Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 2. Daire 2009/584 Esas 2009/589 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYüksekİdareMahkemesi
Dairesi: 2. Daire
Esas No: 2009/ 584
Karar No: 2009 / 589
Karar Tarihi: 20.05.2009

(2709 S. K. m. 125)

Davacı vekili ilk kez, 01.12.2008 tarihinde AYİM'de kayda geçen ve AYİM 2.D.nin 24.12.2008 tarih ve E:2008/1277, K:2008/1252 sayılı kararı ile dilekçenin reddine karar vermesi üzerine 07.01.2009 tarihinde AYİM'de kayda geçen dava dilekçesinde özetle; Kara Harp Okulu K.lığı arşiv uzmanlığı görevini yürütmekte iken, 20.02.2007 tarihli dilekçesi dikkate alınarak tesis olunan Silahlı Kuvvetler Bando Okullar K.lığı Karargahı Personel Şube Personel Kısmına İdari İşler Uzmanı olarak atanması işleminin AYİM 2.D.nin 19.03.2008 tarih ve E:2007/684 K:2008/376 sayılı kararı ile iptal edildiğini, idarenin karar düzeltme talebinin reddedildiğini, gerek atama öncesi dilekçe vermeye zorlanması, gerek atama sonrası Silahlı Kuvvetler Bando Okullar K.lığında istihdam ediliş biçimi gerekse iptal davasında davalı idarenin savunma sınırlarını aşan ifadeleri nedeniyle kişilik haklarının zarar gördüğünü, iptal edilen işlemin toplum içindeki itibarını zedelediğini, bu sebeple fiziksel ve ruhsal rahatsızlıklar geçirerek mağdur olduğunu, bu nedenle manevi tazminat ödenmesi gerektiğini belirterek, uğradığını ileri sürdüğü 7.500,00 TL. manevi zararın tazmini amacıyla atama işlemi nedeniyle ilişik kestiği 02.05.2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte manevi tazminat ödenmesini talep ve dava etmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden; davacının Kara Harp Okulu K.lığından Silahlı Kuvvetler Bando Okullar K.lığı İdari İşler Uzmanı olarak atanması üzerine AYİM 2.D.nin 19.03.2008 tarih ve 2008/376 sayılı kararı ile işlemin iptaline karar verildiği, davalı idarenin karar düzeltme talebinin AYİM 2.D.nin 24.09.2008 tarih ve 2008/903 sayılı kararı ile reddedildiği, bu kararın 08.10.2008 tarihinde davacıya tebliği üzerine ilk kez 01.12.2008 tarihinde kayda geçen dilekçe ile işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.

T.C. Anayasasının 125 nci maddesine göre, idare kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlüdür. Bu suretle idarenin sorumluluğu Anayasa prensibi olarak kabul edilmiştir. Ancak idarenin sorumluluğunun hangi esaslara göre belirleneceği Anayasa'da belirtilmemiş, bu meselenin halli doktrin ve yargı kararlarına bırakılmıştır. Bugün idarenin sorumluluğu hizmet kusuru ve kusursuz sorumluluk ilkelerine dayandırılmaktadır. İster hizmet kusuru isterse kusursuz sorumluluk ilkelerine dayandırılsın, genel olarak idarenin tazmin borcunun doğabilmesi için bir zararın mevcudiyeti, zarara yol açan eylemin veya işlemin idareye yüklenebilir nitelikte olması ve zarar ile eylem veya işlem arasında illiyet bağının bulunması zorunludur. Bu şartlardan birinin yokluğu idarenin sorumluluğunu ortadan kaldırır. Bu nedenle ortada bir zarar yoksa veya meydana gelen zararın idari eylem ve işlemle ilgisi bulunmuyorsa, idari faaliyet zararın gerçek nedenini, illiyetini teşkil etmiyorsa, arada illiyet bağı mevcut değilse veya zarara yol açan eylem veya işlem idareye yüklenebilir nitelikte değilse, idarenin sorumluluğu ortadan kalkmaktadır.

İdari işlemden doğan tam yargı davalarında da eylemden doğan tam yargı davalarında olduğu gibi idarenin tazmin sorumluluğu, hizmet kusuru ve kusursuz sorumluluk kuram ve ilkelerine dayanmaktadır.

Hukuk devleti ilkesi gereği faaliyetlerini hukuka uygun bir biçimde yürütmek zorunda olan idarenin, bir idari işlemden dolayı hizmet kusuru na dayalı olarak tazmin sorumluluğundan söz edilebilmesi için kural olarak hukuka aykırılığın varlığı şarttır. Ancak, bir idari işlemin herhangi bir yönden mevzuata ve hukuk kurallarına aykırı olması halinin, her durumda ve tek başına hizmet kusurunun varlığını kabule yeterli olup olmadığı, diğer bir ifadeyle idari işlemlerin iptalini gerektiren nedenlerle hizmet kusurunu doğuran nedenler arasında tam bir bağlılık ve ayniyet olup olmadığı hususunda öğretide fikir birliği bulunmadığı görülmektedir. Ancak, öğretide bu konuda baskın görüş; idari işlemlerdeki yetki, şekil unsurları ve usul bakımından hukuka aykırılıkların, sonradan giderilebilir hukuka aykırılıklar olması nedeniyle hizmet kusuru teşkil etmeyeceğinden, idarenin hizmet kusuruna dayalı sorumluluğunun bulunduğundan da söz edilemeyeceği; idari işlemlerdeki sebep, konu ve maksat unsurları bakımından hukuka aykırılıkların ise hizmet kusuruna sebebiyet verdiği ve idarenin hizmet kusuruna dayalı tazmin sorumluluğunun bulunduğu yönündedir. Yine öğretide, idari işlemlerdeki sebep, konu ve maksat unsurları bakımından hukuka aykırılıkların istisnasız olarak hizmet kusuru sayılacağı, bu gibi hukuka aykırılıkların hizmet kusuru sayılmasına istisna teşkil edecek şekilde; içtihadi hata, takdirde hata, her idarenin işleyebileceği türden, olan nitelikteki hukuki yanlışlık ve aykırılık gibi gerekçelerle idarenin hizmet kusuruna dayalı sorumluluğunun kaldırılması yoluna gidilemeyeceği benimsenmiş ise de; gerek Danıştay ve gerekse Askeri Yüksek İdare Mahkemesi kararlarında; içtihadi hata, takdirde hata, her idarenin işleyebileceği türden, olağan nitelikteki hukuki yanlışlık ve aykırılık gibi durumların varlığı halinde, idari işlemler nedeniyle idarenin hizmet kusuruna dayalı sorumluluğunun söz konusu olamayacağı genel kabul görmüş bulunmaktadır.

Branşı ve aldığı eğitimle alakalı olmayan bir kadroya atanması işleminin hukuka aykırılığı kesinleşmiş yargı kararı ile tespit edilen davacı hakkında tesis edilen atama işlemi nedeniyle meydana gelen zararın davalı idarece karşılanması gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.

Davacının hukuka aykırılığı Dairemizin kararıyla tespit edilen işlem sebebiyle, olayın oluş şekli, tarihi, davacının hizmet statüsü, sosyal durumu, paranın alım gücü ve işletilecek yasal faiz dikkate alınarak davacı lehine uygun miktarda manevi tazminat verilmesine hükmedilmiştir.

Açıklanan nedenlerle;

1. Davacı ..............'a takdiren 1.000,00 TL. (BİN TÜRK LİRASI) MANEVİ TAZMİNAT VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin isteminin REDDİNE,

2. Hükmolunan tazminata işlem tarihi olan 02.05.2007 tarihinden ödeme kadar yıllık %9 (YÜZDE DOKUZ) yasal faiz YÜRÜTÜLMESİNE,

3. 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanununun 71 nci maddesi gereğince yargılama giderlerinin DAVALI İDAREYE YÜKLETİLMESİNE, ancak 492 sayılı Harçlar Kanununun 13/j maddesi uyarınca muaf tutulan davalı idare aleyhine harca hükmedilmesine YER OLMADIĞINA,

4. Davacı tarafından peşin yatırılan ve sarf edilen 9,00 TL. (DOKUZ TÜRK LİRASI) posta giderinin davalı idareden alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE,

5. Davacı tarafından peşin yatırılan 127,00 TL. (YÜZYİRMİYEDİ TÜRK LİRASI) harem istemi halinde davacıya İADESİNE,

6. Hüküm tarihide yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca Tarifenin 12 nci maddesi dikkate alınarak maktu olarak tespit edilen 575,00 TL. (BEŞYÜZYETMİŞBEŞ TÜRK LİRASI) avukatlık ücretinin davalı idareden alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE, (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy