Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 2. Daire 2009/118 Esas 2013/751 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYüksekİdareMahkemesi
Dairesi: 2. Daire
Esas No: 2009/ 118
Karar No: 2013 / 751
Karar Tarihi: 19.06.2013

(2709 S. K. m. 125) (5237 S. K. m. 22, 62, 89) (5271 S. K. m. 231) (6098 S. K. m. 55) (5510 S. K. m. 39) (1602 S. K. m. 56) (6100 S. K. m. 307, 312)

Davacılar vekili, 14.01.2009 tarihinde Van İdare Mahkemesinde, 19.01.2009 tarihinde AYİM’de kayda geçen dava dilekçesinde özetle; davacı E 'un 22.08.2007 tarihinde 1’inci Hava Kontrol Grup Komutanlığı emrinde Hv. P.Er olarak vatani görevini yapmaya başladığını, davacının 30.04.2008 tarihinde nöbetten dönmüş olan S....adındaki diğer bir asker tarafından şaka ya da başka maksatla kendisine zimmetli silahın kurma kolunu çekmesini müteakip davacıyı sağ ayağından yaraladığı, davacının bu olay nedeniyle sakat kaldığını ve "Askerliğe elverişli değildir." raporu verildiğini, davacının maddi açıdan büyük zarar gördüğünü ve bundan böyle çalışarak hayatını idame ettirmesinin mümkün görünmediğini belirterek davacı E... için 150.000 TL. maddi, 50.000TL. manevi, davacı anne ve babanın her biri için ayrı ayrı 20.000’er TL. manevi, diğer davacı kardeşlerin her biri için ayrı ayrı 10.000’er TL. manevi tazminatın olay tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesini adli yardım istemi ile birlikte talep ve dava etmiştir.

Davacı vekili 16.03.2009 tarihinde AYİM’de kayda giren dilekçesi ile; davacı E.... hakkında talep edilen manevi tazminat dışında diğer davacılar için talep edilen manevi tazminat taleplerinden feragat ettiklerini, davacı E... hakkında talep edilen 150.000 TL. maddi tazminat talebini ise 130.000 TL.ye indirerek tenkis ettiklerini beyan etmiştir.

Davacı E...’un adli yardım talebi AYİM 2’nci Dairesinin 28.01.2009 gün ve 2009/118 Esas sayılı kararıyla red edilmiş, yeniden adli yardım talebi AYİM 2’nci Dairesinin 25.03.2009 gün ve 2009/118 Esas sayılı kararıyla kabul edilmiştir.

Başsavcılık düşüncesinde, davacının ibraz ettiği vekaletnamede davacının kimlik bilgilerinin bulunmadığı, noterin huzurunda imzalandığı ve tarihinin bulunduğu sahifenin bulunmadığı muhtemelen ikinci sahifesinin eklenmediği anlaşıldığından dilekçenin reddine karar verilmesinin gerektiği belirtilmiş ise de; dosyada mevcut Van Özalp Noterliğince 04.11.2008 tarihinde düzenlenen vekaletname incelendiğinde “vekil edenler” bölümünde davacı E...’un isminin yer aldığı, davacı vekili tarafından baro pulu yapıştırılıp “aslı gibidir” onayı yapılarak imzalandığı anlaşıldığından dilekçe reddine gerek olmadığı sonucuna varılmıştır.

Dava dosyasının incelenmesinden; Hv.P.Er Sefer KOÇ ve Hv.İs.Er E....'un 30 Nisan 2008 tarihinde Eskişehir 1’inci Hava Kontrol Grup Destek Kıt'alar Komutanlığı emrinde görevli bulundukları sırada; Hv.P.Er S...'un nizamiye nöbetinin sona ermesini müteakip elinde bulunan üzerine zimmetli G-3 piyade tüfeği ve nöbet teçhizatıyla, Hizmet Muhafız Bölük Komutanlığı hizmet binasının önünde durduğu, doldur-boşalt istasyonuna gitmek üzere kendisine nezaret edecek nöbetçi subayının gelmesini beklediği esnada, elinde bölük flamasıyla yanma gelen Hv.İs.Er E 'un flamayla tüfek omza, selam dur vs. hareketleri yapmaya başladığı, Hv.P.Er S...'un hareketlerini beğenmediğini belirtmesi üzerine kendisinin de iyi yapmadığını belirttiği, karşılıklı sohbet ederken, Hv.P.Er S ’un Hv.İs.Er E....'a uzaktaki bir eri göstererek şaka mahiyetinde vur dediği, Hv.İs.Er E....'un cevap vermesi üzerine, Hv.P.Er S...'un "ben seni vururum." diyerek elindeki tüfeğin namlusunu Hv.İs.Er E...'un sağ ayağına tevcih ettiği, Hv.İs.Er E...'un bu sırada elinde bulunan flamanın ucunu Hv.P.Er S 'a değdirerek şakalaştığı, bu esnada Hv.P.Er S....'un yarım askı vaziyetinde omzunda tutmakta olduğu tüfeğin kurma kolunu geriye doğru çekip kurma koluna vurarak hazneye mermi sürdüğü, akabinde anılan tüfeğin bir el ateş alarak netice itibariyle Hv.İs.Er E....'un sağ bacağından yaralandığı ve Eskişehir Asker Hastanesine sevk edildiği, tedavilerin ardından taburcu edildiği, sonrasında Diyarbakır Asker Hastanesi ve Gülhane Askeri Tıp Akademisi Komutanlığında da tedaviler gördüğü, Eskişehir Asker Hastanesinin 24.10.2008 tarihli raporunda "Askerliğe elverişli değildir." kararı verildiği, raporun 24.02.2009 tarihinde onaylandığı, 1’inci Hava Kuvveti Komutanlığı Askeri Savcılığınca şüpheli Hv.P.Er S.... hakkında "Silah ve Cephanesi Hakkında Dikkatsizlik ve Tedbirsizlik Dolayısıyla Bilinçli Taksirle Yaralama" suçundan dava açıldığı, 1’inci Hava Kuvveti Komutanlığı Askeri Mahkemesinin 29.04.2009 tarih ve 2009/550-307 Esas Karar sayılı kararıyla görevsizlik kararı verildiği, görevsizlik kararı verilerek dava dosyasının gönderildiği Eskişehir 5’inci Sulh Ceza Mahkemesinin 06.03.2012 tarih ve 2010/343 Esas, 2012/257 Karar sayılı kararı ile “Taksirle bir kişinin yaralanmasına neden olma” suçu nedeniyle sanık S., hakkında TCK.nun 89/1, 22/3, 89/2-b, 62/1 maddeleri uyarınca 16 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve CMK’nun 231 ’inci maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, 07.11.2008 tarihli dilekçesi ile davacının vekili aracılığı ile idari müracaatta bulunduğu, süresinde idarece cevap verilmemesi üzerine 14.01.2009 tarihinde kayda geçen dilekçe ile işbu davanın açıldığı anlaşılmıştır.

T.C. Anayasasının 125’inci maddesine göre, idare kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlüdür. Bu suretle idarenin sorumluluğu Anayasa prensibi olarak kabul edilmiştir. Ancak idarenin sorumluluğunun hangi esaslara göre belirleneceği Anayasada belirtilmemiş, bu meselenin halli doktrin ve yargı kararlarına bırakılmıştır. Bugün idarenin sorumluluğu hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkelerine dayandırılmaktadır. İster hizmet kusuru isterse kusursuz sorumluluk ilkelerine dayandırılsın, genel olarak idarenin tazmin borcunun doğabilmesi için bir zararın mevcudiyeti, zarara yol açan eylemin idareye yüklenebilir nitelikte olması ve zarar ile eylem arasında illiyet bağının bulunması zorunludur. Bu şartlardan birinin yokluğu idarenin sorumluluğunu ortadan kaldırır. Bu nedenle ortada bir zarar yoksa veya meydana gelen zararın idari eylem veya işlemle ilgisi bulunmuyorsa, idari faaliyet zararın gerçek nedenini, illiyetini teşkil etmiyorsa, arada illiyet bağı mevcut değilse idarenin sorumluluğu ortadan kalkmaktadır.

Davacının yaralanmasına neden olan maddi olayın, askerlik hizmeti sırasında, aynı birlikte askerlik hizmetini yapan Hv.P.Er S...'un nizamiye nöbetinin sona ermesini müteakip elinde bulunan üzerine zimmetli G-3 piyade tüfeği ve nöbet teçhizatıyla, Hizmet Muhafız Bölük Komutanlığı hizmet binasının önünde, doldur-boşalt istasyonuna gitmek üzere kendisine nezaret edecek nöbetçi subayının gelmesini beklediği esnada, elinde bölük flamasıyla omza, selam dur vs. hareketleri yapmaya başlayan Hv.İs.Er E.... ile şakalaşması sırasında Hv.P.Er S...'un yarım askı vaziyetinde omzunda tutmakta olduğu tüfeğin kurma kolunu geriye doğru çekip kurma koluna vurarak hazneye mermi sürmesi, akabinde anılan tüfeğin bir el ateş alması sonucu E....'un sağ bacağından yaralanması sonucunda meydana geldiği, Eskişehir 5’inci Sulh Ceza Mahkemesinin 06.03.2012 tarih ve 2010/343 Esas, 2012/257 Karar sayılı kararı ile “Taksirle bir kişinin yaralanmasına neden olma” suçu nedeniyle sanık S… hakkında TCK.nun 89/1, 22/3, 89/2-b, 62/1 maddeleri uyarınca 16 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve CMK.nın 231 ’inci maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, bu haliyle hizmetin iyi işlemediği ve idarenin hizmet kusuru içinde bulunduğu anlaşılmakla, davacının zararlarının hizmet kusuru ilkesi gereğince davalı idare tarafından karşılanmasının gerektiği sonucuna varılmıştır.

Davacının olay sebebiyle maruz kaldığı sakatlık oranının belirlenmesi için sevk edildiği GATA Komutanlığının 21.12.2009 gün ve ADLİ TIP:9100-2482- 09/1564-2482 sayılı raporu ile; davacının kalkaneus açık parçalı kırığı, sağ tibial sinirde hasar, ayak bileğinde kısıtlılık ve posterior tibial arter yaralanmasına neden olan ateşli silah yaralanması nedeniyle %18 (yüzdeonsekiz) oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı bildirilmiştir.

6098 Sayılı Borçlar Kanununun 55’inci maddesinde; “Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez.

Hesaplanan tazminat, miktar esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılamaz veya azaltılamaz.

Bu Kanun hükümleri, her türlü idari eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerin yol açtığı vücut bütünlüğünün kısmen veya tamamen yitirilmesine ya da kişinin ölümüne bağlı zararlara ilişkin istem ve davalarda da uygulanır.” hükmü;

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun “Uzun Vadeli Sigorta Kolları Bakımından Üçüncü Kişinin Sorumluluğu” başlıklı 39’uncu maddesinde; “Üçüncü bir kişinin kastı nedeniyle malul veya vazife malulü olan sigortalıya veya ölümü halinde hak sahiplerine, bu Kanun uyarınca bağlanacak aylığın başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı için Kuramca zarara sebep olan üçüncü kişilere rücu edilir.

Malullük, vazife malullüğü veya ölüm hali, kamu görevlilerinin veya er ve erbaşlar ile kamu idareleri tarafından görevlendirilen diğer kişilerin vazifelerinin gereği olarak yaptıkları fiiller sonucu meydana gelmiş ise, bu fiillerden dolayı haklarında kesinleşmiş mahkumiyet karan bulunanlar hariç olmak üzere, sigortalı veya hak sahiplerine yapılan ödemeler veya bağlanan aylıklar için Kuramca, kurumuna veya ilgililere rücu edilmez.” hükmü düzenlenmiştir.

Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğü Primsiz Aylıklar Daire Başkanlığının 26.06.2012 tarih ve Sayı: B.13.2.SGK.0.10.04.05/87.998.007 sayılı yazısı ile; davacı E...’a, 12’inci derece 2’nci kademesinden 6’ncı derece vazife malullüğü aylığının bağlandığının bildirildiği, 6098 sayılı Borçlar Kanununun 55’inci maddesinin hükmü gereği, rücua tabi olmayan sosyal güvenlik ödemeleri maddi zarar hesabından indirilmeyeceğinden Dairemizin ara kararı ile, bağlanan aylıkların rücua tabi olup olmadığının bildirilmesinin istenilmesi üzerine, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğü Primsiz Aylıklar Daire Başkanlığının 10.12.2012 tarih ve Sayı:B.13.2.SGK.0.10.04.05/ 87.998.007/21428112 sayılı yazısı ile; davacıya bağlanan vazife malullüğü aylığının rücua tabi olmadığı bildirilmiştir.

6098 sayılı Borçlar Kanununun 55’inci maddesinin hükmü gereği, rücua tabi olmayan sosyal güvenlik ödemeleri maddi zarar hesabından indirilmeyecektir. Bu husus dikkate alınarak davacı E...’un maddi zararlarının tespiti için resen seçilen bilirkişi tarafından tanzim olunan 16.05.2013 tarihli bilirkişi raporuna göre; davacının maddi tazminat hak edişinin 78.282,00 TL. olduğu bildirilmiştir.

Taraflara tebliğ edilen bilirkişi raporuna davalı idare tarafından; somut olayda idareye atfedilebilecek bir hizmet kusurunun bulunmadığı, davacının gelirinin bulunup bulunmadığının belirlenmesi ve ekonomik ve sosyal durumu hakkında araştırma yapılmasından sonra mevcut gelirleri de dikkate alınarak bilirkişi incelemesi yapılması gerektiği, bu hususta davacının aylık kazançlarının ne olduğu kesin olarak belirlenmeden ve hayatı boyunca düzenli bir geliri olacağı varsayımına dayanarak değerlendirme yapılmasında isabet bulunmadığı, hesaplanan tazminat miktarının fahiş olduğu belirtilerek itiraz edilmiş, ancak mahkememizin yerleşik içtihatlarına ve ilmi verilere uygun bulunan bilirkişi raporuna göre ve yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde uygulama yapılmasına karar verilmiştir.

Davacı E...’un, olay nedeniyle duyduğu ve ömür boyu duyacağı acı ve üzüntüyü kısmen de olsa giderebilmek amacıyla, olayın meydana geliş şekli, tarihi, uğranılan zararın derecesi ve vücut fonksiyon kaybı oranı dikkate alınarak davacıya uygun miktarda ve olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte manevi tazminat verilmesi kararlaştırılmıştır.

Davacı vekili 16.03.2009 tarihinde AYİM’de kayda giren dilekçesi ile; davacı E... hakkında talep edilen manevi tazminat dışında diğer davacılar için talep edilen manevi tazminat taleplerinden feragat ettiklerini beyan etmiştir.

1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanununun 56’ncı maddesinin atfıyla davadan feragatle ilgili uygulanacak hükümler 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 307 ve 312’inci maddelerinde yer almaktadır.

Anılan yasal hükümlere göre davadan feragat, davacının talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir. Davasından vazgeçen davacı, bununla dava dilekçesinin talep sonucu bölümünde istemiş olduğu haktan (talepten) vazgeçmektedir. Davacının davasından feragat etmesi ile dava konusu uyuşmazlık sona erer. Zira, feragat kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğuran bir irade beyanı olduğundan, davacılar F..., Z..., S..., A , H..., R..., E.., N. Ve Nu....’un manevi tazminat istemi konusunda uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

Açıklanan nedenlerle;
1. Davacı E...’a bilirkişi raporu uyarınca 78.282,00TL. (YETMİŞSEKİZBİNİKİYÜZSEKSENİKİ TÜRK LİRASI) MADDİ TAZMİNAT VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin isteminin REDDİNE,

2. Davacı E...’a takdiren 15.000,00 TL. (ONBEŞBİN TÜRK LİRASI) MANEVİ TAZMİNAT VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin isteminin REDDİNE,

3. Feragat nedeniyle davacılar F..., Z..., S..., A...., H..., R..., E.., N. ve Nu....’un manevi tazminat istemi konusunda BİR KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,
4. Hükmolunan maddi tazminat miktarına davacının yeniden gelir elde etmeye başlayacağı varsayılan 22.01.2009 tarihinden ödeme tarihine kadar yıllık %9 (YÜZDE DOKUZ) yasal faiz YÜRÜTÜLMESİNE,

5. Hükmedilen manevi tazminat miktarına olay tarihi olan 30.04.2008 tarihinden, ödeme tarihine kadar yıllık %9 (YÜZDE DOKUZ) yasal faiz YÜRÜTÜLMESİNE,

6. 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanununun 71’inci maddesi gereğince yargılama giderlerinin DAVALI İDAREYE YÜKLETİLMESİNE, ancak 492 sayılı Harçlar Kanununun 13/j maddesi gereğince muaf tutulan idare aleyhine HARCA HÜKMEDİLMESİNE YER OLMADIĞINA,

7. Dava adli yardımlı görüldüğünden resmi posta pulu kullanılmak suretiyle davalı idare tarafından sarf edilen posta giderinin DAVALI İDARE ÜZERİNDE BIRAKILMASINA,

8. Davacı tarafından peşin yatırılan 210,00 TL. (İKİYÜZON TÜRK LİRASI) bilirkişi ücretinin DAVALI İDAREDEN ALINARAK DAVACIYA VERİLMESİNE,

9. Hükmolunan maddi ve manevi tazminat miktarı üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10 ve 12’nci maddeleri uyarınca 10.113,00 TL. (ONBİNYÜZONÜÇ TÜRK LİRASI) avukatlık ücretinin DAVALI İDAREDEN ALINARAK DAVACIYA VERİLMESİNE,

10. 02.11.2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 659 sayılı KHK.nin 14’üncü maddesi uyarınca, reddedilen maddi ve manevi tazminat miktarı üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10’uncu maddesi uyarınca 7.739,00 TL. (YEDİBİNYEDİYÜZOTUZDOKUZ TÜRK LİRASI) vekalet ücretinin DAVACIDAN ALINARAK DAVALI İDAREYE VERİLMESİNE,

19 HAZİRAN 2013 tarihinde OYBİRLİĞİ ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy