Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 2. Daire 2007/622 Esas 2009/81 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYüksekİdareMahkemesi
Dairesi: 2. Daire
Esas No: 2007/ 622
Karar No: 2009 / 81
Karar Tarihi: 21.01.2009

(2709 S. K. m. 125)

Davacıların 13.04.2007 tarihinde AYİM’de kayda geçen dilekçesinin reddedilmesi üzerine, 06.06.2007 tarihinde yenilenen dava dilekçesinde özetle; davacılar yakını ………….'nin 1986/1 tertip olarak silah altına alınmak üzere çalışmak üzere gittiği ülkeden yurda döndüğü, ilgili askerlik şubesine müracaatında daha önce rahatsızlık geçirerek ameliyat olduğunu beyan etmesi üzerine hastaneye sevk edildiği, yapılan muayene sonucunda askerliğe elverişli olduğuna karar verildiğinden 16 Mart 2006 tarihinde eğitim birliğine katıldığı, ancak kısa bir süre sonra rahatsızlanarak yeniden hastaneye sevk edilen müteveffaya operasyon için gün verilerek kıtasına gönderildiği ve burada durumunun ağırlaşmasından kısa bir süre sonra 13 Nisan 2006 tarihinde vefat ettiği, müteveffanın ölümünde İdarenin kusur ve ihmalinin olduğu, bu nedenle 01.02.2007 tarihinde idari müracaatta bulunularak tazminat talep edilmesine rağmen söz konusu taleplerin zımnen reddedildiği belirtilerek, toplam 76.000,00-YTL maddi ve manevi tazminatın ölüm tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine hükmedilmesi talep ve dava etmiştir.

Dava dosyası incelendiğinde; davacılar yakını …….’nin 14.03.2006 tarihinde şubesinden sevki müteakip 06.03.2006 tarihinde MEBS Elektrik ve Eğitim Merkezi Komutanlığına katıldığı, ……….’nin danışmanlık esnasında askerlikten önce Suudi Arabistan’da hayvan bakıcılığı görevinde çalıştığını, bunun neticesinde akciğerinde iki adet kist oluştuğunu, kistlerini ameliyat olarak aldırdığını, karaciğerinde kist olduğunu beyan etmesi üzerine 20.03.2006 tarihinde MEBS Okul ve Eğt.Mrk.K.lığı Revir Baştabipliğine sevk edildiği, burada yapılan muayenesini müteakip aynı gün Ankara Asker Hastanesi Göğüs Hastalıkları ve Genel Cerrahi Polikliğine sevk edildiği, 21.03.2006 tarihinde Ankara Asker Hastanesi Göğüs Hastalıkları ve Tüberküloz Polikliniğinde yapılan muayene sonucunda geçirilmiş bilateral kist hidatik operasyonu tanısıyla göğüs hastalıkları açısından işlem ve tedavi gerekmediği, karaciğer kistleri nedeniyle Genel Cerrahi Polikliniğine sevk edildiği, burada yapılan muayenesinde karaciğer kist hidatik tanısıyla 13.04.2006 tarihinde cerrahi operasyon yapılması için gün verilmiş, ameliyattan bir hafta öncesi için müracaat etmesi istenmiş, aynı zamanda bu süre içerisinde ağır bedeni ve sportif faaliyetlerden muaf tutulması uygun görüldüğü, 22.03.2006 tarihinde rahatsızlığını beyan etmesi üzerine Birliği revirinde muayene edilerek ilaçları verildiği, aynı gün ilerleyen saatlerde şikayetlerinin devam etmesi üzerine revirde yerinden muayene edilerek yeniden ilaç yazılıp 3 gün yatak istirahatı verildiği, 23.03.2006 tarihinde rahatsızlığını beyan etmesi üzerine yeniden revire sevk edilerek, yapılan muayenesi sonucunda bronşit tanısı konularak iğne ve serum tedavisi verilerek birliğine gönderildiği, 23.03.2006-03.04.2006 tarihleri arasında Bölük Komutanlığınca rahatsızlığı nedeniyle ağır bedeni ve sportif faaliyetlerden muaf tutularak komutanları tarafından yakinen takibi ve ilaçlarını almasının sağladığını, 03.04.2006 tarihinde Ankara Asker Hastanesi Genel Cerrahi Polikliniğine sevk edildiği, 04.04.2006 tarihinde Ankara Asker Hastanesi Genel Cerrahi Polikliniğince tetkiki yapılarak 13 Nisan 2006 tarihinde operasyon için resimli onaylı yeni sevk belgesiyle müracaatının uygun görüldüğü, 05.04.2006 tarihinde halsiz olduğunu beyan etmesi üzerine birlik revirince ilaç verilerek 3 gün yatak istirahati verildiği, 07.04.2006 tarihinde ateşinin yükselmesi üzerine Bl.K.lığınca revire sevk edildiği, muayenesi sonucu refakatçi ile birlikte Ankara Asker Hastanesi İntaniye Polikliniğine sevk edildiği, İç Hastalıkları Polikliniğince yapılan muayenesi sonucunda Tonsillofarenjit tanısıyla iki gün yatak istirahati verilerek Göğüs Hastalıkları ve Tüberküloz Polikliniğine sevk edildiği, burada yapılan muayenesi sonucunda Miyalji tanısıyla birliğine sevk edildiği, hastaneden birliğine döndükten sonra koğuşta kusması üzerine revir baştabipliğine haber verildiği, ambulansla gelen sağlık personeli tarafından vizite çavuşu nezaretinde GATA Hastanesine acil olarak sevk edildiği, burada yapılan muayene ve tedaviyi müteakip Acil Dahiliye Yoğun Bakımına yatırılarak tedavisine devam edildiği, GATA Enfeksiyon Hastalıkları Göğüs Hastalıkları Nöroloji, Radyoloji ve Nöroşiruj Klinikleri ile konsültasyon yapıldığı, ancak müdahalelere rağmen kurtarılamayarak 13.04.2006 tarihinde vefat ettiği anlaşılmıştır.

Mu.Er ………..’nin vefatıyla ilgili olarak KKK.lığı Askeri Savcılığınca soruşturma yapılmış, bu soruşturma sebebiyle; müteveffayı süreç içerisinde muayene ve tedavi eden hekimlerin kusurlu olup olmadıkları, kusurlu iseler kusur derecelerinin tespiti için soruşturma dosyasının Adli Tıp Kurumu Başkanlığına gönderildiği, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 3.Adli Tıp İhtisas Kurulu tarafından 10.10.2008 tarihinde düzenlenen raporun sonuç bölümünde; mevcut radyolojik ve klinik bulgulara göre genel cerrahi tarafından değerlendirilerek elektif şartlarda karaciğer kist hidatiği nedeniyle ameliyat karar verildiği, takibinde tonsilofarenjit iltihabı nedeniyle tedavi düzenlendiği, kist rüptürüne bağlı gelişen reaksiyon ve komplikasyonlar geliştiği ve kişinin bu komplikasyonlara bağlı olarak öldüğü dikkate alındığında dosyadaki mevcut belgelerdeki bulgulara göre kist hidatik nedeniyle acil ameliyat gerekmediği, kişinin operasyon öncesi gerekli tetkiklerinin yapılarak operasyona hazırlanıldığı, daha sonra gelişen tonsillofarenjite yönelik tedavisine başlandığı, kist rüptürüne bağlı gelişen arrest sonrası yeniden canlandırma işlemi yapıldığı ve yoğun bakım izlemine alındığı, burada gerekli takip ve tedavilerinin yapıldığı, uygulanan tüm takip ve tedavilerinin tıp kurallarına uygun olduğu belirtilmesi üzerine Askeri Savcılıkça 03.11.2008 tarih ve E.2008/8, K.2008/71 sayılı kararla, otopsi raporu, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 3 ncü Adli Tıp İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen rapor, tanık beyanlara ve dosyada mevcut diğer bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde, …………….’nin ölümü ile illiyet bağı kurulabilecek hiçbir davranış ile kişilerin sorumluluğunu gerektiren hiçbir eylemin ve işlemin bulunmadığı anlaşıldığından ölüm olayı hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği anlaşılmıştır.

İdare hukuku ilkelerine ve T.C. Anayasasının 125 nci maddesine göre idare kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlüdür. Bu suretle idarenin sorumluluğu Anayasa prensibi olarak kabul edilmiştir. İdarenin sorumluluğunun hangi esaslara göre belirleneceği ise Anayasada belirtilmemiş olup bu meselenin halli doktrin ve yargı kararlarına bırakılmıştır. Bugün idarenin sorumluluğu, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkelerine dayandırılmaktadır, ister hizmet kusuru ister kusursuz sorumluluk ilkelerine dayandırılsın, idarenin tazminle sorumlu tutulabilmesi için bir zararın varlığı, zararı doğuran işlem veya eylemin idareye yüklenebilir nitelikte olması, zararlı sonuçla eylem veya işlem arasında doğrudan doğruya bir illiyet bağının bulunması, zarara yol açan işlem veya eylemin bir hizmet kusuru teşkil etmesi veya kusursuz sorumluluk ilkelerinin uygulanmasına elverir nitelikte olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi zorunludur. Maddi olguda bu koşullardan birinin yokluğu idarenin tazmin sorumluluğunu kaldırır.Ortada bir zarar yoksa veya meydana gelen zarar idari eylem ya da işlemden doğmamış ise yahut zararla idari eylem veya işlem arasında nedensellik bağı kurulamıyorsa idarenin tazmin sorumluluğundan söz edilemez.

Dava dosyasında yer alan tüm bilgiler ve Adli Tıp Kurumu 3 ncü Adli Tıp İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen rapor da nazara alındığında, davacılar yakınının 14.03.2006 tarihinde askere sevkinin müteakip 16.03.2006 tarihinde birliğine katılan ve bu süreç içerisinde rahatsızlığı sebebiyle ilk muayenesinin yapıldığı 20.03.2006 tarihinde vefat ettiği 13.04.2006 tarihleri arasında, askerlik hizmetinden ziyade teşhis ve tedavisine yönelik hizmetin sürdürüldüğü, teşhis ve tedaviye yönelik hizmette ise herhangi bir ihmal ve hatanın bulunmadığı ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesinin raporuyla tespit edildiği, Askeri Savcılıkça da değerlendirilen olayda başkaca bir ihmal veya kusurlu eylem bulunmadığı belirlendiğinden, olayda davalı idarenin gerek hizmet kusuru, gerekse kusursuz sorumluluk yönünden sorumluluğunu gerektiren bir yön bulunmadığı sonuç ve kanaatine ulaşılmıştır.

Açıklanan nedenlerle;

Yasal dayanaktan yoksun MADDİ ve MANEVİ tazminat istemlerinin REDDİNE, (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy