Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 2. Daire 2012/1006 Esas 2014/442 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYüksekİdareMahkemesi
Dairesi: 2. Daire
Esas No: 2012/ 1006
Karar No: 2014 / 442
Karar Tarihi: 26.03.2014

(2709 S. K. m. 125) (1602 S. K. m. 46) (6098 S. K. m. 53, 56)

Davacılar vekilinin 19 Ocak 2012 tarihinde Van Bölge İdare Mahkemesinde, 30 Ocak 2012 tarihinde Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nde kayda giren dava dilekçesinin AYİM 2’nci Dairenin 11.04.2012 gün ve 2012/300-382 Esas ve Karar sayılı kararı ile 30 gün içinde dava açılmak şartıyla reddi üzerine 08.05.2012 tarihinde Van Bölge İdare mahkemesinde, 14.05.2012 tarihinde AYİM’de kayda geçen dava dilekçesinde, özetle; müvekkili davacılar N... ve T....’in oğlu M...’in askerlik hizmetini ifa ettiği sırada 29.06.2012 tarihinde yüksekten düşme sonucu yaralandığını ve gördüğü tedavilere rağmen askerliğe elverişsiz hale geldiğini; halen başkalarının yardımına muhtaç bir biçimde yaşadığını; somut olayda davalı idarenin tam kusurlu olduğunu; müvekkilinin ağır hastalığının devamı sırasında askerliğe elverişli olmadığı halde göreve devam ettirildiğini; davacılara maddi tazminat verilmesi için 17.05.2011 tarihinde yapılan idari başvuruya dava açma süresi içinde cevap verilmemek suretiyle tazminat talebinin reddedildiğini belirtmek suretiyle müvekkillerinden M....’e 150.000 TL maddi, 150.000 TL manevi; diğer davacılar N... ve T.... için ise 100.000’er TL maddi, 100.000’er TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesini adli yardım istemli olarak talep ve dava etmiştir.

Davacıların adli yardım istemi, AYİM 2’nci Dairesinin 11.04.2012 gün ve 2012/300-382 Esas ve Karar sayılı kararı ile kabul edilmiştir.

Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesinden; 25.05.2010 tarihinde askere sevk edilen ve 26.05.2010 tarihinde sevk edildiği Hatay/Serinyol 121 ’inci Jandarma Eğitim Alay Komutanlığı emrine katılan davacılardan J.Er M...'in 26.05.2010 tarihinde bayılarak revire getirilmesi üzerine revirde müdahale edilerek acil patoloji saptanmadığından dolayı 02.06.2010 tarihinde şevke "post travmatik stres bozukluğu? panik atak? konversiyon bozukluğu?" ön tanısı ile İskenderun Asker Hastanesine şevke gönderildiği, Hastahanede kayıt işlemlerini yaptırırken bayılan davacı J..Er M...’in hasta danışma hekimliğince muayene edilerek ve psikiyatri polikiniği yerine noroloji polikliğine müracatının uygun görüldüğü, Nöroloji polikliğinde yapılan fiziki muayene ve EEG çekimi için İskenderun Devlet Hastanesine sevk edilen davacı J..Er M...’in sonuçlarının normal çıkması üzerine nörojik yönden işlem ve tedavi gerektirmez kararı alındığı, revirde yatması açısından herhangi bir ibare olmadığı için bölüğüne gönderilen davacı J..Er M ’in diğer askerlerin içinde kendinden geçerek defalarca revire gelmesi üzerine sağlığı açısından iki tane refakatçi eşliğinde revirde müşahedede altına alındığı, revirde refakatçi eşliğinde müşahedesi sırasında herhangi bir şikayeti ve bayılmaları olmayan davacının 10.06.2010 tarihinde "post travmatik stres bozukluğu? panik atak? "ön tanısı ile İskenderun Asker Hastanesine sevk edildiği, psikiyatri servisinde acemi erlerin işlemlerinin çarşamba günü olması sebebi ile muayene olmadan geri gönderildiği, Hastane dönüşünde iki refakatçi eşliğinde revirde müşahedede altında tutulduğu, bir sonraki sevk tarihine kadar iki refakatçi eşliğinde revirde tutulan davacı J.Er M....’in herhangi bir bayılma durumu veya şikayetinin olmadığı, 16.06.2010 tarihinde aynı ön tanılar ile Hastaneye giden davacı J.Er M....’in kıta anket formu ve RDM görüşme kağıdı ile tekrar müracaatının istendiği, birliğine gönderilmesi sonrasında sağlığı göz önünde bulundurularak şikayetlerinin tekrarlamaması için iki refakatçi eşliğinde revirde yatırıldığı, 22.06.2010 tarihine kadar revirde herhangi bir bayılma ve şikayeti olmayan davacı J..Er M ’in 22.06.2010 günü akşam saatlerinde revirde bulunduğu sırada kendinden geçerek ve korku içerisinde çığlık atarak revirin arka kapısına doğru koşarak camı kırıp kendisinden geçtiği, gerekli müdahale yapılarak tekrar yattığı odaya gönderildiği, olayla ilgili tutanak tutularak , Kıta anket formu ve RDM görüşme formu ile 23.06.2010 tarihinde aynı ön tanılar ile şevke gönderildiği, İskenderun Asker hastanesi psikiyatri bölümünden reçete verilip birliğine gönderilen askerin revire gelen bölük komutanı J.Yzb.H ve J.Tğm.Y... ile beraber bölüğüne gönderildiği, RDM kayıtlı acemi asker olması nedeni ile gözetimine bir kadrolu asker tahsis edilerek bölük koğuşuna getirildiği, koğuşta kafasını duvarlara vurması ve diğer acemi askerlere saldırması sebebi ile Revir Baştabipliğinden ambulans istenerek Revire kaldırıldığı, Revir Baştabipliğince yapılan muayene sonucu müşahedeye alınacak herhangi bir durumunun olmadığı tespiti ile tekrar bölüğüne gönderildiği, saat: 19:00 sıralarında refakatçisine sebepsiz yere saldırarak vurarak koğuş dışına çıkıp Alay Karargah binasının 2’inci katında bulunan Hizmet Muhafız Bölüğü Koğuşları penceresine çıkıp yaklaşık 6 metre yükseklikten atladığı, ambulans ile Antakya Devlet Hastanesine sevk edildiği, yaralanması neticesinde gördüğü tedaviler neticesinde; Van Asker Hastanesinin 23.09.2010 tarihli sağlık raporu ile askerliğe elverişli olmadığına karar verildiği, bu karar sonrasında terhis edilen davacının, kendisi ile anne ve babasına tazminat ödenmesi için 17.05.2011 tarihinde yapılan idari başvuruya dava açma süresi içinde cevap verilmemek suretiyle tazminat talebinin reddedilmesi üzerine 22.07.2011 tarihinde Van İdare Mahkemesinde açılan davada Van İdare Mahkemesinin görevsizlik kararı sonrasında AYİM’de süresi içinde iş bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Her ne kadar dava dilekçesinde davalı idare olarak İçişleri Bakanlığı gösterilmiş ise de; 02.11.2011 tarih ve 28103 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK)’nin yürürlüğe girmesiyle birlikte 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I) ve (II) sayılı cetvellerde belirtilen idareler lehine veya aleyhlerine açılan adli ve idari davalarda, iç ve dış tahkim yargılamasında, icra işlemlerinde ve yargıya intikal eden her türlü hukuki uyuşmazlıklarda “taraf’ sıfatını kazanmışlar ve bu bağlamda 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli (I) sayılı cetvelde belirtilen kamu idaresi olduğundan ve böylece taraf sıfatını kazandığından, ayrıca tüm savunmaların da Jandarma Genel Komutanlığı tarafından yapıldığı dikkate alınarak davalı idarenin Jandarma Genel Komutanlığı olduğu kabul edilmiştir.

T.C. Anayasasının 125’inci maddesine göre, idare kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlüdür. Bu suretle idarenin sorumluluğu Anayasa prensibi olarak kabul edilmiştir. Ancak idarenin sorumluluğunun hangi esaslara göre belirleneceği Anayasa’da belirtilmemiş, bu meselenin halli doktrin ve yargı kararlarına bırakılmıştır. Bugün idarenin sorumluluğu hizmet kusuru ve kusursuz sorumluluk ilkelerine dayandırılmaktadır. İster hizmet kusuru isterse kusursuz sorumluluk ilkelerine dayandırılsın, genel olarak idarenin tazmin borcunun doğabilmesi için bir zararın mevcudiyeti, zarara yol açan eylemin veya işlemin idareye yüklenebilir nitelikte olması ve zarar ile eylem veya işlem arasında illiyet bağının bulunması zorunludur. Bu şartlardan birinin yokluğu idarenin sorumluluğunu ortadan kaldırır. Bu nedenle ortada bir zarar yoksa veya meydana gelen zararın idari eylem ve işlemle ilgisi bulunmuyorsa, idari faaliyet zararın gerçek nedenini, illiyetini teşkil etmiyorsa, arada illiyet bağı mevcut değilse veya zarara yol açan eylem veya işlem idareye yüklenebilir nitelikte değilse, idarenin sorumluluğu ortadan kalkmaktadır.

25.05.2010 tarihinde askere sevk edilen ve 26.05.2010 tarihinde sevk edildiği Hatay/Serinyol 121 ’inci Jandarma Eğitim Alay Komutanlığı emrine katılan davacılardan J.Er M ’in askerlik hizmetini ifa ettiği esnada 23.06.2010 tarihinde 6 metre yükseklikten atlama sonucu yaralanıp askerliğe elverişsiz hale geldiği, davacının, birliğine katıldıktan bir gün sonra, 27.05.2010 tarihinde doldurduğu formlarda, epilepsi nöbeti geçirdiği ve belirtilen hastalık nedeniyle ilaç tedavisi gördüğünü ifade ederek hastalığı nedeniyle bildirimde bulunduğu, yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere bu beyanlar sonrasında bir çok kez asker hastanesine sevk edildiği ve
07.06.2010 tarihinden itibaren birlik revirinde müşahede altında tutulduğu anlaşılmakta ise de; kendisinde bulunduğunu ifade ettiği hastalık yönünden ve psikiyatrik açıdan muayene ve tetkiklerini yapmaya yetkili bir asker hastanesinde yatırılarak müşahadeye alınmamasının ve asker hastanesi sağlık kurulunca hakkında kesin bir karar verilememek suretiyle daha etkili bir tıbbi tedavi ve takip altında tutulmamasının hizmet kusuru niteliğinde olduğu göz önüne alınarak, refakatçilerini etkisiz hale getirerek kendiliğinden yüksekten atlaması nedeniyle müterafık kusuru bulunduğu da dikkate alınarak, davalı idarece meydana gelen zararların karşılanması gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.

Yargılama esnasında GATA K.lığına sevk edilen davacı hakkında düzenlenen 13.06.2013 tarih ve ADLİ TIP:50687/469-9067-541-13/1564- 541 sayılı raporda, yüksekten düşme sonucu L3-L5 vertebra kırığına yönelik posteriör segmental enstrümentasyon sol alt ekstremitede 0,4 cm kısalık, lomber bölge hareketlerinde kısıtlılığa neden olan yaralanması nedeniyle % 33 oranında meslekte kazanma gücünü kaybetmiş olduğunun belirtildiği anlaşılmıştır.

Olay sebebiyle davacıya T.C. Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından aylık bağlanmamıştır. İfa amacını taşıyan ve yarar kabul edilecek herhangi bir ödeme de yapılmamıştır.

Maddi tazminat isteminde bulunan davacı J.Er M....’in maddi zararlarının tespiti amacıyla hesap bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, resen seçilen bilirkişi tarafından düzenlenerek Mahkememize ibraz edilen 04.07.2013 tarihli hesap bilirkişi raporunda; davacı J.Er M....’in 177.208,00 TL. maddi tazminat hak edişinin mevcut olduğu bildirilmiştir.

Taraflara tebliğ edilen bilirkişi raporuna taraflarca bir itirazda bulunulmamış, davacılar vekili bilirkişi raporunun tebliği sonrasında 02.05.2013 tarihinde kayda giren dilekçesiyle, 6451 sayılı Kanunla 1602 sayılı Kanunun 46’ncı maddesinin son fıkrasına eklenen ve 30.04.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren düzenleme gereği, dava dilekçesinde belirtilen maddi tazminat miktarını bilirkişinin belirlediği miktara yükselttiğini belirtmiş, bu hususa ilişkin ıslah dilekçesi davalı idareye tebliğ edilmiş, davalı idarece ıslah dilekçesine karşı bir beyanda bulunulmamış, bilirkişi raporu Mahkememizce kabul edilen kıstaslara, ilmi
verilere ve yerleşmiş içtihatlara uygun bulunduğundan davacı J.Er M ’in zararı karşılanırken müterafık kusuru da dikkate alınmak suretiyle bilirkişi raporu doğrultusunda uygulama yapılmıştır.

Davacı J.Er M...’in olay nedeniyle duyduğu ve duyacağı acı ve ıstırabı karşılayabilmek amacıyla, olayın meydana geliş şekli, müterafık kusuru, davacının askerlik statüsü, paranın alım gücü ve işleyecek yasal faiz dikkate alınarak uygun miktarda manevi tazminat verilmesine hükmedilmiştir.

Davacı J.Er M...’in annesi T ve babası N... için maddi ve manevi tazminat talebinde bulunulmuştur. 6098 SAYILI Borçlar Kanunun 53’üncü maddesindeki; Ölüm hâlinde uğranılan zararlar özellikle şunlardır: 1. Cenaze giderleri. 2. Ölüm hemen gerçekleşmemişse tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar. 3. Ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar. ” hüküm, 54’üncü maddesindeki;” Bedensel zararlar özellikle şunlardır: 1. Tedavi giderleri. 2. Kazanç kaybı. 3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar. 4. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.” hüküm ile 56’ncı maddesindeki; “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” şeklindeki hükümlerde dikkate alındığında, 6098 sayılı Borçlar Kanunu hükümleri çerçevesinde, cismani zararlara dayalı olarak maddi tazminat isteme hakkı yalnızca zarara uğrayan kişiye ait olup, ancak ölüm vuku bulduğu takdirde ölenin ailesinin maddi zararlarının tazmininin mümkün olduğundan, J.Er M....’in annesi T.... ve babası N...’in maddi tazminat talepleri reddedilmiştir.

6098 sayılı Borçlar Kanununun “Manevi Tazminat” başlıklı 56’ncı maddesinde; “Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.

Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.” hükmü düzenlenmiştir.

GATA Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığının 13.06.2013 tarihli raporunda, davacı J.Er M....’in %33 oranında meslekte kazanma güç kaybının olduğu bildirilmiştir. Bu rapor dikkate alındığında davacı J.Er M....’in ağır bedensel zarara uğramadığı sonucuna varıldığından, annesi T. ve babası N….’in manevi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.

Açıklanan nedenlerle;

1. Davacı M...’e, bilirkişi raporu uyarınca ve müterafik kusuru da dikkate alınarak 71.000,00 TL. (YETMİŞBİRBİN TÜRK LİRASI) MADDİ TAZMİNAT VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin isteminin REDDİNE,

2. Davacı M....’e, takdiren ve müterafik kusuru da dikkate alınarak 12.000,00 TL. (ONİKİBİN TÜRK LİRASI) MANEVİ TAZMİNAT VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin isteminin REDDİNE,

3. Davacılar N....ve T....’in maddi ve manevi tazminat istemlerinin REDDİNE,

4. Hükmedilen maddi tazminat miktarına davacının yeniden gelir elde edeceği varsayılan tarih olan 25.10.2011 tarihinden itibaren ödeme tarihine kadar %9 (YÜZDE DOKUZ) yasal faiz YÜRÜTÜLMESİNE,

5. Hükmedilen manevi tazminat miktarına olayın meydana geldiği 23.06.2010 tarihinden ödeme tarihine kadar yıllık %9 (YÜZDE DOKUZ) yasal faiz YÜRÜTÜLMESİNE,

Bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere 26 MART 2014 tarihinde OYBİRLİĞİ ile karar verilmiştir. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy