Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 2. Daire 2008/135 Esas 2008/1033 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYüksekİdareMahkemesi
Dairesi: 2. Daire
Esas No: 2008/ 135
Karar No: 2008 / 1033
Karar Tarihi: 15.10.2008

(1111 S. K. m. 1, 2, 10, 86) (403 S. K. m. 6) (2709 S. K. m. 72)

Davacı vekili 07.01.2008 tarihinde Edirne İdare Mahkemesi’nde, 14.01.2008 tarihinde AYİM’de kayda geçen dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 1991 yılına kadar Bulgaristan’da yaşayarak zorunlu göçe tabi tutulup ailesi ile birlikte 1992 yılında Türkiye’ye göç ettiğini, 26.02.2002 tarihinde Türk Vatandaşlığına alındığını, Bulgaristan vatandaşlığını da koruyarak çifte vatandaş olduğunu, müvekkilinin askerlik görevini Bulgaristan’da 08.01.2002-07.10.2002 tarihleri arasında yaparak terhis belgesini aldığını, ancak davalı idarece dava konusu işlemle hukuka aykırı bir şekilde müvekkilinin Türkiye’de tekrar askere çağrılarak askerlik hizmeti yapmasının istenildiğini öne sürerek, tesis edilen yeniden askere sevk işleminin iptaline ve yürütmenin durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacının yürütmenin durdurulması istemi Askeri Yüksek İdare Mahkemesi İkinci Dairesi’nin 02.04.2008 gün ve 2008/136-135 Gensek - Esas nolu kararı ile kararı ile kabul edilmiştir.

Dava dosyasında mevcut bilgi ve belgelerin incelenmesi sonucunda; 26.03.1982 doğumlu olan davacının Bulgaristan vatandaşı iken Bakanlar Kurulunun 06.12.2001 tarih ve 2001/3428 sayılı kararı ile 403 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun 6 ncı maddesi uyarınca yabancı statüsünde Türk Vatandaşlığına alındığı, askerlik şubesince de davacının Türk Vatandaşlığına alındığı tarih olan 06.12.2001 tarihi itibariyle 1982 doğumlu yerli erbaş ve erler gibi askerlik hizmetine tabi tutularak yoklama kaçağı takibine alındığı ve 08.07.2003 tarihinde lise mezunu 1111 sayılı Kanunun 86 ncı madde cezasız statüsüyle son yoklama işlemlerinin yapıldığı, müteakiben 08.07.2003 tarihli dilekçesi ile lise mezunu olması nedeniyle sevk tehiri hakkını kullanmak istemesi üzerine askere sevkinin 31.12.2004 tarihine kadar ertelendiği, Trakya Üniversitesi Edirne Meslek Yüksek Okulu Md.lüğünün 15.10.2003 tarih ve 5752 - 80 sayılı öğrenci durum belgesine istinaden sevk tehirinin 31.10.2007 tarihine kadar uzatıldığı, 02.05.2007 tarihinde de mezun olduğunun bildirilmesi üzerine 1111 sayılı Kanunun 28 inci madde hükmü uyarınca son yoklama işlemlerinin yapıldığı ve askere sevkinin tekrar 31.12.2009 tarihine kadar tehir edildiği, bu itibarla davacının 21.02.2010 tarihinde askere sevke tabi olduğu, diğer taraftan davacının 16.07.2007 tarihli dilekçesi ile askerlik şubesine müracaat ederek Bulgaristan’da 08.01.2002 -07.10.2002 tarihleri arasında askerlik hizmeti yapmış olması nedeniyle Türkiye’deki askerlik hizmetinden muaf tutulması isteminde bulunduğu, Edirne As.Şubesi Bşk.lığının 18.07.2007 gün ve As.Ş.: 0526 -1058-07/2.Ks.5707 -9 sayılı yazısı ile isteminin reddedildiği, müteakiben davacının Türkiye’de yeniden askere sevk edilme işleminin iptali istemiyle 10.09.2007 tarihinde kayda geçen dava dilekçesiyle Danıştay’da dava açtığı, dava dilekçesi ve eklerinin Danıştay 10 uncu Dairesi’nin bila tarih ve 2007/6158 sayılı yazısı ile görev ve yetki yönünden Ankara İdare Mahkemesine gönderildiği, Ankara 4.İdare Mahkemesi’nin 12.12.2007 tarih ve 2007/1448-2487 E-K sayılı kararı ile davaya bakmaya Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verildiği, kararın davacı vekiline 04.01.2008 tarihinde tebliğ edildiği, müteakiben 07.01.2008 tarihinde kayda geçen dava dilekçesi ile AYİM’de bu davanın açılmış olduğu anlaşılmıştır. Anayasa’nın Vatan hizmeti başlıklı 72 nci maddesi Vatan hizmeti, her Türk’ün hakkı ve ödevidir. Bu hizmetin silahlı kuvvetlerde veya kamu kesiminde ne şekilde yerine getirileceği veya getirilmiş sayılacağı kanunla düzenlenir hükmünü amirdir.

1111 sayılı Askerlik Kanunu’nun 1’inci maddesine göre; Türk Cumhuriyeti tebaası olan her erkek, iş bu kanun mucibince askerlik yapmaya mecburdur. Birden fazla tabiiyetli olanların askerlik hizmeti ise aynı Kanununun 2 nci maddesinde düzenlenmiş olup söz konusu madde Askerlik çağı her erkeğin esas nüfus kütüğünde yazılı olan yaşına göredir ve yirmi yaşına girdiği sene Ocak ayının birinci gününden başlayarak 41 yaşına girdiği sene Ocak ayının birinci gününde bitmek üzere en çok yirmibir sene sürer. Bu süre, Genelkurmay Başkanlığının göstereceği lüzum, Millî Savunma Bakanlığının teklifi ve Bakanlar Kurulu Kararıyla 5 yıla kadar uzatılabilir veya kısaltılabilir. Yerli nüfus kütüklerinin birinde yazılı olmayan kimselerin yabancı kütükleri yerli kütükleri gibi sayılır.

Muhacirlerin askerlik çağlarının başlangıcı, geldikleri yılda nüfus kütüklerine geçen yaşlarına ve bu esasa göre hesap olunur. Nüfus doğum kâğıtlarında doğumlarının ay ve günü yazılı olmayanların doğum günleri yılın temmuzunun birinci günü sayılır.

Geldikleri yıl ikinci kanun birinde 22 yaşını bitirmiş olanlar muvazzaf hizmete tâbi tutulmayıp yaşıtları erbaş ve er arasına yedeğe geçirilirler. Bu gibilerin her ne sebeple olursa olsun nüfus kütüğüne yazılmalarının gecikmiş olması, geldikleri zaman yaşlarına göre başlayacak olan askerlik çağlarını geciktirmez. Bunlar nüfus kütüğüne yazıldıkları tarihten başlayarak iki yıl geçmedikçe talim, manevra ve başka iş için silâh altına çağırılmazlar. (Dördüncü fıkra mülga: 27/7/1970 -1315/3 md.)

Hükümetçe iskân edilmeyenler veya Hükümetin gösterdiği yerde yurt tutmak istemeyenler yalnız iki yıllık geciktirme hakkından istifade ederler.

Memleketlerinde tahsilleri yedek subay yetişecek derecede olup ta, geldikleri tarihte 22 yaşını bitirmiş olanlarla memleketlerinde askerlik yapmış ve fakat 22 yaşını bitirmemiş bulunanlardan yedek subay olmak isteyenler ve geldikleri tarihte, 22 yaşını bitirmemiş ve memleketlerinde askerlik etmemiş olanlar iki yıl geciktirme müddetinden sonra 1076 sayılı kanun hükümlerine tâbi tutulurlar.

Muhacirler arasında önce tâbi oldukları Hükümet ordusunda yedek veya muvazzaf subay olanlardan lâzım olan evsafı taşıyanlar staja tâbi tutularak, yedek subaylığa geçirilirler. Umumî seferberlikte muafiyet yoktur.

Ancak nüfus kütüğüne kayıt olundukları tarihten başlayarak üç ay geçmemiş olanların silâh altına alınmaları üç ayın sonuna bırakılır. Bir yıl içinde nüfus kütüğüne kayıtlarını yaptırmayanlar yukarıdaki muafiyetten istifade edemezler.

Eski memleketlerinde askerlik ettiklerini veya bunun yerine bedel verdiklerini tevsik edenler tekrar muvazzaf hizmete tabi tutulmayıp yaşıtları yerli erbaş ve er ile yedeğe geçirilirler. Türkiye içinde bir iskân mıntıkasından diğer bir iskân mıntıkasına Hükümetçe naklolunarak yerleştirilen vatandaşlardan muvazzaf hizmete tâbi olup ta bunu henüz yapmamış olanların bu hizmetleri, yerleşecekleri yere vardıkları tarihten başlayarak iki yıl geciktirilir. (Son cümle mülga: 27/7/1970 -1315/3 Md.) Kanunen muhacir tanınmayan mülteciler ve ecnebilerden Türk vatandaşlığına girenler vatandaşlığa alındıkları tarihte hangi yaşta iseler o yaştaki yerli erbaş ve er gibi askerliklerini yaparlar.

(Ek fıkra: 25/4/1938 - 3370/1 md.; mülga: 27/7/1970 -1315/3 md.)

(Ek fıkra: 6/11/1981 - 2550/1 md.) Türk vatandaşlarından, Kıbrıs Türk Federe Devletinde askerlik yaptıklarını tevsik edenler tekrar muvazzaf hizmete tabi tutulmazlar.

(Ek fıkra: 21/5/1992 - 3802/l md.) Bakanlar Kurulu Kararıyla belirlenecek esaslara göre; yurt dışında doğan ve ikamet edenler ile kanuni rüşt yaşına kadar yabancı bir ülkeye gitmiş olanlardan bulundukları ülke vatandaşlığını da kazanan Türk vatandaşları, talepleri halinde, durumlarına uyan ve Kanunun öngördüğü askerlik statülerinden biri içerisinde askerlik mükellefiyetlerini 38 yaşını tamamladıkları yılın sonuna kadar yerine getirebilirler veya tabiiyetinde bulundukları diğer ülkede askerlik yapmış olduklarını belgelemek kaydıyla mükellefiyetlerini yerine getirmiş sayılırlar. Bunların 38 yaş sonuna kadar askerlikleri ertelenmiş kabul edilir. hükmüne amirdir.

Aynı Kanunun 10/10 uncu maddesinde de; ...Türkiye'ye girdikleri tarihte yirmiiki yaşını doldurmuş veya geldikleri memlekette askerlik yapmış oldukları anlaşılan, Türkiye Cumhuriyeti uyruğuna girmiş göçmenler asker edilmezler... hükmü öngörülmüştür.

1111 sayılı Askerlik Kanunu’nun 2’inci maddesinin 2 - 9’uncu fıkralarında (dahil) muhacir (göçmen) statüsünde bulunanların, 10’uncu fıkrasında da kanunen muhacir (göçmen) tanınmayan mülteciler ve yabancılardan Türk Vatandaşlığına alınanların askerlik hizmetini ne şekilde yerine getirecekleri ya da getirmiş sayılacakları hüküm altına alınmıştır. Keza, aynı Kanunun 10/10 uncu maddesinde de Türkiye Cumhuriyeti uyruğuna girmiş göçmenler ile ilgili düzenlenmeye yer verilmiştir.

Dava dosyasındaki bilgiler, davacının şahsi dosyası ve yukarıda ayrıntılı olarak açıklanan yasal mevzuat göz önüne alındığında, davacının Bulgaristan vatandaşı iken Bakanlar Kurulunun 06.12.2001 tarih ve 2001/3428 sayılı Kararı ile 403 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanunu’nun 6’ncı maddesi uyarınca yabancı statüsünde iken Türk Vatandaşlığına alınmış olduğu, bu itibarla davacının muhacir (göçmen) statüsünde olmadığı göz önüne alınarak 1111 sayılı Askerlik Kanunu’nun 2 inci maddesinin 10’uncu fıkrasındaki muhacir tanınmayan mülteciler ve ecnebilerden Türk vatandaşlığına girenler vatandaşlığa alındıkları tarihte hangi yaşta iseler o yaştaki yerli erbaş ve er gibi askerliklerini yaparlar şeklindeki düzenlemeye tabi olduğu, davacının yabancı statüsünde iken 06.12.2001 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı ile Türk Vatandaşlığına alınmış olduğu, bu itibarla Türk Vatandaşlığına alındığı tarih olan 06.12.2001 tarihi itibariyle 1982 doğumlu olması nedeniyle 19 yaşında olması karşısında 1111 sayılı Askerlik Kanununun 2 nci maddesinin 10 uncu fıkrası uyarınca bu yaştaki yerli erbaş ve erler gibi son yoklama işlemleri için takibe alındığı, müteakiben yasal sevk tehiri hakları tanınarak askere sevkinin 31.12.2009 tarihine kadar ertelenmiş olduğu, yabancı statüsünde Türk Vatandaşlığına alındığı 06.12.2001 tarihinden sonraki 08.01.2002 -07.10.2002 tarihleri arasında Bulgaristan’da yapmış olduğu askerlik hizmetinin Türkiye’de yapması gereken askerlik hizmetinden muafiyet sağlamayacağı göz önüne alınarak davalı idarece tesis edilen askere sevk işleminde mevzuata ve hukuka aykırı bir yön bulunmadığı, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle;

Yasal dayanaktan yoksun bulunan DAVANIN REDDİNE, (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy