Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 2. Daire 2013/213 Esas 2013/169 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYüksekİdareMahkemesi
Dairesi: 2. Daire
Esas No: 2013/ 213
Karar No: 2013 / 169
Karar Tarihi: 13.02.2013

(2709 S. K. m. 157) (1602 S. K. m. 20, 21) (2803 S. K. m. 7)

Davacı vekili 24.01.2013 tarihinde AYİM'de kayıt altına alınan dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin Etimesgut İlçe Jandarma Komutanlığı emrinde askerlik hizmetini yapmakta iken, 21.07.2011 tarihinde araçtan hırsızlık olaylarını önlemek amacıyla 706487 plakalı araçla, yanında J.Bçvş.D.B., J.Er F.Ş. ve J.Er R.B. olduğu halde 18.00-24.00 saatleri arasında önleyici kolluk (asayiş görevi) devriyesi olarak görevlendirildiğini, bu görev sırasında araçta bulunan J.Er R.B'ün J.Er F.Ş.'ye zimmetli 47500 seri numaralı MP-5 makineli tabancayı alarak devriye ve araç komutanı olan J.Bçvş.D.B'ı ve müvekkilini yaraladığını, akabinde J.Bçvş.D.B'a ait tabancayı da alarak firar ettiğini, olay sırasında ağır yararlanan müvekkilini Ankara Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırılarak ameliyata alındığını, bu olay dolayısıyla müvekkilinin bazı organlarında fonksiyon kaybının olduğunu, çalışma gücü kayıp oranı da dikkate alınarak ve efor kaybına bağlı olarak müvekkilinin uğradığı zararın davalı idare tarafından karşılanması gerektiğini, bu nedenle 14.11.2012 tarihinde davalı idareye müracaatla tazminat -talep ettikleri halde bu talebin zımnen reddedildiğini ileri sürerek 75.000,00 TL. maddi ve 30.000,00 TL. manevi tazminatın yasal faizi ile beraber ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Dava dosyası AYİM Genel Sekreterliğinin 11.04.2013 tarih, GENSEK:2013/384 İda.İşl.Md. sayılı ve "Dilekçenin İncelenmesi" konulu yazısı ile dosyada görülen eksiklikler hususunda bir karar verilmek üzere, Dairemize gönderilmiştir.

1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanununa göre, davanın görevli yargı yerinde açılıp açılmadığı ilk inceleme sırasında davanın esasına girilmeden incelenecek hususlar arasında sayılmıştır. Zira görev kamu düzeni ile ilgili olup davanın her safhasında dikkate alınması hukuk alanında ihtilafsız kabul edilen bir keyfiyettir. Bu nedenle işin esasına girilmeden davanın görevli yargı yerinde açılıp açılmadığı hususu incelenmiştir.

Anayasanın, Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin görevleri, üyelerinin seçimi ve özlük hakları, kuruluşu, işleyişi ile yargılama usullerine ilişkin 157'nci maddesinde "Askeri Yüksek İdare Mahkemesi, askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimi yapan ilk ve son derece mahkemesidir. Ancak askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda ilgilinin asker kişi olması şartı aranmaz" hükmü bulunmaktadır.

Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin görevlerini belirleyen, 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanununun 2508 sayılı Kanunla değişik 20'nci maddesinde, "Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Türk Milleti adına askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların ilk ve son derece mahkemesi olarak yargı denetimini ve diğer kanunlarda gösterilen görevleri yapar. Ancak, askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda, ilgilinin asker kişi olması şartı aranmaz. Bu kanunun uygulanmasında asker kişiden maksat, Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bulunan veya hizmetten ayrılmış olan subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci, uzman çavuş, uzman jandarma çavuş, erbaş ve erler ile sivil memurlardır" hükmü, aynı kanunun idari davalar ve yargı yetkisinin sının başlığı taşıyan 21'inci maddesinde de, 20'nci madde de belirtilen kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemden dolayı açılacak iptal ve tam yargı davalarının doğrudan doğruya ve kesin olarak Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde çözümlenip karar bağlanacağı hükmü yer almaktadır.

Anayasanın ve 1602 sayılı Kanunun bu hükümleri karşısında bir davaya Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde bakılabilmesi için;

1. İdari işlemin bir asker kişi göz önünde tutularak tesis edilmesi veya idari eylemin bir asker kişiye yönelmiş olması, yahut uyuşmazlığın askerlik yükümlülüğünden doğmuş olması,

2. Dava konusu idari işlem ve eylemin askeri hizmete ilişkin bulunması şartlarının birlikte gerçekleşmiş olması gerekir.

Davacının, jandarma eri olarak asker kişi olduğunda bir kuşku bulunmamakladır. Bu bakımdan yaralandığı sırada ifa ettiği görevin askeri hizmete ilişkin olup olmadığı ©nem arz etmektedir.

2803 sayılı Jandarma Teşkilat Görev ve Yetkileri Kanununun "Jandarmanın Genel olarak Görevleri" başlıklı 7'nci maddesinde Jandarmanın görevleri; Mülki görevler, Adli görevler, Askeri görevler ve diğer görevleri olarak belirlenmiştir. Buna göre, Jandarmanın mülki görevleri; Emniyet ve asayiş ile kamu düzenini sağlamak, korumak ve kollamak, kaçakçılığı men, takip ve tahkik etmek suç işlenmesini önlemek için gerekli tedbirleri almak ve uygulamak, ceza infaz kurumları ve tutukevlerinin dış korunmalarını yapmak, Adli görevleri; İşlenmiş suçlarla ilgili olarak kanunlarda belirtilen işlemleri yapmak ve bunlara ilişkin adli hizmetleri yerine getirmek, Askeri görevleri; Askeri kanun ve nizamların gereği görevlerle Genelkurmay Başkanlığınca verilen görevleri yapmak, diğer görevleri ise; yukarıda belirtilen görevler dışında kalan ve diğer kanun ve nizam hükümlerinin icrası ile bunlara dayalı emir ve kararlarla Jandarmaya verilen görevleri yapmaktan ibarettir.

Öte yandan Jandarma Teşkilatı Görev Ve Yetkileri Yönetmeliği'nin 45'inci maddesinde "Jandarmanın Mülki Görevlerinin Esasları" düzenlenmiştir. Buna göre "Jandarma: a. Halkın can, ırz ve malını korur. b. Suç işlenmesini önlemek ve kamu düzenini sağlamak için gerekli önlemleri alır. c. Asayişi ve gerek kamunun, gerekse kişilerin güvenliğini ve konut dokunulmazlığını korur. d. Anayasada ve kanunlarda düzenlenen hak ve hürriyetlerin güvenli şekilde kullanılması için gerekli önlemleri alır. e. Kamunun huzur ve sükununu bozan; kanunlara, nizamlara ve kamu düzenine aykırı bütün eylemlerin işlenmesine: yasa ve nizamlar gereğince engel olur. f. Yardım isteyenlere, korunmaya muhtaç çocuklarla yardım gereken küçüklere; sakat, hasta, yaşlı kimselerle, düşkün ya da kimsesizlere ve yabancılara yardım eder. g. Kendi sorumluluğuna verilmiş Devlet sınırlarının güvenliğini koruyucu önlemler alır ve her türlü kaçakçılığa engel olur. h. Ceza infaz kurumlarının ve tutukevlerinin dış korumalarını sağlayıcı önlemleri alır. Tutuklu ve hükümlülerin sevk ve nakilleriyle muhafazalarını sağlar." hükmünü amirdir.

Açıklanan mevzuat doğrultusunda davacının olay sırasında yer aldığı önleyici kolluk görevinin (asayiş görevi) jandarmanın suç işlenmesini önlemek ve kamu düzenini sağlamak için gerekli önlemleri almak görevi kapsamında mülki görev olduğu, bir başka ifadeyle davacının yaralanmasının Jandarmanın Askeri Kanun ve nizamların gereği görevlerle, Genelkurmay Başkanlığınca verilen görevlerin yerine getirilmesi sebebiyle değil, suç işlenmesini önlemek ve kamu düzenini sağlamak için gerekli önlemleri almak görevinin yerine getirilmesi esnasında, yani mülkü görevlerin ifası esnasında meydana geldiği anlaşılmıştır.

Bu itibarla, zararın bir askeri hizmetin ifası sırasında meydana gelmediği, dolayısıyla da dava konusu işlemin askeri hizmete ilişkin bulunma şartının gerçekleşmediği anlaşılmakla, iş bu davanın çözümünün Mahkememizin görevi dışında kaldığı ve davanın görüm ve çözüm yerinin Genel İdari Yargı olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenle;

DAVANIN GÖREV YÖNÜNDEN REDDİNE,

13 ŞUBAT 2013 tarihinde OYBİRLİĞİ ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy