Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 2. Daire 2010/820 Esas 2011/95 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYüksekİdareMahkemesi
Dairesi: 2. Daire
Esas No: 2010/ 820
Karar No: 2011 / 95
Karar Tarihi: 19.01.2011

(2709 S. K. m. 125)

Davacı 28.05.2010 tarihinde AYİM'de kayıtlara geçen dava dilekçesinde ve savunmadan sonra sunduğu cevap dilekçesinde özetle; Silopi 2'nci J.Snr.Tb.K.lığı emrinde görevli iken 26.03.2009 tarihinde Habur 2'nci J.Snr.Bl.K.lığının rüzgarda hasar gören çatısının onarımı için 5 jandarma eri ile birlikte görevli olarak gittiğini, çatıda onarım işini yapan erlerin kontrolünü yapmak için çatıya çıktığı esnada dengesini kaybederek 3 metre yüksekten aşağıya düştüğünü, Şırnak Asker Hastanesinde Sağ Kol Humerus Uç Kırığı teşhisi konulduğunu ve tedaviye başlandığını, 3 kez hava değişimi verildiğini ve sonunda 25 gün iş ve güçten kalır şeklinde kati rapor düzenlendiğini, bu olay nedeniyle halen sağ kolunda ağrı ve günlük işleri yaparken dahi zorlanma hissettiğini, doktor tavsiyesi ile fizik tedavi cihazı aldığını, tedavinin sürdüğü üç ay boyunca haftada bir kez Silopi'den Sımak Asker Hastanesine film çektirmek ve doktor kontrolü amacıyla sivil taksi ile gitmek zorunda kaldığını, olay nedeniyle maddi kayıplarının yanında manevi zararının da oluştuğunu, tazminat talebiyle davalı idareye yaptığı müracaatın reddedildiğini, her ne kadar davalı idarenin cevabında kendi kusuru nedeniyle yaralandığı belirtilmekte ise de; bu savunmanın doğru olmadığını, 5 jandarma eri ve 2 sivil işçinin çatı onarımı için görevlendirildiğini, kendisinin ise erlere nezaret etmek üzere görevli gönderildiğini, bu nezaret görevi kapsamında da çatıya çıktığını belirterek, olay nedeniyle 10.000 TL maddi ve 5.000 TL manevi olmak üzere toplam 15.000 TL tutarındaki tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Dava dosyasında mevcut bilgi ve belgelerin incelenmesi sonucunda; davacının Silopi 2'nci Jandarma Sınır Tabur K.lığı emrinde görev yaptığı sırada, rüzgardan zarar gören Habur J.Snr.Bl.K.lığı mutfak ve er gazinosu binasının çatısının onarımı için 26.03.2009 tarihinde görevlendirilen ve 5 jandarma eri ile 2 sivil işçiden oluşan bakım ekibine nezaret etmesi için, Kh.ve Des.Bl.K. tarafından görevlendirildiği, görev mahalline ulaştıklarında 2 sivil işçinin koğuşlar bölgesindeki çatıya çıktıkları, 3 jandarma erinin ise mutfak çatısına çıktıkları, beraberlerinde getirdikleri etermit çatı malzemesinin uygun olmaması üzerine davacının araçla Tabura giderek oradan sac malzeme getirdiği, çatıdaki erleri kontrol etmek ve çatının durumunu görmek için tekrar çatıya çıkmak istediği, çıkış için kullanılan seyyar merdivene hızlıca tırmanmaya başladığı, merdivenin son basamağına geldiğinde dengesini kaybederek yaklaşık 3 metre mesafeden yere düşerek sağ kolundan yaralandığı ve bu yaralanması nedeniyle 25 gün iş ve gücünden kaldığı, uzman jandarma çavuş olması nedeniyle herhangi bir şekilde mevcut veya muhtemel gelir kaybının olmadığı, keza muayene ve tedavilerinin de sosyal güvencesi kapsamında asker hastanelerinde ücretsiz yapıldığı, ancak davalı idarece aksi savunulmayan beyanlarına göre bu hastanelere kendi imkanlarıyla ve para ödeyerek gidip geldiği, keza doktor tavsiyesi için tedavi malzemesi de aldığı, olay nedeniyle ortaya çıkan maddi ve manevi zararlarının giderilmesi için davalı idareye yaptığı müracaatının Jandarma Genel Komutanlığının 08.03.2010 tarihli yazısı ile reddedilmesi ve bunun da kendisine 02.04.2010 tarihinde tebliğ edilmesi üzerine, süresi içinde işbu davayı açtığı anlaşılmıştır.

Anayasanın 125 inci maddesine göre; idare kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlüdür. Bu açıdan idarenin sorumluluğu Anayasa prensibi olarak kabul edilmiştir. Ancak Anayasada idarenin sorumluluğunun hangi esaslara göre belirleneceği belirtilmemiş olup bu sorunun çözümünü öğreti ve yargı kararlarına bırakılmıştır. Genel kabule göre idarenin sorumluluğu hizmet kusuru ve kusursuz sorumluluk esaslarına dayandırılmaktadır. Hangi esas üzerinde temellendirilirse temellendirilsin genel olarak idarenin tazminle sorumlu tutulabilmesi için bir zararın varlığı, zararı doğuran eylemin idareye yüklenebilir olması, zararlı sonuç ile eylem açısından doğrudan doğruya bir nedensellik bağının bulunması zorunludur.

Somut olayda davacının, Habur Jandarma Sınır Bölüğünün çatısının onarımı hususunda görevlendirildiği ve bu görevini icra ederken merdivenden düşerek yaralandığı, olayın meydana gelmesinde davalı idareye yüklenebilecek bir hizmet kusurundan bahsetmek mümkün olmamakla birlikte, olayın görev sırasında meydana gelmesi ve yürütülen hizmet ile ortaya çıkan zararlı sonuç arasında doğrudan bir illiyet bağının bulunması nedeniyle, ortaya çıkan zararın zarar gören üzerinde bırakılmayarak topluma yayılması; adalet, eşitlik ve hakkaniyet kurallarına uygun düşeceğinden, davacının zararlarının kusursuz sorumluluk ilkesine göre davalı idarece karşılanmasının gerektiği, her ne kadar davalı idarenin savunmasında, olaydan sonra düzenlenen idari tahkikat raporuna atıf yapılarak davacının çatıya çıkmamasının gerektiği, buna rağmen çatıya çıkarak kendi hatası ve dikkatsizliğinden dolayı yaralandığı belirtilmekte ise de; dosyada bulunan tanık anlatımlarına göre davacının 5 jandarma eri ve 2 sivil işçiden oluşan bakım ekibine nezaret amacıyla görevlendirildiği, dolayısıyla kendisine nezaret görevi verilen bir şahsın, gerek yapılan işi ve gerekse bu işi yapan kişileri denetlemek, yerinde görmek amacıyla işin yapıldığı mahalle çıkmasının normal ve hatta gerekli olduğu, aksini savunmanın ise hayatın olağan akışına aykırı düşeceği, dolayısıyla davacının çatıya çıkmak konusunda hatalı bir davranışından bahsedilemeyeceği sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır.

Davacının olay sebebiyle uğradığı işgücü kayıp oranının belirlenmesi için sevk edildiği, GATA Asker Hastanesinin 05.01.2011 tarih ve ADLİ TIP:9067-3379-11/1564-3379 sayılı raporu ile yaralanmasının meslekte kazanma gücü kayıp oranı tespit ve mahal arızaya sebep olmadığı bildirilmiş, bu durumda davacının çalışma gücü kaybından kaynaklanan tazmini gerekir maddi zararı bulunmadığı, dava dilekçesine eklenen 155,00 TL. faturalı fizik tedavi cihazı dışında başkaca belgelenmiş maddi zararı bulunmadığı anlaşılmakla, davacıya 155,00 TL. maddi tazminat ödenmesine hükmedilmiştir.

Davacının yaralanma sebebiyle duyduğu acı ve ıstırabı telafi edebilmek amacıyla olayın oluş şekli, tarihi, paranın alım gücü ve işleyecek yasal faiz dikkate alınarak uygun miktarda manevi tazminat verilmesi kabul edilmiştir.

Açıklanan nedenlerle;

1. Davacı Nusret DEMİR'e 155,00 TL. (YÜZELLİBEŞ TÜRK LİRASI) MADDİ TAZMİNAT VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin isteminin REDDİNE,

2. Davacı Nusret DEMİR'e takdiren 1.000,00 TL. (BİN TÜRK LİRASI) MANEVİ TAZMİNAT VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin isteminin REDDİNE,

3. Hükmolunan manevi tazminat miktarına olay tarihi olan 26.03.2009 tarihinden itibaren yıllık %9 (YÜZDE DOKUZ) yasal faiz YÜRÜTÜLMESİNE,

19 OCAK 2011 tarihinde OYBİRLİĞİ ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy