Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 2. Daire 2013/14 Esas 2014/441 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYüksekİdareMahkemesi
Dairesi: 2. Daire
Esas No: 2013/ 14
Karar No: 2014 / 441
Karar Tarihi: 26.03.2014

(2709 S. K. m. 125)

Davacı vekili 19.12.2012 tarihinde kayıt altına alınan dava dilekçesi cevaba cevap dilekçesinde özetle; davacının 17.10.2010 tarihinde bakımı ile görevlendirildiği askeri aracın radyatör değişimi sırasında ayağının kayması sonucu düşerek aracın tamponundaki istikamet çubuğuna gözünü çarpmak suretiyle yaralandığını, bu yaralanma nedeniyle başlatılan tedavi sürecinde davacı malul hale gelmesine karşın davacı hakkında sınıfı görevini yapabileceği yönünde sağlık kurulu raporu tanzim edildiğini, diğer taraftan bu yaralanma nedeniyle kullandığı istirahat süreleri dikkate alınarak davacının sözleşmesinin feshedildiğini, davacı hakkında tanzim edilen raporların hatalı olduğunu, ilişik kesme işleminin de hukuka aykırı olduğunu, bu işlemlere karşı yasal yollara müracaat edildiğini, ancak meydana gelen yaralanmanın müvekkilinin maddi ve manevi zararına yol açması nedeniyle 10.10.2011 tarihinde Ankara 25. Asliye Hukuk Mahkemesinde davalı idareye karşı tam yargı davası açtıklarını, bu mahkeme tarafından görevsizlik kararı verildiğini belirterek fazlaya ilişkin haklan saklı kalmak kaydı ile 40.000 TL maddi ve 20.000 TL manevi tazminatın yasal faizi ile beraber ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden; davacının 17.10.2010 tarihinde bakımı ile görevlendirildiği askeri aracın bakımı sonrasında araç çamurluğu üzerinden aşağıya inerken ayağının kayması sonucu düşerek aracın tamponundaki istikamet çubuğuna gözünü çarpmak suretiyle yaralandığı, bu yaralanma nedeniyle başlatılan tedavi süreci sonunda davacı hakkında sınıfı görevini yapabileceği yönünde sağlık kurulu raporu tanzim edildiği, 13.11.2011 tarihinde 45 yaşını doldurması nedeniyle sözleşmesi feshedilip sivil memur olarak ataması yapılan davacının, tedavisi sürdüğünden bu göreve katılamadığı ve sözleşmesini sağlık nedeniyle feshedilmiş sayılmasını talep ettiği, bu talebi önce davalı idare tarafından kabul edilmekle beraber hakkındaki sağlık kurulu raporları dikkate alınarak tekrar yaş haddi nedeniyle fesih işlemine tabi tutulup sivil memur olarak ataması yapılan davacının bu görevine başladığı, davacının vekili aracılığı ile maruz kaldığı yaralanma nedeniyle maddi ve manevi zararının ortaya çıktığı iddiası ile 10.10.2011 tarihinde Ankara 25. Asliye Hukuk Mahkemesinde davalı idareye karşı tam yargı davası açtığı, bu mahkemenin 02.10.2012 gün ve 2012/473-399 E.K. sayılı kararı ile yargı yolu yönünden görevsizlik kararı verilmesi üzerine AYİM’de bu davanın açılmış olduğu anlaşılmıştır.

İdare Hukuku İlkelerine ve T.C. Anayasanın 125’inci maddesine göre idare kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlüdür. Bu suretle idarenin sorumluluğu Anayasa prensibi olarak kabul edilmiştir. Ancak Anayasada idarenin sorumluluğunun hangi esaslara göre belirleneceği belirtilmemiş, bu meselenin halli doktrin ve yargı kararlarına bırakılmıştır. Bugün idarenin sorumluluğu hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkelerine dayandırılmaktadır. İster hizmet kusuru, ister kusursuz sorumluluk ilkelerine dayandırılsın idarenin tazmin borcunun doğabilmesi için bir zararın mevcudiyeti, zarara yol açan eylemin idareye yüklenebilir nitelikte olması, zarar ile eylem arasında illiyet bağının bulunması zorunludur.

Davacının yaralanması ile neticelenen olayın; 17.10.2010 tarihinde bakımı ile görevlendirildiği askeri aracın bakımı sonrasında araç çamurluğu üzerinden aşağıya inerken ayağının kayması sonucu düşerek aracın tamponundaki istikamet çubuğuna gözünü çarpması sonucu meydana geldiği, yaralanma olayının meydana gelmesinde hizmetin kurulması ve işletilmesinden kaynaklanan idareye yüklenebilecek bir hizmet kusurundan söz edilemez ise de, zararlı sonucu doğuran olay ile hizmet arasında illiyet bağı bulunduğundan zararın zarar görenler üzerinde bırakılmayarak tüm topluma yayılması adalet, hakkaniyet ve eşitlik esaslarına uygun düşeceğinden, davacının zararlarının kusursuz sorumluluk ilkesi gereğince davalı idarece karşılanması sonucuna varılmıştır.

Sözleşmesinin sağlık nedeniyle feshedilmiş sayılmasını talep eden, bu talebinin davalı idare tarafından kabul edilmesi üzerine sağlık nedeniyle sözleşmesinin feshine karar verilen davacının, daha sonra gelişen durumlar üzerine 16.09.2011 tarihinde davalı idareye müracaat ederek 3269 sayılı Kanunun 6000 sayılı Kanun ile değişik 5/b maddesi gereğince memuriyete atanmasını talep ettiği, davalı idarenin bu talebi cevapsız bırakmak suretiyle zımnen reddettiği, bu işlemin iptaline ve talep tarihinden itibaren mahrum kaldığı özlük haklarının ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmesi üzerine AYİM 3’üncü Dairesinin 15.11.2012 gün ve 2012/2776-2268 Esas ve Karar sayılı kararıyla, devlet memuru olarak istihdam edilmeme işleminin iptaline, uzman erbaşlık sözleşmesinin bitim tarihinden, memuriyete başlatılacağı tarihe kadar statü dışında geçen döneme ilişkin özlük haklarının ödenmesine, özlük haklarına hak ediş tarihlerinden (ödenmesi gereken aylardan) ödeme tarihine kadar yasal faiz uygulanmasına karar verildiği, bu durumda davacının bu yaralanma dolayısıyla, yaralanma olmasaydı yapacağı görev kapsamında herhangi bir kayba uğramadığı, bu nedenle aldığı maaş ve tazminatlarda herhangi bir değişme olmadığı, %9,3 meslekte kazanma gücü kaybına uğraması nedeniyle, davacının görevini ve günlük cari işlerini sakatlık oranı nispetinde emsallerinden daha fazla efor sarf ederek yapacağından, davacının emsallerine göre sarf edeceği fazla efora karşılık olarak uğradığı zararın tespiti için hesap bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, resen seçilen bilirkişi tarafından düzenlenerek Mahkememize ibraz edilen 03.02.2014 tarihli bilirkişi raporunda; davacının 44.030,00 TL. maddi tazminat hak edişinin olduğu bildirilmiştir.

Taraflara tebliğ edilen bilirkişi raporuna taraflarca itiraz edilmemiş, davacı vekilince bilirkişi raporunun tebliği sonrasında 24.02.2014 tarihinde AYİM’de kayıt altına alınan dilekçe ile bilirkişi raporundaki miktar esas alınarak ıslah talebinde bulunulmuş, ıslah dilekçesi davalı idareye tebliğ edilmiş, davalı idarece ıslah dilekçesine karşı bir beyanda bulunulmamış, Mahkememizce kabul edilen kıstaslara ve ilmi verilere uygun bulunduğundan bilirkişi raporu doğrultusunda uygulama yapılmış, efor tazminatının kişinin vücut bütünlüğündeki eksilme nedeniyle işini ve günlük cari işlerini fazla güç sarf ederek yürütmesinin karşılığı olması nedeniyle hükmedilen maddi tazminata olay tarihinden itibaren faiz yürütülmesine karar verilmiştir.

Davacıya, olay sebebiyle duyduğu ve ömür boyu duyacağı acı ve ıstırabını kısmen de olsa karşılayabilmek amacıyla olayın meydana geliş şekli, tarihi, askerlik statüsü, sosyal durumu, paranın alım gücü ve işletilecek yasal faiz dikkate alınarak mahkememizin yerleşik kararları uyarınca olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte uygun miktarda manevi tazminat verilmesi kabul edilmiştir.

Açıklanan nedenlerle;

1. Davacı A...’e bilirkişi raporu uyarınca ve istemi gibi 44.030,00 TL. (KIRKDÖRTBİNOTUZ TÜRK LİRASI) maddi tazminat VERİLMESİNE,


2. Davacı A...’e takdiren 10.000,00 TL.(ONBİN TÜRK LİRASI) manevi tazminat verilmesine, fazlaya ilişkin isteminin REDDİNE,

3. Hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarlarına olay tarihi olan 17.10.2010 tarihinden, ödeme tarihine kadar yıllık %9 (YÜZDE DOKUZ) yasal faiz YÜRÜTÜLMESİNE,

Bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 26 MART 2014 tarihinde OYBİRLİĞİ ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy