Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 2. Daire 2012/490 Esas 2013/84 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYüksekİdareMahkemesi
Dairesi: 2. Daire
Esas No: 2012/ 490
Karar No: 2013 / 84
Karar Tarihi: 16.01.2013

(1111 S. K. m. 77) (1602 S. K. m. 71) (492 S. K. m. 13)

1111 sayılı Kanunun 77'nci maddesinde erata verilecek izinler düzenlenmiş olup, buna göre bu izinlerin askerlik hizmetinden sayılması gerektiği, ayrıca meydana gelen veya gelecek doğal afetlerde erata idari izin verilmesi hususu Bakanlar Kurulunun yetkisinde olup 20.12.2010 tarihli Bakanlar Kurulu kararı ile 2011 yılında meydana gelecek deprem ve benzeri doğal afetlerde ailesi zarar görecek olan erbaş ve erlere iki aya kadar idari izin verilmesi ve bu sürenin askerlikten sayılması hususunun düzenlenmiş olduğu, davacıya da bu karar doğrultusunda 45 gün afet izni verilmiş iken sonradan, izne dayanak deprem afetinin davacı henüz askere sevk edilmeden önce meydana geldiği ve Bakanlar Kurulu kararının, askerlik yükümlülüğü sırasında meydana gelen afetleri kapsadığı gerekçesi ile bahse konu izin süresi davacını hizmet süresine dahil edilmediği ve eş söyleyişle davacının askerlik hizmet süresinin 45 gün uzatılmış olduğu, gerçekten, Bakanlar Kurulu kararının, silahaltında bulunan erbaş ve erler ile uzman erbaşları kapsadığı hususunda tereddüt bulunmadığı, davacının ise,

30.11.2011 tarihinde silah altına alındığı, silah altına alınmasından önce meydana gelen bir afete dayanılarak,

03.01.2012 tarihinde afet iznine gönderildiği, bu hale göre davacıya verilen iznin ilgili Bakanlar Kurulu kararı kapsamında olmadığı hususunda tereddüt bulunmadığı, ancak meydana gelen depremin olumsuz etkilerinin uzunca bir zaman sürdüğü, hatta kış koşulları nedeniyle depremzedelerin hayatlarının giderek zorlaştığının kamuoyunca malum olduğu, davacının da depremin meydana geldiği tarihte henüz asker değil ise de günü geldiğinde depremzede durumunda bulunan ailesini bırakarak vatan hizmetini yerine getirmek için birliğine sevkini yaptırmış olduğu, içinde bulunduğu koşulların ardına sığınıp bakaya durumuna düşebilecekken veya birliğine katıldıktan sonra meşru olmayan yollarla birliğinden uzaklaşabilecekken böyle davranmayıp askerlik hizmeti için birliğine katıldığı, ailesinin içinde bulunduğu zor koşulların devam etmesi ve hatta giderek kötüleşmesi nedeniyle son derece insani bir şekilde onlara destek olabilmek amacıyla yanlarında olmak arzusuna kapılması ve bu arzusunu gerçekleştirmek üzere yine yasal sınırlar içinde kalarak sıralı üstlerinden afet izni talep etmesi karşısında, artık bu talebin uygun görülmesi sonucu kendisine verilen afet izninin, 20.12.2010 tarihli Bakanlar Kurulu kararı kapsamında askerlik hizmeti süresinden sayılması gereken bir izin olarak kabulünün, hakkaniyet ve adalet duygularına en uygun çözüm şekli olarak kabul edilmesi gerektiği, Bakanlar Kurulu kararının lafzına dayanılarak yapılacak aksi yöndeki bir yorumun meydana gelen afet nedeniyle yasal yükümlülüklerin ihlal edenler veya silahaltına alındıktan sonra önceki afete dayanarak yasa dışı yollarla hizmetten uzaklaşan kişilerle davacı gibi tüm yükümlülüklerini yerine getirerek yasal hakkı olarak gördüğü meşru yollarla hizmetten uzaklaşanları bir tutmak sonucu doğurur ki bu tür bir yorumun da, hukukun iyi niyet koruması ilkesi ile bağdaşmayacağı belirterek, hukuka aykırı tesis edilen işlemin iptaline karar verilmesi gerektiği yönünde düşünce bildirilmiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Yargı yetkisini kullanan Askeri Yüksek İdare Mahkemesi İkinci Dairesince, Raportör Üye Hak. Yb. Abdurrahman BEŞİROĞLU’nun açıklamaları dinlendikten sonra ve dava dosyası incelendikten sonra;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Davacı J. Er İsmail Hakkı OKUMUŞ, 11.04.2012 tarihinde Zonguldak Bölge İdare Mahkemesinde, 16.04.2012 tarihinde de AYİM’de kayda geçen dava dilekçesinde özetle; Kastamonu Gölköy 5’inci J. Er. Eğt. A.kılığı emrinde askerlik hizmetini yapmakta iken Van ilinde meydana gelen deprem dolayısıyla kendisine 03.01.2012 tarihinden itibaren 45 gün süre ile idari izin verildiğini ve bunun da askerlik hizmetinden sayılacağının beyan edildiğini, bunun üzerine söz konusu izin hakkını Van ilinde adresini gösterdiği ailesinin yanında kullandığını, ancak daha sonra kendisinde verilen bu izin amirlerince yanlış yorumlandığı ve bu bağlamda 1991-4 tertip erler ile 343’üncü kısa dönem erlerin deprem izin hakkı bulunmadığı belirtilerek, kendisinin de 343’üncü kısa dönem er olması sebebiyle söz konusu deprem izninin askerlik hizmetinden sayılmadığı hususunun kendisine tebliğ edildiğini, bu hususun adalet ve hukuka aykırı olduğunu ve bu nedenle mağdur olduğunu belirterek gönderilmiş olduğu 45 günlük deprem izin süresinin askerlik hizmetinden sayılmaması işleminin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek öncelikle işlemin yürütmesinin durdurulmasına ve akabinde iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davacının yürütmenin durdurulmasına ilişkin talebi, Dairemizin 30.05.2012 tarih ve 2012/490 Esas sayılı kararı ile kabul edilmiştir.

Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesinden; Davacı J.Er İsmail Hakkı OKUMUŞ, fakülte mezunu olması nedeniyle 343. kısa dönem erbaş olarak 30.11.2011 tarihinde askere sevk edildiği ve 02.12.2011 tarihinde Kastamonu'daki birliğine katıldığı, ancak Van ve Erciş'te 23.10.2011 ve 09.11.2011 tarihlerinde meydana gelen depremde bu kentte oturan ailesinin olumsuz etkilendiği, evlerinin zarar gördüğü, ailesinin Kızılay Çadırlarında kaldığı ve geçimlerini temin edemedikleri, devam eden artçı depremler nedeniyle de mağduriyetlerinin giderek arttığını belirterek ailesine yardımcı olmak amacıyla idari izin istediği, bu amaçla 03.01.2012 tarihinden itibaren 45 gün süreyle afet iznine gönderildiği ve bilahare bu iznin askere gelmeden önce meydana gelen bir afete dayanılarak verilmiş olması nedeniyle askerlik hizmetinden sayılmaması üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.

1111 sayılı Kanunun 77'nci maddesinde erbaş ve erlere verilecek izinler düzenlenmiş olup, buna göre söz konusu izinler askerlik hizmetinden sayılmaktadır. Anılan yasanın dışında meydana gelen veya gelecek doğal afetlerde erbaş ve erlere idari izin verilmesi hususu Bakanlar Kurulunun yetkisinde olup, her yıl yayımlanan ve 2010 yılında da tekrarlanan 20.12.2010 tarihli Bakanlar Kurulu kararı ile askerlik hizmetini yapmakta olan erbaşlara, erlere ve uzman erbaşlara 2011 yılında meydana gelebilecek zelzele, sel, seylap ve yangın gibi afetler sebebiyle ailelerinin (anne, büyükanne, büyük baba, eş, çocuklar ve kardeş) zarar görmesi halinde, kanuni izin hakkından ayrı olarak, yol müddeti hariç en çok iki aya kadar izin verilmesi ve izinde geçecek sürenin askerlikten sayılması kararlaştırılmıştır.

Davacıya da bu karar ve isteği doğrultusunda 45 gün idari izin (deprem) verildiği ve davacının bu izni 03.01.2012-17.02.2012 tarihleri arasında Van'da ailesinin yanında kullandığı, müteakiben yayınlanan emirle söz konusu iznin depremin meydana geldiği tarihlerde (23 Ekim 2011 ve 09 Kasım 2011) henüz askerlik hizmetine başlamamış yükümlüleri (Örneğin, 1991/4 tertip erbaş ve erler ile 343'üncü kısa dönem erler) kapsamadığı, bu şekilde olanların kullandıkları izinlerinin askerlik hizmetinden sayılmayacak, kullandıkları izin süresi kadar askerlik sürelerinin uzatıldığının bildirildiği, davacının da deprem sırasında asker olmadığı ve depremden sonra askerlik hizmetine başladığı gerekcesiyle askerlik hizmet süresinin 45 gün uzatılmış olduğu görülmüştür.

Bakanlar Kurulunun tarafından doğal afetlere yönelik olarak erbaş ve erlere iki aya kadar idari izin verilmesine ilişkin kararın, bu afetlerden zarar gören yakınlarına maddi ve manevi yönden destek olmalarını sağlamak ve ülke olarak bu sıkıntılı durumdan bir an önce kurtulmak için moral ve güç desteği sağlayarak toplumsal dayanışmayı artırmak amacını taşıdığı değerlendirilmektedir.

Bu kapsamda söz konusu Bakanlar Kurulu kararının, yalnızca deprem sırasında silah altında bulunan erbaş ve erler ile uzman erbaşlara uygulanacağı şeklindeki değerlendirmenin, amaca aykırı bir yorum olacağı düşünülmektedir. Zira depremi (veya benzeri afeti) takip eden celp dönemlerinde asker alma işlemleri ve sevklerin ertelenmesi dahi söz konusu olmadığına göre, depremin hemen akabinde sevke tabi olan yükümlünün birliğine katılmak gibi bir zorunluluğu olup, aksi halde sevke katılmayıp yakınlarına yardımcı olmaya çalışması durumunda bakaya suçunu işlemekle karşı karşıya kalacağı, kanuni zorunluk gereği vatan hizmeti için birliğine katılması durumunda ise geride afetten zarar gören ve bu nedenle mağduriyetleri devam eden yakınlarını bırakacağı kuşkusuzdur. Zira deprem gibi büyük afetlerde zararın giderilmesi (enkazın kaldırılması arama ve kurtarma vb) ve yararların sarılması (iaşe, barınma, psikolojik destek vb) uzun zaman aldığı gibi, artçı sarsıntılarla zararının artması da söz konusu olmaktadır. Kaldı ki, bu ve benzeri afetlerin can ve mal kayıplarının yanında, insanlar üzerinde sosyal ve psikolojik açıdan olumsuz etkileri de bulunmaktadır. Bu bağlamda, dar bir yorumla, söz konusu düzenlemeden bu durumdaki personeli yararlandırmamak düzenlemenin amacıyla uyuşmayacağı gibi, hakkaniyete de uygun düşmeyecektir. Bu nedenle Bakanlar Kurulunun bahse konu kararının; ister afet sırasında silah altında olsun, isterse afet sonrası silah altına alınsın, yakınları anılan afetten zarar gören ve bu zararları filhal devam eden tüm erbaş ve erlerin isteklerine bağlı olarak yararlandırılması şeklinde yorumlanması gerektiği değerlendirilmiştir. Burada önemli olan erbaş ve erlerin yakınlarının söz konusu afetten zarar görmesidir. Şayet böyle bir zarar yoksa, idari iznin kullandırılmasına da gerek yoktur.

Davacı depremden hemen sonraki ilk celp döneminde sevke uyarak birliğine katılmış, ancak deprem sırasında evleri zarar gördüğünden ailesini çadırda ve geçim sıkıntısı içerisinde geride bırakarak askerlik hizmetine başlamıştır. Bakanlar Kurulu Kararı gereği deprem izninden yararlanmak amacıyla dilekçeyle müracaat etmiş ve kendisine, diğer arkadaşları gibi 45 gün süre ile idari izin verilmiştir. Depremin olumsuz etkilerinin henüz devam ettiği ve artçı deprem sarsıntılarının sürdüğü bu dönemde ailesine yardımcı olmak için deprem bölgesine idari izinli olarak gitmiştir. Dava dosyasında davacının ailesinin depremde zarar gördüğüne yönelik beyanın aksine herhangi bir bilgi ve belge de bulunmadığı anlaşılmakla, davacının 45 günlük deprem izninin askerlik hizmetinden sayılmamasına ilişkin işlemin, sebep unsuru açısından hukuka uyarlı olmadığı kanaat ve sonucuna ulaşılmıştır.

Açıklanan nedenlerle;

1. Davacıya verilen deprem izninin askerlik hizmet süresinden sayılmaması İŞLEMİNİN İPTALİNE,

2. 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanununun 71'inci maddesi uyarınca yargı giderlerinin DAVALI İDAREYE YÜKLETİLMESİNE, ancak 492 sayılı Harçlar Kanununun 13/j maddesi uyarınca harçtan muaf olan idare aleyhine harca hükmedilmesine YER OLMADIĞINA,

3. Davacı tarafından peşin yatırılan ve sarf edilen 53,00 TL. (ELLİÜÇ TÜRK LİRASI) posta giderinin DAVALI İDAREDEN ALINARAK DAVACIYA VERİLMESİNE,

4. Davacı tarafından peşin yatırılan 70,00 TL, (YETMİŞ TÜRK LİRASI) harcın istemi halinde davacıya İADESİNE,

16 OCAK 2013 tarihinde OYBİRLİĞİ ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy