Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 2. Daire 2008/65 Esas 2009/41 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYüksekİdareMahkemesi
Dairesi: 2. Daire
Esas No: 2008/ 65
Karar No: 2009 / 41
Karar Tarihi: 14.01.2009

(2709 S. K. m. 125) (5271 S. K. m. 172) (353 S. K. m. 107, 108) (2629 S. K. m. 2)

Davacı vekili 04.01.2008 tarihinde AYİM kaydına geçen dava dilekçesi ile özetle; davacının oğlu P.Er ……………’ın Hassa 1.Hd.Tb.1.Hd.Bl.K.lığı emrinde askerlik hizmetini yapmakta iken intihar etmek suretiyle öldüğünün bildirildiğini, ancak intihar olduğu belirtilen olay öncesinde ve sonrasında yaşanan gelişmelerin ölümünün intihar olarak değerlendirilmesini güçleştirdiğini, …………..’ın ölümünden evvel tanzim edilmiş olması gerekirken ölümünden sonra ve onun adına imza atılarak tanzim edilmiş belgeler nedeniyle sahte evrak düzenlenmiş olduğunu ve bu durumun ölüm olayında saklanmaya çalışılan başka unsurların olup olmadığı sorusunu akla getirdiğini, ………….’ın özel yaşamı ve kişiliği göz önünde bulundurulduğunda intiharı düşünecek ve teşebbüs edecek bir yaşam tarzına ve kişiliğe sahip olmadığının görüleceğini, ne ruhsal, ne fiziksel, ne sosyal ne de psikiyatrik bir sorununun olmadığını, diğer taraftan İSKENDERUN Ask.Hst.Psikiyatri servisine sevk edilmiş olmasına rağmen anılan hastanede muayene olamamasına komutanları tarafından bir çözüm üretilemediğini, ayrıca hastane dönüşünde eline silah verilerek nöbet tutmasına izin verilmesinin de davalı idarece dikkatsiz ve sorumsuz davranıldığını gösterdiğini öne sürerek bahse konu ölüm olayı nedeniyle 100.000 YTL maddi, 100.000.YTL manevi tazminatın yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davacının adli yardım istemi AYİM İkinci Dairesinin 16 Ocak 2008 Tarih ve Esas No.:2008/65 sayılı kararı ile reddedilmiştir. Dava dosyasında mevcut bilgi ve belgelerin incelenmesi sonucunda; davacının oğlu olan P.Er ……………..’ın acemi eğitimini tamamlamasını müteakip tertip edildiği 39ncu Mknz.P.Tug. 2.Hd.A.1. Hd.Tb.Garnizon Hudut Birlik K.lığına 06.01.2007 tarihinde katıldığı, burada inşaat ve bakım kısmında görevli iken 10.03.2007 günü 1.Hd.Tb.K.lığına tertip edilerek bu birliğe katıldığı, 15.03.2007 günü 2nolu nizamiyede 07.00-11.00 saatleri arasında nöbet hizmetini ifa etmekte iken saat 07.20 sıralarında ateşli silahla baş-çene bölgesinden yaralanması üzerine olay yerinde hayatını kaybettiği; söz konusu ölüm olayı ile ilgili olarak ADANA 6.Kor.K.lığı As.Savcılığınca yapılan hazırlık soruşturması sonucunda 06.09.2007 gün ve 2007/693-98 E-K sayılı kararı ile …..ölümün intihar sonucu gerçekleştiği, müteveffa …………..’ın ölümü ile ilgili olarak suç şüphesi oluşturacak herhangi bir olaya rastlanmadığı sonucuna varılarak Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı verildiği, bu karara davacı vekilince itiraz edilmesi üzerine GAZİANTEP 5.Zh.Tug.K.lığı As.Mah.nin 13.11.2007 gün ve 2007/1560-555 Evrak-Karar sayılı kararı ile soruşturmanın genişletilmesine karar verildiği, müteakiben 6.Kor. K.lığı As. Savcılığınca soruşturmanın genişletilmesi kapsamında gösterilen hususların ikmal edilmesinden sonra da 5.Zh.Tug. K.lığı As. Mahkemesinin 08.04.2008 gün ve 2008/1029-756 Evrak-Karar-Müt. Sayılı kararı ile; Soruşturma konusu olayda özetle; müteveffa …………..'ın Hatay/Hassa 1. Hd. Tb. 1. Hd. Bl. K.lığı emrinde görevli iken 15.03.2007 günü 2 no lu nizamiyede 07.00-11.00 saatleri arasında nöbetçi olduğu, nöbetine P. Er Yasin AKŞAM ile birlikte kendisine ait 497530 seri numaralı G-3 piyade tüfeği ile gittiği, saat 07.20 sıralarında Yasin'in nöbet kulübesinden yaklaşık 20 mt. kadar uzakta olduğu bir sırada kurma kolu çekme bırakma sesi duyduğu, hemen akabinde 1 el silâh sesini duyduğu, dönüp baktığında ……….'in çenesinin altından vurulmuş olduğunu gördüğü, ………. yanına gittiğinde ………….’in silâhının üzerinde olduğunu gördüğü, bu esnada olay yerine Shh. Uzm. Çvş. ……………..'nın geldiği, ilk gördüğünde ………….'in G-3 silâhının namlusunun ucundaki alev gizleyenin çenesinde açılmış olan yaradan içeri girmiş vaziyette gördüğü, …………'in nabzını kontrol ettiğinde nabzının attığını fark ettiği, bunun üzerine silâhını alarak hemen yarasına tampon yapmaya çalıştığı, bu esnada ambulans çağırdığı, 10 dk. sonra ambulansın olay yerine geldiği, ancak bu arada Deniz'in hayatını kaybettiği, 6.Kor. K.lığı Askeri Savcılığı'nın 06.09.2007 gün ve 2007/693-98 Esas-Karar sayılı kararıyla tanık anlatımları, vizite ve hastane belgeleri birlikte değerlendirildiğinde; …………..'ın psikolojik ya da psikiyatrik rahatsızlığının tespiti ve bunun giderilmesinde kusurlu bir kişinin olmadığı; müteveffanın kanında alkol; kan ve idrarda uyutucu, uyuşturucu ve diğer toksit maddelerden hiç birinin bulunmadığı, ateşli silâh mermi çekirdeği giriş deliği yarasının müstakilen öldürücü nitelikte olduğu, Adana Polis Kriminal Laboratuarında yaptırılan inceleme sonucunda 497530 seri numaralı G-3 piyade tüfeğinin atışına mani mekanik bir arızasının bulunmadığı, olay mahallinde bulunan bir adet boş kovanın 497530 seri numaralı G-3 piyade tüfeğinden atıldığının tespit edildiği, müteveffanın el svaplarında atış artıklarından antimon mevcut olduğu, Ankara Polis Kriminal Laboratuarı'nda yaptırılan inceleme sonucunda müteveffanın boynundaki yaradan çıkan kan örneği ile 497530 sen numaralı G-3 piyade tüfeğinin alev gizleyeninden alınan kan örneklerinin uyumlu olduğunun tespit edildiği, müteveffanın vücudunda herhangi bir darp veya cebir izinin bulunmadığı, tanıkların olay öncesinde iki no lu nizamiye nöbet bölgesinden herhangi bir bağırtı, yüksek ses ya da boğuşma sesinin gelmediğini beyan etmesi birlikte nöbet tuttuğu arkadaşı ………….'ın nöbet kulübesinden 20 mt. uzakta iken kurma kolu çekme ve bırakma sesinin hemen akabinde atışın gerçekleşmiş olması hususları birlikte değerlendirildiğinde ölümün intihar sonucu gerçekleştiği sonucuna varılarak 5271 sayılı CMK. nun 172/1 ve 353 S.K.nun 107 nci maddeleri uyarınca kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği anlaşılmıştır. Müteveffanın ailesinin vekili Av………..'in yukarıda bahsi geçen Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararına karşı 10 sayfadan oluşan itiraz dilekçesi ile soruşturmanın genişletilmesini, dosya içinde mevcut olan belgelerin gerçekliğinin araştırılmasını, müteveffanın gerçek ölüm nedeni ve bu ölümde sorumlulukları olan şahıslar hakkında ceza davası açılmasını talep ettiği anlaşılmıştır. 5 inci Zırhlı Tugay Komutanlığı Mahkemesinin 13.11.2007 tarih ve 2007/1560-555 Evrak-Müt. Sayılı kararı ile; 1-Müteveffanın silâhlı nöbete çıkarılması karşısında müteveffaya gerek 1 nci Hd. Tb. Hiz. Bl. K.lığında gerekse hudut bölük komutanlığında atış eğitimi yaptırılıp yaptırılmadığı, bu bağlamda atış kayıt defterlerinin incelenmediği, sanığın kendisine zimmetli tüfek ile atış yapıp yapmadığının araştırılmadığı; 2- Müteveffanın İskenderun Askeri Hastanesine sevkleri ve buradaki tıbbi müdahaleler ile ilgili Hastane nezdindeki tüm bilgi ve belgelerin dosyaya dahil edilerek oradaki personelin ihmal veya kusurlarının olup olmadığının araştırılmadığı, İskenderun Askeri Hastanesi müracaat kısmının kayıtlarının dosyaya dahil edilmediği; 3- Müteveffanın üzerinden çıkan sim kart vasıtasıyla müteveffanın olaydan önce kimlerle görüştüğünün tespit edilerek bu kişilerin ifadesine başvurulmadığı; 4-………… ve ………..'nın Askeri Savcı tarafından ifadelerinin tespit edilemediği; 5- Birlik Komutanlığının 23.03.2007 tarihli tutanağı ile müteveffanın ailesine teslim edilen müteveffaya ait not defterinin Askeri Savcılık tarafından incelenmediği gerekçe gösterilerek eksikliklerin giderilmesi için 353 sayılı Kanun'un 108/3 ncü maddesi uyarınca soruştun genişletilmesine, soruşturma dosyasının noksanlıklar giderildikten sonra itiraz hakkında bir vermek için Mahkemeye iade edilmesine karar verilmiştir. Zırhlı Tugay Komutanlığı Mahkemesinin soruşturmanın genişletilmesi yönündeki kararının ardından 6. Kor. K.lığı As. Savcılığınca soruşturmanın genişletilerek tamamlandığı; bunun sonucunda müteveffaya acemi birliğinde ve 1nci Hd. Tb. K.lığında atış eğitimi yaptırıldığı, atış ve mekanik nişancılık kayıt defterlerinin ve kartlarının ilgili bölümlerinin getirtilerek incelendiği, müteveffanın kendisine zimmetli tüfek ile atış yaptığı; müteveffanın İskenderun Askerî Hastanesi nezdindeki bilgi ve belgelerinin soruşturma dosyasına dâhil edildiği, Hastane'de psikiyatri polikliniğine gönderilmesine karşın buraya müracaat ederek kayıt yaptırmadığı, böylece Şubat-Mart 2007'de psikiyatrik muayene ve tedavi yaptırtamadığı, 14.03.2007 tarihinde müteveffanın hastaneye giriş kaydını yaptırmadığı, psikiyatri uzmanının 20.02.2007-15.03.2007 tarihleri arasında görev yaptığı mesai günlerinin tespit edildiği, 07-12-14.03.2007 günleri psikiyatri polikliniğinin yoğunluğu, yoğunluk karşısında nasıl bir işlem yapıldığının belirlendiği; müteveffanın üzerinde çıkan 0 538 216 20 99 numaralı sim kartının …………. isimli bir şahsa ait olduğunun, bu sim kartı ile müteveffanın olaydan önce kimseyle görüşmediğinin tespit edildiği; ………………… ve ……………'nın Askeri Savcı tarafından ifadelerinin 11.12.2007 tarihinde alındığı; Birlik Komutanlığının 23.03.2007 tarihli tutanağı ile müteveffanın ailesine teslim edilen müteveffaya ait not defterinin getirtilerek Askerî Savcılık tarafından incelendiği; ancak not defterinde olayı aydınlatabilecek önemde bir bilginin yer almadığının belirlendiği görüldüğünden müteveffa P. Er ……………'ın ölüm olayı ile ilgili olarak herhangi bir kimse halkında herhangi bir suçtan dolayı kamu davasının açılması için yeterli delilin mevcut olmadığı…..” gerekçeleriyle itirazın reddine ve herhangi bir kimse hakkında kamu davasının açılmasına yer olmadığına karar verilmiştir. Davacı vekilinin söz konusu ölüm olayı nedeniyle davalı idareye 19.09.2007 tarihinde müracaat ederek maddi-manevi tazminat ödenmesi isteminde bulunduğu, davalı idarenin yasal süre içerisinde cevap vermemek suretiyle istemi reddetmesi üzerine AYİM’de bu davanın açılmış olduğu anlaşılmıştır.

İdare Hukuku ilkelerine ve T.C. Anayasanın 125 nci maddesine göre, idare kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlüdür. Bu suretle idarenin sorumluluğu Anayasa prensibi olarak kabul edilmiştir. İdarenin sorumluluğunun hangi esaslara göre belirleneceği Anayasada belirtilmemiş olup bu meselenin halli doktrin ve yargı kararlarına bırakılmıştır. Bugün idarenin sorumluluğu hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkelerine dayandırılmaktadır. İster hizmet kusuru, ister kusursuz sorumluluk ilkelerine dayandırılsın idarenin tazminle sorumlu tutulabilmesi için bir zararın varlığı, zararı doğuran eylemin idareye yüklenebilir nitelikte olması, zararlı sonuçla eylem arasında doğrudan bir illiyet bağının bulunması zorunludur.

Somut olayın, davacının oğlu P.Er ………………..’ın askerlik hizmetini yaparken 15.03.2007 tarihindeki intiharı sonucu gerçekleştiğinde şüphe bulunmamaktadır. İdarenin tazminle sorumlu tutulabilmesi için bir zararın varlığının, zarar doğuran eylemin idareye yüklenebilir olmasının ve zararlı sonucu ile eylem arasında doğrudan doğruya bir nedensellik bağının bulunmasının gerektiği açıktır. Bu şartlardan birinin bulunmaması idarenin sorumluluğunu kaldırır. Dava konusu olayda müteveffanın nöbet sırasında kendisini nöbet silahı ile vurarak intihar etmesi eylemini idari nitelikte bir eylem veya böyle bir eylemin sonucu olarak kabul etmeye hukuken imkan bulunmamakla birlikte, müteveffanın amiri ile konuşması neticesinde kıta tabibine, kıta tabibinin de değerlendirmesi sonucu İskenderun Asker Hastanesi psikiyatri servisine sevkinin uygun görüldüğü, ancak müteveffanın ayrı tarihlerde 4 kez hastanenin psikiyatri servisine sevk edilmesine rağmen muayene ve tedavisinin yapılamadığı, hatta bir doktor karşısına dahi çıkarılamadığı ve son muayene olamadığı günü takip eden gün intiharının gerçekleştiği göz önüne alındığında, meydana gelen olayda idarenin müteveffanın muayene ve tedavisini sağlayamamasının intihar olayında katkıda bulunan bir neden olduğu, ancak İntihar olayının, ilgilinin kendisini bilerek, görev gereği kendisine teslim edilen silah ile vurması şeklinde meydana gelmesinin, müteveffanın müterafik kusurunu oluşturduğu, tüm bu sebeplerle davacının zararının müteveffanın müterafik kusuru da dikkate alınarak davalı idarece, hizmet kusuru ilkesi gereğince karşılanması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

Mahkememizin yerleşmiş içtihatları uyarınca T.C. Emekli Sandığı iştirakçisi olmayan kimselerin kamu hizmetinin ifası sırasındaki zararları halinde T.C. Emekli Sandığı Genel Müdürlüğünce bağlanan aylıklar ve ödenen tütün ikramiyeleri yarar kabul edilerek maddi zararlardan düşülmekte, diğer taraftan 2629 sayılı Kanun kapsamında ödenen tazminat, maddi ve manevi zararlar karşılığı ödendiğinden bunlar da yarar kabul edilerek maddi zararlardan düşüldüğünden bu hususlar araştırılmıştır.

Maddi tazminat isteminde bulunan davacı annenin maddi zararlarının tespiti amacıyla bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, resen seçilen bilirkişi tarafından düzenlenerek Mahkememize ibraz edilen 13.11.2008 tarihli bilirkişi raporunda; davacı annenin maddi tazminat hak edişinin 34.412.00 TL. olduğu belirtilmiştir.

Taraflara tebliğ edilen bilirkişi raporuna davalı idare tarafından itiraz edilmişse de; bilirkişi hesaplama yöntemi Mahkememizce kabul edilen kıstaslara, ilmi verilere ve yerleşmiş içtihatlara uygun olduğundan bilirkişi raporu doğrultusunda, müteveffanın müterafik kusuru da dikkate alınarak, uygulama yapılmıştır.

Davacıya duyduğu ve ömür boyu duyacağı acı ve ıstıraplarını kısmen de olsa karşılayabilmek amacıyla olayın meydana geliş şekli, tarihi, davacının askerlik statüsü, davacının sosyal durumu, paranın alım gücü ve müteveffanın müterafik kusuru da dikkate alınarak uygun miktarlarda ve olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte manevi tazminat verilmesi de kabul edilmiştir.

Açıklanan nedenlerle;

1. Davacı Anne …………..’a bilirkişi raporu uyarınca müteveffanın müterafik kusuru da dikkate alınarak, 17.000,00 TL.(ONYEDİBİN TÜRK LİRASI) MADDİ TAZMİNAT VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,

2. Davacı Anne ………….’a, takdiren, müteveffanın müterafik kusuru da dikkate alınarak, 6.000,00 TL.(ALTIBİN TÜRK LİRASI) MANEVİ TAZMİNAT VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,

3. Hükmedilen maddi tazminat miktarına müteveffanın yeniden gelir elde edebileceği farz edilen muhtemel terhis tarihinden iki ay sonraki 24 Nisan 2008 tarihinden itibaren ödeme tarihine kadar yıllık %9 (YÜZDE DOKUZ) yasal faiz YÜRÜTÜLMESİNE,

4. Hükmedilen manevi tazminat miktarına olay tarihi olan 15 Mart 2007 tarihinden ödeme tarihine kadar yıllık %9 (YÜZDE DOKUZ) yasal faiz YÜRÜTÜLMESİNE, (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy