Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 2. Daire 2009/214 Esas 2009/368 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYüksekİdareMahkemesi
Dairesi: 2. Daire
Esas No: 2009/ 214
Karar No: 2009 / 368
Karar Tarihi: 01.04.2009

(2709 S. K. m. 125) (1602 S. K. m. 43)

Davacı vekili, 25.08.2008 tarihinde AYİM' de kayda geçen dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, Muğla İl Jandarma Bakım Onarım Komutanlığı emrinde askerlik hizmetini yaptığı esnada, MUĞLA/Fethiye İlçe J.K.lığı birlik envanterinde kayıtlı bulunan ve MKE Kurumuna teslim edilmek üzere Muğla İl Jandarma Komutanlığı kışlasında toplanan 2007 yılı İnci dönem ordu mallarından kayıt silmeye esas HEK durumundaki malzemeleri birlik mal saymanlığına teslim etmek üzere .......... yönetimindeki 48 HV 175 plakalı kamyonun 03.07.2007 günü saat 18.20 sıralarında hurda malzemelerin rütbeli personelin nezaretinde indirilmesi sırasında kamyon arka yan kapağının aniden kapanarak yüzüne çarpması neticesinde burun ve elmacık kemiğinin kırıldığını, sağ gözünde ödem oluştuğunu, ilk müdahalesinin Muğla Devlet Hastanesi'nde yapılarak ileri tetkik ve tedavi için İzmir Ege Üniversitesi Tıp Fakültesine sevk edildiğini ve ameliyata alındığını, sağ gözünde uzuv kaybı meydana gelen müvekkilinin askerliğe elverişli değildir raporu aldığını, müvekkilinin bu yararlanma nedeniyle tek gözünü kaybetmesi sonucunda tüm vücut fonksiyonlarında %20 kayıp meydana geldiğini, 24.06.2008 tarihinde davalı idareye müracaat ederek maddi manevi tazminat talep ettiklerini, davalı idarenin 31.07.2008 tarihli cevabi yazısı ile taleplerine olumsuz cevap verildiğini, olayda hizmet kusuru bulunduğunu, idarenin kusursuz sorumluluk ilkesine göre de sorumlu olduğunu belirterek 20.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesinden; davacının, MUĞLA/Fethiye İlçe J.K.lığı emrinde J. Er olarak askerlik hizmetini ifa ettiği esnada; Fethiye İlçe J.K.lığı birlik envanterinde kayıtlı bulunan ve MKE Kurumuna teslim edilmek üzere Muğla İl.J. K.lığı kışlasında toplanan 2007 yılı birinci dönem ordu mallarından kayıt silmeye esas HEK durumundaki malzemelerin Birlik Mal Saymanlığına teslim edilmek üzere Uzm.J. I.Kad. Çvş. ..........'in, sivil şahıs ........... yönetimindeki 48 HV 175 plakalı sivil MMC Fatih marka kamyon aracı ile görevlendirildiği, 03.07.2007 gün saat 18.20 sıralarında hurda malzemelerin Muğla İl J.K.lığına ait hurdalıkta kamyondan indirilmesi esnasında kamyonun yan kapağının aniden kopararak, malzeme indirilmesine yardım etmek üzere görevlendirilen davacının başına çarptığı ve yaralanmasına neden olduğu, davacının derhal ambulansla Muğla Devlet Hastanesine, oradan da helikopter ile İZMİR Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesine kaldırıldığı, burada acilen öpere edildikten sonra İZMİR Asker Hastanesi Sağlık Kurulunun 11.07.2007 gün ve 2833 sayılı raporu ile sağ göz perforan yaralanma+evisserasyon ameliyatlısı tanısı ile SMK'lı 45 gün hava değişimi kararı verildiği, ardından GATA Sağlık Kurulunun 21.08.2007 gün ve 3853 sayılı raporu ile SMK'lı 1,5 ay daha hava değişimi alan davacı hakkında düzenlenen GATA Sağlık kurulunun 08.10.2007 gün ve 4016 sayılı raporu ile Sağ Göz Enükleasyon Ameliyatlısı, Öpere Maksillofasyol Travma teşhisi ile A/25 F4, D/9 Fİ Askerliğe Elverişli Değildir kararı verildiği, olayla ilgili olarak İZMİR/Hava Eğitim Komutanlığı Askeri Savcılığının 28.04.2008 gün ve 2008/61 Esas, 2008/20 Karar sayılı kararı ile görevsizlik kararı verilerek soruşturma dosyasının Muğla Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği, davacı vekilinin 24.06.2008 tarihli dilekçe ile davalı idareye müracaat ederek maddi manevi tazminat talebinde bulunduğu, davalı idarenin 31.07.2008 tarihli cevabi yazısı ile olumsuz cevap verilmesi üzerine manevi tazminata hükmedilmesi istemi ile AYİM' de işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.

T.C. Anayasasının 125 nci maddesine göre, idare kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlüdür. Bu suretle idarenin sorumluluğu Anayasa prensibi olarak kabul edilmiştir. Ancak idarenin sorumluluğunun hangi esaslara göre belirleneceği Anayasa'da belirtilmemiş, bu meselenin halli doktrin ve yargı kararlarına bırakılmıştır. Bugün idarenin sorumluluğu hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkelerine dayandırılmaktadır. İster hizmet kusuru isterse kusursuz sorumluluk ilkelerine dayandırılsın, genel olarak idarenin tazmin borcunun doğabilmesi için bir zararın mevcudiyeti, zarara yol açan eylemin idareye yüklenebilir nitelikte olması ve zarar ile eylem arasında illiyet bağının bulunması zorunludur. Bu şartlardan birinin yokluğu idarenin sorumluluğunu ortadan kaldırır. Bu nedenle ortada bir zarar yoksa veya meydana gelen zararın idari eylem ve işlemle ilgisi bulunmuyorsa, idari faaliyet zararın gerçek nedenini, illiyetini teşkil etmiyorsa, arada illiyet bağı mevcut değilse idarenin sorumluluğu ortadan kalkmaktadır.

Dava konusu olayın meydana gelmesinde hizmetin kurulması ve işletilmesinden kaynaklanan idareye yüklenebilecek bir hizmet kusurundan söz etmek mümkün değil ise de; kamu görevi sırasında meydana gelen ve zararlı sonucu doğuran olay ile hizmet arasında illiyet bağı bulunduğundan zararın zarar görenler üzerinde bırakılmayarak tüm topluma yayılması adalet, hakkaniyet ve eşitlik esaslarına uygun düşeceğinden davacının zararlarının kusursuz sorumluluk ilkesi gereğince davalı idarece karşılanması gerektiği sonucuna varılmıştır.

Davacının olay sebebiyle duyduğu ve ömür boyu duyacağı acı ve ıstırabı telafi edebilmek amacıyla, olayın oluş şekli, tarihi, davacının askerlik statüsü, paranın alım gücü dikkate alınarak istemi gibi manevi tazminat verilmesi kabul edilmiştir.

Davacı vekili dava dilekçesinde ileride açacağı maddi tazminata ilişkin ve fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasını talep etmiş ise de idari eylemden doğan tazminat istemi niteliğini taşıyan bu davada, dava açma süresi 1602 sayılı Kanunun 43 üncü maddesi uyarınca öngörülmüş olan süreler hak düşürücü süreler olduğundan, süresi içerisinde dava açılırken fazlaya ilişkin hakkın saklı tutulduğu belirtilmiş olsa dahi, fazlaya ilişkin hakkın ayrıca talep ve dava edilmesi halinde, bu fazlaya ait hakkın ayrıca ve süresi içerisinde dava konusu edilmesi gerekeceğinden, davacı vekilinin maddi tazminat ve fazlaya ait haklarının saklı tutulması yönündeki istemi kabule değer görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle;

1. Davacı ..........'a takdiren ve istemi gibi 20.000,00 (YİRMİBİN TÜRK LİRASI) MANEVİ TAZMİNAT VERİLMESİNE, (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy