Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 2. Daire 2011/464 Esas 2011/882 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYüksekİdareMahkemesi
Dairesi: 2. Daire
Esas No: 2011/ 464
Karar No: 2011 / 882
Karar Tarihi: 22.06.2011

(2709 S. K. m. 125) (657 S. K. m. 68, 74)

Davacı, 08.02.2011 tarihinde kayda giren dava dilekçesi ile cevaba cevap dilekçesinde özetle; 2005 yılından itibaren veri hazırlama ve kontrol işletmeni sivil memur olarak Tokat J.Blg.K.lığı bünyesinde çalışmakta olduğunu, Anadolu Üniversitesi İktisat Fakültesi Maliye Bölümü mezunu olması nedeniyle 23.11.2010 tarihinde davalı idareye müracaat ederek Osmaniye İl Defterdarlığı bünyesindeki kadrolara naklen atanmak için muvafakat talep ettiğini, davalı idare tarafından naklen atamasına muvafakat verilmesine ilişkin talebin personel yetersizliği nedeniyle reddedildiğini ve bu suretle mesleği ile ilgili olarak özlük hakları ve statü bakımından daha iyi durumdaki bir kadroda çalışmasının engellendiğini belirterek, kurumlar arası nakil talebine muvafakat verilmemesi işleminin iptalini talep ve dava etmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden; 2005 yılından itibaren veri hazırlama ve kontrol işletmeni ve mali işler memuru statüsünde sivil memur olarak Tokat J.Blg.K.lığı bünyesinde çalışmakta olan davacının, 23.11.2010 tarihinde davalı idareye müracaat ederek Osmaniye İl Defterdarlığı kadrolarına naklen atanmak için muvafakat talep ettiği, davalı idare tarafından naklen atamasına muvafakat verilmesine ilişkin talebin reddedilmesi üzerine de AYİM'de işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.

Devlet Memurlarının bir kurumdan diğerine nakillerine ilişkin usul ve esaslar, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 74'ncü maddesinde yer alan Memurların, bu Kanuna tabi kurumlar arasında kurumların muvafakati ile kazanılmış hak dereceleri üzerinden veya 68'nci maddede ki esaslar çerçevesinde derece yükselmesi suretiyle bulundukları sınıftan veya öğrenim durumları itibariyle girebilecekleri sınıftan bir kadroya nakilleri mümkündür hükmü ile düzenlenmiştir.

Buna göre, kurumlar arası nakil işleminin tesisi için ilgili kurumların muvafakatinin gerektiği açıktır. Dava konusu olayda, davacının kurumlar arası nakli için Bayındırlık ve İskan Bakanlığının muvafakatinin bulunduğu fakat davalı Milli Savunma Bakanlığınca muvafakatin verilmediği görülmektedir. 657 Sayılı Kanunun 74'ncü maddesi gereği davalı idarenin davacının kurumlar arası nakli için muvafakat verip vermeme hususunda takdir yetkisinin bulunduğu ortadadır. Ancak idareye tanınan bu takdir yetkisi sınırsız olmayıp, takdir yetkisinin objektif ölçütler doğrultusunda kamu yararı ile birey yararı gözetilerek kullanılması gerekir.

İdare, işlem ve eylemlerini yaparken kişi yararı ve kamu yararını gözönünde bulunduracak, yasal sınırlar içerisinde takdir hakkını bu amaçları gerçekleştirmek amacı ile kullanacaktır. Ancak, söz konusu yetkinin kullanılma biçim ve esasları ile sınırı ne olmalıdır ki, atamaya yetkili makam hukuka uygun hareket etmiş olsun. Şu halde, söz konusu takdir hakkının davalı idarece hangi kriterlere göre kullanılması halinde hukuka uygun düşeceği hususu hukuka uygunluk denetimi açısından önem arz etmektedir.

Bilindiği üzere, idareye tanınan takdir hakkı (yetkisi) hiçbir zaman mutlak ve sınırsız değildir. Kamu hizmetinin verimliliği, etkinliği ve kamu yararı ile kişi yararı arasında bir denge kurulması zorunluluğu, bu hak ve yetkinin sınırını oluşturmaktadır. Takdir hakkının, idarece takip edilen amaca uygun olarak kullanıldığı, keyfilikten, kişisel ve duygusal, sübjektif değerlendirmelerden kaçınıldığı ve uzak olduğu, objektif ve gerçek kıstaslara bağlı kalındığı sürece, yargı denetimi dışında tutulması gerektiğinde kuşku yoktur. Ne var ki, idarenin takdir hakkını yerinde kullanmadığının iddia edilmesi halinde, bu sınırların aşılıp aşılmadığının idari yargı organınca denetlenmesi de kaçınılmaz olmaktadır. Diğer bir deyişle, Anayasanın 125'nci maddesinin 3'ncü fıkrasında düzenlenmiş bulunan İdarenin takdir yetkisini kaldıracak biçimde yargı kararı verilemez tarzındaki hükmün; idarenin sınırsız ve mutlak takdir hakkına sahip olduğu ve böylece takdir hakkının idari yargı denetimine tabi olmadığı yönünde yorumlanması ve uygulanması, yine Anayasa ile öngörülen hukuk devleti ilkesi ile bağdaşamaz. Bu nedenle, anılan yetkinin sınırlarının (takdir hakkının) özellikle yüksek mahkemelerce olmak koşuluyla, yargı yerlerince çizilebileceği ve hatta bu konuda hiçbir yasal sınırlamanın kabul görmeyeceğinin benimsenmesinde kamu yararı bulunduğu gözden uzak tutulmamalıdır.

Dava konusu olayda davalı idarenin takdir yetkisini hukuka uygun olarak kullanıp kullanmadığının tespiti; için davacının çalıştığı kadro ve ihtiyaç durumu bu kadroya atanacak kişilerde aranacak nitelikler, davacının atanmayı talep ettiği görev ile halen yaptığı görevin davacı yönünden karşılaştırılmasının yapılması gerekmektedir.

Davacı her ne kadar görev yaptığı kadronun veri hazırlama kontrol işletmeni olduğunu iddia etse de, davalı idare davacının 31.08.2005 tarihinden beri Mali işlemler Memuru unvanıyla Maliye Ş.Md.lüğü emrinde görev yaptığını belirtmiş ve savunmaya ek olarak gönderilen görev tanım formundan da Kadro görev unvanının Mali işlemler Memuru olduğu anlaşılmıştır. Davacının da mezun olduğu üniversite ve bölüm göz önüne alındığında görev yaptığı kadronun ve niteliklerinin uygun olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Davacının J.Gn.K.lığında görevli Devlet Memurlarının Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Yönetmeliğine göre J.Gn.K.lığında da uzman ve Ş.Md.lüğü kadrolarına yükselebileceği göz önüne alındığında, kamu hizmetinde aksamalara yol açmaması açısından davalı idarenin naklen atanma işlemine muvafakat vermemede kamu yararı yönünde takdir yetkisini objektif kullandığı, Devlet Memurluğu Kanununun 74'üncü maddesinde aranan karşılıklı muvafakat verme şartının da oluşmaması nedeniyle dava konusu işlemde bu yönüyle de hukuka aykırılık bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle;

Yasal dayanaktan yoksun DAVANIN REDDİNE,

22 HAZİRAN 2011 tarihinde OYBİRLİĞİ ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy