Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 2. Daire 2008/403 Esas 2009/446 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYüksekİdareMahkemesi
Dairesi: 2. Daire
Esas No: 2008/ 403
Karar No: 2009 / 446
Karar Tarihi: 15.04.2009

(2709 S. K. m. 125) (1602 S. K. m. 71) (492 S. K. m. 13)

Davacılar vekilinin 22.06.2007 tarihinde İstanbul İdare Mahkemesinde ,28.06.2007 tarihinde ise AYİM'de kayda geçen dava dilekçesinin AYİM 2 nci Dairesinin 11.07.2007 tarih ve Esas No.:2007/687, Karar No.:2007/617 sayılı kararı ile reddine karar verilmesini müteakip 07.08.2007 tarihinde İstanbul İdare Mahkemesinde ,10.08.2007 tarihinde ise AYİM'de kayda geçen dava dilekçesinde davalı idareye tazminat istemi ile ön müracaatta bulunulmadığını belirttiğinden AYİM 2 nci Dairesinin 12.09.2007 tarih ve Esas No.:2007/782, Karar No.:2007/677 sayılı kararı ile dilekçenin görevli mercie tevdiine karar verilmesi sonrasında 11.12.2007 tarihinde İstanbul İdare Mahkemesinde ,14.12.2007 tarihinde ise AYİM'de kayda geçen kayda geçen dava dilekçesinde özetle; davacılar yakını Dz.Mhf. Er..............'in 13.07.2006 tarihinde, nöbet hizmeti esnasında, aynı birlikte görevli diğer nöbetçi Er ......... tarafından, nöbet silahı ile vurularak öldürüldüğünü, olayın idare ajanı er ...........'nın emir ve talimatlara uymaması, nöbet görevinin ifası esnasında kamu malını korunmaya çalışılırken meydana gelmesi, hizmetin ifasının idare tarafından emredilmiş olması, idarenin nezaret ve kontrol eksikliğinin bulunması, maktulün tehlike anında olay mahallini terk etme iradesinin mevcut olmaması, olayın gerçekleşmesinde müteveffanın şahsi kusurunun bulunmaması ve sanığın asli kusurlu olması, suçun kamuya ait silah ve mermi kullanılarak işlenmiş olması hususları dikkate alındığında idarenin tehlike riski ilkesi ve hizmet kusuru ilkesi gereği hem kusurlu hem de kusursuz sorumluluğunun doğduğunu belirterek davacı anne.............'a 25.000 TL maddi ve 20.000 TL. manevi tazminatın, davacı baba .............'a 20.000 TL.maddi ve 15.000 TL. manevi tazminatın, davacı kardeş ...............'a ise 10.000 TL. manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Dava dosyasındaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; Çanakkale Boğaz K.lığma bağlı Güvenlik Tabur K.lığı 1.Güvenlik Bölük K.lığı emrinde görevli Dz.Mhf.Er ...............'nın 13.07.2006 günü 21.00-01.00 saatleri arasında 20 nolu kulübe ve aynı zamanda devriye nöbetçisi Dz.Mhf.Er .............'in aynı gün 20.00-24.00 saatleri arasında 28 nolu kulübe ve aynı zamanda devriye nöbetçisi, müteveffa Dz.Mhf.Er...........'in ise yine aynı gün 25 nolu kulübe nöbetçi olarak görevlendirildikleri, devriye nöbetçileri olan Dz.Mhf.Er...........ve Dz.Mhf.Er.............'in saat 21.30 civarında müteveffa Dz.Mhf.Er ..........'in nöbet tuttuğu 25 nolu nöbet kulübesine geldikleri, bu sırada nöbet kulübesinde bulunan müteveffa Dz.Mhf.Er .............'m nöbet kulübesinden çıkarak devriye nöbetçilerinin yanına geldiği, bu sırada 25 nolu nöbet kulesinin alt duvarının tahrip olduğunu gören Dz.Mhf.Er .............'nın eliyle bu duvara dokunduğu, müteveffa Dz.Er ...........'in ...........'ya elleme daha beter yaparsın kabasakal dediği, Dz.Mhf.Er ..............'nın müteveffa Dz.Er ...........'a bana kabasakal deme diyerek karşılık verdiği, bunun üzerine müteveffanın Dz.Mhf.Er...........'ya kabasakalsın oğlum, sana niye kabasakal diyorlar o zaman diye sorduğu, Dz.Mhf.Er .............'nın erkek adamın sakalı olur, sen kendi haline baksana diye cevap verdiği, müteveffanın benim halimde ne varmış kabasakal diyerek kabasakal delmeye devam ettiği, bu sözlere sinirlenen Dz.Mhf.Er...........'nın bana kabasakal diyenin anasını sikeyim dediği, bu söze karşılık müteveffa................'in bana küfür etme, doğru konuş kabasakal diye karşılık verdiği, bu duruma sinirlenen Dz.Mhf.Er .................'nın bana kabasakal dersen vururum dediği ve omzunda asılı bulunan 356452 seri nolu G-3 Piyade Tüfeğinin namlusunu aşağıya doğru tevcih ederek kurma kolunu çekip bıraktığı, silahın atım yatağına mermi sürdüğü, Dz.Mhf.Er ..............'nın kurma kolunu çekip bıraktığını gören müteveffanın Dz.Mhf.Er...........'ya ait silahın namlusundan tutarak kendi göğsüne yasladığı ve Dz.Mhf.Er.............'ya hadi vursana adam vurmak kolay mı dediği, bu esnada Dz.Mhf.Er...........'nın silahın emniyetini açıp tetiğe bastığı, silahtan çıkan bir adet mermi çekirdeğinin müteveffa .............'in göğsünden girip sırtından çıktığı, öldürücü nitelikte yaralanan müteveffanın olay yerinde öldüğü, olayla ilgili ceza kovuşturması yapan Kuzey Deniz Saha Komutanlığı As.Mah.nin 14.03.2007 tarih ve 2007/380 E. ve 2007/122 K.sayılı kararı ile.............'nın, davacılar yakım.............'ı kasten öldürmesinden dolayı haksız tahrik altında kasten adam öldürmek suçundan 15 yıl hapis cezası ile mahkumiyetine karar verildiği, bu kararın Askeri Yargıtay incelemesinden geçerek onandığı, bilahare 22.06.2007 tarihinde İstanbul İdare Mahkemesinde, 28.06.2007 tarihinde ise AYİM'de kayda geçen dava dilekçe ile süresinde iş bu davanın açıldığı anlaşılmıştır.

Anayasanın 125 nci maddesine göre idare kendi eylem ve işlemlerinde doğan zararları ödemekle yükümlüdür. Bu açıdan idarenin sorumluluğu Anayasa prensibi olarak kabul edilmiştir. Ancak Anayasada idarenin sorumluluğunun hangi esaslara göre belirleneceği belirtilmemiş olup bu sorunun çözümü öğreti ve yargı kararlarına bırakılmıştır. Genel kabule göre idarenin sorumluluğu hizmet kusuru ve kusursuz sorumluluk esaslarına dayandırılmaktadır. Hangi esas üzerinde temellendirilirse temellendirilsin genel olarak idarenin tazminle sorumlu tutulabilmesi için, bir zararın varlığı, zararı doğuran eylemin idareye yüklenebilir olması, zararlı sonuç ile eylem açısından doğrudan doğruya bir nedensellik bağının bulunması zorunludur.

Davacıların yakını Dz.Mhf.Er ...........'in ölüm olayının askerlik ve nöbet hizmetinin ifası sırasında meydana geldiği konusunda taraflar arasında bir tereddüt yoktur. Davacıların yakını ile devriye nöbetçisi olan Dz.Mhf.Er .......... arasında nöbet yerindeki tahrip olmuş bir duvara Dz.Mhf.Er ...........'nın dokunması ile başlayan ve davacıların yakınının sarf ettiği kabasakal benzetmesi ile büyüyen tartışma sonucunda Dz.Mhf.Er .............tarafından idareye ait silahla ve idare ajanının suç sayılan kasti eylemi ile vurularak öldürüldüğü anlaşılmaktadır.

İdarenin hukuki sorumluluğu için bir zararın varlığı; zarara yol açan eylemin idareye yüklenebilir nitelikte olması ve zararla eylem arasında illiyet bağının bulunması yeterlidir. İlliyet bağının kesilmiş sayılması için zararın tümüyle hizmete ve idare tüzel kişiliğine yabancı unsurlardan doğması gerekmektedir.

Davacılar yakınının ölüm olayının davalı idare ajanının suç teşkil eden eylemi ve idareye ait silahla gerçekleştiği, meydana gelen zararla eylem arasında sıkı bir illiyet bağının bulunduğu, olayda davacılar yakınının kabasakal benzetmesi ve silahın namlusunu tutarak vur vuracaksan adam vurmak kolayını diye sarf ettiği haksız tahrik oluşturan sözleri ile müterafık kusurunun bulunduğu, bu nedenle zararın zarar gören üzerinde bırakılmayarak topluma yayılmasının adalet, eşitlik, hakkaniyet esaslarına uygun düşeceğinden, davacılarının zararlarının kusursuz sorumluluk ilkesine göre karşılanması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

Mahkememizin yerleşik içtihatları uyarıca olay sebebiyle T.C. Emekli Sandığınca bağlanan aylık ve yapılan ödemeler yarar kabul edilerek davacıların maddi zararlarından düşüldüğünden bu husus araştırılmış, T.C. SGK. Emekli Sandığı Tahsisler Daire Başkanlığının 24.06.2008 gün ve B.07.B1.EMS.0.10.09.01/86.374.028 sayılı yazısı ile davacılara Vazife Malullüğü Tespit Kurulunun 30.04.2008 tarih ve 348 sayılı kararı uyarınca 5434 sayılı Yasanın vazife malullüğüne ilişkin hükümlerinin uygulanması imkanının bulunmaması nedeni ile vazife malullüğü yetim aylığı bağlanamadığı ve ek ödeme (tütün ikramiyesi) yapılamadığı bildirilmiştir.

T.C. SGK. Emekli Sandığı Tahsisler Daire Başkanlığının 5434 sayılı Yasanın vazife malullüğüne ilişkin hükümlerinin uygulanması imkanının bulunmaması nedeni ile vazife malullüğü yetim aylığı bağlanmaması işleminin iptali istemi ile AYİM Üçüncü Dairesinde açtıkları iptal davası ile ilgili olarak AYİM Üçüncü Dairesinin 26 Mart 2009 tarih ve Esas No.:2009/135,Karar No.:2009/308 sayılı karan ile meydana gelen olayın vazifenin sebep ve tesiri ile meydana gelmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.

Bu hale nazaran başkaca maddi yarar sağlamayan davacı anne ve babanın maddi zararlarının tespiti amacıyla resen seçilen bilirkişi tarafından düzenlenerek Mahkememize ibraz edilen 24.10.2008 tarihli bilirkişi raporunda, davacı anne .............'in 33.609 TL., davacı baba ...........'in ise 21.667 TL. maddi tazminat hakedişinin bulunduğu bildirilmiştir.

Taraflara tebliğ edilen ve itiraz edilmeyen bilirkişi raporuna karşı davacılar vekilleri 04.12.2008 tarihinde AYİM kayıtlarına giren dilekçesi ile; bilirkişi raporu uyarınca maddi tazminata hükmedilmesini, manevi tazminata ise istemleri gibi karar verilmesini talep ettikleri beyanında bulunmuştur. Mahkememizce kabul edilen kıstaslara ve ilmi verilere uygun bulunduğundan 24.10.2008 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda işlem yapılmıştır.

Tüm davacılara olay sebebiyle duydukları ve ömür boyu duyacakları acı ve ızdırabı kısmen de olsa karşılayabilmek amacıyla olayın meydana geliş şekli, tarihi, müteveffanın askerlik statüsü, davacıların sosyal durumları, müteveffanın olayın oluşumunda müterafik kusuru, paranın alım gücü ve işletilecek yasal faiz dikkate alınarak uygun miktarda manevi tazminat verilmesi kabul edilmiştir.

Açıklanan nedenlerle;

1. Bilirkişi raporu uyarınca ve müteveffanın müterafik kusuru dikkate alınarak davacı baba ...........'a 15.000,00 TL. (ONBEŞBİN TÜRK LİRASI), davacı anne ...........'a 20.000,00 TL. (YİRMİBİN TÜRK LİRASI) MADDİ TAZMİNAT verilmesine, fazlaya ait istemlerinin REDDİNE,

2. Takdiren ve müteveffanın müterafik kusuru nazara alınarak davacı baba ..............'a ve davacı anne .............'a ayrı ayrı 8.000,00'er TL. (SEKİZBİNER TÜRK LİRASI) davacı kardeş .............'a 3.000,00 TL. (ÜÇBİN TÜRK LİRASI) MANEVİ TAZMİNAT VERİLMESİNE, fazlaya ait istemlerinin REDDİNE,

3. Hükmedilen maddi tazminat miktarına davacılar yakınının yeniden gelir elde edeceği varsayılan 20.07.2007 tarihinden ödeme tarihine kadar yıllık %9 (YÜZDE DOKUZ) yasal faiz YÜRÜTÜLMESİNE,

4. Hükmedilen manevi tazminat miktarlarına olay tarihi olan 13.07.2006 tarihinden ödeme tarihine kadar yıllık %9 (YÜZDE DOKUZ) yasal faiz YÜRÜTÜLMESİNE,

5. 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanununun 71 nci maddesi gereğince yargılama giderlerinin DAVALI İDAREYE YÜKLETİLMESİNE, ancak 492 sayılı Harçlar Kanununun 13/j maddesi uyarınca harçtan muaf tutulan davalı idare aleyhine HARCA HÜKMEDİLMESİNE YER OLMADIĞINA,

6. Davacılar tarafından peşin yatırılan ve sarf edilen 36,00 TL. (OTUZALTI TÜRK LİRASI) posta giderinin davalı idareden alınarak DAVACILARA VERİLMESİNE,

7. Davacılar tarafından peşin yatırılan ve sarf edilen 140,00 TL. (YÜZKIRK TÜRK LİRASI) bilirkişi ücretinin davada haklılık oranına göre, 31,00 TL.'nın (OTUZBİR TÜRK LİRASI) DAVACILAR ÜZERİNDE BIRAKILMASINA, 109,00 TL.'nın (YÜZDOKUZ TÜRK LİRASI) davalı idareden alınarak DAVACILARA VERİLMESİNE,

8. Davacılar tarafından peşin yatırılan 1.244,20 TL. (BİNİKİYÜZKIRKDÖRT TÜRK LİRASI YİRMİ KURUŞ) harcın istemleri halinde DAVACILARA İADESİNE,

9. Hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarları üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince ayrı ayrı nispi olarak hesap edilen 6.180,00TL. (ALTIBİNYÜZSEKSEN TÜRK LİRASI) avukatlık ücretinin davalı idareden alınarak DAVACILARA VERİLMESİNE,

10. Dava duruşmalı görüldüğünden reddedilen maddi ve manevi tazminat miktarları üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince ayrı ayrı nispi olarak hesap edilen (reddedilen manevi tazminat miktarı yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10. maddesi dikkate alınarak hesap edilen) 3.480,00 TL. (ÜÇBİNDÖRTYÜZSEKSEN TÜRK LİRASI) avukatlık ücretinin davacılardan alınarak DAVALI İDAREYE VERİLMESİNE, (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy