Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 2. Daire 2013/1248 Esas 2014/13 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYüksekİdareMahkemesi
Dairesi: 2. Daire
Esas No: 2013/ 1248
Karar No: 2014 / 13
Karar Tarihi: 08.01.2014

(1602 S. K. m. 21, 44, 45)

Davacı 04.09.2013 tarihinde Van İdare Mahkemesinde 10.09.2013 tarihinde AYİM’de kayda geçen dava dilekçesinde özetle; 3011 sayılı Resmi Gazete’de Yayımlanacak Olan Yönetmelikler Hakkında Kanun’un 1 ve 2’nci maddeleri gereği kamu personeline ait genel hükümleri kapsayan kamuyu ilgilendiren yönetmeliklerin Resmi Gazete’de yayımlanması gerektiğini, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığında Görevli Sivil Devlet Memurları Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Yönetmeliğinde yapılan değişikliğinde bu kapsamda Resmi Gazete’de yayımlanması gerekirken onay ile yürürlüğe girdiğini, bu yönetmeliğin gizlilik derecesi taşımayıp kamu personeline ait genel hükümleri kapsadığını, kaldı ki Türk Silahlı Kuvvetlerinde Görevli Devlet Memurları Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Yönetmeliğinin Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiğini belirterek, 11.06.2013 tarihli Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığında Görevli Sivil Devlet Memurları Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik hükümlerinin yürütmesinin durdurulmasına ve bilahare iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesi neticesinde; Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığında Görevli Sivil Devlet Memurları Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik’in 11.06.2013 tarihinde İçişleri Bakanı’nın oluru ile yürürlüğe girdiği, bu yönetmeliğin Resmi Gazete’de yayımlanmaması nedeniyle ilgili personellere tebliğ yoluna gidildiği, bu kapsamda davacıya da 22.07.2013 tarihinde tebliğ edildiği, bu tebliğ üzerine davacının yürütmeyi durdurma ve iptal istemli dava dilekçesini 04.09.2013 tarihinde Van İdare Mahkemesine verdiği, bu dava dilekçesinin 10.09.2013 tarihinde de AYİM kayıtlarına girdiği ve böylelikle iş bu davanın açıldığı anlaşılmıştır.

Dava ehliyeti, dava şartlarından olup 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanununun 44/e maddesinde, ilk incelemede dikkate alınacak hususlar arasında belirtilmiştir. Kanunun 45/A maddesinde de dava ehliyetinin yokluğu halinde davanın reddine karar verileceği hükme bağlanmıştır.

1602 sayılı AYİM Kanununun 21’inci maddesinde, iptal davalarının, idari işlem ve eylemlerden dolayı; yetki, şekil, sebep, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından bahisle, menfaatleri ihlal edilenler tarafından, tam yargı davalarında ise, ayrı idari işlem ve eylemlerden dolayı hakları ihlal edilenler tarafından açılabileceği hüküm altına alınmıştır. Menfaat ihlali kavramı, iptali istenen işlemle davacı arasında makul ve ciddi bir ilişki olarak tanımlanabilir. Menfaat ihlali şartı, idari işlemle ilgisi bulunmayan kişilerin, o işlemin iptali istemiyle dava açmalarını önlemeye yöneliktir. Bir kimsenin kendi menfaatlerini etkilemeyen işleme karşı dava açması, idare hukukumuz açısından mümkün değildir. Menfaat ilişkisinin meşru ve kişisel olmasının yanında, güncel olması da gereklidir. Uygulama ve öğretide, menfaatin dava açıldığı tarihte mevcut olmasının yeterli olup olmadığı, bu menfaatin dava süresince devam etmesi gerekip gerekmediği, davanın karara bağlandığı anda dahi bu menfaat ilişkisinin devam etmesi koşulunun aranmasının gerekip gerekmediği konusunda değişik görüşler bulunmaktadır.

Bu açıklamalar karşısında dava tarihinde ve halen davacının menfaatinin ihlal edilip edilmediği irdelendiğinde; iptali istenilen yönetmeliğin davacıya hiç tatbik edilmediği, dolayısıyla iptali istenen yönetmeliğin davacının güncel bir menfaatini ihlal etmediği kanaatine varılmıştır.

Dava dilekçesinde yürütmenin durdurulması talebinde bulunulmuş ise de, ehliyet yokluğundan inceleme yapılıp karar verildiğinden duruşma yapılmamıştır.

Açıklanan nedenlerle;

Davacı ……’in Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığında Görevli Sivil Devlet Memurları Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin iptali istemiyle açtığı davanın EHLİYET YÖNÜNDEN REDDİNE,

08 OCAK 2014 tarihinde OYÇOKLUĞU ile karar verilmiştir.

KARŞI OY GEREKÇESİ

Davacı sivil memur ...., Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığında Görevli Sivil Devlet Memurları Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Yönetmeliği’nde 11.06.2013 tarihinde yapılan değişikliğin Resmi Gazete’de yayımlanması gerekirken yayımlanmadığını ve bu suretle hukuka aykırılığı olduğunu ileri sürerek iptalini talep etmiş, Dairemizin Sayın Çoğunluğunca da, dava konusu düzenlemenin davacının menfaatini ihlal etmediği gerekçesiyle, davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmiştir. Bu karara katılmak mümkün olmamıştır. Şöyle ki;

İdarenin bütün eylem ve işlemlerinin yargısal denetime açık olduğu hukuk devletinde idarenin hukuka uygunluğunun sağlanmasında en etkin araçlardan biri "iptal davaları”dır. İptal davasının ön koşullarından birisi de, davada taraf olma ve dava açabilme ehliyetine sahip olmak olarak belirtilmiştir. Ancak dava açma ehliyetine sahip olan herkes, durup dururken iptal davası açamaz. Bunun için bir menfaatin ihlal edilmiş olması gerekmektedir.

Nitekim, 1602 sayılı AYİM Kanunun “İdari davalar ve yargı yetkisinin sınırı” Başlıklı 21’inci Maddesi’nin l’nci Fıkrasında: ” 20 nci maddede belirtilen kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden dolayı; yetki, sebep, şekil, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından bahisle menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılacak iptal davaları, aynı idari işlem ve eylemlerin haklarını ihlal etmesi halinde açılacak tam yargı davaları, doğrudan doğruya ve kesin olarak Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde çözümlenir ve karara bağlanır.” şeklinde düzenleme yapılmış, dolayısıyla iptal davası açabilmek için “menfaat ihlali” şartı yeterli görülmüş, ayrıca “hak ihlali” şartı aranmamıştır.

Anılan yasa maddesinde söz konusu edilen menfaat, bir idari işlemin yargı yeri önüne götürebilmesi için onunla davacı arasında varolduğu anlaşılan ve yeterli sayıldığı kabul edilen salt bir ilişkidir. Başka bir ifade ile iptal davasına konu edilen işlem ile davacı arasındaki ciddi ve makul bir alakadır. Dava konusu edilen işlemin bir kimseyi, doğrudan ya da dolaylı olarak “olumsuz yönde etkilemesi” yahut işlemin hukuk aleminde kalmasının kişi üzerinde bir etki doğuracağı durumlarda, menfaat ilişkisinin var olduğu söylenebilir (ÇAĞLAYAN, Ramazan, İdari Yargılama Hukuku, 2012, Seçkin Yayıncılık, 2.Baskı, s.351). Ayrıca, menfaat ihlalinin; kişisel olması yanında, meşru ve güncel olması da gerekmektedir. Başka bir ifade ile hukuka ve ahlaka aykırı olmayan ve hukuken korunan bir menfaat olması ve bu menfaatin dava açıldığı anda bulunması gerekmektedir.

Öte yandan İptal davalarındaki “menfaat ihlali” (sübjektif ehliyet) koşulu doğrudan doğruya hukuk devletinin yapılandırılması ve sürdürülmesine ilişkin bir sorun olduğundan, bu koşulun, idari işlemlerin hukuka uygunluğunun iptal davası yoluyla denetlenmesini de engellemeyecek bir biçimde anlaşılması gerekmektedir.

Bu açıklamalar doğrultusunda dava konusu olaya dönüldüğünde; davacının Jandarma Asayiş Kolordu K.lığı Askeri savcılığında sivil memur olarak görev yapmakta olduğu, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığında Görevli Sivil Devlet Memurları Disiplin Kurulları ve Disiplin Amirleri Yönetmeliği’nde Değişiklik yapılmasına Dair Yönetmelikle sivil memur olan davacı arasında bir menfaat bağı (ciddi ve makul bir alaka) bulunduğu, dolayısıyla bu menfaatin kişisel, meşru ve güncel olduğu, zira bu yönetmelikte yapılan değişiklerin davacıya her an uygulanabilecek yaptırımlar içerdiği, bu durumda davacının işbu davayı açmasında menfaati bulunduğu, dolayısıyla da dava açma ehliyetine sahip olduğu hususunda kuşku bulunmadığı ve bu nedenle davanın esastan incelenip karara bağlanması gerektiği düşüncesinde olduğumdan, aksi yönden değerlendirme ile davanın ehliyet yönünden reddine karar veren Sayın Çoğunluğun görüşüne katılamadım. 08.01.2014 (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy