Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 2. Daire 2012/1127 Esas 2013/469 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYüksekİdareMahkemesi
Dairesi: 2. Daire
Esas No: 2012/ 1127
Karar No: 2013 / 469
Karar Tarihi: 10.04.2013

(2709 S. K .m. 125) (657 S. K. m. 36)

Davacı, 03.09.2012 tarihinde kayda giren dilekçesinin AYİM 2'nci Dairesinin 10.10.2012 gün, 2012/898-891 Esas Karar sayılı kararı ile reddedilmesinden sonra, 13.11.2012 tarihinde sunduğu yenileme dilekçesi ile cevaba cevap dilekçesinde özetle; 17.09.2007 tarihinden itibaren MSB.lığı Arşiv Müdürlüğünde GİH sınıfında bulunan "Belge Araştırma Uzmanı" unvanlı görevde fiilen görev yapmakta olduğunu, 10.12.2010 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 2010/1092 sayılı Bakanlar Kurulu kararı uyarınca arşivci unvanının 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 36'ncı maddesinin 1'inci fıkrasının Teknik hizmetler sınıfı başlıklı II numaralı bendi kapsamına alınmasına karar verildiğini, bu karar uyarınca 07.01.2011 tarihli dilekçe ile, GİH olan hizmet sınıfının Teknik hizmetler sınıfı olarak değiştirilmesini talep ettiğini, GİH sınıfından THS geçirilmesi için yaptığı başvurunun reddedilmesi nedeniyle açtığı iptal davası sonunda AYİM 2'nci Dairesinin 16.05.2012 gün, 2012/22 Esas ve 2012/527 Karar sayılı kararı ile sınıf değişikliği yapılmaması işleminin iptaline karar verildiğini ve akabinde sınıf değişikliği işleminin yapıldığını, bunun üzerine sınıf değişikliği için ilk müracaat tarihinden itibaren özlük haklarından kaynaklanan farkların ödenmesi için 11.06.2012 tarihinde yaptığı başvurunun da 03.07.2012 tarihli yazı ile reddedildiğini, bu suretle sınıf değişikliğinin geç yapılmasına bağlı olarak özlük haklarında uğradığı kayıp nedeniyle 9.000,00 TL. maddi zararının oluştuğunu belirterek 10.12.2010 tarihinden itibaren hesaplanan toplam maaş farkı olan 9.000,00 TL. maddi tazminatın ödenmesine ve 10.12.2010 tarihinden her ay oluşan toplam maaş farkına, ödemelerin yapılacağı tarihe kadar yasal faiz işletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesinden; 17.09.2007 tarihinden itibaren MSB.lığı Arşiv Müdürlüğünde GİH sınıfında bulunan "Belge Araştırma Uzmanı" unvanlı görevde fiilen görev yapmakta olan davacının, 10.12.2010 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan 2010/1092 Karar sayılı Bakanlar Kurulu Kararında; "Folklor araştırmacısı, kütüphaneci, arşivci, kitap patologu ve sosyolog unvanlarının 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 36'ncı maddesi birinci fıkrasının Teknik Hizmetler Sınıfı başlıklı II numaralı bendi kapsamına alınması; Maliye ve Milli Eğitim Bakanlıkları ile Devlet Personel Başkanlığının görüşlerine dayanan Adalet Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığının teklifleri üzerine, adı geçen Kanunun 36'ncı maddesinin Ortak Hükümler bölümünün G bendine göre, Bakanlar Kurulunca 27.09.2010 tarihinde karar verilmiştir.' hükmü uyarınca 07.01.2011 tarihli dilekçe ile GİH olan hizmet sınıfının Teknik hizmetler sınıfı olarak değiştirilmesini talep ettiği, sınıf değişikliğinin yapılmaması üzerine, sınıf değişikliği talebinin reddi işleminin iptali istemiyle dava açtığı, 2'nci Dairesinin 16.05.2012 tarih ve 2012/22 Esas ve 2012/527 Karar sayılı kararıyla; sınıf değişikliği talebinin reddi işlemi hukuka aykırı bulunarak iptal edildiği, iptal kararından sonra davacının 11.06.2012 tarihli dilekçe ile sınıf değişikliğinin yapılması ve özlük haklarının ödenmesi için davalı idareye müracaatta bulunduğu, davalı idarenin 15.08.2012 tarihinden itibaren davacının sınıf değişikliğini yaptığı ancak 03.07.2012 tarihli işlemi ile; mahkeme kararında geçmişe dönük maaş farkının ödenmesine yönelik herhangi bir hüküm bulunmaması nedeniyle ödemenin yapılmasının mümkün olmadığı belirtilerek talebinin reddi üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.

T.C. Anayasasının 125'inci maddesine göre, idare kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlüdür. Bu suretle idarenin sorumluluğu Anayasa prensibi olarak kabul edilmiştir. Ancak idarenin sorumluluğunun hangi esaslara göre belirleneceği Anayasa'da belirtilmemiş, bu meselenin halli doktrin ve yargı kararlarına bırakılmıştır. Bugün idarenin sorumluluğu hizmet kusuru ve kusursuz sorumluluk ilkelerine dayandırılmaktadır. İster hizmet kusuru isterse kusursuz sorumluluk ilkelerine dayandırılsın, genel olarak idarenin tazmin borcunun doğabilmesi için bir zararın mevcudiyeti, zarara yol açan eylemin veya işlemin idareye yüklenebilir nitelikte olması ve zarar ile eylem veya işlem arasında illiyet bağının bulunması zorunludur. Bu şartlardan birinin yokluğu idarenin sorumluluğunu ortadan kaldırır. Bu nedenle ortada bir zarar yoksa veya meydana gelen zararın idari eylem ve işlemle ilgisi bulunmuyorsa, idari faaliyet zararın gerçek nedenini, illiyetini teşkil etmiyorsa, arada illiyet bağı mevcut değilse veya zarara yol açan eylem veya işlem idareye yüklenebilir nitelikte değilse, idarenin sorumluluğu ortadan kalkmaktadır.

İdari işlemden doğan tam yargı davalarında da eylemden doğan tam yargı davalarında olduğu gibi idarenin tazmin sorumluluğu, hizmet kusuru ve kusursuz sorumluluk kuram ve ilkelerine dayanmaktadır.

Hukuk devleti ilkesi gereği faaliyetlerini hukuka uygun bir biçimde yürütmek zorunda olan idarenin, bir idari işlemden dolayı "hizmet kusuruna" dayalı olarak tazmin sorumluluğundan söz edilebilmesi için kural olarak hukuka aykırılığın varlığı şarttır. Ancak, bir idari işlemin herhangi bir yönden mevzuata ve hukuk kurallarına aykırı olması halinin, her durumda ve tek başına hizmet kusurunun varlığını kabule yeterli olup olmadığı, diğer bir ifadeyle idari işlemlerin iptalini gerektiren nedenlerle hizmet kusurunu doğuran nedenler arasında tam bir bağlılık ve ayniyet olup olmadığı hususunda öğretide fikir birliği bulunmadığı görülmektedir. Ancak, öğretide bu konuda baskın görüş; idari işlemlerdeki yetki, şekil unsurları ve usul bakımından hukuka aykırılıkların, sonradan giderilebilir hukuka aykırılıklar olması nedeniyle hizmet kusuru teşkil etmeyeceğinden, idarenin hizmet kusuruna dayalı sorumluluğunun bulunduğundan da söz edilemeyeceği; idari işlemlerdeki sebep, konu ve maksat unsurları bakımından hukuka aykırılıkların ise hizmet kusuruna sebebiyet verdiği ve idarenin hizmet kusuruna dayalı tazmin sorumluluğunun bulunduğu yönündedir.

AYİM 2'nci Dairesinin 16.05.2012 tarih ve 2012/22 Esas ve 2012/527 Karar sayılı kararıyla; davacının sınıf değişikliği talebinin reddi işleminin hukuka aykırı bulunarak iptal edildiği, bu nedenle sınıf değişikliği yapılmaması işleminin, idarenin hizmet kusurunu ortaya koyduğu anlaşıldığından davacının zararlarının hizmet kusuru esasına göre davalı idarece karşılanması gerekmektedir. Sınıf değişikliğinin yapılmaması nedeniyle emsallerine göre sınıf değişikliğinden ve buna bağlı olarak mali ve özlük haklarından kaynaklanan farkların ödenmemesi nedeniyle davacının zararı bulunmaktadır. Davacının hukuka aykırı olarak hakkında tesis edilen sınıf değişikliği talebinin reddi işlemi nedeniyle emsallerinden sonra 15.08.2012 tarihinde sınıf değişikliği yapılana kadar özlük haklarından doğan farkların ödenmemesi nedeniyle uğradığı zararların idarece hizmet kusuru esaslarına göre tazmininin gerektiği, bu nedenle hak ediş tarihi dikkate alınarak 15.08.2012 tarihine kadar, emsallerine göre sınıf değişikliği geç yapılan ve buna bağlı olarak mahrum kaldığı mali ve özlük haklarının davacının talebi olan 9.000,00 TL.nı geçmeyecek şekilde ödenmemesi işleminin iptaline karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır.

Davacı dilekçesinde; 15.08.2012 tarihinden itibaren özlük haklarının verilmeye başlandığını, ancak 2010/1092 sayılı Bakanlar Kurulu kararının Resmi Gazetede yayınlandığı tarih olan 10.12.2010 tarihi ile 15.08.2012 tarihleri arasındaki özlük haklarının verilmediğini, bu nedenle maddi zarara uğradığını belirtmiştir. 1602 sayılı kanununun 40 ve 42'nci maddeleri ile Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin yerleşik içtihatları uyarınca; davacının zararının ödenmesi istemiyle doğrudan dava açması durumunda dava açma tarihinden geriye doğru altmış günlük tazminatlarını, idareye müracaat halinde bu müracaattan geriye doğru altmış günlük haklarını dava edebileceği kabul edildiğinden, davacının 07.01.2011 tarihli dilekçe ile GİH olan hizmet sınıfının Teknik hizmetler sınıfı olarak değiştirilmesi ve buna bağlı olarak özlük haklarının ödenmesini talep ettiği dikkate alındığında, bu tarihten altmış gün geriye gidildiğinde, 2010/1092 sayılı Bakanlar Kurulu kararının resmi gazetede yayınlandığı tarihten önceki bir tarih söz konusu olduğundan, 2010/1092 sayılı Bakanlar Kurulu kararının resmi gazetede yayın tarihini olan 10.12.2010 tarihinden itibaren, emsallerine göre sınıf değişikliği geç yapılan buna bağlı olarak mahrum kaldığı mali ve özlük haklarının yasal faizi birlikte ödenmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle;

Davacı S....'un, sınıf değişikliği talebinin reddi işleminin mevzuata ve hukuka aykırı görülerek AYÎM 2'nci Dairesinin 16.05.2012 tarih ve 2012/22 Esas ve 2012/527 Karar sayılı kararıyla; iptal edilmesi nedeniyle, 10.12.2010 tarihinden itibaren, 15.08.2012 tarihine kadar mahrum kaldığı, mali ve özlük haklarından doğan farkların ödenmemesi nedeniyle uğradığı zararların davacının talebi olan 9.000,00 TL.(DOKUZBİN TÜRK LİRASI)'nı geçmeyecek şekilde her bir aylık için ayrı ayrı tahakkuk tarihlerinden itibaren ödeme tarihine kadar yıllık %9 (YÜZDE DOKUZ) yasal faiz yürütülerek davacıya ödenmemesi İŞLEMİNİN İPTALİNE,

10 NİSAN 2013 tarihinde OYBİRLİĞİ ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy