Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 2. Daire 2010/37 Esas 2010/1192 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYüksekİdareMahkemesi
Dairesi: 2. Daire
Esas No: 2010/ 37
Karar No: 2010 / 1192
Karar Tarihi: 20.10.2010

(2709 S. K. m. 125) (2577 S. K. m. 13)

Davacı, 02.12.2009 tarihinde AYİM kaydına geçen dava dilekçesinin AYİM Daireler Kurulunun 09.12.2009 gün ve 2009/72 - 77 Esas - Karar sayılı kararı ile reddedilmesinden sonra, 29.12.2009 tarihinde AYİM'de kayda geçen yenileme dilekçesinde ve 24.02.2010 tarihinde AYİM'de kayda geçen cevaba cevap dilekçesinde özetle; 2008 yılı genel atamaları ile atandığı 16'ncı Mknz. P.Tug. Topçu Tb. 5'inci Batarya K.lığının Hakkari Çukurca'da konuşlu olduğunu, birliğine katılmak için 02.06.2008 tarihinde Diyarbakır'dan Hakkari'ye hareket ettiğini, helikopterle Van KTM K.lığına katılış yaptıktan sonra aynı gün karayoluyla birliğine gitmek üzere 20'nci J.Snr.Tug.K.lığı tarafından tahsis edilen sivil araca bindiğini, intikal esnasında geçirilen trafik kazası sonucunda boynunda oluşan kırık sebebiyle yaralandığını, bu yaralanma nedeniyle 10.06.2008 tarihinde geçirdiği ameliyat sonrasında boynunda platin vida ile yaşamak zorunda kaldığını, nakdi tazminat ödenmesi için yaptığı başvuruya halen bir cevap alamadığını, yaralanma sebebiyle topçu sınıfından personel sınıfına geçmek zorunda kaldığını, bu nedenle muharip sınıf olan Topçu sınıfına tanınan özlük haklardan mahrum kalması itibariyle de zarara uğradığını, olayın aile yapısına ve ruh sağlığına olumsuz etkilerinin olduğunu, yaralanması nedeniyle meydana gelen maddi ve manevi zararlarının tazmini için 06.08.2009 tarihinde MSB.lığına yaptığı başvuruya halen bir cevap verilmediğini belirtmek suretiyle 50.000 TL maddi ve 50.000 TL manevi tazminatın, olay tarihinden itibaren işleyen yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Dava dosyasının incelenmesi sonucunda; davacının, 2008 yılı genel atamaları ile 16'ncı Mknz. P.Tug. Topçu Tb. 5'inci Batarya K.lığına atandığı, atandığı görev yerinin Çukurca Hakkari'de konuşlu olduğu, verilen emirler gereğince 04.06.2009 tarihine kadar birliğine katılış yapması gereken davacının, atandığı birliğine katılmak için 02.06.2009 tarihinde helikopterle Diyarbakır'dan Van KTM K.lığına katılış yaptığı, aynı gün karayoluyla birliğine gitmek üzere 20'nci J.Snr.Tug.K.lığı tarafından koordinesi yapılarak emniyetli günde personeli birliğine götürmesi maksadıyla görevlendirilen sivil araca bindiği, aracın Van-Hakkari-Çukurca istikametinde seyir halinde bulunduğu sırada geçirdiği trafik kazası sonucunda boynunda oluşan kırık sebebiyle yaralandığı; yaralanma sonrasında 10.06.2008 tarihinde geçirdiği ameliyat sonrasında üç ay hava değişimi aldığı, davacı hakkında Diyarbakır Asker Hastanesinin 23.09.2008 gün ve 50 sayılı sağlık kurulu raporu ile verilen TSK'da görev yapamaz kararının, GATA Profesörler Kurulunun 17.08.2009 gün ve 55 sayılı sağlık kurulu raporu ile iptal edildiği ve aynı rapor ile davacı hakkında Sınıfı görevini yapamaz. TSK SYY'nin 2 Numaralı sınıflandırma Çizelgesinde + işaretli sınıflarda yeniden sınıflandırılması uygundur kararı verildiği, bunun üzerine personel sınıfına geçirilerek TSK'da görev yapmaya devam eden davacının, 06.08.2009 tarihli dilekçeyle MSB.lığına başvurarak nakdi tazminat talebinde bulunduğu, talebinin reddedildiği, bu işlemin iptali için AYİM'de dava açtığı, AYİM 3'üncü Dairesinin 06.05.2010 gün ve 2010/55-594 Esas-Karar sayılı kararıyla davanın reddine karar verildiği, keza davacının vazife malulü sayılmama işleminin iptali için de AYİM'de dava açtığı, AYİM 3'üncü Dairesinin 21.01.2010 gün ve 2010/86-50 Esas-Karar sayılı kararıyla işlemin iptaline karar verildiği, davacının şu anda personel sınıfında görevine devam ettiği, davalı idarece kendisine cevap verilmemek suretiyle tazminat talebinin reddedilmesi üzerine süresinde olmak üzere iş bu davanın AYİM'de açıldığı anlaşılmıştır.

İdare hukuku ilkelerine ve T.C.Anayasasının 125'inci maddesine göre; idare kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlüdür. Bu suretle idarenin sorumluluğu Anayasa prensibi olarak kabul edilmiştir. İdarenin sorumluluğunun hangi esaslara göre belirleneceği Anayasada belirtilmemiş olup bu meselenin halli doktrin ve yargı kararlarına bırakılmıştır. Bugün idarenin sorumluluğu hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkelerine dayandırılmaktadır. İster hizmet kusuru ister kusursuz sorumluluk ilkelerine dayandırılsın idarenin tazminle sorumlu tutulabilmesi için bir zararın varlığı, zararı doğuran işlem veya eylemin idareye yüklenebilir nitelikte olmasa, zararlı sonuçla işlem veya eylem arasında doğrudan doğruya bir illiyet bağının bulunması, zarara yol açan eylemin bir hizmet kusuru teşkil etmesi veya kusursuz sorumluluk ilkelerinin uygulanmasına elverir nitelikte olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi zorunludur. Maddi olguda bu koşullardan birinin yokluğu, idarenin tazmin sorumluluğunu kaldırır. Ortada bir zarar yoksa veya meydana gelen zarar idari eylem ya da işlemden doğmamış ise, yahut zararla idari eylem veya işlem arasında nedensellik bağı kurulamıyorsa idarenin tazmin sorumluluğundan söz edilemez.

Yukarıda yapılan tespitler doğrultusunda dava konusu işlem değerlendirildiğinde, davacının, trafik kazasına bağlı yaralanmasından kaynaklanan zararlarının, yeni atandığı birliğine katılış yapması konusunda askeri makamlarca kendisine verilen hizmete ilişkin emirlerin ifası sırasında doğduğu ve askeri hizmetle doğrudan doğruya ilgili olduğu, ayrıca, davacının zarar görmesinde kendisine atfedilebilecek bir kusurun bulunmadığı da göz önüne alındığında; hizmetle zararlı sonuç arasında uygun illiyet bağının bulunduğu, bu nedenle dava konusu olayda idareye yüklenebilecek bir hizmet kusurunun bulunmadığı kabul edilse dahi, illiyet bağını kesecek bir olgunun da bulunmaması karşısında, zararın, zarar gören üzerinde bırakılmayarak topluma yayılmasının adalet, eşitlik ve hakkaniyet esaslarına uygun olduğu, hizmetin özelliklerinden kaynaklanan risk ve tehlikeler nedeniyle olayda davalı idarenin kusursuz sorumluluğunun bulunduğu kanaatine varılmıştır.

Davacının talep ettiği maddi zararı topçu subayı olarak ömür boyu elde edeceği gelirler ile sınıf değişikliği yapılarak personel sınıfında elde edeceği gelirler arasındaki farkın peşin değerli tutarından ibaret bulunduğundan, davacının maddi zararına esas teşkil etmek üzere davacının topçu olarak alacağı aylık ile personel sınıfında aldığı aylık miktarlarını gösterir maaş tabloları davalı idareden getirtilmiştir.

Davacının maddi zararının hesaplanması için resen seçilen bilirkişi tarafından tanzim olunup, Mahkememize ibraz edilen 16.09.2010 tarihli bilirkişi raporunda, davacının 9.757,00 TL. maddi tazminat hak edişinin bulunduğu bildirilmiş, taraflara tebliğ edilen ve itiraz edilmeyen bilirkişi raporu Mahkememizce kabul edilen kıstaslara ve ilmi verilere uygun bulunduğundan bilirkişi raporu doğrultusunda uygulama yapılmıştır.

Davacıya olay nedeniyle duyduğu ve ömür boyu duyacağı acı ve ıstırabı kısmen de olsa karşılayabilmek amacıyla, olayın meydana geliş şekli, davacının askerlik statüsü, paranın alım gücü ve işleyecek yasal faiz dikkate alınarak uygun miktarda manevi tazminat verilmesine hükmedilmiştir.

Açıklanan nedenlerle;

1. Davacı ...'a bilirkişi raporu uyarınca 9.757,00 TL. (DOKUZBÎNYEDİ YÜZELLİYEDİ TÜRK LİRASI) MADDİ TAZMİNAT verilmesine, fazlaya ilişkin isteminin REDDİNE,

2. Davacı ...'a takdiren 5.000 TL. (BEŞBİN TÜRK LİRASI) MANEVİ TAZMİNAT VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin isteminin REDDİNE,

3. Hükmedilen maddi tazminat miktarına davacının sınıf değişikliği yaptıktan sonraki ilk maaş tarihi olan 15.09.2009 tarihinden, ödeme tarihine kadar yıllık %9 (YÜZDE DOKUZ) yasal faiz YÜRÜTÜLMESİNE,

4. Hükmedilen manevi tazminat miktarına olay tarihi olan 02.06.2008 tarihinden, ödeme tarihine kadar yıllık %9 (YÜZDE DOKUZ) yasal faiz YÜRÜTÜLMESİNE,

20 EKİM 2010 tarihinde OYBİRLİĞİ karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy