Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 2. Daire 2012/453 Esas 2013/198 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYüksekİdareMahkemesi
Dairesi: 2. Daire
Esas No: 2012/ 453
Karar No: 2013 / 198
Karar Tarihi: 20.02.2013

(1602 S. K. m. 52) (657 S. K. m. 54, 55, 56, 57) (2828 S. K. Ek m. 1) (Aday Memurların Yetiştirilmelerine Dair Genel Yönetmelik m. 33) (Korunmaya Muhtaç Çocukların İşe Yerleştirilmesine İlişkin Tüzük m. 1, 3, 4, 10)

Davacı vekili, 02.05.2012 tarihinde AYİM'de kayıt altına almana dava dilekçesinde özetle, 2010 yılında aday olarak devlet memuriyetine alman müvekkilinin, henüz adaylık süresi dolmadan, 18.01.2012 tarihinde memuriyetten çıkarılmasına karar verildiğini, bu işlemin dayanağı olan vakıaların esasen davacının kusuru dışında vuku bulmuş olması nedeniyle çıkarma işleminin hukuka aykırı olduğunu belirterek işlemin iptaline ve yürütmesinin durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davacı vekilinin yürütmenin durdurulması istemi, AYİM 2'nci Dairenin 11.07.2012 tarih ve Gensek No:2012/1597, Esas No: 2012/453 sayılı karan ile reddedilmiştir.

Dava dosyasındaki bilgi ve belgeler ile davalı idarenin 1602 sayılı Kanunun 52/4. maddesi kapsamında gönderdiği davacıya ait belgelerin incelenmesinden; 24.02.2010 tarihinde KKK. Des.Kt.K.lığı emrinde aday olarak memuriyete başlayan davacının temel ve hazırlayıcı eğitim ve staj dönemlerinde başarısız olması, memuriyetle bağdaşmayan hal ve hareketler sergilemesi ve özürsüz devamsızlık yapması nedenleriyle MSB'nin 18.01.2012 gün ve 2012/5 sayılı kararı ile memuriyetten çıkarılmasına karar verilmesi ve bu kararın 18.04.2012 tarihinde davacıya tebliği üzerine AYİM'de süresinde iş bu davanın açıldığı anlaşılmıştır.

Dava konusu uyuşmazlık, olayda 657 sayılı Devlet Memurları Kanunun 56 ve 57'nci maddelerinde belirtilen göreve son verme sebeplerinin bulunup bulunmadığı noktasında odaklanmaktadır.

Davacının çözümünde dayanak olacak mevzuat hükümlerini incelediğinde; 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 54'ncü maddesinde, "Aday olarak atanmış Devlet Memurunun adaylık süresi bir yıldan az, iki yıldan çok olamaz ve bu süre içinde aday memurun başka kurumlara nakli yapılamaz." hükmünün; "Adayların Yetiştirilmesi" başlıklı 55'nci maddesinde, "Aday olarak atanan memurların önce bütün memurların ortak vasıfları ile ilgili temel eğitime, bilahare sınıfları ile ilgili hazırlayıcı eğitime ve staja tabi tutulmaları ve Devlet Memuru olarak atanabilmeleri için başarılı olmaları şarttır..." hükmünün; "Adaylık devresi içinde göreve son verme" başlıklı 56'ncı maddesinde "Adaylık süresi içinde temel ve hazırlayıcı eğitim ve staj devrelerinin her birinde başarısız olanlarla, adaylık süresi içinde hal ve hareketlerinde memuriyetle bağdaşmayacak durumları, göreve devamsızlıkları tespit edilenlerin 'disiplin amirlerinin teklifi ve atamaya yetkili amirin onayı ile ilişkileri kesilir..." hükmünün; "Adaylık süresi sonunda başarısızlık" başlıklı 57'inci maddesinde ise, "Adaylık süresi içinde disiplin cezası almış olanların disiplin amirlerinin teklifi ve atamaya yetkili amirin onayı ile ilişikleri kesilir. İlişkileri kesilenler ilgili kurumlarca derhal Devlet Personel Başkanlığına bildirilir. Adaylık devresi içinde veya sonunda, 56 ncı ve bu madde hükümlerine göre ilişikleri kesilenler (sağlık nedenleri hariç) 3 yıl süre ile Devlet memurluğuna alınmazlar." hükmünün yer aldığı görülmektedir.

657 sayılı Kanunun 55'nci maddesinde öngörülen, adayların yetiştirilmesine ilişkin usul ve esaslar, Aday Memurların Yetiştirilmelerine İlişkin Genel Yönetmelikle düzenlenmiş bulunmaktadır. 657 sayılı Kanunun yukarıda belirtilen hükümlerine benzer düzenlemeler Aday Memurların Yetiştirilmelerine İlişkin Yönetmeliğin 33'ncü maddesi uyarınca çıkartılan, Türk Silahlı Kuvvetlerinde Görevli Aday Memurların Yetiştirilmesine İlişkin Yönetmelik hükümlerinde de yer almaktadır.

Yukarıda belirtilen mevzuat hükümlere göre bir aday memurun, adaylık döneminde ilişiğinin kesilebilmesi için, temel eğitim, hazırlayıcı eğitim veya staj devrelerinin herhangi birinde başarısız olması, adaylık süresi içinde hal ve hareketlerinde memuriyetle bağdaşmayacak durumların tespit edilmesi, adaylık süresi içinde göreve devamsızlık halinin saptanması, adaylık dönemi içerisinde disiplin cezası alınmış olması gerekmektedir.

Dava dosyasındaki bilgi ve belgeler ile davalı idarenin 1602 sayılı Kanunun 52/4. maddesi kapsamında gönderdiği davacıya ait belgelerin incelenmesinden, davacının adaylık döneminde başarısız olduğu, adaylık süresi içinde hal ve hareketlerinde memuriyetle bağdaşmayacak durumların tespit edildiği, adaylık süresi içinde göreve devamsızlık halinin saptandığı, adaylık dönemi içerisinde disiplin cezası aldığı ve 657 sayılı Kanunun 56 ve 57'nci maddelerine göre devlet memurluğuna son verildiği anlaşılmıştır.

Ancak davacının Çocuk Esirgeme Kurumunda yetiştirildiği ve 2828 sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu Ek-1 nci maddesi ve bu kanuna dayanılarak 10.02.1995 tarih ve 95/6542 sayılı Bakanlar Kurulu kararı ile çıkartılan, "Korunmaya Muhtaç Çocukların İşe Yerleştirilmesine İlişkin Tüzük" kapsamında aday memur olarak işe yerleştirildiği dikkate alındığında, dava konusu uyuşmazlığın, öncelikle bu mevzuat kapsamında da incelenmesi gerekmektedir.

2828 sayılı Kanuna 25.02.1988 tarih ve 3413 sayılı Kanunla eklenen Ek 1 nci madde; "Kamu Kurum ve Kuruluşları, reşit olana kadar Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü tarafından bakılan ve korunan çocuklar için, her yıl başındaki, hangi statüde olursa olsun, serbest kadro mevcutlarının binde biri nispetindeki kısmını ayırarak bu çocuklar arasında yapılacak giriş sınavlarında başarılı olanlar arasından atama yaparlar.

Bu maddeden yararlanmak isteyenler, 18 yaşını tamamladıkları tarihten itibaren, Kamu Kurum ve Kuruluşlarına, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü vasıtasıyla başvurmak zorundadırlar" hükmünü taşımaktadır.

2828 sayılı Kanuna dayanılarak, 10.02.1995 tarih ve 95/6542 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı çıkartılan, "Korunmaya Muhtaç Çocukların İşe Yerleştirilmesine İlişkin Tüzük", 02.03.1995 tarih ve 22218 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmıştır.

Tüzüğün 1 nci maddesi; "Bu Tüzük, korunmaya muhtaç çocukların korunmaları sona erdikten sonra işe yerleştirilmelerinin esas ve usullerini, kamu kurum ve kuruluşlarının bu konudaki yükümlülükleriyle Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu ile diğer kurumlar arasındaki eşgüdümün sağlanmasına ilişkin hükümleri düzenler."

3 ncü maddesi: "Bu tüzük hükümlerinden, korunma kararı alınmış olup da;

A) Reşit oluncaya kadar sosyal hizmet kuruluşlarında kalmış,

B) Bir koruyucu aile yanına yerleştirilmiş,

C) Ayni nakdi yardım yapılarak ailesinin yanına gönderilmiş korunmaya muhtaç çocuklar yararlanırlar."

"Kamu kurum ve kuruluşlarının yükümlülüğü" başlıklı 4 ncü maddesi ; "Kamu kurum ve kuruluşları her yıl, hangi statüde olursa olsun serbest kadro sayılarıyla bunun binde biri oranında alacakları korunmaya muhtaç çocuk sayısını, adaylarda aranan nitelikleri, sınav tarihini ve yerini Kuruma bildirmek ve bu kadrolara Kurumca bildirilen korunmaya muhtaç çocuklar arasında yapılacak giriş sınavlarında başarılı olanlar arasından atama yapmak zorundadır.

Kurum, ayrılan kadro için istenilen nitelikte yeter sayıda korunmaya muhtaç çocuk bulunmaması halinde, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarıyla görüş birliğine varılmak suretiyle bu nitelikleri taşımayan korunmaya muhtaç çocukların isimlerini yeniden belirleyerek bildirebilir.

Kamu kurum ve kuruluşları, istedikleri nitelikte korunmaya muhtaç çocuk bulunmaması durumunda bu yükümlülüklerinden kurtulamaz."

"Korunmaya muhtaç çocuğun korunması ve izlenmesi" başlıklı 10 ncu maddesi ise; "Kamu kurum ve kuruluşları, işe aldıkları korunmaya muhtaç çocuğun iş ortamına uyumsuzluğu ve verimsizliği gibi konular söz konusu olduğunda, Kuruma bilgi verir ve sorunları Kurumla birlikte çözerler." hükümlerini amirdir.

Davacının, yukarıda belirtilen özel mevzuat kapsamında sınavları kazanarak aday memur olarak göreve başladığı konusunda bir tereddüt bulunmamaktadır. Bu halde davacının durumunun, yukarıda açıklanan 2828 sayılı Kanun ve 95-6542 sayılı Tüzük kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, özellikle Tüzüğün 10'ncu maddesinin amir hükümden anlaşılmaktadır. Zira Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu tarafından yetiştirilen muhtaç çocukların topluma kazandırılmaları ve içinde bulundukları topluma yabancılaşmadan uyumlu bir yaşam sürmelerinin kamu yararına olduğu düşüncesiyle getirilen bu düzenlemede, korunmaya muhtaç çocukların yetişme ortamları itibariyle çalıştığı yerde uyumsuzluk veya verimsizlik gösterebileceği öngörülerek, kamu kurum ve kuruluşlarına, bu mevzuat kapsamında işe alınanların aday memurluklarına derhal son vermek yerine, öncelikle durumun Çocuk Esirgeme Kurumuna bildirerek, sorunlarını birlikte çözmek şeklinde bir görev yüklenmiştir.

Davacının memuriyetine son verilme gerekçesini oluşturan, adaylık süresi içinde staj değerlendirmesinde başarılı olamaması, ayrıca aldığı disiplin cezaları, göreve devamsızlığı ve amirlerinin olumsuz kanaatleriyle somutlaşan hal ve hareketlerinin nitelik ve nicelik itibariyle görevine son verme işlemi için yeterli ve haklı sebep oluşturduğu düşünülebilir ise, davacının görevine uyumsuzluk ve verimsizlik durumu teşkil eden bu problemlerin çözümü için, anılan Tüzüğün 10'ucu maddesine göre Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğüne bilgi verilerek davacının sorunlarının çözümü yoluna gidilmesi gerekirken, davacının kurumu tarafından bu yola başvurulmadığı, doğrudan davacının görevine son verildiği anlaşılmıştır. 2828 sayılı Kanunun Ek 1'nci maddesi ve ilgili Tüzükte, Çocuk Esirgeme Kurumunda yetişen korunmaya muhtaç çocukların işe alınmalarında, bu kişilerin özel durumları, nedeniyle ayrı bir prosedür öngörülmüş olup, bu kişilerin görevlerine son verilmesi durumunda da yine bu özel prosedüre uyulması gerekmektedir. Bu prosedüre uyulmadan tesis edilen işlemde şekil unsuru yönünden esaslı hukuka aykırılık bulunmaktadır.

Diğer yandan, Anayasanın 6l'nci maddesi 4'ncü fıkrasının; "Devlet korunmaya muhtaç çocukların topluma kazandırılması için her türlü tedbiri alır." şeklindeki hükmü de dikkate alınmalıdır.

Sonuç olarak; davacının görevine uyumsuzluğu ve verimsizliği ile ilgili sorunlarını çözmek için, anılan Tüzük hükümlerine göre ilgili kurumlarla irtibata geçmeden, doğrudan görevine son verilmesi suretiyle tesis edilen dava konusu işlemin şekil ve amaç unsurları yönlerinden hukuka aykırı olduğu, bu nedenlerle iptalinin gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır. (AYİM 2'nci Dairenin 28.03.2007 tarih ve 2006/963 Esas, 2007/299 Karar sayılı kararı da bu yöndedir.)

Yukarıda açıklanan nedenlerle;

Davacı A...'ün, aday memurluk devresi içinde Devlet memurluğuna son verilmesi İŞLEMİNİN İPTALİNE,

20 ŞUBAT 2013 tarihinde OYÇOKLUĞU ile karar verildi.

KARŞI OY GEREKÇESİ

657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 54'ncü maddesinde, "Aday olarak atanmış Devlet Memurunun adaylık süresi bir yıldan az, iki yıldan çok olamaz ve bu süre içinde aday memurun başka kurumlara nakli yapılamaz." hükmünün; "Adayların Yetiştirilmesi" başlıklı 55'nci maddesinde, "Aday olarak atanan memurların önce bütün memurların ortak vasıfları ile ilgili temel eğitime, bilahare sınıfları ile ilgili hazırlayıcı eğitime ve staja tabi tutulmaları ve Devlet Memuru olarak atanabilmeleri için başarılı olmaları şarttır..." hükmünün; "Adaylık devresi içinde göreve son verme" başlıklı 56'ncı maddesinde "Adaylık süresi içinde temel ve hazırlayıcı eğitim ve staj devrelerinin her birinde başarısız olanlarla, adaylık süresi içinde hal ve hareketlerinde memuriyetle bağdaşmayacak durumları, göreve devamsızlıkları tespit edilenlerin disiplin amirlerinin teklifi ve atamaya yetkili amirin onayı ile ilişkileri kesilir..." hükmünün; "Adaylık süresi sonunda başarısızlık" başlıklı 57'inci maddesinde ise, "Adaylık süresi içinde disiplin cezası almış olanların disiplin amirlerinin teklifi ve atamaya yetkili amirin onayı ile ilişikleri kesilir. İlişkileri kesilenler ilgili kurumlarca derhal Devlet Personel Başkanlığına bildirilir. Adaylık devresi içinde veya sonunda, 56 ncı ve bu madde hükümlerine göre ilişikleri kesilenler (sağlık nedenleri hariç) 3 yıl süre ile Devlet memurluğuna alınmazlar." hükmünün yer aldığı görülmektedir.

Davacının adaylık döneminde başarısız olduğu, adaylık süresi içinde hal ve hareketlerinde memuriyetle bağdaşmayacak durumların tespit edildiği, adaylık süresi içinde göreve devamsızlık halinin saptandığı, adaylık dönemi içerisinde disiplin cezası aldığı ve 657 sayılı Kanunun 56 ve 57'nci maddelerine göre devlet memurluğuna son verildiği anlaşılmıştır.

657 sayılı Devlet Memurları Kanunun yukarıda belirtilen hükümleri karşısında, davacının görevine uyumsuzluk ve verimsizlik durumu teşkil eden bu problemlerin çözümü için, 2828 sayılı Kanuna dayanılarak, 10.02.1995 tarih ve 95/6542 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile çıkartılan, Korunmaya Muhtaç Çocukların İşe Yerleştirilmesine İlişkin Tüzüğün 10'uncu maddesine göre Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğüne bilgi verilerek davacının sorunlarının çözümü yoluna gidilmesi gerekirken, Çocuk Esirgeme Kurumu yetkililerinin davacının kurumu ile sorunları birlikte çözme işlevi tamamlanmadan Devlet Memurluğundan çıkartılması, davanın esasına etkili bir "şekil" noksanlığı olarak görülmemesi gerektiği kanaatinde olduğumuzdan davalı kuramca davacı hakkında yapılan işlemin mevcut mevzuata ve hukuka uygun olarak yapıldığını düşündüğümüzden işlemin iptali yönünde alman çoğunluk kararma katılmadık. 20.02.2013 (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy