Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 2. Daire 2013/120 Esas 2013/650 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYüksekİdareMahkemesi
Dairesi: 2. Daire
Esas No: 2013/ 120
Karar No: 2013 / 650
Karar Tarihi: 29.05.2013

(2709 S. K. m. 125) (6098 S. K. m. 51)

Davacılar vekilleri, 28.05.2012 tarihinde İskenderun 2 nci Asliye Hukuk Mahkemesi, 07.06.2012 tarihinde AYİM’de kayda geçen dava dilekçesinde ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; davacıların oğlu Y....'ın 39 uncu Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı Lojistik Destek Komutanlığı Sahra Hizmet Bölüğünde askerlik hizmetini görmekte iken 31.03.2011 tarihinde idarenin ajanlarının, üstlerinin ve amirlerinin kötü muamele, hakaret, sövme dayak, müessir fiil bulunması nedeni ile psikolojisinin tahribata uğraması sonucu intihar girişiminde bulunduğunu ve akabinde ambulansla hastaneye gönderilmesi sırasında idarenin tam kusurlu eylemi nedeniyle meydana gelen trafik kazasında vefat ettiğini, idarenin ağır hizmet kusuru ve kusursuz sorumluluğunun bulunduğunu iddia ederek müvekkillerinin her biri için 30.000,00 TL. maddi, 50.000 TL. manevi olmak üzere toplam 160.000,00 TL. zararın meydana geldiği tarihten itibaren işleyecek faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden; Davacıların müşterek çocukları İkm.Onb.Y’ın 39’uncu Mknz.P.Tug.Loj.Des. Sahra Hiz.Tk.K.lığı emrinde askerlik hizmetini yapmakta iken, 30 Mart 2011 tarihinde 10.00-13.00 saatleri arası 28 numaralı nöbet kulesinde arkadaşları İkm.Er A.... ve İkm.Er E...İle nöbet hizmeti için görevlendirildikleri, bu nöbet sırasında nöbet talimatına aykırı hareket ettikleri gerekçesiyle Bölük Komutanı Vekili İkm.Tğm.L.... tarafından haklarında tutanak tanzim edildiği, ertesi gün yani 31 Mart 2011 tarihinde 16.00-19.00 saatleri arasında da arkadaşı İkm.Er C.... ile birlikte söz konusu nöbet yerine görevlendirildiği, nöbetçi onbaşı nezaretinde yaklaşık 45 dakika gecikme ile anılan nöbet yerine 16.45 civarında varıldığı, nöbetçi onbaşı tarafından geç kalma gerekçeleri orada bulunan eski nöbetçilere açıklanırken, İkm.Onb.Y.. .'m nöbet yerinden 3-5 adım öteye çıkarak tahmini 5 el havaya ateş ettiği, daha sonra G3 Piyade Tüfeğini sağ eliyle kabzadan kavrayıp namluyu sağ şakağına dayayarak ateşlediği, İkm. Onb.Y....'ın ilk müdahalenin ardından, Bölük Komutanı Vekili araç komutanı olacak şekilde hastaneye intikali sırasında saat 17.05 civarında aracın şoförün kontrolünden çıkarak yan yattığı ve sürüklenerek yoldan çıktığı, bu kaza dolayısıyla araçta bulunan 4 personelin daha yaralandığı, akabinde yaralı personelin Karayolları Bölge Müdürlüğüne ait servis minübüsü ile İskenderun Devlet Hastanesine götürüldüğü ve İkmal Onb.Y ’ın hastanede devam eden müdahaleye rağmen yaklaşık 15 dakika sonra vefat ettiği, bu olaya ilişkin 6’ncı Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı Askeri Savcılığınca yürütülen soruşturma sonucunda; 31 Mayıs 2012 tarih ve 2012/132-68 E.K. sayılı kararıyla; Adli Tıp Kurumu Adana Grup Başkanlığının 01 Nisan 2011 tarih ve 11/427 protokol numaralı otopsi raporunda ölümünün ateşli silah yaralanmasına bağlı kafatası kemik kırıkları ile beraber beyin doku harabiyeti ve beyin kanaması sonucuna bağlı olduğunun belirtildiği, Kimya İhtisas Dairesinin toksikoloji raporuna göre, kişinin hastaneye şevki sırasında içinde bulunduğu ambulansın kaza yapması sonucu herhangi bir öldürücü travmaya maruz kalmadığı, mevcut sıyrıkların ölüme müessir olmadığı, kişinin ölümünün ateşli silah mermi çekirdeği yaralanmasına bağlı kafatası kemik kırıkları ile beraber beyin doku harabiyeti ve kanaması sonucu meydana gelmiş olduğunun belirtildiği, davacı baba A ile Bl.K. vekili Tğm.L.... arasında yapılan telefon görüşmesinin hemen akabinde müteveffa Y...'ın nöbet mahallinde kendisine ateş ettiği, Y...'ın demir çubukla dövülmesi olayı ile ilgili olarak Tğm.L.... hakkında müteaddit asta müessir fiil (3 kez) suçundan kamu davası açıldığı (6’ncı Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı Askeri Savcılığı’nın 23.11.2011 gün ve 2011/1049-416 sayılı iddianamesi), İkm.Uzm.Çvş.V...’nün nöbet defterine paraf attırarak Y....'a nöbet tutturması ile ilgili olarak ise soruşturmanın devam ettiği, yapılan soruşturma kapsamında müteveffa Y...'ı intihara azmettiren, intihar kararını kuvvetlendiren veya intihara teşvik eden herhangi bir kimsenin bu konudaki bir eylemi olmadığı anlaşıldığından, bilirkişi raporunda sürücünün kusursuz olduğu mütalaa edildiğinden kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, davacılar vekili tarafından 19.03.2012 tarihinde davalı idareden tazminat isteminde bulunulduğu, davalı idare tarafından bu talebin cevap verilmeyerek zımnen reddedilmesi üzerine de işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.

İdare Hukuku ilkelerine ve T.C. Anayasasının 125’inci maddesine göre idare kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlüdür. Bu suretle idarenin sorumluluğu Anayasa prensibi olarak kabul edilmiştir. İdarenin sorumluluğunun hangi esaslara göre belirleneceği Anayasada belirtilmemiş olup bu meselenin halli doktrin ve yargı kararlarına bırakılmıştır. Bu gün idarenin sorumluluğu hizmet kuşum veya kusursuz sorumluluk ilkelerine dayandırılmaktadır. İster hizmet kuşum ister kusursuz sorumluluk ilkelerine dayandırılsın idarenin tazminle sorumlu tutulabilmesi için bir zararın varlığı, zararı doğuran eylemin idareye yüklenebilir nitelikte olması, zararlı sonuçla eylem arasında doğrudan bir illiyet bağının bulunması zorunludur.

Askeri Savcılığın soruşturması ve dava dosyasındaki belgelere göre, davacıların müşterek çocukları müteveffa İkm.Onb.Y 'in intihar suretiyle öldüğüne konusunda herhangi bir kuşku bulunmadığı, normal koşullarda Mahkemenizin yerleşmiş uygulamalarına göre intihar eylemi sonucunda meydana gelen ölüm olaylarında idarenin sorumluluğu, dolayısıyla da tazmin yükümlülüğü söz konusu olmamaktadır. İntihar eyleminin gerçekleşmesine bazı durumlarda idarenin ajanlarının kusurlu davranışları ile katkıda bulundukları, intihar kararının verilmesinde etkili oldukları (Dayak, kötü muamele v.s) hallerde, idarenin ölüm olayından sorumlu tutulduğu, hizmet kusurunun varlığı sebebiyle idare aleyhine tazminata hükmedilmesinin gerekliliği de izahtan varestedir.

Devlet adına kamu hizmetini yürüten idarenin halin icaplarına ve ihtiyaçlarına göre hizmeti devamlı ve en iyi şekilde topluma arz etmesi hizmeti yürütürken kimsenin zarara uğramaması için gerekli önlemleri alması zorunludur. Bu zorunluluğun gereği gibi yerine getirilmemesi hizmetin kusurlu işlendiğinin açık bir delilidir.

Olay sonrasında birlik komutanlığınca düzenlenen idari tahkikat raporunda; “ ... Can dostu teşkilatı kurulmasına rağmen, seçilen asıl can dostu intihar eden personeli yeterince tanımamaktadır. Asıl can dostu olan personel, gündüz mutfakta görevlendirildiği için, intihar eden personelle sık sık görüşme imkanı bulamamıştır... Can dostu talimatına göre, intihar eden personelin yedek can dostu olayın takıntı seviyesinde ciddi olduğunu görmesine rağmen sıralı amirlerine olayın vehametini bildirmemiştir... İkm.Uzm.Çvş. V…… nöbet değişimini, yapılan iş gerekçesiyle yetkisini aşarak yapmıştır. İkm.Tğm. L……….. birliği ve personeli ile ilgili yeteri kadar bilgi alacak düzen kuramamıştır. Astını silkelemek suretiyle astına kötü davranışta bulunmuştur... İfade tutanaklarında görüldüğü üzere, bir kısım personelin intihar eden personeldeki olumsuz değişiklikleri fark etmesi, fakat olayın büyüklüğünü ve önemini değerlendirip kavrayamamaları, neticeten önleyecek tedbir almamaları, sıralı amirlerine iletmemeleri ... intihar olayının, tamamen intihar eden ikm. Onb. Y....’m ruhsal durumundaki olumsuz ve çok kısa bir sürede meydana gelen değişiklik ve anlık patlamayla intihar kararının ortaya çıkması sonucunda, kendi kararıyla kendisine ait olan G3 Piyade Tüfeğini başına dayamak suretiyle, dört tanığın önünde gerçekleştiği değerlendirilmiştir... Alınan ifade tutanaklarında, İkm.Er E....ve İkm.Er A ’nun, İkm. Tğm. L.. hakkında kendilerine ve intihar eden İkm.Onb. Y...’a demir boruyla darp ettiği isnadı mevcuttur. Tğm L....ifadesinde, bu konuyu reddetmiş ve yalnızca hücum yeleğinden silkelediğini belirtmiştir...” şeklinde tespit yapılıp kanaat belirtildiği, 6’ncı Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı Askeri Savcılığı’nca yapılan soruşturma sırasında da idari tahkikat heyetinin tespit ettiği hususların teyit edildiği ve mütevefanın da müessir fiile maruz kaldığı iddiasıyla Bl.K. vekili Tğm. L.... hakkında askeri savcılığın 23.11.2011 gün ve 2011/1049-416 sayılı iddianamesiyle müteaddit asta müessir fiil (3 kez) suçundan kamu davası açıldığı, öte yandan müteveffanın nöbet dolayısıyla hakkında tutanak tutulmasını takıntıya dönüştürmesi, bu konuda ceza alacağı korkusuyla endişesini ortaya koyup psikolojisinin bozulduğunu beyan etmesi, hatta intihar edeceği yönünde beyanlarda bulunması ve bu durumu arkadaşlarına ve çevresine yansıtmasına rağmen ciddiyetle karşılanıp gerekli tedbirin alınmadığı, hatta müteveffanın intihar vakasından önce babası A …da arayarak “... L... Teğmenin kendisini disipline verdiğini, cezayı hak etmediğini, kendisini öldüreceğini ve helallik istediğini ...” söylediği, baba A ’ın da bu hususu olayın hemen öncesinde saat 16.38 sıralarında Tğm. Levent’i aradığı ve tedbir alınmasını talep ettiği, ancak beyanlara göre tedbir için yeterli süre kalmadığı ve bu olayın açıklandığı şekilde gerçekleştiği anlaşılmakla, davalı idare ajanının müteveffaya karşı hukuka aykırı eylemiyle (asta müessir fiil) birlikte, müteveffanın dış dünyaya yansıyan intihar eğilimine (söz ve davranışlarına) rağmen gerekli tedbirlerin alınmaması ve kurulan can dostu sisteminin iyi işletilmemesi sebebiyle müteveffanın ölümü ile sonuçlanan olayda kısmen de olsa idarenin hizmet kusuru bulunduğu anlaşılmış ve bu suretle davacıların zararlarının davalı idarece karşılanması gerektiği, ancak ölüm olayının müteveffanın kendi eylemi sonucu gerçekleşmesi nedeniyle, müteveffanın da müterafık kusurunun bulunduğundan, zarar miktarından Türk Borçlar Kanununun 51’inci maddesi uyarınca uygun miktarda tenkis uygulanması sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır.

Müteveffanın intiharından dolayı babaya ve anneye yarar kabul edilebilecek herhangi bir yasal ödeme yapılamayacağından, Mahkememizce bu hususun araştırılması cihetine gidilmemiştir.

Maddi tazminat isteminde bulunan davacı baba ve annenin maddi zararlarının tespiti amacıyla bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, resen seçilen bilirkişi tarafından düzenlenerek Mahkememize ibraz edilen 12.04.2013 tarihli bilirkişi raporunda; davacı baba A...’ın 22.812,00 TL., davacı anne M....’m ise 28.652,00 TL maddi tazminat hak edişinin mevcut olduğu bildirilmiştir.

Taraflara tebliğ edilen ve itiraz edilmeyen bilirkişi raporu, Mahkememizce kabul edilen kıstaslara, ilmi verilere ve yerleşmiş içtihatlara uygun bulunduğundan bilirkişi raporu doğrultusunda uygulama yapılmıştır.

Davacı anne ve babaya, müşterek çocuklarını kaybetmeleri nedeniyle duydukları ve ömür boyu duyacakları acı ve ıstırabı kısmen de olsa karşılayabilmek amacıyla, olayın meydana geliş şekli, tarihi, müteveffanın askerlik statüsü, davacıların sosyal durumları, paranın alım gücü ve işletilecek yasal faizi ve müteveffanın müterafık kusuru dikkate alınarak olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte uygun miktarda manevi tazminat verilmesi kabul edilmiştir.

Açıklanan nedenlerle;

1. Bilirkişi raporu uyarınca ve müteveffanın müterafik kusuru dikkate alınarak davacı baba A...’a 9.500,00 TL. (DOKUZBİNBEŞYÜZ TÜRK LÎRASI), davacı anne M....’a 11.500,00 TL. (ONBİRBİNBEŞYÜZ TÜRK LİRASI) MADDİ TAZMİNAT VERİLMESİNE, fazlaya ait istemlerinin REDDİNE,

2. Takdiren ve müteveffanın müterafık kusuru dikkate alınarak davacı baba A....ve davacı anne M....’a ayrı ayrı 6.500,00’er TL. (ALTIBİNBEŞYÜZER TÜRK LİRASI) MANEVİ TAZMİNAT VERİLMESİNE, fazlaya ait istemlerinin REDDİNE,

3. Hükmedilen maddi tazminat miktarlarına müteveffanın yeniden gelir elde edeceği varsayılan 13.02.2011 tarihinden, ödeme tarihine kadar yıllık %9 (YÜZDE DOKUZ) YASAL FAİZ YÜRÜTÜLMESİNE,

4. Hükmedilen manevi tazminat miktarlarına olay tarihi olan 31.03.2011 tarihinden, ödeme tarihine kadar yıllık %9 (YÜZDE DOKUZ) YASAL FAİZ YÜRÜTÜLMESİNE,

5. 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanununun 71 nci maddesi gereğince yargılama giderlerinin DAVALI İDAREYE YÜKLETİLMESİNE, ancak 492 sayılı Harçlar Kanununun 13/j maddesi gereğince muaf tutulan davalı idare aleyhine HARCA HÜKMEDİLMESİNE YER OLMADIĞINA,

6. Davacılar tarafından peşin yatırılan ve sarfedilen 63,00 TL. (ALTMIŞÜÇ TÜRK LİRASI) posta giderinin DAVALI İDAREDEN ALINARAK, DAVACILARA VERİLMESİNE,

7. Davacılar tarafından peşin yatırılan ve sarfedilen 250,00 TL. (İKİYÜZELLİ TÜRK LİRASI) bilirkişi ücretinin DAVALI İDAREDEN ALINARAK DAVACILARA VERİLMESİNE,

8. Davacılar tarafından peşin yatırılan 2.487,00 TL. (İKİBİNDÖRTYÜZSEKSENYEDİ TÜRK LİRASI) harcın istemleri halinde DAVACILARA İADESİNE,

9. Hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarları üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ayrı ayrı olarak hesap edilen (2.520,00 TL maddi tazminat yönünden, 1.560,00 TL ise manevi tazminat yönünden) toplam 4.080,00 TL. (DÖRTBİNSEKSEN TÜRK LİRASI) avukatlık ücretinin davalı idareden alınarak DAVACILARA VERİLMESİNE,

10. Reddedilen maddi ve manevi tazminat miktarları üzerinden 659 Sayılı KHK.nin 14’üncü maddesi ile hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca nispi olarak hesap edilen ve manevi tazminat yönünden tarifenin 10 ve 12’nci maddeleri dikkate alınarak tespit edilen (4.540,00 TL maddi tazminat yönünden, 1.560,00 TL ise manevi tazminat yönünden) toplam 6.100,00 TL. (ALTIBİNYÜZ TÜRK LİRASI) avukatlık ücretinin DAVACILARDAN ALINARAK DAVALI İDAREYE VERİLMESİNE,

11. Dava dosyası ekinde gelen savunmaya ek belgelerin davalı idareye İADESİNE,

29 MAYIS 2013 tarihinde OYBİRLİĞİ ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy