Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 2. Daire 2008/919 Esas 2009/336 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYüksekİdareMahkemesi
Dairesi: 2. Daire
Esas No: 2008/ 919
Karar No: 2009 / 336
Karar Tarihi: 01.04.2009

(1602 S. K. m. 20) (2709 S. K. m. 157)

Davacı vekili 09.09.2008 tarihinde AYİM kaydına geçen dava dilekçesi ile özetle; müvekkilinin GATA Plastik Cerrahi Ana Bilim dalında 1989 yılından itibaren fizyoterapist olarak çalıştığını, GATA Sağlık Bilimleri Enstitüsünde Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı bünyesinde yüksek lisans eğitimini 30.06.1995 tarihinde tamamladığını, buna istinaden Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Dalında Bilim Uzmanı unvanını aldığını, halen 1 nci derece, 4 ncü kademe ve 3000 ek gösterge üzerinden maaş aldığını, ancak kendisi ile aynı düzeyde üniversite ve yüksek lisans eğitimi almış sivil kurumlarda çalışan meslektaşlarının maaş ek gösterge katsayısının 3600 olduğunu, kendisinin de Türk Silahlı Kuvvetleri Sivil Personel Gösterge tablosunda sağlık hizmetlerini kapsayan 3 no.lu sütununun A diliminde değerlendirilmesi suretiyle maaşının 3600 Ek gösterge üzerinden hesaplanarak ödenmesi gerektiğini iddia ederek, maaşının 3600 ek gösterge üzerinden ödenmemesi işleminin iptaline ve eksik ödenen özlük haklarının hak ediş tarihinden itibaren hesaplanarak 20.000 TL farkın tarafına ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesinden; davacının 4 yıllık fakülte (lisans) mezunu fizyoterapist sivil memur statüsüyle 1989 yılından itibaren GATA Plastik Cerrahi Ana Bilim Dalında görev yapmakta olduğu, bilahare davacının GATA Sağlık Bilimleri Enstitüsü Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon dalındaki yüksek lisans öğrenimini 30.06.1995 tarihinde tamamlamasını müteakip bu tarihten itibaren bilim uzmanlığı unvanını kazandığı, davalı idarece davacıya 1 nci derece üzerinden yapılan maaş ödemesinde ek gösterge rakamının 3000 olarak uygulanmakta iken davacının 16.06.2008 tarihli dilekçesi ile müracaat ederek ek gösterge rakamının 3600 olarak uygulanması isteminde bulunduğu, davalı idarenin yasal süre içerisinde cevap vermemek suretiyle istemi reddetmesi üzerine AYİM' de bu davanın açılmış olduğu anlaşılmıştır.

1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanununa göre, davanın görevli yargı yerinde açılıp açılmadığı ilk inceleme sırasında davanın esasına girilmeden incelenecek hususlar arasında sayılmıştır. Zira görev kamu düzeni ile ilgili olup davanın her safhasında dikkate alınması hukuk alanında ihtilafsız kabul edilen bir keyfiyettir. Bu nedenle işin esasına girilmeden davanın görevli yargı yerinde açılıp açılmadığı hususu incelenmiştir.

Anayasanın, Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin görevine ilişkin 157 nci maddesinde Askeri Yüksek İdare Mahkemesi, askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların yargı denetimi yapan ilk ve son derece mahkemesidir. Ancak askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda ilgilinin asker kişi olması şartı aranmaz hükmü bulunmaktadır.

Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin görevlerini belirleyen, 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanununun 2508 sayılı Kanunla değişik 20 nci maddesinde, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Türk Milleti adına askeri olmayan makamlarca tesis edilmiş olsa bile, asker kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlem ve eylemlerden doğan uyuşmazlıkların ilk ve son derece mahkemesi olarak yargı denetimini ve diğer kanunlarda gösterilen görevleri yapar. Ancak, askerlik yükümlülüğünden doğan uyuşmazlıklarda, ilgilinin asker kişi olması şartı aranmaz. Bu kanunun uygulanmasında asker kişiden maksat, Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bulunan veya hizmetten ayrılmış olan subay, askeri memur, astsubay, askeri öğrenci, uzman çavuş, uzman jandarma çavuş, erbaş ve erler ile sivil memurlardır hükmü, aynı kanunun idari davalar ve yargı yetkisinin sınırı başlığı taşıyan 21 nci maddesinde de, 20 nci maddede belirtilen kişileri ilgilendiren ve askeri hizmete ilişkin idari işlemi ve eylemden dolayı açılacak iptal ve tam yargı davalarının doğrudan doğruya ve kesin olarak Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde çözümlenip karar bağlanacağı hükmü yer almaktadır.

Anayasanın ve 1602 sayılı Kanunun bu hükümleri karşısında bir davaya Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde bakılabilmesi için;

1. İdari işlemin bir asker kişi göz önünde tutularak tesis edilmesi veya idari eylemin bir asker kişiye yönelmiş olması, yahut uyuşmazlığın askerlik yükümlülüğünden doğmuş olması,

2. Dava konusu idari işlem ve eylemin askeri hizmete ilişkin bulunması şartlarının birlikte gerçekleşmiş olması gerekir.

Bu yasal mevzuat çerçevesinde davacı .............'nın durumu incelendiğinde, TSK'lerinde halen sivil memur olarak görev yapmakta olan davacının asker kişi olduğunda şüphe bulunmadığı, ancak, dava konusu ek gösterge rakamının sağlık hizmetleri sınıfında fizyoterapist unvanıyla görev yapan ve GATA Sağlık Bilimleri Enstitüsünde Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Ana Bilim Dalı bünyesinde yaptığı yüksek lisans sonrasında Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Dalında Bilim Uzmanı unvanını alan davacıya 3600 yerine 3000 olarak belirlenmesi işleminin askeri hizmete ilişkin olmadığı, bu nedenle 1602 sayılı AYİM Kanununun 20 nci maddesine göre idari işlemin askeri hizmete ilişkin olma şartının gerçekleşmediği anlaşılmakla, davanın görev ve çözüm yerinin Mahkememiz olmayıp Genel İdari Yargı Yeri olduğu sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle;

Davanın Görev Yönünden REDDİNE, (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy