Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 2. Daire 2012/588 Esas 2012/1115 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYüksekİdareMahkemesi
Dairesi: 2. Daire
Esas No: 2012/ 588
Karar No: 2012 / 1115
Karar Tarihi: 28.11.2012

(2709 S. K. m. 72) (3835 S. K. m. 1, 6, Geç. m. 1) (1111 S. K. m. 1, 2) (5543 S. K. m. 3)

Davacı vekili, 21.06.2012 tarihinde İzmir Nöbetçi İdare Mahkemesinde ve bu kanalla 25.06.2012 tarihinde AYİM'de kayıt altına alınan dava dilekçesi ile savunmadan sonra sunduğu cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin 1984 doğumlu ve Rusya Federasyonu'nda ikamet eden Ahıska Türklerinden olduğunu, Türkiye'ye ilk kez 30.08.2002 tarihinde Rusya Federasyonu vatandaşı olarak eğitim amaçlı geldiğini, dil eğitimini tamamladıktan sonra Eylül 2003'te Ege Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümüne kaydını yaptırdığını ve 24.06.2009 tarihinde mezun olduğunu, müteakiben Bakanlar Kurulunun 24.08.2009 tarihli kararı ile Türk Vatandaşlığını kazanmış olduğunu, akabinde askerlik hizmetinden muaf tutulmak için talepte bulunduğunu, ancak talebinin reddedildiğini ve söz konusu idari işlemin hukuka aykırı olduğunu iddia ederek iptalini ve yürütmesinin durdurulmasını talep ve dava etmiştir.

Davacının yürütmenin durdurulmasına ilişkin talebi, Dairemizin 04.07.2012 gün ve 2012/588 Esas sayılı kararı ile kabul edilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden; 18.01.1984 Rusya doğumlu ve aynı zamanda Rusya Federasyonu vatandaşı olan davacının, öğrenim amacıyla ilk kez 30.08.2002 tarihinde Türkiye'ye geldiği ve öğrenim amaçlı ikamet izni aldığı, bilahare bu izinlerin 04.10.2008 tarihine kadar birer yıllık sürelerle ve öğrenim-eğitim amacıyla uzatıldığı, davacının başvurusu üzerine 3835 sayılı Ahıska Türklerinin Türkiye'ye Kabulü ve İskanına Dair Kanunun Geçici 1'inci maddesi uyarınca Bakanlar Kurulunun 14.09.2009 tarih ve 2009/15417 sayılı kararı ile göçmen statüsünde Türk Vatandaşlığını kazandığı (çifte vatandaşlık statüsünü kazandığı) ve devamında 26.10.2009 tarihinde İzmir ili, Bornova İlçesi, Erzene Mahallesi nüfusuna kayıt edildiği, müteakiben 13.04.2012 tarihli dilekçe ile davalı idareye müracaat ederek askerlik hizmetinden muaf tutulmayı talep ettiği, zira geldiği ülkede de askerlik hizmetini yapmadığı, müracaatına binaen MSB ASAL D. Başkanlığının 20.04.2012 tarihli yazısı ile talebinin reddedilmesi üzerine süresi içinde işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Vatan Hizmeti başlıklı 72'nci maddesi; Vatan hizmeti, her Türk'ün hakkı ve ödevidir. Bu hizmetin Silahlı Kuvvetlerde veya kamu kesiminde ne şekilde yerine getirileceği veya yerine getirilmiş sayılacağı kanunla düzenlenir. hükmüne amirdir.

1111 sayılı Askerlik Kanununun 1'inci maddesinde de, Türkiye Cumhuriyeti tabiiyeti olan her erkeğin iş bu Kanun uyarınca askerlik yapmaya mecbur olduğu belirtilmiştir.

1111 sayılı Kanunun 2'nci maddesi ise; ...

Muhacirlerin askerlik çağlarının başlangıcı, geldikleri yılda nüfus kütüklerine geçen yaşlarına ve bu esasa göre hesap olunur. Nüfus doğum kağıtlarında doğumlarının ay ve günü yazılı olmayanların doğum günleri yılın temmuzunun birinci günü sayılır.

Geldikleri yıl ikinci kanun birinde 22 yaşını bitirmiş olanlar muvazzaf hizmete tabi tutulmayıp yaşıtları erbaş ve er arasına yedeğe geçirilirler. Bu gibilerin her ne sebeple olursa olsun nüfus kütüğüne yazılmalarının gecikmiş olması, geldikleri zaman yaşlarına göre başlayacak olan askerlik çağlarım geciktirmez. Bunlar nüfus kütüğüne yazıldıkları tarihten başlayarak iki yıl geçmedikçe talim, manevra ve başka iş için silah altına çağrılmazlar....

Eski memleketlerinde askerlik ettiklerini veya bunun yerine bedel verdiklerini tevsik edenler tekrar muvazzaf hizmete tabi tutulmayıp yaşıtları yerli erbaş ve er ile yedeğe geçirilirler. Türkiye içinde bir iskan mıntıkasından diğer bir iskan mıntıkasına Hükümetçe naklolunarak yerleştirilen vatandaşlardan muvazzaf hizmete tabi olupta bunu henüz yapmamış olanların bu hizmetleri, yerleşecekleri yere vardıkları tarihten başlayarak iki yıl geciktirilir.... düzenlemesini içermektedir.

Bu düzenlemelerden anlaşıldığı üzere; Türk vatandaşı her erkeğin askerlik hizmetini (kanunda sayılan şekilde) yerine getirmesi gerekmekte, göçmenlerin ise geldikleri tarih önem arz etmekte, bunların geldikleri yılın 1 Ocak tarihi itibariyle 22 yaşını doldurmuş olmaları ya da geldikleri ülkede askerlik hizmetini yerine getirmiş sayılmaları halinde (genel seferberlik yoksa) muvazzaf askerlik hizmetinden muaf tutulup yedeğe geçirilmeleri gerekmektedir.

Davacı Türkiye'ye göçmen statüsünde geliş tarihinin nüfusuna tescil tarihi olan 26.10.2009 olarak kabulünün gerektiğini, zira bunun öncesinde öğrenim amacıyla Türkiye'de bulunduğunu, dolayısıyla 26.10.2009 tarihi itibariyle 22 yaşını doldurduğu (25 yaşında olduğu) için askerlik hizmetinden muaf tutulmasının gerektiğini ileri sürmekte, davalı idare ise, davacının ilk kez 30.08.2002 tarihinde Türkiye'ye geldiğini ve bu tarih itibariyle henüz 22 yaşını doldurmadığı için emsalleri gibi askerlik hizmetini yerine getirmesinin gerektiğini savunmaktadır.

Yukarıda bahsi geçen 02.07.1992 tarih ve 3835 sayılı Ahıska Türklerinin Türkiye'ye Kabulü ve İskanına Dair Kanunun 1'inci maddesi; Eski Sovyetler Birliğini oluşturan cumhuriyetlerde dağınık halde yaşayan ve Ahıska Türkleri olarak adlandırılan soydaşlarımızdan Türkiye'ye gelmek isteyenler, en zor durumda bulunanlardan başlamak üzere, Bakanlar Kurulunca belirlenecek yıllık sayıyı aşmamak kaydıyla, serbest veya iskanlı göçmen olarak kabul olunabilirler. Bunların kabulleri ve iskanları, bu Kanun ile 2510 sayılı İskan Kanunu hükümlerine göre yapılır.

Gayrimenkul verilerek yapılacak iskanda vali ve kaymakamlar temlikle yetkilidir. Temlik cetvelinde, ailenin bütün fertleri eşit hisselerde belirtilir ve tapuya da temlikteki gibi tescil edilir. hükmünü taşımaktadır.

3835 sayılı Kanunun 6'ncı maddesi de; Gerek Türkiye'de iskan edilecek ve gerekse Türkiye dışında, eski Sovyetler hudutları dahilinde halen bulundukları yeni devletlerde kalacak Ahıska Türklerinden Bakanlar Kurulunca tespit edileceklere çifte vatandaşlık statüsü sağlanır. hükmüne amirdir.

3835 sayılı Kanuna 18.02.2009 tarih ve 5838 sayılı Kanunun 19'uncu maddesiyle eklenen Geçici 1'inci maddesi ise; 1/1/2009 tarihinden önce ikamet tezkeresi almak suretiyle Türkiye'de ikamet eden Ahıska Türklerine bu maddenin yürürlüğünden itibaren 3 ay içinde müracaat etmeleri halinde; milli güvenlik açısından sakıncası olmamak şartıyla, 11/2/1964 tarihli ve 403 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu ve diğer ilgili mevzuatta öngörülen şartlar aranmaksızın, başvuru tarihinden itibaren 6 ay içinde Türk vatandaşlığına alınarak çifte vatandaşlık statüsü sağlanır. Çifte vatandaşlık statüsü sağlananlar, Bakanlar Kurulunca belirlenen yerlerde iskan edilirler. düzenlemesini içermektedir.

Davacının, 3835 sayılı Kanunun aradığı anlamda Ahıska Türkü olmasına rağmen Türkiye'ye 30.08.2002 tarihinde ilk geliş amacının sürekli ikamet ya da göç amacını taşımadığı, aksine öğrenim amacıyla Türkiye'ye geldiği ve ülkede kaldığı dönemde önce dil ve peşinden lisans öğrenimi gördüğü, dolayısıyla 3835 sayılı Kanunun 1'inci maddesinde belirtilen şekilde Türkiye'ye gelmek isteyenler konumunda olmadığı, bu nedenle Kanunun 6'ncı maddesine istinaden vatandaşlık kazanma şansının da bulunmadığı, ancak bilahare 5838 sayılı Kanunla 3835 sayılı Kanuna eklenen Geçici 1'inci madde uyarınca Bakanlar Kurulunun 04.12.2009 tarihli Kararına istinaden göçmen statüsünde Türk vatandaşlığını kazandığı görülmektedir.

5543 sayılı İskan Kanununun 3/d maddesinde de; Göçmen: Türk soyundan ve Türk kültürüne bağlı olup, yerleşmek amacıyla tek başına veya toplu halde Türkiye'ye gelip bu Kanun gereğince kabul olunanlardır. şeklinde tanım bulunmaktadır. Türk Vatandaşlığı Kanununun Uygulanmasına İlişkin Yönetmeliğin 3/g maddesine göre de; Göçmen: Türk soyundan ve Türk kültürüne bağlı olup yerleşmek amacıyla tek başına veya toplu halde Türkiye'ye gelip 5543 sayılı İskan Kanunu uyarınca göçmen olarak kabul edilen kişiyi ifade etmektedir. Bu tanımlardan anlaşıldığı üzere; bir kişinin göçmen (muhacir) sayılmasının temel şartı, o kişinin yerleşmek amacıyla Türkiye'ye gelmiş olmasıdır. Dolayısıyla, yerleşme dışında kalan amaç ve nedenlerle (tatil, resmi görev, ticari faaliyet, sağlık, öğrenim v.b.) ülkeye gelen kişilerin göçmen olarak kabul edilmelerine imkan yoktur.

Yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde; davacının ilk olarak 30.08.2002 tarihinde öğrenim amacıyla Türkiye'ye geldiği, bu tarih itibariyle göçmen statüsünde olmaması nedeniyle 1111 sayılı Kanunun 2'nci maddesi kapsamında sayılamayacağı, davacının 30.08.2002 tarihi itibariyle henüz Türk vatandaşı olmadığı ve dolayısıyla askerlik mükellefiyetinin de bulunmadığı, bu mükellefiyetinin 3835 sayılı Kanunun Geçici 1'inci maddesine istinaden Bakanlar Kurulunca 24.08.2009 tarihinde göçmen statüsünde Türk vatandaşlığına alınmasına müteakip nüfusa kayıt edilmesiyle başladığı, bu durumda 1111 sayılı Kanunun 2'nci maddesinin 3'üncü fıkrasında geçen geldikleri yıl ibaresinin, davacı açısından 2009 yılı olarak kabul edilmesinin gerektiği, davacının 24.08.2009 tarihinden itibaren göçmen statüsünde ülkede bulunmaya başladığı, onun öncesinde yabancı statüsünde olduğu, 18.01.1984 doğumlu oluşu dikkate alındığında nüfusa kayıt edildiği 26.10.2009 tarihi ve geldiği kabul edilen 2009 yılı Ocak ayının l'i itibariyle 22 yaşını doldurmuş durumda (25 yaşında) olduğundan, Türkiye'de muvazzaf askerlik hizmetinden muaf tutulması gerekirken aksi yöndeki dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğu sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır.

Açıklanan nedenlerle;

Davacı.....'nun askerlik hizmetinden muaf tutulmama İŞLEMİNİN İPTALİNE,

28 KASIM 2012 tarihinde OYBİRLİĞİ ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy