Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 2. Daire 2008/764 Esas 2008/990 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYüksekİdareMahkemesi
Dairesi: 2. Daire
Esas No: 2008/ 764
Karar No: 2008 / 990
Karar Tarihi: 15.10.2008

(2709 S. K. m. 72) (1076 S. K. m. 3, 8) (1111 S. K. m. 5) (1632 S. K. m. 30, 31, 13 Ek. m. 8) (926 S. K. m. 50) (5237 S. K. m. 5, 45) (5349 S. K. m. 2) (5252 S. K. m. 6)

Davacı, 04 Temmuz 2008 tarihinde İzmir Nöb. İdare Mahkemesine verilip bu kanalla gönderilerek, 14 Temmuz 2008 tarihinde Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde kayda geçen dava dilekçesinde özetle; yedek subay aday adayı olarak askerliğine karar alındığını, bilahare hakkında yapılan arşiv araştırması sonucunda Üsküdar 2 nci Ağır Ceza Mahkemesinin 20.01.2000 gün ve Esas No.:1998/196, Karar No.:2000/10 sayılı kararı ile bıçakla adam öldürmeye iştirak etmek suçundan dolayı yedi yıl altı ay ağır hapis cezası ile mahkumiyet kararı olduğu, bu kararın Yargıtay 1 nci Ceza Dairesinin 20.12.2000 gün ve 2000/2704-3668 E.K. sayılı ilamı ile onanmak suretiyle kesinleştiğinin anlaşıldığını, bu şekilde mahkumiyetinin bulunması gerekçe gösterilerek, yedek subay aday adayı olarak askerlik kararının er olarak tadil edilerek 15 aylık er statüsünde askere sevk edilmesinin, memnu hakların iadesine ilişkin karar almış olduğundan dolayı hukuka aykırı olduğunu belirterek, yürütmenin durdurulmasını ve işlemin iptalini talep ve dava etmiştir.

Davacının yürütmenin durdurulması istemi, AYİM İkinci Dairesinin 23 Temmuz 2008 gün ve Gensek No.: 2008/2238, Esas No.:2008/764 sayılı kararı ile reddedilmiştir.

Dava dosyasındaki bilgi ve belgelerin incelenmesinde; dört yıllık fakülte mezunu olan davacının, askerlik kararının yedek subay aday adayı olarak alındığı ve sevkinin Aralık 2007 celbine planlandığı, bilahare hakkında yapılan arşiv araştırması sonucunda davacının Üsküdar 2 nci Ağır Ceza Mahkemesinin 20.01.2000 gün ve Esas No.:1998/196, Karar No.:2000/10 sayılı kararı ile bıçakla adam öldürmeye iştirak etmek suçundan dolayı yedi yıl altı ay ağır hapis cezası ile cezalandırıldığı, bu kararın Yargıtay 1 nci Ceza Dairesinin 20.12.2000 gün ve 2000/2704-3668 E.K. sayılı ilamı ile onanmak suretiyle kesinleştiğinin anlaşıldığı, bu tespit üzerine, davacı hakkında yedek subay aday adayı olarak alınan askerlik kararının tadil edilerek, 15 aylık er statüsünde askere sevkine karar verildiği, davacının memnu haklarının iadesine karar verilmesi nedeniyle adli sicil kaydının olmadığına dair adli sicil sorgulama sonucunu dava dosyasına sunduğu anlaşılmıştır. T.C. Anayasasının 72 nci maddesinde, askerlik hizmetinin her Türk’ün hakkı ve ödevi olduğu, bu hizmetin Silahlı Kuvvetlerde veya kamu kesiminde ne şekilde yerine getirileceği veya getirilmiş sayılacağının kanunla düzenleneceği öngörülmüştür. Anayasanın bu hükmüne uygun olarak askerlik hizmeti, 1111 sayılı Askerlik Kanunu ve 1076 sayılı Yedek Subay ve Yedek Askeri Memurlar Kanununda düzenlenmiştir.

1076 sayılı Kanunun 3 ncü maddesinde, dört yıl ve daha fazla süreli fakülte, akademi, yüksekokul ve enstitüler ile Milli Eğitim Bakanlığınca bunların dengi olduğu kabul edilen yurtdışı öğrenim kurumu mezunu olup ta Türk Silahlı Kuvvetleri Sağlık Yeteneği Yönetmeliğine göre askerliğe elverişli olanlar yedek subay olabilmekte ancak yükümlülerin Silahlı Kuvvetlerin ihtiyaç duyduğu yedek subay miktarından fazla olması halinde isteklilerin, yükümlülüklerini erbaş - er olarak yerine getirebilecekleri, isteklilerin ayrılmasından sonra kalan yükümlüler ihtiyaçtan fazla ise Silahlı Kuvvetlerin ihtiyacının bunların arasından seçilerek saptanacağı, yedek subayların hizmet sürelerinin 12 ay olduğu, hizmet sürelerinin barışta Genelkurmay Başkanlığının teklifi ve Bakanlar Kurulu kararı ile oniki aya kadar indirilebileceği belirtilmiştir. 1111 sayılı Askerlik Kanununun 5 nci maddesinde de, 1076 sayılı Kanun hükmüne tabi yükümlülerden; bu yükümlülüklerini istekleriyle veya seçim sonucu yedek subay adayı olmadıkları için erbaş veya er olarak yerine getireceklerin hizmet süresinin, aynı celbe tabi olup yedek subay adayı olarak ayrılanların hizmet süresinin yarısı kadar olduğu hükmüne yer verilmiştir.

Bugün için yedek subay adayı olarak ayrılanların hizmet süresi 12 ay olarak belirlenmiş olup yedek subay olabilme imkanı ve hakkı mevcutken yedek subay adayı olamadıkları için yükümlülüklerini erbaş ve er olarak yerine getirecek olanların hizmet süresi belirtilen 12 aylık sürenin yarısı olan altı aydır. Bu kapsamda 6 aylık hizmete tabi tutulacak yükümlülerde öncelikle yedek subay adayı olabilme şartı aranacaktır. Yedek subay adayı ve dolayısıyla yedek subay olabilme şartlarını taşımayan kişiler ise 1111 sayılı Askerlik Kanunu gereğince, er statüsünde asker edilecekler ve bunların muvazzaflık hizmet süreleri aynı Kanunun 5 nci maddesi gereğince 15 ay olacaktır.

1076 sayılı Yedek subay ve Yedek Askeri Memurlar Kanununun 8 nci maddesinde Yedek subay adayı olarak askere sevkten evvel veya yedek subay yetiştirilmekte iken aşağıda engel hali olduğu anlaşılanlar askerlik hizmetlerini durumlarına göre er veya erbaş olarak tamamlarlar. - a)1. Türk Silahlı Kuvvetlerinde Subaylıktan çıkarmayı gerektiren bir suçtan mahkum olanlar, - 2. Kamu hizmetlerinden müebbeden yasaklı olanlar, - 3. Hileli müflis olduğu ilan edilenler, - b) Yönetmelikte belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde; - 1. Disiplinsizlik ve ahlaki durumları sebebiyle yedek subay çıkarılması uygun görülmeyenler, - 2. Türk Silahlı Kuvvetlerinin manevi şahsiyetine gölge düşüren veya askerliğin şeref ve haysiyetiyle bağdaşmayacak eylemlerde bulunanlar ile tutum ve davranışlarıyla yasa dışı siyasi, yıkıcı, bölücü ideolojik görüşü benimsemiş olduğu anlaşılanlar, okul disiplin kurallarının vereceği subay olamaz kararı üzerine er olurlar. - c) Yedek subay öğreniminde başarı gösteremeyenler, erbaş olurlar, - Bunların yerine getirecekleri hizmet süresi 1111 sayılı Kanunun 5 nci maddesinin 1 nci fıkrasında belirtilen süre kadardır hükmü öngörülmüştür.

Buna göre; Türk Silahlı Kuvvetlerinde subaylıktan çıkarmayı gerektiren bir suçtan mahkum olanların yedek subaylık statüsünü kazanamayacakları dolayısıyla yedek subay veya bu statüde erbaş ve er olamayacakları, açıkça belirtilmiştir. 1632 sayılı Askeri Ceza Kanununun 30 ncu maddesinde Aşağıda yazılı hallerde subay, astsubay, uzman jandarmalar ve özel kanunlarında bu cezanın uygulanacağı belirtilen asker kişiler hakkında, askeri mahkemeler veya adliye mahkemelerince asıl ceza ile birlikte, Türk Silahlı Kuvvetlerinden çıkarma cezası da verilir. Bu husus mahkeme hükmünde belirilmemiş olsa dahi, Silahlı Kuvvetlerden çıkarmayı gerektirir. - A) Taksirli suçlardan verilen cezalar hariç olmak üzere ölüm, ağır hapis, bir seneden fazla hapis cezası ile hükümlülük halinde, - B) Devletin şahsiyetine karşı işlenen suçlarla basit ve nitelikli zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyeti kırıcı suçtan veya istimal ve istihlak kaçakçılığı hariç kaçakçılık, resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma, Devlet sırlarını açığa vurma suçlarından biriyle hükümlülük halinde,

Taksirli suçlardan verilen cezalar hariç olmak üzere, askeri mahkemelerce üç aydan fazla hapis cezası ile birlikte Türk Silahlı Kuvvetlerinden çıkarma cezası da verilebilir. Aynı Kanunun 31 nci maddesinde Türk Silahlı Kuvvetlerinden çıkarma cezasının niteliği, hükümlünün Silahlı Kuvvetlerden ilişiğinin kesilmesidir. Bu ceza ayrıca bir hükme gerek kalmaksızın- A) Askeri rütbe ve memuriyetlerin kaybedilmesi, - B) Subay, Astsubay, Uzman Jandarma ve Devlet memuru olarak tekrar Türk Silahlı Kuvvetlerine kabul edilmeme, sonuçlarını doğurur. hükümleri yer almıştır.

926 sayılı TSK.leri Personel Kanununun 50/d maddesi ile de Aşağıda belirtilen suçlardan hükümlü olma nedeniyle ayırma: ertelenmiş, para cezasına veya tedbire çevrilmiş, affa uğramış olsalar bile, Devletin şahsiyetine karşı işlenen suçlarla, 1632 sayılı Askeri Ceza Kanununun 131 nci maddesinin birinci fıkrasının az vahim hali hariç basit ve nitelikli zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas, iftira gibi yüz kızartıcı veya şeref ve haysiyet kırıcı nitelikteki suçlardan veya istimal ve istihlak kaçakçılığı hariç kaçakçılık, resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma suçlarından hükümlü olan subaylar hakkında, hizmet sürelerine bakılmaksızın Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu hükümleri uygulanır. hükmü getirilmiştir.

Davacının Üsküdar 2 nci Ağır Ceza Mahkemesinin 20.01.2000 gün ve Esas No.:1998/196, Karar No.:2000/10 sayılı kararı ile bıçakla adam öldürmeye iştirak etmek suçundan dolayı yedi yıl altı ay ağır hapis cezası ile mahkumiyet kararı olduğu, bu kararın Yargıtay 1 nci Ceza Dairesinin 20.12.2000 gün ve 2000/2704-3668 E.K. sayılı ilamı ile onanmak suretiyle kesinleştiği hususunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmamaktadır.

01 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun, Genel Hükümlerine dahil 5 nci maddesinde; bu Kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı, cezalar başlıklı 45 nci maddesinde; suçun karşılığında uygulanan yaptırım olarak cezalar, hapis ve adli para cezası olarak öngörülmüştür.

18 Mayıs 2005 tarih ve 25819 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren, 11 Mayıs 2005 tarih ve 5349 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlülük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 2 nci maddesi ile değişik, 04.11.2004 tarih ve 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlülük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanunun 6 ncı maddesinde Kanunlar da öngörülen ağır hapis cezaları, hapis cezasına dönüştürülmüştür. hükmü yer almıştır.

06 Nisan 2005 tarih ve 25778 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak, 01 Haziran 2005 tarihinden itibaren yürürlüğe giren, 31 Mart 2005 tarih ve 5329 sayılı Askeri Ceza Kanunu ile Disiplin Mahkemeleri Kuruluşu, Yargılama Usulü ve Disiplin Suç ve Cezaları Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 1 nci maddesi ile, 1632 sayılı Askeri Ceza Kanununa eklenen Ek Madde 8’de, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun genel hükümlerinin bu Kanunda yer verilen suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilmiştir.

Yukarıda belirtilen mevzuat değişiklikleri karşısında, gerek Türk Ceza Kanunu uygulamasında, gerekse Askeri Ceza Kanunu uygulamasında 01 Haziran 2005 tarihinden itibaren ağır hapis cezasının kalktığı, kanunlarda yer alan ağır hapis cezalarının hapis cezasına dönüştürüldüğü anlaşılmaktadır.

Yukarıda belirtilen açıklamalar ve mevzuat hükümleri çerçevesinde davacının durumunun değerlendirilmesinde; davacı hakkında verilen ağır hapis cezasının hapis cezası olarak kabulünün ve bu şekilde davacının bu mahkumiyetinin Türk Silahlı Kuvvetlerinde subaylıktan çıkarmayı gerektiren bir suç olup olmadığının öncelikle çözümlenmesi gerekmektedir.

Türk Silahlı Kuvvetlerinde görevli bir subayın hangi suçlardan ne cins ve süreli bir ceza aldığı takdirde subaylıktan çıkarılacağı Askeri Ceza Kanununun 4551 sayılı Kanunla değişik 30 ncu maddesi ile 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun 50 nci maddesine 4699 sayılı Kanun ile eklenen (d) fıkrasında gösterilmiştir. Buna göre, bir seneden fazla hapis cezasıyla hükümlülük hali Askeri Ceza Kanununun 4551 sayılı Kanunla değişik 30/A maddesi uyarınca subaylıktan çıkarılmayı gerektirmektedir. Bu suretle 1076 sayılı Kanunun 8 nci maddesi ile subaylıktan çıkarılmayı gerektiren suçtan mahkum olanların yedek subay statüsüne girmeleri baştan önlenmiştir. Bu çerçevede davacının yedek subay aday adayı olarak alınan askerlik kararının idarece 15 ay er olarak tadil edilmesi işleminde hukuka ve mevzuata aykırı bir yön bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle;

Yasal dayanaktan yoksun DAVANIN REDDİNE, (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy