Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 2. Daire 2007/794 Esas 2008/993 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYüksekİdareMahkemesi
Dairesi: 2. Daire
Esas No: 2007/ 794
Karar No: 2008 / 993
Karar Tarihi: 15.10.2008

(2709 S. K. m. 125) (4721 S. K. m. 364) (477 S. K. m. 56) (1602 S. K. m. 43, 71) (5434 S. K. m. 12, 56, 89, 72, Ek m. 79) (2330 S. K. m. 2) (492 S. K. m. 13)

Davacılar vekili, 17.07.2006 tarihinde İstanbul 4’üncü İdare Mahkemesi’nde, 18.07.2006 tarihinde AYİM’de kayda geçen dilekçesinin, AYİM Daireler Kurulunun 29.09.2006 gün ve 2006/144 Esas, 2006/146 Karar sayılı kararı ile 30 gün içinde dava açılmak şartıyla reddine karar verilmesini müteakip 13.10.2006 tarihinde İstanbul Bölge İdare Mahkemesi’nde, 27.10.2006 tarihinde de AYİM’de kayda geçen yenilenen dilekçesinin de AYİM 2 nci Dairesinin 08.11.2006 gün ve 2006/1268 Esas, 2006/1127 Karar sayılı kararı ile 30 gün içinde dava açılmak şartıyla reddi üzerine, 26.03.2007 tarihinde İstanbul Bölge İdare Mahkemesi’nde, 30.03.2007 tarihinde de AYİM’de kayda geçen ikinci kez yenilenen dilekçesinin AYİM 2 nci Dairesinin 11.04.2007 gün ve 2007/319 Esas, 2007/352 Karar sayılı kararı ile 30 gün içinde dava açılmak şartıyla reddine karar verilmesini müteakip 01.05.2007 tarihinde İstanbul Bölge İdare Mahkemesi’nde, 14.05.2007 tarihinde de AYİM’de kayda geçen üçüncü kez yenilenen dilekçesinin de AYİM 2 nci Dairesinin 06.06.2007 gün ve 2007/533 Esas, 2007/512 Karar sayılı kararı ile 30 gün içinde dava açılmak şartıyla reddine karar verildiği, bu kararı müteakip 05.07.2007 tarihinde İstanbul Bölge İdare Mahkemesi’nde, 09.07.2007 tarihinde de AYİM’de kayda geçen dördüncü kez yenilenen dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin yakını ………….’in, Düzce İl Jandarma Komutanlığı emrinde askerlik hizmetini ifa ettiği esnada 30.09.2005 tarihinde nöbet değişimi sırasında silahlı yaralama sonucunda vefat ettiğini, olayda idarenin hizmet kusuru bulunduğunu, en azından kusursuz sorumluluğunun bulunduğunu, bu olay nedeniyle davacıların maddi ve manevi zarara uğradıklarını, 04.12.2006 tarihinde tazminat istemi ile idareye yapılan başvuruya olumsuz cevap verildiğini belirterek müvekkillerinden davacı baba için 4.500 YTL., davacı anne için 4.500 YTL. ve davacı kardeşler …………, ………………, ………….., ………….., …………. ve ……………..’in herbirine ayrı ayrı 1.000’er YTL. olmak üzere toplam 15.000,000 YTL. destekten yoksun kalma tazminatının olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine ve davacılar anne, baba ve kardeşler (……….., ………., …………., ………….. …………. ve ………………) için her birine ayrı ayrı olmak üzere 10.000’er YTL. olmak üzere toplam 80.000 YTL. manevi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesinden; davacılar yakını J.Er ………….’in DÜZCE-Gümüşova İlçe Jandarma Komutanlığı emrinde askerlik hizmetini ifa ettiği esnada, nöbetçi çavuş olarak görevlendirildiğinden 30.09.2005 günü 00.00-02.00 saatleri arasında çevre emniyet nöbetçi olan J……………… ve nizamiye nöbetçisi olan J.Er …………….’nu saat 00.00 sularında yanına alarak nöbet değişimi yaptırmak üzere birliğin nizamiyesinin bulunduğu bölgeye getirdiği, nizamiye nöbetçisi J.Er …………’ın kendisinden bu nöbeti devralacak olan J.Er ………….’na 1 adet mühimmat dolu şarjörü verdiği ve J.Er ……………’nun aldığı dolu şarjörü silahına taktığı, J.Er ………..’nın psikolojik sorunlarının bulunduğu gerekçesiyle birliği komutanlığınca silahsız nöbet tutturulması sebebiyle J.Er ……………..’ın silahına takılı olan 1 adet mühimmat dolu şarjörü nöbeti devredeceği J.Er …………..’ya vermeksizin nöbetini devrettiği, müteakiben silahını boşaltmaya çalışan J.Er ………………’ın silahına takılı olan 1 adet mühimmat dolu şarjörü çıkartmaksızın kurma kolunu çekip bıraktığı, ardından silahının namlusunu 1-1,5 metre kadar sol geri çaprazında bulunan davacılar yakını J.Er ……………’in karın bölgesi hizasında iken tetiğe basması üzerine silahın ateş aldığı ve silahtan çıkan bir adet merminin J.Er ……………’in göbeğinin sol tarafından girdiği ve sol kalçasının üst kısmından çıktığı, müteakiben ………………’in olay yerinde bulunanlar tarafından Düzce Devlet Hastanesine götürüldüğü, ancak burada yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak vefat ettiği, olayla ilgili olarak Jandarma Genel Komutanlığı Askeri Savcılığınca yapılan soruşturma neticesinde 27.12.2005 gün ve 2005/1854 Esas, 2005/805 Karar sayılı iddianame ve görevsizlik kararı ile; J.Er ……….. hakkında Taksirle Bir İnsanın Ölümüne Neden Olmak suçundan kamu davası açıldığı ve J.Kd.Üçvş. …………….’in nöbetçi erlerin silahlarının doldurup boşaltılması işlemini bizzat yaptırması, belirli periyodik aralıklarla nöbetçileri ve nöbet yerlerini kontrol etmesi, birlik silahlığının anahtarını üzerinde bulundurması gerekirken bunları yapmayarak memuriyet görevini ihmal suçundan soruşturma emri verilmiş ise de; olay tarihinde nöbetçi astsubay olan J.Üçvş…………..’in belirtilen bu eylemlerinin 477 sayılı Kanunun 56’ncı maddesinde düzenlenen Nöbet Talimatına Aykırı Hareket Etmek suçuna vücut verebileceği, bu disiplin suçundan yargılama yapma yetki ve görevinin Disiplin Mahkemelerine ait olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verildiği, Bolu 2 nci Komando Tugay Komutan Yardımcılığı Disiplin Mahkemesinin 27.06.2006 gün ve 2006/35 Esas, 2006/35 Karar sayılı kararı ile; J.Kd.Üçvş…………… hakkında Nöbet Talimatına Aykırı Hareket Etmek suçundan, davanın zamanaşımına uğradığından bahisle davanın düşmesine karar verildiği, ayrıca olayla ilgili olarak J.Kad.Bcvş………… hakkında Astlarını Gözetim Görevinde İhmal suçundan Bolu 2 nci Komando Tugay K.lığı Disiplin Mahkemesinin 25.11.2005 gün ve 2005/113 Esas, 2005/113 Karar sayılı kararı ile beraatine karar verildiği, J.Er ……….. hakkındaki yargılamanın henüz sonuçlanmadığı, davacılardan baba …………..’in 04.12.2006 tarihli dilekçesi ile; tarafına maddi ve manevi tazminat ödenmesi istemi ile davalı idareye müracaat ettiği, Jandarma Genel Komutanlığının 05.02.2007 tarihli cevabi yazısı ile bu talebe olumsuz cevap verildiği, diğer davacılar ile ilgili idareye maddi-manevi tazminat istemi ile ilgili herhangi bir başvuru yapılmadığı anlaşılmıştır.

Davalı idare ve Başsavcılık davada süre aşımı (davacılardan baba ……….’in 04.12.2006 tarihinde davalı idareye müracaat ettiği ileri sürülerek) bulunduğunu ileri sürmüş iseler de, davacıların, ölüm olayının meydana geldiği 30.09.2005 tarihinde yakınları olan J.Er …………..’in vefatından haberdar oldukları, 1602 sayılı Kanunun 43 üncü maddesi hükmü gereğince bu tarihten (30.09.2005 tarihinden) itibaren 1 yıl içinde idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gerektiği, davacıların 1 yıllık süre içerisinde 17 Temmuz 2006 tarihinde vekili aracılığıyla AYİM’de dava açtığı, davacılar tarafından 1602 sayılı AYİM Kanununun 43 üncü maddesinde belirtilen 1 yıllık süre içerisinde idareye yapılmış bir başvuru olmadığı, ancak dava açılmış olduğu, davada süre aşımı bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.

İdare hukuku ilkelerine ve T.C.Anayasasının 125 inci maddesine göre; idare kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlüdür. Bu suretle idarenin sorumluluğu Anayasa prensibi olarak kabul edilmiştir. İdarenin sorumluluğunun hangi esaslara göre belirleneceği Anayasada belirtilmemiş olup bu meselenin halli doktrin ve yargı kararlarına bırakılmıştır.

Bugün idarenin sorumluluğu hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkelerine dayandırılmaktadır. İster hizmet kusuru ister kusursuz sorumluluk ilkelerine dayandırılsın idarenin tazminle sorumlu tutulabilmesi için bir zararın varlığı, zararı doğuran işlem veya eylemin idareye yüklenebilir nitelikte olması, zararlı sonuçla işlem veya eylem arasında doğrudan doğruya bir illiyet bağının bulunması, zarara yol açan eylemin bir hizmet kusuru teşkil etmesi veya kusursuz sorumluluk ilkelerinin uygulanmasına elverir nitelikte olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi zorunludur. Maddi olguda bu koşullardan birinin yokluğu, idarenin tazmin sorumluluğunu kaldırır. Ortada bir zarar yoksa veya meydana gelen zarar idari eylem ya da işlemden doğmamış ise, yahut zararla idari eylem veya işlem arasında nedensellik bağı kurulamıyorsa idarenin tazmin sorumluluğundan söz edilemez. Davacılar yakını J.Er …………….’in DÜZCE-Gümüşova İlçe Jandarma Komutanlığı emrinde askerlik hizmetini ifa ettiği esnada, nöbetçi çavuş olarak görevlendirildiğinden 30.09.2005 günü 00.00-02.00 saatleri arasında çevre emniyet nöbetçi olan J.Er ………… ve nizamiye nöbetçisi olan J.Er …………’nu saat 00.00 sularında yanına alarak nöbet değişimi yaptırmak üzere birliğin nizamiyesinin bulunduğu bölgeye getirdiği, nizamiye nöbetçisi J.Er …………..’ın kendisinden bu nöbeti devralacak olan J.Er …………’na 1 adet mühimmat dolu şarjörü verdiği ve J.Er ………….’nun aldığı dolu şarjörü silahına taktığı, J.Er ……………’nın psikolojik sorunlarının bulunduğu gerekçesiyle birliği komutanlığınca silahsız nöbet tutturulması sebebiyle J.Er …………’ın silahına takılı olan 1 adet mühimmat dolu şarjörü nöbeti devredeceği J.Er ………..’ya vermeksizin nöbetini devrettiği, müteakiben silahını boşaltmaya çalışan J.Er …………’ın silahına takılı olan 1 adet mühimmat dolu şarjörü çıkartmaksızın kurma kolunu çekip bıraktığı, ardından silahının namlusunu 1-1,5 metre kadar sol geri çaprazında bulunan davacılar yakını J.Er ………..’in karın bölgesi hizasında iken tetiğe basması üzerine silahın ateş aldığı ve silahtan çıkan bir adet merminin J.Er ………….’in göbeğinin sol tarafından girdiği ve sol kalçasının üst kısmından çıktığı, müteakiben ……………’in olay yerinde bulunanlar tarafından Düzce Devlet Hastanesine götürüldüğü, ancak burada yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak vefat ettiği şeklinde gelişen olayda davacılar yakınının, hizmet esnasında idarenin başka bir ajanının gösterdiği dikkatsizlik ve tedbirsizlik ile suç teşkil eden eylemi sonucu öldürüldüğünde şüphe yoktur. Nitekim ölüme sebebiyet veren şahıs hakkında da bu nedenle kamu davası açılmıştır. İdarenin organ ve ajanları aracılığı ile hizmetin iyi ve sağlıklı bir şekilde yürütülmesi sorumluluğu mevcuttur. Hizmetin istenilen seviyede devamlı ve hatasız bir şekilde yürütülmesi zorunluluğu, idarenin geniş bir yelpaze içinde yer alan konularda denetim ve gözetim yükümlülüğünü de beraberinde getirmektedir. İdarenin ajanının hatalı hareketleri ile meydana gelen olayda idarenin hizmetlerinden ayrı düşünülemeyecek olan ajanın eğitim, yetiştirilme ve denetim ve gözetim konularında idarenin sorumluluklarını yeterli seviyede yerine getirdiğini söylemek mümkün değildir. Bu açıdan idarenin, hizmetin iyi ve sağlıklı bir şekilde işletilmemesinden kaynaklanan hizmet kusurunun bulunduğu, bu nedenle davacıların zararlarının davalı idarece karşılanması gerektiği sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır.

Mahkememizin yerleşik içtihatları uyarınca, T.C. Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğünce davacılara olay sebebiyle bağlanan maluliyet aylıkları ve ödenen tütün ikramiyeleri yarar kabul edilerek maddi zararlardan düşüldüğünden, bu husus araştırılmış, T.C.SGK. Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğünün 30.04.2008 tarih ve B.07.1.EMS.0.10.01.01./85.810.001 sayılı yazısından; 05.04.1962 doğum tarihi itibariyle Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesince ilgili ………….. hakkında düzenlenen 18.10.2005 tarih ve 2192 sayılı sağlık kurulu raporuna göre durumunun, 5434 sayılı Yasanın 72 nci maddesi kapsamına girmediğine (çalışarak hayatını kazanamayacak derecede malul olmadığına) mülga Emekli Sandığı Sağlık Kurulunca karar verilen ve İstanbul Bağcılar İlçe İdare Kurulunca da, 20.10.2005 tarih ve 869 sayı ile muhtaç olmadığına karar verilen baba …………’e ve Bağcılar Nüfus Müdürlüğünce düzenlenen 06.10.2005 tarihli nüfus kayıt örneğinden evli olduğu anlaşılan anne …………….‘e; 5434 sayılı Yasanın vazife malullüğü hükümlerince aylık bağlanmadığı gibi, aynı Kanunun Ek 79 uncu maddesi uyarınca ek ödeme yapılmadığı ve 5434 sayılı Kanunun 12 nci maddesi ile 56 ncı maddesine göre vazife malullüğü aylığı bağlanacak kişilerin Emekli Sandığına tabi hizmeti olmadığından aynı Kanunun 89 uncu maddesi uyarınca ilgililere emekli ikramiyesi ödenmediği, anlaşılmıştır.

Davacılara ayrıca 2330 sayılı Kanuna göre nakdi tazminat ödenmediği anlaşılmıştır.

Davacıların maddi zararlarının hesaplanması için resen seçilen bilirkişi tarafından tanzim olunup Mahkememize ibraz edilen 05.02.2008 tarihli bilirkişi raporunda, davacı annenin 23.543,00 YTL, davacı babanın ise 26.043,00 YTL. maddi tazminat hakedişinin bulunduğu bildirilmiştir.

Davacı vekilince müteveffanın kardeşleri için de maddi tazminat talep edilmiş ise de Türk Medeni Kanunu’nun 364 üncü maddesi uyarınca, kardeşlerin nafaka yükümlülüğünün oluşabilmesi için nafaka verecek tarafın refah içinde bulunması, nafaka alacak tarafın yardım görmemesi halinde maddi yönden zor duruma düşecek durumda bulunması gerektiği, müteveffanın ekonomik refah içinde bulunduğuna dair bir kanıt bulunmadığından, kardeşlerin maddi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır.

Taraflara tebliğ edilen ve itiraz edilmeyen bilirkişi raporu, Mahkememizin yerleşik içtihatlarına ve ilmi verilere uygun bulunduğundan, bilirkişi raporuna göre uygulama yapılmasına karar verilmiştir.

Davacı anne-baba ve davacı kardeşlerin olay nedeniyle duydukları ve ömür boyu duyacakları acı ve ıstırabı kısmen de olsa karşılayabilmek amacıyla, olayın meydana geliş şekli, davacılar yakınının askerlik statüsü, paranın alım gücü ve işleyecek yasal faiz dikkate alınarak uygun miktarda manevi tazminat verilmesine hükmedilmiştir.

Açıklanan nedenlerle;

1. Davacı anne ………’e bilirkişi raporu uyarınca ve istemine bağlı kalarak 4.500,00 YTL (DÖRT BİN BEŞ YÜZ YENİ TÜRK

LİRASI) MADDİ TAZMİNAT VERİLMESİNE,

2. Davacı baba …………..’e bilirkişi raporu uyarınca ve istemine bağlı kalarak 4.500,00 YTL (DÖRT BİN BEŞ YÜZYENİ TÜRK LİRASI) MADDİ TAZMİNAT VERİLMESİNE,

3. Davacı kardeşlerin maddi tazminat taleplerinin REDDİNE,

4. Davacı anne ……… ve davacı baba Haci İNAKİK’e takdiren ve istemlerine bağlı kalınarak ayrı ayrı 10.000,00’er YTL.(ON BİNER YENİ TÜRK LİRASI) MANEVİ TAZMİNAT VERİLMESİNE,

5. Davacı kardeşler …………., …………., …………….., ………….. ve ……….. ‘e velayeten ………….. ve ………… ve …………….’e ayrı ayrı 3.850,00’şer YTL(ÜÇ BİN SEKİZ YÜZ ELLİŞER YENİ TÜRK LİRASI) MANEVİ TAZMİNAT VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin istemlerinin REDDİNE,

6. Hükmedilen maddi tazminat miktarlarına davacılar yakınının yeniden gelir elde edeceği varsayılan 25.10.2006 tarihinden ödeme tarihine kadar yıllık %9 (YÜZDE DOKUZ) yasal faiz YÜRÜTÜLMESİNE,

7. Hükmedilen manevi tazminat miktarlarına olay tarihi olan 30.09.2005 tarihinden 31.12.2005 tarihine kadar %12 (YÜZDE ONİKİ), 01.01.2006 tarihinden ödeme tarihine kadar yıllık %9 (YÜZDE DOKUZ) yasal faiz YÜRÜTÜLMESİNE,

8. 1602 Sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunun 71 inci maddesi gereğince yargılama giderlerinin DAVALI İDAREYE YÜKLETİLMESİNE, ancak 492 sayılı Harçlar Kanunun 13/j maddesi gereğince muaf tutulan idare aleyhine harca hükmedilmesine YER OLMADIĞINA,

9. Davacılar tarafından peşin yatırılan ve sarf edilen 140,00 YTL. (YÜZ KIRK YENİ TÜRKLİRASI) bilirkişi ücretinin davalı idareden alınarak DAVACILARA VERİLMESİNE,

10. Davacılar tarafından peşin yatırılan 1.306,20 YTL. (BİN ÜÇ YÜZ ALTI YENİ TÜRK LİRASI, YİRMİ YENİ KURUŞ) harcın istemleri halinde DAVACILARA İADESİNE,

11. Davacılar tarafından peşin yatırılan ve sarfedilen 110,50 YTL. (YÜZON YENİ TÜRK LİRASI ELLİ YENİ KURUŞ) posta ücretinin davalı idareden alınarak DAVACILARA VERİLMESİNE,

12. Hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarları üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince nisbi olarak ayrı ayrı hesap edilen 5.628,00 (BEŞ BİN ALTI YÜZ YİRMİ SEKİZ YENİ TÜRK LİRASI) avukatlık ücretinin DAVALI İDAREDEN ALINARAK, DAVACILARA VERİLMESİNE, (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy