Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 2. Daire 2009/1364 Esas 2010/1272 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYüksekİdareMahkemesi
Dairesi: 2. Daire
Esas No: 2009/ 1364
Karar No: 2010 / 1272
Karar Tarihi: 03.11.2010

(2709 S. K. m. 125) (5434 S. K. m. 89, Ek. m. 78)

Davacılar vekili 04.12.2009 tarihinde AYİM'de kayda geçen dava dilekçesi ile savunmaya cevap dilekçesinde özetle; müvekkilleri ...'in eşi, ...'in babası Kr.Plt.Ütğm....'in Ankara 1'inci Kara Havacılık Okul K.lığı emrinde görevli iken 07.03.2009 tarihinde içinde bulunan helikopterin kaza ile düşmesi sonucunda şehit olduğunu, bu nedenle müvekkillerinin destekten yoksun kaldıklarını, ayrıca büyük manevi acı ve üzüntü yaşadıklarını, davalı idareye 01.10.2009 tarihinde başvurarak maddi ve manevi tazminat talep etmelerine rağmen herhangi bir cevap alamadıklarını, oysa yürütülen hizmetle meydana gelen zararlı sonuç arasında uygun illiyet bağı bulunması nedeniyle idarenin oluşan zararı karşılamasının gerektiğini belirterek, müvekkilleri ... için 140.000 TL maddi ve 20.000 TL manevi, ... için 10.000 TL manevi olmak üzere toplam 170.000 TL tutarındaki tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Dava dosyasında mevcut bilgi ve belgelerin incelenmesi sonucunda; davacıların kanuni yakını Kr.Plt.Ütğm....'in Ankara 1'inci Kara Havacılık Okul K.lığı emrinde görevli iken 07.03.2009 tarihinde iç güvenlik harekatı 2009 yılı tertiplemesi kapsamında görev nedeniyle içinde bulunduğu AH-İP helikopterinin Şırnak'tan Ankara'ya intikali esnasında Kayseri/Pınarbaşı mevkiinde düşmesi sonucunda hayatını kaybettiği, davacıların maddi ve manevi tazminat istemiyle davalı idareye 01.10.2009 tarihinde başvurmalarına rağmen yasal süre içinde cevap verilmeyerek başvurunun zımnen reddedilmesi üzerine süresi içinde işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.
İdare hukuku ilkelerine ve T.C.Anayasasının 125'inci maddesine göre; idare kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlüdür. Bu suretle idarenin sorumluluğu Anayasa prensibi olarak kabul edilmiştir. İdarenin sorumluluğunun hangi esaslara göre belirleneceği Anayasada belirtilmemiş olup bu meselenin halli doktrin ve yargı kararlarına bırakılmıştır. Bugün idarenin sorumluluğu hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkelerine dayandırılmaktadır. İster hizmet kusuru ister kusursuz sorumluluk ilkelerine dayandırılsın idarenin tazminle sorumlu tutulabilmesi için bir zararın varlığı, zararı doğuran işlem veya eylemin idareye yüklenebilir nitelikte olması, zararlı sonuçla işlem veya eylem arasında doğrudan doğruya bir illiyet bağının bulunması, zarara yol açan eylemin bir hizmet kusuru teşkil etmesi veya kusursuz sorumluluk ilkelerinin uygulanmasına elverir nitelikte olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi zorunludur. Maddi olguda bu koşullardan birinin yokluğu, idarenin tazmin sorumluluğunu kaldırır. Ortada bir zarar yoksa veya meydana gelen zarar idari eylem ya da işlemden doğmamış ise, yahut zararla idari eylem veya işlem arasında nedensellik bağı kurulamıyorsa idarenin tazmin sorumluluğundan söz edilemez.

Davacılar yakını Kr.Plt.Ütğm....'in Ankara 1'inci Kara Havacılık Okul K.lığı emrinde görevli iken 07.03.2009 tarihinde iç güvenlik harekatı 2009 yılı tertiplemesi kapsamında görev nedeniyle içinde bulunduğu AH-IP helikopterinin Şırnak'tan Ankara'ya intikali esnasında Kayseri/Pınarbaşı mevkiinde düşmesi sonucunda şehit olduğu hususunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmamaktadır.

Yukarıda yapılan tespitler doğrultusunda dava konusu işlem değerlendirildiğinde, olayın bir kamu hizmeti sırasında meydana geldiği göz önüne alındığında hizmetle doğrudan doğruya ilgili olduğu, hizmetle zararlı sonuç arasında uygun illiyet bağının bulunduğu anlaşılmaktadır. Gerek öğretide ve gerekse yargı kararlarında kabul edildiği üzere, özellikle Türk Silahlı Kuvvetlerince yerine getirilen bazı hizmetlerle, hizmetin ifasında kullanılan uçak, helikopter, silah, top, bomba, mayın gibi araç ve gereçler yapıları gereği, hem ilgililer hem de üçüncü kişiler için tehlike arz ederler. Bunların taşıdığı tehlikelerin ne zaman ortaya çıkacağını tahmin ederek önceden tedbir alıp önlemek mümkün olamaz. İşte bu gibi tehlike taşıyan hizmetlerle araç ve gereçlerden sağlanan yararlar nasıl ki bunların sahibine ait oluyor ise doğan zararlar da onların sahibine ait olmalıdır, şeklinde de ifade edilebilecek olan risk ilkesinin bir gereği olarak davacıların uğradığı zararların hizmetin sahibi idare tarafından kusursuz sorumluluk ilkesine göre karşılanması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

Mahkememizin yerleşmiş uygulamalarına göre Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından olay sebebiyle bağlanan aylıklar ve ödenen tütün ikramiyeleri maddi zararın hesaplanmasında sağlanan yarar kabul edildiğinden, bu husus araştırılmış, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğü Emeklilik İşlemleri Daire Başkanlığının 07.07.2010 tarih ve B.07.1.EMS.0.10.01.01/80.261.161 sayılı yazısından Kurumlarının Vazife Malullüğü Tespit Kurulunun 06.06.2009 tarih ve 475 sayılı kararıyla vazife malullüğü kabul edilerek, 5434 sayılı Kanun uyarınca harp malullüğü hükümlerinin uygulanmasına karar verilmesi üzerine, kurumlarının 09.06.2009 tarih ve 959006 sayılı işlemleriyle 15.03.2009 tarihinden itibaren davacı eş ...'e 12/20 oranında 843,79 TL. dul aylığı, davacı çocuk ....'e 6/20 oranında 421,90 TL. yetim aylığı bağlandığı, 5434 sayılı Kanunun 89 ve Ek 78'inci maddelerine göre hisseleriyle orantılı olmak üzere; eşi ...'e 29.04.2009 tarihinde 7.742,79 TL., 18.06.2009 tarihinde 26.157,88 TL., 07.07.2009 tarihinde 1.576,73 TL. olmak üzere toplam 35.477,4 TL., oğlu ...'e 29.04.2009 tarihinde 4.645,68 TL., 18.06.2009 tarihinde 12.304,66 TL., 07.07.2009 tarihinde 788,36 TL. olmak üzere toplam 17.738,7 TL., baba ... ve anne ...'e 03.09.2009 tarihinde ayrı ayrı olmak üzere (5/40 oranında) 8.869,35'şer TL. olmak üzere toplam 17.738,7 TL. ikramiye tahakkuk ettirilerek ödendiği, 5434 sayılı Kanunun Ek 79'uncu maddesi gereğince 2009 yılı için (9,5 aylık) eşi ... ile oğlu ...'e 605,71 TL., annesi ... ile babası ...'e ayrı ayrı 302,85 TL. tutarında ek ödeme tahakkuk ettirilerek 29.01.2010 tarihinde ödenmek üzere hesaplarına yatırıldığı, anlaşılmıştır.

Davacı eşe 8.842,00 TL. ve davacı çocuğa 26.525,00 TL. nakdi tazminat ödendiği, ayrıca davacı eşin 01.09.2009 tarihinden itibaren aylık 1.200,00 TL. kira yardımından faydalandığı anlaşılmıştır.

Davacılara 2330 sayılı Kanun uyarınca ödenen nakdi tazminat payları hem maddi hem de manevi zararların karşılığıdır.

Davacıların maddi zararının hesaplanması için resen seçilen bilirkişi tarafından tanzim olunup Mahkememize ibraz edilen 15.10.2010 tarihli bilirkişi raporunda, davacı eş ...'in ödenen nakdi tazminat payı düşüldükten sonra 20.538,00 TL. maddi tazminat hak edişinin bulunduğu, davacı çocuk davacı çocuk ...'e maddi zararının sadece maddi yararlarla ve 118.212,00 TL. fazlasıyla karşılandığı, kendisine ayrıca 26.525,00 TL. nakdi tazminat ödendiği, maddi tazminat hak edişinin bulunmadığı bildirilmiştir.

Taraflara tebliğ edilen bilirkişi raporuna yasal süresi içinde taraflarca itiraz edilmemiş, Mahkememizin yerleşik içtihatlarına ve ilmi verilere uygun bulunan bilirkişi raporuna göre uygulama yapılmasına karar verilmiştir.

Davacı eş ...'e olay nedeniyle duyduğu ve ömür boyu duyacağı acı ve ıstırabı kısmen de olsa karşılayabilmek amacıyla, olayın meydana geliş şekli, davacı yakınının askerlik statüsü, paranın alım gücü ve işleyecek yasal faiz dikkate alınarak uygun miktarda manevi tazminat verilmesine hükmedilmiştir.

Davacı çocuk ...'in olay nedeniyle çektiği acı ve ıstıraplarının kısmen de olsa karşılanabilmesi amacıyla, olayın meydana geliş şekli ve tarihi, davacı yakınının askerlik statüsü ve sosyal durumu, paranın alım gücü ve işleyecek yasal faiz göz önünde bulundurularak uygun bir miktarda manevi tazminat verilmesi kabul edilmiş, ancak davacı çocuğun sağladığı nakdi tazminat yararı Mahkememizce emsal olaylarda takdir olunan manevi tazminat miktarından daha fazla olduğundan davacı çocuğun manevi tazminat isteminin reddi cihetine gidilmiştir.

Açıklanan nedenlerle;

1. Bilirkişi raporu uyarınca davacı eş ...'e 20.538,00 TL. (YİRMİBİNBEŞYÜZOTUZSEKİZ TÜRK LİRASI) MADDİ TAZMİNAT VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin isteminin REDDİNE,

2. Davacı eş ....'e takdiren 16.000,00 TL.(ONALTIBİN TÜRK LİRASI), MANEVİ TAZMİNAT verilmesine, fazlaya ilişkin isteminin REDDİNE,

3. Davacı çocuk ...'e ödenen nakdi tazminat miktarı göz önüne alınarak MANEVİ TAZMİNAT TALEBİNİN REDDİNE,

4. Hükmedilen maddi tazminat miktarına maluliyet aylığı bağlama tarihi olan 15 Mart 2009 tarihinden ödeme tarihine kadar yıllık %9 (YÜZDE DOKUZ) yasal faiz YÜRÜTÜLMESİNE,

5. Hükmedilen manevi tazminat miktarına olay tarihi olan 07 Mart 2009 tarihinden ödeme tarihine kadar yıllık %9 (YÜZDE DOKUZ) yasal faiz YÜRÜTÜLMESİNE,

6. 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanununun 71'inci maddesi gereğince yargılama giderlerinin (Posta giderleri dahil) DAVALI İDAREYE YÜKLETİLMESİNE, ancak 492 sayılı Harçlar Kanununun 13/j maddesi uyarınca harçtan muaf tutulan idare aleyhine harca hükmedilmesine YER OLMADIĞINA,

7. Davacılar tarafından peşin yatırılan ve sarf edilen 300,00 TL. (ÜÇYÜZ TÜRK LİRASI) bilirkişi ücretinin davadaki haklılık oranına göre 256,00 TL.(İKİYÜZELLİALTI TÜRK LİRASI) bilirkişi ücretinin DAVACILAR ÜZERİNDE BIRAKILMASINA, 44,00 TL. (KIRKDÖRT TÜRK LİRASI) bilirkişi ücretinin davalı idareden alınarak DAVACILARA VERİLMESİNE,

8. Davacılar tarafından peşin yatırılan ve sarfedilen 48,00 TL. (KIRKSEKİZ TÜRK LİRASI) posta ücretinin davalı idareden alınarak DAVACILARA VERİLMESİNE,

9. Davacılar tarafından peşin yatırılan 2.322,00 TL. (İKİBİNÜÇYÜZYİRMİİKİ TÜRK LİRASI) harem istemleri halinde DAVACILARA İADESİNE,

10. Hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarları üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince nispi olarak ayrı ayrı hesap edilen 4379,18 TL. (DÖRTBİN-ÜÇYÜZYETMİŞDOKUZ TÜRK LİRASI, ONSEKİZ KURUŞ) avukatlık ücretinin davalı idareden alınarak DAVACILARA VERİLMESİNE,

03 KASIM 2010 tarihinde OYBİRLİĞİ ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy