Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 2. Daire 2011/889 Esas 2012/374 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYüksekİdareMahkemesi
Dairesi: 2. Daire
Esas No: 2011/ 889
Karar No: 2012 / 374
Karar Tarihi: 04.04.2012

(2709 S. K. m. 72, 125)

Davacı vekili, 16.05.2011 tarihinde Yalova 2.Asliye Hukuk Mahkemesinde ve bu kanalla 20.05.2011 tarihinde AYİM'de kayda geçen dava dilekçesinde özetle; davacının 22.02.2010 tarihinde askere alındığını ve askerlik hizmeti sırasında yapılan muayenesinde, bir böbreğinin olmadığının anlaşılması üzerine terhis edildiğini, oysa bir böbreği doğuştan itibaren bulunmayan davacının bu durumunun askere sevk işlemleri sırasında fark edilmesinin ve bu haliyle askere alınmamasının gerektiğini, dolayısıyla davalı idarenin hizmet kusuru içinde olduğunu, davacının zararlarının giderilmesi için yaptıkları idari başvurunun yanıtsız bırakılmak suretiyle reddedildiğini belirterek, davacıya 10.000 TL maddi ve 10.000 TL manevi olmak üzere 20.000 TL tutarındaki tazminatın yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesinden; 21.08.2009 tarihinde yapılan son yoklaması sırasındaki muayenesinde herhangi bir rahatsızlığına rastlanmayarak askerliğine karar alınan davacının, 22.02.2010 tarihinde askerlik hizmetini yerine getirmek üzere 7'nci J.Komd.Er Eğt.A.K.lığına sevk edildiği, temel eğitiminin ardından tertip edildiği Çemişgezek İlçe J.K.lığına 15.05.2010 tarihinde katıldığı, buradaki görevi sırasında uzman erbaş olmak üzere müracaatta bulunması üzerine, sağlık kontrolü için gönderildiği Elazığ Asker Hastanesinde yapılan muayenesi sonucunda düzenlenen 21.12.2010 tarih ve 1329 sayılı Sağlık Kurulu Raporu ile, Sol atrofık böbrek tanısı konularak D/53 F-2. Barışta ve seferde askerliğe elverişli değildir.

Kararı verildiği ve karar üzerine terhis edilen davacının vekili aracılığıyla 14.02.2011 tarihinde davalı idareye müracaat ederek tazminat talep ettiği, ancak bu talebe 60 gün içinde yanıt verilmemek suretiyle zımnen reddedilmesi üzerine, süresi içinde işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.

T.C. Anayasasının 125 inci maddesine göre, idare kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlüdür. Bu suretle idarenin sorumluluğu Anayasa prensibi olarak kabul edilmiştir. Ancak idarenin sorumluluğunun hangi esaslara göre belirleneceği Anayasa'da belirtilmemiş, bu meselenin halli doktrin ve yargı kararlarına bırakılmıştır. Bugün idarenin sorumluluğu hizmet kusuru ve kusursuz sorumluluk ilkelerine dayandırılmaktadır. İster hizmet kusuru isterse kusursuz sorumluluk ilkelerine dayandırılsın, genel olarak idarenin tazmin borcunun doğabilmesi için bir zararın mevcudiyeti, zarara yol açan eylemin veya işlemin idareye yüklenebilir nitelikte olması ve zarar ile eylem veya işlem arasında illiyet bağının bulunması zorunludur. Bu şartlardan birinin yokluğu idarenin sorumluluğunu ortadan kaldırır. Bu nedenle ortada bir zarar yoksa veya meydana gelen zararın idari eylem ve işlemle ilgisi bulunmuyorsa, idari faaliyet zararın gerçek nedenini, illiyetini teşkil etmiyorsa, arada illiyet bağı mevcut değilse veya zarara yol açan eylem veya işlem idareye yüklenebilir nitelikte değilse, idarenin sorumluluğu ortadan kalkmaktadır.

Dava konusu olay incelendiğinde; Davacının böbreklerinden birinin doğuştan itibaren olmadığı ve bu durumunun son yoklaması sırasında yapılan sağlık muayenesinde fark edilmeyerek askere alındığı, ancak askerlik görevi sırasında yapılan muayene sonucunda durumun açıklığa kavuştuğu ve bir böbreğinin olmadığı anlaşılan davacının askerlik yapamayacağına karar verildiği, son yoklama sırasında yükümlünün askerliğe elverişli olmadığının tespit edilmesi ve asker edilmemesi gerekirken aksi davranışla hizmetin kusurlu işletildiği, meydana gelen zararla yürütülen hizmet arasında illiyet bağı olduğu ve bu bağı kesecek herhangi bir neden bulunmadığı, dolayısıyla davacının zararlarının idarece hizmet kusuru esasına göre karşılanmasının gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.

Maddi tazminat isteminde bulunan davacının zararlarının tespiti amacıyla re'sen seçilen bilirkişi tarafından düzenlenerek Mahkememize ibraz edilen 23.02.2012 tarihli bilirkişi raporunda davacının maddi tazminat hak edişinin 3.326,00 TL. (ÜÇBİNÜÇYÜZYİRMİALTI TÜRK LİRASI) olduğu anlaşılmıştır.

Taraflara tebliğ edilen bilirkişi raporuna süresi içerisinde taraflarca itiraz edilmemiş, bilirkişi raporu Mahkememizce kabul edilen kıstaslara ilmi verilere ve yerleşmiş içtihatlara uygun bulunduğundan bilirkişi raporu doğrultusunda uygulama yapılmıştır.

Anayasanın 72 nci maddesi gereğince ödev olmasının yanında, aynı zamanda bir hak olan askerlik hizmetinin, Türk gelenek ve göreneklerine göre de her Türk erkeğinin yapması gereken onurlu bir görev olduğu, ancak bu hususun Sağlık yönünden bir problemi olmayanlar için geçerli olduğu, sağlığı elvermediği halde on ay süreyle askerlik gibi ağır bir yükümlülüğü yerine getirmek ve bu sebeple yakınlarından uzak kalmak zorunda kalan davacıya, olay sebebiyle duyduğu acı ve ıstırabını kısmen de olsa karşılayabilmek amacıyla olayın meydana geliş şekli ve tarihi, davacının askerlik statüsü ve sosyal durumu, paranın alım gücü ve işletilecek yasal faiz dikkate alınarak olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte uygun miktarda manevi tazminat verilmesi kabul edilmiştir.

Açıklanan nedenlerle;

1. Davacı....'a bilirkişi raporu uyarınca 3.326,00 TL. (ÜÇBİNÜÇYÜZ-YİRMİALTI TÜRK LİRASI) MADDİ TAZMİNAT VERİLMESİNE FAZLAYA İLİŞKİN İSTEMİNİN REDDİNE,

2. Davacı...'a takdiren 2.000,00 TL. (İKİBİN TÜRK LİRASI) MANEVİ TAZMİNAT VERİLMESİNE, FAZLAYA İLİŞKİN İSTEMİNİN REDDİNE,

3. Hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarlarına talep dikkate alınarak dava tarihinden 16.05.2011 tarihinden ödeme tarihine kadar yıllık %9 (YÜZDE DOKUZ) yasal faiz YÜRÜTÜLMESİNE,

04 NİSAN 2012 tarihinde OYBİRLİĞİ ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy