Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 2. Daire 2011/300 Esas 2011/381 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYüksekİdareMahkemesi
Dairesi: 2. Daire
Esas No: 2011/ 300
Karar No: 2011 / 381
Karar Tarihi: 16.03.2011

(657 S. K. m. 36, 64)

Davacı vekili, 16.06.2010 tarihinde AYİM'de kayda geçen dava dilekçesinin, AYİM 2 nci Dairesinin 23.06.2010 gün ve 2010/785-805 E.K. sayılı kararı ile reddedilmesi sonrasında, 05.07.2010 tarihinde kayıt altına alınan yenileme dilekçesinde ve cevaba cevap dilekçesinde özetle; davacının güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlanması üzerine memuriyetten çıkarılması üzerine açtıkları iptal davası sonunda AYİM 2 nci Dairesinin 31.03.2010 tarih ve 2010/683-442 E.K. sayılı kararı ile işlemin iptaline hükmedildiğini, bu karara bağlı olarak davacının tekrar memuriyete başladığını, bu şekilde haksız olarak statü dışında geçirdiği süreye ilişkin özlük haklarının davacıya yasal faizi ile beraber ödenmesi gerektiğini, fakat davalı idarenin, davacının statü dışında geçirdiği süreye ilişkin özlük haklarını ödemediğini belirterek davacının 28.05.2009 tarihinden itibaren statü dışında geçirilen süredeki özlük haklarının yasal faizi ile beraber ödenmemesi, kademe ilerlemesinin yapılmaması, sosyal güvenlik sigorta primlerinin yatırılmaması işleminin iptalini talep ve dava etmiştir. Yapılan yargılama sonucunda AYİM İkinci Dairesinin 22.12.2010 tarih ve 2010/1361-1361 E.K. sayılı kararı ile davacının 28.05.2009 tarihinden tekrar göreve başladığı 12.05.2010 tarihine kadar statü dışında geçirdiği süreye ilişkin özlük haklarının yasal faizi ile birlikte ödenmemesi işleminin iptaline karar verilmiştir. Davacı vekili 18.01.2011 tarihinde kayıt altına alınan dilekçesi ile, davacının memuriyetten çıkarılması kararının iptali istemi ile açtıkları idari dava sonunda işlemin iptaline karar verilmesine bağlı olarak açtıkları bu ikinci davada davacının statü dışında geçirdiği süreye ilişkin özlük haklarının yasal faizi ile beraber ödenmesini ve davacının özlük haklarında gerekli düzeltmenin yapılmasını talep ettikleri halde, dava sonunda sadece statü dışında geçirilen süreye ilişkin özlük haklarının tazmini yönünde hüküm tesis edildiğini, özlük haklarında düzeltme yapılması talebi ile ilgili hüküm kurulmadığı gibi hükümde vekalet ücretine de yer verilmediğini bu durumun yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek karar düzeltme talebinde bulunmuştur. AYİM İkinci Dairesinin 23.02.2011 tarih ve 2011/237-300 E.K. sayılı kararı ile davacı vekilinin karar düzeltme isteminin yerinde olduğu kanaatine varılarak, karar düzeltme isteminin kabulüne ve AYİM İkinci Dairesinin 22.12.2010 tarih ve 2010/1361-1361 E.K. sayılı kararının kaldırılmasına, yargılamaya kaldığı yerden devam edilmesine karar verilmiştir.

Dava dosyasındaki belgelerin incelenmesinden; davacının 2007 yılında açıktan atama yoluyla KKK.lığı bünyesinde devlet memuru olarak göreve başladığı, 2009 yılında açılan sözleşmeli subaylık sınavlarına katıldığı, bu kapsamda yaptırılan güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlanması üzerine MSB.lığının 30.04.2009 tarihli ve 24 sayılı kararı ile, davacının memuriyete giriş için gerekli şartlardan birini kaybetmesi nedeniyle memuriyetine son verildiği, bu işlemin iptali için açılan dava sonunda AYİM 2 nci Dairesinin 31.03.2010 tarih ve 2010/683-442 E.K. sayılı kararı ile işlemin iptaline karar verildiği ve davacının 21.04.2010 tarihinde bu kararı tebellüğ ederek memuriyete başladığı, ancak statü dışında geçirdiği süreye ilişkin özlük haklarının ödenmemesi üzerine, 28.05.2009 tarihinden tekrar göreve başladığı 12.05.2010 tarihine kadar statü dışında geçirilen süredeki özlük haklarının yasal faizi ile beraber ödenmemesi, kademe ilerlemesinin yapılmaması, sosyal güvenlik sigorta primlerinin yatırılmaması işleminin iptali istemli davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Öğretide ve idari yargı uygulamasında tartışmasız bir şekilde genel kabul gördüğü üzere, iptal kararı sakat (hukuka aykırı) işlemi geri yürür (makabline şamil) bir biçimde ortadan kaldırır. İptal edilen bir tasarruf hiç yapılmamış sayıldığından, iptal kararı da zorunlu olarak geçmişe etkili karakter taşır. Geri yürürlük ilkesini gerçekleştirerek ortaya çıkmış olan hukuka aykırılıkların kaldırılabilmesi için, iptal kararı üzerine sakat işlem yapılmadan önceki hukuksal durumun geri gelmiş olacağı, sakat işlemin hiç yapılmamış sayılacağı ilkelerinden yararlanılır. Bu kuram ve kabulün doğal sonucu olarak da, kamu görevlisi statüsüne son verme işleminin iptalinde, kamu görevlisi hiç görevinden ayrılmamış gibi değerlendirilerek açıkta geçirdiği sürelere ilişkin tüm aylık ve özlük haklarına tam olarak müstahak olur.

Davalı idare savunmasında; ücretin bir iş karşılığı ödenebileceği, davacının statü dışında iken bir kadro işgal etmediği gibi ücrete hak kazanacak bir çalışma da yapmadığı, bu itibarla statü dışında geçirdiği süreye ilişkin özlük haklarının ödenmesine olanak bulunmadığını, fiilen görev yapmadığı sürenin emekli keseneği esas aylığı ile kazanılmış hak aylığından sayılmasına olanak bulunmadığını iddia etmektedir.

Gerçekten de 657 sayılı Kanunun 36 ncı maddesinin Ortak Hükümler başlıklı bölümünün (c) bendinde; hangi hizmetlerin kazanılmış hak ve aylık derece ve kademesinin tespitinde değerlendirileceği belirtilmiş olup söz konusu madde ve intibaklarla ilgili ek geçici maddelerde açıkta geçen sürelerin hizmet intibakından sayılacağına ilişkin herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır.

Ayrıca 657 sayılı Kanunun 64 ncü maddesinde kademe ilerlemesinin koşulları belirlenmiştir. Buna göre kademe ilerlemesi yapılabilmesi için;

a. Memurun o kademe en az bir yıl çalışmış olması,

b. O yıl içinde olumlu sicil olması,

c. Çalıştığı derecede daha ileri bir kademenin bulunması gerekmektedir.

Yine 657 sayıl Kanunun derece yükselmesinin usul ve şartlan başlıklı 68/A maddesinde derece yükselmesi yapılabilmesi için,

a. Üst derecede boş bir kadro bulunması,

b. Derece içinde en az 3 yıl ve bu derecenin 3 ncü kademesinde 1 yıl bulunmuş,

c. Kadronun tahsis edildiği görev için öngörülen nitelikleri elde etmiş,

ç. Sicil bakımından üst derecelere yükseltilebilecek nitelikte bulunmazlığının saptanmış olması şartları aranmaktadır.
Davacının 28.05.2009-12.05.2010 tarihleri arasında fiilen çalışmadığı ve o yıl için olumlu sicili bulunmadığı hususunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Ancak davacı, idarenin hukuka aykırı bir ayırma işleminden dolayı kendi iradesi dışında bu süreler içerisinde fiilen çalışamamış ve sicil alamamıştır. Yani davacının fiilen çalışamaması ve olumlu sicil alamaması idarenin hukuka aykırı ayırma işleminden kaynaklanmakta olup bu işlemin doğal bir sonucudur. Davacı hakkındaki devlet memurluğundan çıkarılma işlemi AYİM 2 nci Dairesi tarafından iptal edildiğine göre; davacının devlet memurluğundan çıkarılması fiilen gerçek olmasına karşın, hukuken ara vermeksizin görevde kaldığını kabul etmek zorunluluğu vardır. Bunun doğal sonucu olarak da, davacının Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilişiğinin kesildiği tarihteki statü ve konumuna aynen döneceği, bu tarihten göreve tekrar başlatıldığı tarihe kadarki dönemde devlet memurluğu statü ve konumunu (farazi olarak) koruyacağı, hizmetle hiç ilişkisi kesilmemiş gibi işlem görerek, zaman içindeki iyileştirmeler de dahil, tüm aylık ve özlük haklarını alması gerektiği kuşkusuzdur. Bu bakımdan, aksi yönde tesis edilen davalı idare işleminde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Açıklanan nedenlerle;

1. Davacı Svl.Me.....'in statü dışında geçindiği süredeki özlük haklarının yasal faizi ile beraber ödenmemesi, kademe ilerlemesinin yapılmaması, sosyal güvenlik sigorta primlerinin yatırılmaması işleminin İPTALİNE,

2. Hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 1.100,00 TL. (BİNYÜZ TÜRK LİRASI) maktu avukatlık ücretinin davalı idareden alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,

16 MART 2011 tarihinde OYBİRLİĞİ ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy