Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 2. Daire 2007/871 Esas 2009/195 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYüksekİdareMahkemesi
Dairesi: 2. Daire
Esas No: 2007/ 871
Karar No: 2009 / 195
Karar Tarihi: 18.02.2009

(2709 S. K. m. 2, 5, 10, 11, 36, 37, 125, 141, 146) (1602 S. K. m. 52) (1111 S. K. m. 2, Ek. m. 1)

Davacı vekili, 18.09.2007 tarihinde AYİM kayıtlarına giren dava dilekçesinde ve 07.01.2008 tarihinde kayıtlara giren cevaba cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin 14 Aralık 1985 - 14 Şubat 1986 tarihleri arasında Burdur'daki 58 nci Topçu Tug.Özel Tb.Ölçme Bl.K.lığı emrinde 1111 sayılı Kanunun dövizle askerlik hizmeti ile ilgili maddeleri ve Dövizle Askerlik Hizmeti Uygulaması Hakkındaki Yönetmelik hükümlerine uygun olarak kısa dönem askerliğini yaparak terhis olduğunu, MSB.lığı ASAL D.Bşk.lığının 02 Mayıs 2006 tarihli yazısı üzerine, davacının Akdeniz Tur.Sey.ve Tic.AŞ. nin 1999 yılına kadar çalışanı olarak gözüktüğünün ve 1980'li yıllarda yurt dışında ücretli olarak çalıştığının, işçi izni ile oturma iznine sahip olduğunun, yurt dışında kazancını kendisinin temin ettiğinin anılan tarihler arasında yurt dışına herhangi bir transfer yapılmadığının cevap olarak bildirildiğini, davacının yurt dışında çalıştığına ve yurt dışında çalıştığı tarihlere ilişkin belgelerin ve yurt dışından kendisine ödenen ücretlere ilişkin belgelerin mevcut olduğunu, ancak Kuşadası Askerlik Şb.Bşk.lığının 07 Eylül 2007 tarihli yazısı ile davacının dövizle askerlik hizmeti kapsamından çıkartılarak kalan askerlik hizmetini tamamlamak üzere yeniden askere sevk edilmek istendiğini, bu işlemin hukuka aykırı olduğunu, olayın genel akışı, bütünlüğü çerçevesinde ve dövizle askerlik yaptığı ve terhis tarihinden itibaren 22 yıllık sürenin geçmiş olduğu dikkate alındığında, dövizle askerlik kapsamından çıkarmayı öngören idari işlemi şekil, sebep, konu ve özellikle amaç bakımından haklı, mantıklı, makul ve hukuka uygun bulmanın mümkün olmadığını, davacının yurt dışında çalıştığı sırada sırf yurt içinde de ayrıca sigorta primi ödemiş olmasının, kendisinin yurt dışında çalışmamış olduğu şeklinde yorumlanmasına yol açmayacağını, bu yaklaşımın olsa olsa metodu ile tahmin yapmak ve varsayıma dayanmak olacağını ve bunun da hukuki, yasal ve etik mantığının olamayacağını, dolayısıyla bu yaklaşımın yapılan haksız işlemin dayanağı olamayacağını, ayrıca davalı idarenin işleme mesnet bilgi ve belgeleri 1602 sayılı Kanunun 52/son maddesi uyarınca göndermesini anlayamadıklarını ve savunma hakkının kısıtlandığını düşündüklerini, bu nedenle 1602 sayılı Kanunun 52/son maddesinin Anayasanın 2, 5, 10, 11, 36, 37, 125 ve 141 nci maddelerine aykırı olduğunu düşündüklerini, bu sebeple söz konusu maddenin iptali için Anayasa Mahkemesine başvurulmasına karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek, müvekkilinin dövizle askerlik hizmeti kapsamından çıkarılması işleminin iptalini yürütmenin durdurulması istemiyle birlikte talep ve dava etmiştir.

AYİM.2.D.nin 26 Eylül 2007 tarih ve 2007/2687 Gensek, 2007/871 Esas sayılı kararı ile yürütmenin durdurulmasına, AYİM.2.D.nin 05 Aralık 2007 tarih ve 2007/2687 Gensek, 2007/871 Esas sayılı kararı ile yürütmenin durdurulması kararının kaldırılması isteminin reddine, AYİM.2.D.nin 03 Ocak 2008 tarih ve 2007/2687 Gensek, 2007/871 Esas sayılı kararı ile yeniden yürütmenin durdurulması isteminin kabulüne ve AYİM.2.D.nin 02 Nisan 2008 tarih ve 2007/2687 Gensek, 2007/871 Esas sayılı kararı ile yeniden yürütmenin durdurulması isteminin kabulüne karar verilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden, davacının 02 Mayıs 1985 tarihinde 1010-Wien Hohenstaufangasse 10 adresinde turist rehberi olarak çalıştığını beyan ederek 11.537,12 Avusturya Şilini ödemek suretiyle dövizle askerlik hizmetinden yararlanmak için TC. Viyana Konsolosluğuna başvurduğu, davacının başvurusunun, 01 Kasım 1983 tarihinde başlayan ve 31 Aralık 1985 tarihinde sona eren birer yıllık iki ayrı oturma iznine ve 10 Kasım 1982 tarihinden başvuru tarihine kadar çalıştığım gösteren bölgeye istinaden TC. Viyana Büyükelçiliğince kabul edildiği, başvurusu kabul edilen davacının yasal süresi içinde kalan borcunu ödediği ve Aralık 1985 celp döneminde temel askerlik yükümlülüğünü tamamlamak üzere 14 Aralık 1985 tarihinde Burdur 58 nci Topçu Er Eğt.Tug.K.lığı emrine sevk edildiği ve 14 Şubat 1986 tarihinde askerlik yükümlülüğünü tamamlayarak terhis edildiği, MSB.lığının 01 Şubat 1989 tarihli emri ile kesin terhis işleminin yapıldığı, bilahare davacı hakkında 16 Ağustos 2004 tarihli ihbar dilekçesi ile gerekli şartları taşımadığı halde gerçeği yansıtmayan belgeler ibraz ederek dövizle askerlik hizmetinden yararlandığı iddiası üzerine yapılan inceleme sonucunda, davacının yurt dışında işçi olarak çalıştığını iddia ettiği tarihler arasında, yurt içinde kurulu bir firmada çalışması nedeniyle adına kayıtlı 11593887 sigorta numarasına sosyal sigorta primlerinin yatırılmış olduğunun, çalıştığı firmanın yurt dışındaki temsilciliğinde geçici sürelerle görevlendirildiğinin ve bu süreler için alınmış oturma ve çalışma iznine istinaden dövizle askerlik başvurusunun kabul edildiğinin, davacının dövizle askerlik hizmetinden yararlanmak için ön görülen şartlara sahip olmadığı halde söz konusu dövizle askerlik hizmetinden yararlandığının tespit edildiği gerekçesi ile MSB.lığının 31 Temmuz 2007 tarihli yazısı ile davacının dövizle askerlik hizmeti kapsamından çıkarılması üzerine AYİM' de iş bu davanın açıldığı anlaşılmıştır.

Dava dosyası üzerinde davalı idarece ileri sürülen hususlar araştırılmış, bu maksatla yapılan araştırma sonucunda davacının dövizle askerlik hizmetini tamamladığı 1985-1986 yılları yurtdışı giriş çıkış kayıtlarının, Emniyet Müdürlüğü kayıtlarında o tarihlere ilişkin olarak bilgisayar arşivi bulunmaması sebebiyle elde edilemediği, davacıya ait askerlik şubesi dosyasının ise Kuşadası Askerlik Şubesi Başkanlığı'nca yasada yazılı yaş sınırı dışına çıkmasından dolayı 22.12.2002 tarihinde imha edildiğinden temin edilemediği, Sosyal Güvenlik Kurumu aracılığıyla Avusturya makamlarından temin edilen belgelerden davacının Avusturya-Viyana-Sotur Austria Hotelbetriebs Gmbh. Şirketinde 4998090561 sigorta numarası ile Kasım 1982'den Ekim 1988'e kadar 72 ay sigortalı çalıştığı görülmüştür.

Davalı idarece, davacının dövizle askerlik hizmeti kapsamından çıkarılması işleminin sebebinin, davacının yurt dışında 4998090561 sigorta numarasıyla işçi olarak çalıştığını beyan etmesine rağmen, Avusturya mali mevzuatına göre kendi adına düzenlenmiş ücret veya maaş ödeme belgesi ya da sigorta keseneğini gösterir geçerli herhangi bir belge ibraz etmemesine ve yapılan araştırmada buna benzer bir belgeye ulaşılamamış olmasına ve davacının yurt dışında işçi olarak çalıştığını iddia ettiği tarihler arasında, yurt içinde kurulu bir firmada adına kayıtlı 11593887 sigorta numarasına sosyal sigorta primlerinin yatırılmış olduğunun tespit edilmesine dayandırıldığı anlaşılmaktadır.

Davacı vekilince 26.09.2007 tarihli dilekçesine ekli olarak ibraz edilen belgelerin incelenmesinden, SOTOUR AVUSTURYA isimli firma tarafından düzenlenen 17 Eylül 2007 tarihli belgeye göre, davacının 15.11.1982 tarihinden 31.10.1988 tarihine kadar Sotour Austria Hotel İşletmesi Limited Şirketinde seyahat yöneticisi olarak çalıştığı ve Avusturya Sosyal Güvenlik Kurumunca düzenlenen 18 Eylül 2007 tarihli, davacının yurt dışında 4998090561 sigorta numarasıyla çalıştığı döneme ilişkin sigorta keseneklerini gösteren belgesine göre; 1982, 1983, 1984, 1985, 1986, 1987 ve 1988 yıllarında davacının çalıştığı firma olan ATS Sotoun - Austria Hotel İşl.Ltd.Şti. tarafından Avusturya Sosyal Güvenlik Kurumuna sigorta keseneklerinin yatırıldığı görülmektedir.

Türkiye'de bulunan Kuşadası-Club Akdeniz Turizm Seyahat Ticaret Emlak ve Otel İşletmesi adlı firma tarafından, 01 Haziran 1979 - 31 Aralık 1990 tarihleri arasında davacı adına kayıtlı 11593887 sigorta sicil numarası ile yurt içinde de sosyal sigorta primlerinin yatırılmış olduğu anlaşılmakta ise de; tek başına bu durumun, davacının yurt dışında yukarıda belirtilen tarihler arasında çalışma ve oturma iznine sahip olarak çalışmış olduğu gerçeğini değiştirmeyeceği, başka bir anlatımla davacının yurtdışında çalıştığının ve 1982 - 1988 yılları arasında kesintisiz olarak yurt dışında çalışıyor olması sebebiyle çalıştığı firma tarafından Avusturya mali mevzuatı uyarınca sigorta primlerinin yatırılmış olduğunun anlaşılması nedeniyle 1111 sayılı Kanunun Ek-1'inci maddesinde belirtilen oturma veya çalışma iznine sahip olarak işçi sıfatıyla en az üç yıl süre ile fiilen yabancı ülkede bulunma şartını sağladığı anlaşılmaktadır.

Her ne kadar, davacının yurt dışında çalıştığı süre zarfında yurt içinde 11593887 sigorta numarası ile Akdeniz Turizm Seyahat Ticaret Emlak ve Otel İşletmesi AŞ. tarafından sosyal sigorta primlerinin ödendiği anlaşılmakta ise de; 15.11.1982 - 31.10.1988 tarihleri arasında tüm iş ve yaşantısını Avusturya'da mevzuata uygun şekilde sürdürmekte iken, yurt içinden sigorta primlerinin ödenmiş olmasının, dövizle askerlik hizmeti için engel sayılması ve dövizle askerlik için gerekli tüm şartları taşıyan ve bütün yükümlülüklerini tamamlayarak 01 Şubat 1989 tarihi itibariyle kesin terhis işlemi yapılan davacının dövizle askerlik hizmeti kapsamından çıkarılma işleminin hukuka aykırı olduğu, başvurusu kabul edildikten sonra temel askerlik eğitimini tamamlayıp, süresi içinde ödemesi gereken döviz miktarını ödedikten sonra 01 Şubat 1989 tarihinde kesin terhis işlemi yapılan davacının, bu kez idari istikrarın teessüsü için yeterli bir süre olan 22 yıl gibi uzun bir süre geçtikten sonra, davacının dövizle askerlik hizmeti için başvurusunu yaptığı sırada ibraz ettiği belgelerin içeriğindeki bilgilerin aksi, sahteliği, ya da davacının herhangi bir hilesi ya da desisesi sonucu düzenlendiği ortaya konulmaksızın, davacının yurt dışında bulunduğu tarihlerde yurt içinden de sigorta primlerinin yatırılması sebebiyle, yurt dışında işçi olarak çalışmadığı varsayımından hareketle, 09.05.1961 doğumlu olup, 1111 sayılı Askerlik Kanununun 2 nci maddesi uyarınca 41 yaşına girdiği, 2002 yılında ihbar yapılmadan önce ve bu dava açılmadan önce Askerlik çağı dışına çıkarılan ve dosyası imha edilen davacının dövizle askerlik kapsamından çıkarılmasının idari istikrar ilkesine ve hukuka aykırı olduğu sonucuna varılmıştır.

Davacı vekilince, 1602 sayılı Kanunun 52/son maddesinin iptali için Anayasa Mahkemesine başvurulması talep edilmiş ise de; AYİM' nin istikrarlı uygulamasında, askeri hizmetin gerekli ve lüzumlu kıldığı anlamda gizlilik kriteri geliştirilerek ve bu kriter kapsamına girmeyen bilgi ve belgelerin, üzerlerine hangi gizlilik derecesi basılırsa basılsın, içeriklerinin karar gerekçesinde işlenmesi yoluna gidilmektedir. Eğer savunma ekinde gönderilen bilgi ve belgeler askeri hizmetin gerekli ve lüzumlu kıldığı anlamda gizlilik taşıyorsa, artık Anayasanın 146'ncı maddesinin öngördüğü kısıtlama çerçevesi içinde kaldığı değerlendirilerek, bunlarla ilgili bk incelemeye izin verilmemekte, içerikleri konusunda da ancak varsa ifşasında mahzur olmayan kadarı gerekçede yer almakta veya hiç temas edilmeyerek genel hukuki değerlendirme yapılması yoluna gidilmektedir. Bu nedenle davacı vekilinin 1602 sayılı Kanunun 52/son maddesinin Anayasaya aykırı olduğu yolundaki iddialarının ciddi olmadığı değerlendirilmiştir.

Açıklanan nedenlerle;

Davacı .............'ın dövizle askerlik hizmeti kapsamından çıkarılma

İŞLEMİNİN İPTALİNE

18 ŞUBAT 2009 tarihinde OYÇOKLUĞU ile karar verildi.

KARŞI OY GEREKÇESİ

1. Dövizle Askerlik hizmetini düzenleyen 1111 sayılı askeri kanununun Ek l inci maddesi Oturma veya çalışma iznine sahip olarak işçi işveren sıfatıyla veya bir meslek ya da sanatı icra ederek, yurt içinde geçirilen süreler hariç olmak üzere, toplam en az üç yıl süre ile fiilen yabancı ülkelerde bulunan ....... yükümlüler, 38 yaşını tamamladıkları yılın sonuna kadar durumlarını ispata yarayan belgelerle birlikte bağlı bulundukları Türk konsoloslukları aracılığı ile askerlik şubelerine başvurmaları ........ halinde muvazzaf askerlik hizmetini yerine getirmiş sayılırlar.

Dövizle askerlik hizmetinden yararlanmak üzere yaptıkları başvuruları kabul edilen yükümlülerden, gereken şartları taşımadıkları anlaşılanlar, ......... veya dövizle askerlik hizmetinden yararlanma şartlarını kaybedenler, istekleriyle vazgeçenler, askerliğe elverişsiz olduğu tespit edilenler Milli Savunma Bakanlığı tarafından dövizle askerlik hizmeti kapsamından çıkartılarak durumlarına uygun askerlik işlemine tabi tutulurlar. hükmünü amirdir.

Davacının askerliğini dövizle askerlik kapsamında yapabilmesi için temel şart Yurt Dışında Çalışmak tır. Davacının bu temel şartı yerine getirip getirmediğinin dosyada mevcut belgeler ışığında değerlendirmesi yapıldığında, bizzat davacı vekilinin mahkememize sunmuş olduğu belgelerden davacının 3 yıl süre ile yurt dışında değil yurt dışında faaliyet gösteren yabancı bir firmanın Türkiye'deki temsilcisi olarak çalıştığı açıkça anlaşılmaktadır. Bu belgeler davacı vekilinin dava dilekçesinin EK-5'i olarak sunduğu çalışma izin belgeleridir. Davacı vekilince, dava dilekçesine koymak zorunda olmadığı halde sunulan, idarenin elinde olmayan, bu belgeler mevcut olmasa idi, karar gerekçesinde yer alan gerekçeler çerçevesinde iptal kararına katılmamam söz konusu olmayacak idi. Ancak, bu belgeler hukuki ve vicdani kanaatimin oluşmasını sağlayan belgeler olmuştur.

1982-1988 yılları arasında bir Avusturya şirketi adına çalıştığını belgeleyen her bir yıl için bir sayfa olan bu altı (6) adet belgenin (Beschaftigungsbewillung (çalışma izni), Arbeitsamt Angesielte (iş ve işçi bulma kurumu), onay tarihi 18.11.1982(ilkinin onay tarihi)) sadece 1982 yılma ait olanının davacı vekilince yeminli tercümesi yaptırılmış (Sistem Tercüme bürosu kaşeli ve imzalı) ve notere onaylatılmış (Ankara 13. noteri kaşe no 44268 tarih 13 Eylül 2007) ve dava dilekçesine eklenmiştir. Bu belgelerde ve tercümesinde, davacının;

Çalıştığı Firma: Avusturya Sosyal Turizm Derneği

Mesleki Faaliyeti: Yerel seyahat yöneticisi

Çalışma Yeri: Kuşadası, Club Akdeniz Türkiye

olduğu açık ve şüpheye yer bırakmayacak şekilde ifade edilmektedir.

Bu çalışma izni belgelerinde görüldüğü üzere, davacının bir Avusturya şirketi adına, Türkiye'de çalıştığı açıkça ortadadır. Yabancı bir firmanın temsilcisi olarak Türkiye'de çalışmak, bu firmadan maaş almış olmak, ayrıca bu firma tarafından o ülkede de sigortalı gösterilmek (ayrıca Türkiye'de de sigorta primi ödenmiştir.) kişilerin dövizli askerlikten yararlanmasına, yukarıda ifade edilen mevzuat çerçevesinde, hukuki imkan bulunmamaktadır. Zira temel koşul; fiilen yurt dışında çalışmaktır. Bu hususların bazıları, örneğin Avusturya'da sigorta primlerinin ödenmiş olması, kararın gerekçesi olarak belirtilmiştir. Sigorta primlerinin yatmış olması davacının fiilen yabancı ülkede bulunduğunun yeterli bir karinesi sayılmakta, ancak bu dönem içinde Türkiye'de de sigorta primlerinin yatması herhangi bir karine olarak görülmemektedir. Yani sigorta primlerinin yatması, nasıl ki Türkiye'de kaldığının bir karinesi olarak görülmediyse, Avusturya'da kaldığının da bir karinesi olarak görülemez. Eğer bu husus karine olarak alınır ise, davacının aynı anda iki yerde olduğu sonucu ortaya çıkacaktır. Bu husus bir çelişki olarak ortaya çıkmaktadır. Avusturya kurumlarının belgesi karşısında kendi kurumumuzun belgesi vardır. Bu sigorta belgelerinin, yine Avusturya makamlarının düzenlemiş olduğu çalışma izin belgelerinde yer alan Çalışma Yeri ifadesi ile birlikte değerlendirilmesi halinde, her iki ülke makamlarınca hazırlanmış tüm belgeler arasındaki çelişkiler çözülmüş olmaktadır. Bu husus, uyuşmazlığın çözümünde dikkate alınması gereken temel noktadır. Ayrıca karar gerekçesinde yurt dışında işçi olarak çalışmadığının bir varsayım olduğundan bahsedilmektedir, ancak davacı vekilinin sunduğu belgelerden davacının yurt dışında çalışmadığı açıkça anlaşılmaktadır.

2. 1111 Sayılı Askerlik Kanununun EK-3'üncü maddesi gereğince çıkartılan Dövizle Askerlik Hizmetinin Uygulanması Esasları Hakkında Yönetmeliğin 26 nci maddesinde de kanunda açıkça belirtilen şu hususlar yer almıştır: Aşağıda durumları belirtilen yükümlüler dövizle askerlik hizmeti kapsamından çıkarılırlar ve bunların askerlik hizmetleri, tabi olacakları diğer askerlik hizmetlerinden biri ile yaptırılır.

a) Yükümlülük süresi içerisinde, dövizle askerlik hizmetinden yararlanma şartlarından herhangi birini yerine getirmeyenler.

b) Bir aylık temel askerlik eğitimini yapmış ve ödeme yükümlülüğünü yerine getirmiş olsalar dahi; Kanunda ve bu Yönetmelikte belirtilen şartları taşımadıkları halde, dövizle askerlik hizmetinden yararlandıkları daha sonra anlaşılanlar. hükmünü amirdir.

Dövizle askerlik, kanunda öngörülen koşullar çerçevesinde yurt dışında çalışan Türk vatandaşları için getirilmiş bir kolaylıktır. Ama sağlanan bu kolaylığın, Askerlik yükümlülüğünden kaçmak için kullanılmaması için kanun koyucu, yukarıda belirtilen madde ile önlem almaya çalışmıştır. Davacının durumunun kanunun ve yönetmeliğin kapsamında olduğu açıktır. Ne zaman tespit edilirse edilsin, belirtilen şartları taşımadığı halde, dövizle askerlik hizmetinden yararlandığı şüpheye yer olmayacak şekilde belli olan davacının durumu, Sayın çoğunluk gerekçesinde idari istikrar ilkesine dayandırmaktadır.

Hukuk aleminde dava konusu olayın idari istikrar kapsamında kabul edilip edilmediği hususunu incelersek; Hukukun bir amacı da kişilerin gerek birbirleriyle gerekse devletle olan ilişkilerde güven ve sürekliliği sağlamaktır. Kanuna aykırı sakat bir işlemin uzun bir süre sonra geri alınması adalet, hakkaniyet, kamu düzeni ve istikrar ilkelerine, dolayısıyla hukuka aykırı olur. Topluma ve kişiye hizmetle yükümlü bir hukuk devleti kişiye haksızlık yapmamak ve kendisinin yararlandığı bir süreden kişiyi de yararlandırmak zorundadır.

Ancak, Yargıtay'ın 27.01.1973 gün ve Esas No: 1972/6, Karar No: 1973/2 sayılı İçtihatları Birleştirme Büyük Genel Kurulu kararı ile Danıştay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 22.12.1973 gün ve Esas No. 1968/8, Karar No: 1973/14 sayılı kararında ve AYİM' in birçok yerleşik kararında da ifade edildiği üzere; çok ciddi ve ağır ölçüde hukuka aykırı olmaları nedeniyle hiçbir hukuki değere sahip olmayan ve hukuken yok hükmündeki idari işlemler, yönetilenlerin gerçek olmayan beyan ve bilgilerle idareyi aldatarak yaptıkları işlemler, hile ile elde edilmiş işlemlerle, idare edilenlerin kolayca anlayabileceği açık hataya dayalı işlemler hukuka aykırı olacakları için bir hak doğurmazlar ve idarece her zaman geri alınabilir.

Bu nedenle, açık hataya dayalı ve yok hükmünde olduğu şüphe götürmeyen bu işlemin idari istikrar ilkesi çerçevesinde değerlendirmek mümkün değildir.

Dava konusu olayın idari istikrar ilkesi altında değerlendirilmesinin kamu vicdanını yaralayacağı şüphesizdir. Yüz binlerce Türk vatandaşının askerlik yükümlülüğünü yerine getirdiği ve binlerce Türk vatandaşının da bu yükümlülük sırasında şehit ve gazi olduğu bir gerçek olarak ortada iken, Türkiye'de çalıştığı halde yurt dışında çalışıyor gibi başvuru yapması ve bir şekilde bu başvurusunu başarı ile neticelendirmesi, davacının yurt dışında çalışma zorunluluğunu bilmediğini veya iyi niyetini veya hile yoluna gitmediğini de göstermeyecektir. Yukarıda belirtilen sebeplerden dolayı, dava konusu olayda, mevzuatın amir hükmü karşısında ve açık hukuka aykırılık ve en azından açık hata karşısında, salt kesin terhisten sonra 22 yıl geçmiş diyerek idari istikrar kapsamında değerlendirilemeyeceği düşüncesiyle sayın çoğunluğun iptal kararına katılmadım. 18.02.2009 (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy