Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 2. Daire 2010/1162 Esas 2011/682 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYüksekİdareMahkemesi
Dairesi: 2. Daire
Esas No: 2010/ 1162
Karar No: 2011 / 682
Karar Tarihi: 18.05.2011

(2709 S. K. m. 125) (5434 S. K. Ek m. 79) (2330 S. K. m. 6) (5510 S. K. m. 47)

Davacılar, 08.10.2010 tarihinde AYİM'de kayda geçen dava dilekçesinde, özetle; kanuni yakınları olan Uzm. J. Çvş...'in, Tunceli ...Karakol K.lığı emrinde görevliyken 30.04.2010 tarihinde bölücü terör örgütü mensuplarının hain saldırısı sonucu şehitlik mertebesine ulaştığını, olay sebebiyle derin üzüntüler yaşadıklarını, henüz mesleğinin ve gençliğinin başında olan yakınlarının uzun yıllar görev yapma imkanı varken şehit olması nedeniyle hem maddi hem de manevi destekten yoksun kaldıklarını ve bu nedenle maddi ve manevi açıdan zarara uğradıklarını, bu zararların karşılanması için davalı idareye 10.08.2010 tarihinde yapılan müracaatın süresinde cevap verilmemek suretiyle reddedildiğini belirterek, şehidin anne ve babası olan davacılar .... ve.....'e 20.000'er TL maddi, 40.000'er TL manevi, kardeşi olan diğer davacıya ise 25.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesini adli yardım istemiyle birlikte talep ve dava etmişlerdir.

Davacıların adli yardım istemi AYİM 2'nci Dairesinin 20.10.2010 tarih ve Esas No:2010/1162 sayılı kararıyla kabul edilmiştir.

Dava dosyasında mevcut bilgi ve belgelerin incelenmesi sonucunda; davacılardan ....ve .....'in oğlu,....'in kardeşi olan üzm. J.l.Kad. Çvş....'in, Tunceli, .... J.Krk. K.lığı emrinde görev yapmakta olduğu sırada, 30.04.2010 tarihinde bölücü terör örgütü mensuplarınca yapılan silahlı saldırı sonucu şehit olduğu, olay nedeniyle davacıların uğradıkları maddi ve manevi zararların giderilmesi için 10.08.2010 tarihli dilekçeyle davalı idareye yapılan başvurunun, cevap verilmemek suretiyle reddedilmesi üzerine davacıların, maddi ve manevi zararlarının tazmini için AYİM'de iş bu davanın açılmış olduğu anlaşılmıştır.

Anayasanın 125'inci maddesine göre; idare kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlüdür. Ancak Anayasada idarenin sorumluluğunun hangi esaslara göre belirleneceği belirtilmemiş, bu esasların tespiti doktrin ve yargı kararlarına bırakılmıştır. Doktrin ve yargı kararlan idarenin sorumluluğunu hizmet kusuru ve kusursuz sorumluluk ilkelerine dayandırmaktadır. Her iki ilke için de geçerli olmak üzere genel olarak idarenin tazmin borcunun doğabilmesi için, bir zararın mevcudiyeti, zarara yol açan eylemin idareye yüklenebilir nitelikte bulunması, zarar ile eylem arasında illiyet bağının bulunması zorunludur.

Davacıların yakının ölümü ile neticelenen olayın, askeri hizmetin ifası sırasında ve teröristlerin eylemleri sonucu meydana geldiği ve söz konusu olayda idareye yüklenebilecek bir hizmet kusuru bulunmadığı, zararın doğrudan doğruya idarenin bir eyleminden doğmayıp idarenin dışındaki bir eylemden doğduğu açıktır. Ancak zararlı sonucu doğuran olay ile hizmet arasında illiyet bağı bulunduğundan, bu zararın, zarar gören üzerinde bırakılmayarak topluma yayılması, eşitlik ve hakkaniyet esaslarına uygun düşeceğinden, davacıların zararlarının kusursuz sorumluluk ilkesi gereğince davalı idare tarafından karşılanması gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.

Mahkememizin yerleşik içtihatları uyarınca T.C Sosyal Güvenlik Kurumu İştirakçisi olan kimselerin kamu hizmetinin ifası sırasında ölmeleri halinde yakınlarına T.C Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından bağlanan vazife malullüğü aylığı ile görev dışında sakatlanmaları halinde bağlanacak aylıklar arasındaki fark ve 5434 sayılı Kanunun Ek 79'uncu maddesi uyarınca yapılan ek ödemeler ve kira yardımı yarar kabul edilerek maddi zararlarından düşüldüğünden bu hususlar araştırılmıştır.

Diğer taraftan 2330 sayılı Nakdi Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanunun 6'ncı maddesinde; bu Kanun hükümlerine göre ödenecek nakdi tazminat ile bağlanacak emekli aylığının maddi ve manevi zararlar karşılığı olduğu, yargı mercilerinde maddi ve manevi zararlar karşılığı olarak kurumların ödemekle yükümlü tutulacakları tazminatın hesabında bu Kanun hükümlerine göre ödenen nakdi tazminat ve bağlanmış bulunan aylıkların göz önünde tutulacağı öngörüldüğünden bu hususlar araştırılmıştır.

İçişleri Bakanlığının 11.02.2011 tarih ve AD.MÜŞ.;2010-602/65385-2011 Dav.Ş. sayılı yazısıyla davacı anne....'e ve baba....'e ayrı ayrı 13.538,55 TL.şer nakdi tazminat ödendiği bildirilmiştir.

T.C.Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğü Kamu Görevlileri Emeklilik İşlemleri Daire Başkanlığının 08.03.2011 tarih ve Sayı:B.13.2.SGK.0.10.02.02/82.508.038 sayılı yazısıyla; Vazife Malullüğü Tesbit Kurulunca 18.06.2010 tarih ve 222 sayı ile,"...5510 sayılı Kanunun 47/1'inci maddesi uyarınca vazife malullüğünün kabul edilerek hakkında 3713 sayılı Yasa hükümlerinin uygulanmasına denilmek suretiyle karar verilmesi üzerine 15.05.2010 tarihinden itibaren dul ve yetimlerine 3713 sayılı Yasaya göre vazife malullüğü dul-yetim aylığı aylığının bağlandığı, anne....'e ve baba.....'e ayrı ayrı 316,60'şer TL. l'inci derece vazife malulü yetim aylığı bağlandığı, ayrıca anne....'e ve baba....'e ayrı ayrı 15.097,10 TL. ikramiye ödendiği, ayrıca 2010 yılı için 5434 sayılı Kanunun Ek 79'uncu maddesi uyarınca anne....'e ve baba.....'e ayrı ayrı 387,21 TL. ek ödeme yapıldığı anlaşılmıştır.

Maddi zararların tespiti için bilirkişi incelemesi yaptırılmış, resen seçilen bilirkişi tarafından hazırlanarak Mahkememize ibraz edilen 01.04.2011 tarihli bilirkişi raporu ile davacı anne....'in maddi zararının, sadece maddi yararla ve 16.114,00 TL. fazlasıyla karşılandığı, kendisine ayrıca 13.628,00 TL. nakdi tazminat ödendiği, bu nedenle maddi tazminat hak edişinin mevcut olmadığı, davacı baba.....'in maddi zararının, sadece maddi yararlarla ve 65.723,00 TL. fazlasıyla karşılandığı, kendisine ayrıca 13.628,00 TL. nakdi tazminat ödendiği, bu nedenle maddi tazminat hak edişinin mevcut olmadığı bildirilmiştir.

Taraflara tebliğ olunan ve itiraz olunmayan bilirkişi rapora Mahkememizce kabul edilen kıstaslara ve ilmi verilere uygun bulunduğundan rapor doğrultusunda işlem yapılmasına karar verilmiş, bu doğrultuda davacı anne ve babaya olay sebebiyle bağlanan, aylıklar ve ödenen nakdi tazminat miktarları dikkate alınarak maddi ve manevi zararlarının davalı idarece karşılandığı anlaşılmakla, bu yöndeki istemlerinin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

Davacı kardeşin olay sebebiyle duyduğu ve ömür boyu duyacağı acı ve ıstırabı telafi edebilmek amacıyla olayın oluş şekli, tarihi, müteveffanın askerlik statüsü, paranın alım gücü ve olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte uygun miktarda manevi tazminat verilmesi kabul edilmiştir.

Açıklanan nedenlerle;

1. Bilirkişi raporu uyarınca davacı anne ..ile davacı baba....'in MADDİ TAZMİNAT İSTEMLERİNİN REDDİNE,

1. Bilirkişi raporu uyarınca 2330 ve 3713 sayılı Kanunlar uyarınca bağlanan aylıklar ve yapılan ödemeler ile nakdi tazminat yararları dikkate alınarak davacı anne ...ile davacı baba...'in MANEVİ TAZMİNAT İSTEMLERİNİN REDDİNE,

2. Davacı kardeş...'e 7.000,00 TL. (YEDİBİN TÜRK LİRASI) MANEVİ TAZMİNAT VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin isteminin REDDİNE,

3. Hükmolunan manevi tazminat miktarına olay tarihi olan 30.04.2010 tarihinden ödeme tarihine kadar yıllık %9 (YÜZDE DOKUZ) yasal faiz YÜRÜTÜLMESİNE,

18 MAYIS 2011 tarihinde OYBİRLİĞİ ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy