sahip bulundukları niteliklere göre bu hizmeti hangi statüde ve nasıl yerine getirecekleri ve bu hizmetten muaf tutulmanın şartları 1111 sayılı kanunda öngörülmüştür.

1111 sayılı Kanunun 10/9’uncu maddesi; “Değişik Bent:5.2.2009-5837/2 md.) Askerlik hizmetini yerine getirmekte iken ölen, akıbeti meçhul kalan, hakkında gaiplik kararı alınan veya maluliyet aylığı bağlanmasını gerektirecek biçimde malul olanların;

a) Baba ve annesinin müşterek olarak talep ettiği veya baba ya da annesinden biri ölmüş ise sağ olanın talep ettiği kardeşlerinden biri, istekli olmadıkça silah altına alınmaz veya silah altında ise terhis edilir,

b) Baba ve annenin müştereken anlaşamadıkları veya her ikisinin de ölmüş olması durumunda; öncelikle silah altında olan kardeşi var ise istekli olması halinde terhis edilir, silah altında olan kardeşi yok ise veya silah altında olan kardeşi terhis olmak istemez ise askerlik hizmet sırası gelen ilk kardeş istekli olmadıkça silah altına alınmaz.

Askerlik hizmetini yerine getirmekte iken 12/4/1991 tarihli ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamında hayatını kaybeden yükümlülerin kendilerinden olma erkek çocukları ile aynı anne ve babadan olan kardeşlerinin tamamı, istekli olmadıkça silah altına alınmaz ve silah altındakiler istekleri halinde terhis edilir.

Bu bent hükümleri seferberlik ve savaş halinde uygulanmaz” hükmünü içermektedir.

Bu madde hükmüne göre, askerlik hizmetini yerine getirirken 3713 sayılı Kanunun kapsamında hayatını kaybedenlerin tüm kardeşleri, diğer sebeplerle vefat edenlerin ise sadece bir kardeşi muafiyet hakkına sahip bulunmaktadır. Davacının ağabeyi E……’in askerlik hizmeti sırasında vefatı üzerine, silahaltında bulunan kardeşi Y.... terhis edilmek suretiyle muafiyet hakkından yararlandırılmıştır.

Davacı vekili, davacının, 3713 sayılı Kanunda, 6353 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikler gereğince artık askerlik hizmetinden muaf tutulmaya yönelik talebinin kabul edilmesini gerektiğini ileri sürmekte, davalı idare ise davacının kardeşinin vefatının 3713 sayılı Kanunu kapsamında olmadığını ve 1111 sayılı Kanununda yer alan muafiyet imkânının da başka kardeş tarafından kullanıldığını ileri sürerek bu talebi reddetmiş bulunmaktadır. Davacı ile davalı idare arasındaki ihtilaf; davacının 07.11.2007 tarihinde vefat eden kardeşi E....’in askerlik hizmetini ifa ettiği esnada 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamında hayatını kaybedip kaybetmediği noktasında toplanmaktadır.

3713 sayılı Kanunun 21. maddesinde, kamu görevlilerinin, terör nedeniyle vefat etmeleri veya yaralanmaları durumunda sahip olacakları maddi ve sosyal haklar düzenlenmiş iken, 04.07.2012 tarih ve 6353 sayılı Kanunu ile bu düzenlemenin kapsamı genişletilmiş, kamu görevlisi olmayan kişilerin uğradığı maddi ve cismani zararlar ile doğrudan terör eylemine muhatap olmaktan kaynaklanmayan zararlar da bu kapsama dâhil edilmiş bulunmaktadır. 04.07.2012 tarih ve 6353 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten sonra, Maddenin Ek İkinci Fıkrası; “Kamu görevlileri ile birinci fıkranın (h) ve (j) bentleri kapsamına girenlerden terör olaylarını önlemek amacıyla her türlü patlayıcı maddeye bağlı olarak meydana gelen olaylar sonucunda ya da her ne şekilde olursa olsun terör olaylarının önlenmesi, takibi veya etkisiz hale getirilmesi amacıyla ifa edilen görevler sırasında veya bu görevlere gidiş dönüşler esnasında meydana gelen kazalar sonucunda yaralanan, sakatlanan, hastalanan veya hayatım kaybedenler, birinci fıkranın durumlarına uygun hükümlerinden yararlandırılır” hükmünü içermektedir.

Somut olayda davacının kardeşi E……’in Siirt İl Jandarma Komutanlığı emrinde J.Er olarak askerlik hizmetini ifa etmekte iken 07.11.2007 tarihinde Samanköprü J.Krk.K.lığı yol emniyet kontrol noktasındaki devriye görevinin bitimini müteakip yaya olarak Karakola dönerlerken, devriye komutanının emir ve talimatlara aykırı olarak verdiği emir üzerine yoldan geçmekte olan sivil plakalı açık kasa kamyonet tipi sivil bir şahsa ait araca devriyedeki diğer askerlerle beraber bindiği, Siirt-Pervari Karayolunun 7’nci kilometresinde bindikleri bu aracın devrilmesi sonucu meydana gelen trafik kazasında vefat ettiği, davalı idareye müracaat sonrasında Milli savunma bakanlığınca sorulması üzerine, Jandarma genel Komutanlığının 25.12.2012 tarihli yazısıyla, 07.11.2007 tarihinde Samanköprü J.Krk.K.lığı yol emniyet kontrol noktasındaki devriye görevinin bitimini müteakip Karakola intikal etmek üzereyken bindikleri aracın kaza yapması sonucu şehit olduğu, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamında değerlendirilmemesi gerektiğinin bildirildiği, görevin niteliği, olayın meydana geliş şekli de dikkate alındığında, davacının kardeşinin terör olaylarının önlenmesi, takibi veya etkisiz hale getirilmesi amacıyla ifa edilen görevler sırasında veya bu görevlere gidiş dönüşler esnasında meydana gelen kaza sonucunda vefat etmediği, dolayısıyla davacının kardeşinin 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamında hayatını kaybetmemesi nedeniyle, davalı idarenin tesis ettiği, davacının askerlik hizmetinden muaf tutulmaması işleminde hukuka aykırılık bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle;

Yasal dayanaktan yoksun bulunan DAVANIN REDDİNE,

Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 29 OCAK 2014 tarihinde OYBİRLİĞİ ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy