Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 2. Daire 2005/754 Esas 2009/371 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYüksekİdareMahkemesi
Dairesi: 2. Daire
Esas No: 2005/ 754
Karar No: 2009 / 371
Karar Tarihi: 01.04.2009

(2709 S. K. m. 2, 10, 125) (4721 S. K. m. 364) (1602 S. K. m. 43) (ANY. MAH. 12.06.2008 T. 2004/103 E. 2008/121 K.)

Davacılar vekili 27.10.2005 tarihinde AYİM'de kayda geçen dava dilekçesi ve cevaba cevap dilekçesiyle özetle; müvekkilleri yakını .............'in J.Ulş.Er olarak İSTANBUL/HALKALI Taktik J.Komd.A.l.Tb.4.Bl.K.lığı emrinde askerlik hizmetini yapmakta iken 14.07.2004 tarihinde öğle yemeğinden sonra bölük yemekhanesinin temizlenmesi için diğer iki arkadaşıyla birlikte daha önce boks sporuyla uğraştığı için boksör lakabıyla ve elinin ağırlığıyla bilinen Uzm.J.Çvş......... tarafından görevlendirildiğini, müteakiben saat 13.00 sıralarında yemekhanede olmadığım ve temizlikle ilgili görevini bitirmediğini gören Uzm.J.Çvş...............'in müteveffa ..........'ı yemekhaneye çağırtarak kendisini savunmasına dahi izin vermeyerek başına darbeli şekilde attığı sert şiddetli tokatlar ile ağır bir şekilde dövdüğünü, bu dayak olayından sonra müvekkilleri yakının bölüğüyle birlikte silahlı bir şekilde yürüdüğünü ve arkasından yokuş yukarı koştuktan sonra kalbinin düzensiz atması ve sıkışması, tansiyonunun üşmesi şikayetleriyle rahatsızlandığını, ardından alay revirine gönderildiğini, saat 14.30 sıralarında kontrolleri yapıldıktan sonra revirden ayrılmasına izin verilerek yatakhaneye gönderildiğini, saat 15.45 sıralarında yatakhanede yatmakta olduğu yatağında fenalaştığının görülmesi üzerine arkadaşları tarafından tekrar revire kaldırıldığını, mesaisinin devam etmesine rağmen revirde rütbeli personelden kimse bulunmadığı için ilk müdahalenin Shh.Er tarafından yapıldığını ve bu er tarafından ambulansla birliğe 1,5 km. uzaklıktaki özel bir hastaneye götürüldüğünü, müvekkilleri yakınının söz konusu özel hastane acil servis kaydına da saat 16.30 itibariyle Ex Duhul olarak geçtiğini, Adli Tıp 1. İhtisas Kurulunun 13.04.2005 tarihli raporunda ölüm olayının silahlı olarak yürüyüş ve koşmaya bağlı olarak oluşan efor nedeniyle kendisinde mevcut kronik kalp damar hastalığının akut hale gelmesi ile meydana gelebileceğinin belirtildiğini, ancak ölüm olayından önce müteveffa ...............'in gerekli sağlık kontrolleri ile tedavi ve muayene işlemlerinin birlik komutanlığınca zamanında yaptırılmayarak bu konudaki görevlerin ihmal edildiğini, Uzm.J.Çvş.......... tarafından atılan sert ve şiddetli tokatların ölüme yol açtığını, Alaydaki kötü muamele/dayak olaylarının kayıtlara geçirilmediğini, ölüm olayı ile ilgili olarak As. Savcılıkça yapılan hazırlık soruşturmasında eksiklikler bulunduğunu ve dayak olayından hiç bahsedilmediğini, hazırlık soruşturmasına ilişkin tüm bilgi ve belgelerin otopsiyi yapan doktorlara ve Adil Tıp Kurumuna bildirilmediğini, soruşturmanın yönünün hukuka aykırı bir şekilde değiştirilmesi nedeniyle ölümün gerçek nedenini tespit imkanının da artık yok edilmiş olduğunu, tüm bu nedenlerle hizmetin işlememesi, eksik ve geç işlemesi ile kusursuzluk sorumluluk ilkeleri gereğince davalı idarenin sorumluluğunun bulunduğunu öne sürerek anne .............'a 20.000.YTL. maddi, 60.000 YTL. Manevi, kız kardeş ...........'a 5.000.YTL. maddi, 15.000.YTL. manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesini adli yardım istemiyle birlikte talep ve dava etmiştir.

Davacıların adli yardım istemi Dairemizin 09.11.2005 tarih ve Esas No.:2005/754 sayılı kararıyla kabul edilmiştir.

Dava dosyasında mevcut bilgi ve belgelerin incelenmesi sonucunda; davacılar kanuni yakını J.Uş.Er ...........'in İSTANBUL Taktik J.A.K.lığı 1.TbABl.K.lığı emrinde muvazzaf askerlik hizmetini yapmakta olduğu, 14.07.2004 günü aynı yerde görevli Uzm.J.Çvş.........'in talimatıyla diğer görevlendirilen arkadaşlarıyla birlikte yemekhaneye temizlik için gittiği, saat 13.00 sıralarında boksör lakaplı olarak bilinen Uzm.J.Çvş.........'in yemekhaneye gelerek eşofmanlarıyla yemekhaneye gelen J.Er ..........'a yönelerek nereden geldiğini sorduğu,.........'in durumu izah etmek isterken Uzm.Çvş..........'in sol yanağına bir tokat vurduğu, tokatın şiddeti ile .......'in geriye doğru bir veya iki adım sendelediği, bu sırada Uzm.Çvş..........'e bir şeyler söylemek istediği, ancak Uzm.Çvş.un ..........'m yanağına bir tokat daha attığı, .........'m açıklama yapmak istemesine rağmen bir tokat daha attığı, dayak olayı nedeniyle .........'in ağladığı, moralinin bozulduğu, sinirlenip hiddetlendiği, daha sonra ...........'ın da içinde olduğu bölüğün silah ve mıntıka temizliği için ellerinde silah yokuş yukarı koşarak seranın olduğu yere geldikleri, saat 13.30 mıntıka temizliği sırasında ..........'in kendisini iyi hissetmediğini, tansiyonunun düşmüş olabileceğini, kalbinin sık attığını söylediği bunun üzerine bir ağacın dibine oturtulduğu ve daha sonra revire gönderildiği, revirdeki Er ...........'e tansiyonunun düştüğünü, bir rütbeli ile tartıştığını, tansiyonunun ölçülmesini istediği, revirde görevli J.Tbp.Yzb..........'ün .........'ı muayene ettiği, tansiyonunu ölçtürdüğü, steteskopla kalp ve akciğer muayenesi yaptığı, durumunda bir anormallik görmediği, ancak buna rağmen yaklaşık 20 dakika müşahedeye tabi tuttuğu, 20 dakika sonra ölçülen tansiyonda tansiyonunun 12'ye 8 olduğunun tespit edildiği, ..............'ın 10-15 dakika kadar sonra kendisini iyi hissettiğini belirterek revirden ayrıldığı ve koğuşa geldiği, saat 15.50 sıralarında ..........'ın koğuşta yatağında yatarken derin nefes alıp vermeye başladığı, arkadaşları tarafından tekrar revire kaldırıldığı, revirde yapılan ilk müdahaleden sonra ambulansla hastaneye kaldırıldığı ancak............'in yolda vefat ettiği, Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu Bşk.lığının 1nci İhtisas Kurulunun 17.12.2004 tarihli otopsi raporuna göre Ölümün kendisinde mevcut kalp hastalığına bağlı solunum ve dolaşım durmasından ileri geldiğinin belirtildiği, İSTANBUL Kuzey Deniz Saha K.lığı As.Savcılığınca Uzm.J.Çvş............'in müteveffa er...........'ı dövmesi nedeniyle dövme olayı ile ölüm olayı arasında sebep sonuç yani nedensellik bağlantısının olup olmadığı, ölüm olayının atılmış olan bu üç tokat neticesinde meydana gelip gelmeyeceğinin yeniden Adli Tıp Kurumu Bşk.lığından sorulduğu, Adli Tıp Kurumu Bşk.lığı 1nci İhtisas Kurulunun 13.04.2005 tarihli raporunda otopsideki makroskopik ve mikroskopik bulgulara göre kronik kalp damar hastalığı olan kişinin ölümünün kendine mevcut kalp damar hastalığının aktif hale geçmesi sonucu meydana gelmiş olduğu, kişinin ölümünden yaklaşık 4 saat önce uğradığı bildirilen etkili eylem sonrasında teçhizatlı olarak 400 metrelik bir mesafeyi önce yürüme sonra koşma şeklinde ağır efor sarf ettiği anlaşıldığından ve söz konusu eforun kendinde mevcut kronik kalp damar hastalığını akut hale geçirebileceğinden daha önce maruz kaldığı etkili eylemi ile kişinin ölümü arasında illiyet bağı olduğunun kesin kanıtlarının bulunmadığı oy birliğiyle mütalaa olunur. şeklinde görüş bildirildiği; bahse konu olay ilgili olarak Kuzey Deniz Saha Kliği As.Savcılığının 20.05.2005 gün ve 2005/147-245 E-K sayılı kararı ile müteveffa ...........'in 14.07.2004 tarihinde meydana gelen ölümünün Adli Tıp Kurumu Bşk.lığının raporlarına göre kendinde mevcut kalp damar hastalığından meydana geldiği gerekçesiyle Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı, diğer taraftan Uzm.Çvş............ hakkında da müteaddit ast'a müessir fiil suçundan iddianame düzenlenerek kamu davası açılmasına karar verildiği, ölüm olayı ile ilgili olarak verilen kovuşturmaya yer olmadığı kararına müteveffa vekillerinin itirazı üzerine de İSTANBUL 1.Or.K.lığı As.Mah.nin 02.08.2005 gün ve 2003/270-306 Evrak-Karar.Müt. sayılı duruşmasız işlere ait kararı ile .. Adli Tıp Kurumu Başkanlığının raporunda ağır eforun kronik kalp damar hastalığını akut hale getirebileceği mümkünken uğradığı etkili eylemin buna neden olup olmayacağı hususunda açık ve net gerekçelerle rapor aldırılması gerektiği kanaatiyle soruşturmanın genişletilmesine... karar verildiği ve bu konudaki soruşturmanın devam etmekte olduğu; davacılar vekilinin maddi ve manevi tazminat istemiyle 13.07.2005 tarihinde davalı idareye müracaat ettiği, davalı idarenin 31.08.2005 tarihli cevabi yazısıyla istemi reddettiği, red cevabının davacılar vekiline 06.09.2005 tarihinde tebliğ edildiği, müteakiben AYİM'de bu davanın açıldığı anlaşılmıştır.

Anayasanın 125 nci maddesine göre; idare kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlüdür. Bu açıdan idarenin sorumluluğu Anayasa prensibi olarak kabul edilmiştir. Ancak Anayasada idarenin sorumluluğunun hangi esaslara göre belirleneceği belirtilmemiş olup bu sorunun çözümünü öğreti ve yargı kararlarına bırakılmıştır. Genel kabule göre idarenin sorumluluğu hizmet kusuru ve kusursuz sorumluluk esaslarına dayandırılmaktadır. Hangi esas üzerinde temellendirilirse temellendirilsin genel olarak idarenin tazminle sorumlu tutulabilmesi için bir zararın varlığı, zararı doğuran eylemin idareye yüklenebilir olması, zararlı sonuç ile eylem açısından doğrudan doğruya bir nedensellik bağının bulunması zorunludur.

Davacılar yakını J.Ulş.Er...........'m ölüm olayının bir kamu görevi olan askerlik hizmetinin ifası sırasında meydana geldiği, Adli Tıp Kurumu Bşk.lığı 1.İhtisas Kurulunun 13.04.2005 tarihli raporunda kronik kalp damar hastalığı olan kişinin ölümünün kendinde mevcut kalp damar hastalığının aktif hale geçmesi sonucu meydana gelmiş olduğu belirtilmiş olmakla birlikte aynın raporda kişinin ölümünden yaklaşık 4 saat önce uğradığı bildirilen etkili eylem sonrasında teçhizatlı olarak 400 metrelik bir mesafeyi önce yürüme sonra koşma şeklinde ağır efor sarf ettiği anlaşıldığından ve söz konusu eforun kendinde mevcut kronik kalp damar hastalığını akut hale geçirebileceğinden... ifadelerine yer verilmiş olması karşısında ceza hukuku sorumluluğu açısından uygun illiyet bağının bulunmadığı kabul edilse dahi idare hukukundaki tazmin sorumluluğu bakımından efor sebebiyle kalp rahatsızlığının aktif hale geçmesi ile solunum ve dolaşım durması neticesinde meydana gelen vefat olayının hizmetten soyutlanamayacağı, meydana gelen zarar ile hizmet arasında uygun illiyet bağının bulunduğu ve illiyet bağını kesecek bir olgunun bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Hizmetin ifası sırasında kimsenin zarar görmemesi için gerekli tedbir ve önlemleri almak durumunda olan davalı idarenin, ajanının suç teşkil eden eylemi ile davacılar yakınının darp edildiği, bu halde iken silahlı olarak 400 metre koşturulması ve akabinde fenalaşarak ölümün meydana gelmesi olayında idarenin hizmet kusuru bulunduğu, bu nedenle davacıların zararlarının davalı idarece karşılanması gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

T.C. Sosyal Güvenlik Kurumu iştirakçisi olmayan kimselere olay sebebiyle bağlanan aylık ve yapılan ödemeler, maddi zararların hesaplanmasında yarar kabul edildiğinden, bu husus araştırılmış. T.C.SGK. Başkanlığının 15.09.2008 tarih ve B.07.1.EMS.0.10.09.01/ 81.282.154 sayılı yazısı ile Vazife Malullüğü Tespit Kurulunun 09.09.2008 tarih ve 808 sayılı kararıyla olayda vazife malullüğü hükümlerinin uygulanmasına imkan olmadığına karar verildiği, davacılar vekillerince bu karara karşı dava açılmayacağının Mahkememize bildirildiği anlaşılmıştır.

Davacı annenin maddi zararlarının tespiti için resen seçilen bilirkişi tarafından hazırlanarak Mahkememize ibraz edilen 02.03.2009 tarihli bilirkişi raporuna göre davacı anne ..............'in maddi tazminat hak edişinin 60.613,00 TL. olarak bildirilmiştir.

Taraflara tebliğ olunan bilirkişi raporuna davacılar vekilleri tarafından diğer davacı (kardeş) ............... için maddi tazminat hesabının yapılması gerekeceği, davacı anne ...........'in maddi tazminatı yönünden ıslah taleplerinin kabul edilmesi gerektiği yönünden itiraz edilmiş, Mahkememizce ilmi verilere ve yerleşmiş uygulamalara uygun bulunan rapor doğrultusunda işlem yapılmasına karar verilmiştir.

Tüm davacılara, yakınlarını kaybetmeleri nedeniyle duydukları ve ömür boyu duyacakları acı ve ıstırabı kısmen de olsa karşılayabilmek amacıyla, olayın meydana geliş şekli, tarihi, müteveffanın askerlik statüsü, davacıların sosyal durumları, paranın alım gücü ve işletilecek yasal faiz dikkate alınarak olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte manevi tazminat verilmesi kabul edilmiştir.

Ayrıca, müteveffa erin kardeşi.............için manevi tazminatın yanı sıra maddi tazminatın da istendiği görülmektedir. Türk Medeni Kanunun 364 ncü maddesi uyarınca, kardeşlerin nafaka yükümlülüğünün oluşabilmesi için nafaka verecek tarafın refah içinde bulunması, nafaka alacak tarafın yardım görmemesi halinde maddi yönden zor duruma düşecek durumda bulunması gerekmektedir. Kardeşlerin nafaka yükümlülüğüne ilişkin bu şartların, kardeşlere destekten yoksun kalmaları karşılığında verilecek maddi tazminat yönünden de kabul edilmesi gerekmektedir. Bu durum karşısında müteveffanın ekonomik refah içinde bulunduğuna dair bir kanıt bulunmadığından, bu yöndeki istemlerin reddi gerektiği değerlendirilmiştir.

Diğer taraftan davacı maddi tazminatla ilgili olarak bilirkişi tarafından tespit edilen miktara bağlı olarak tazminat miktarının ıslahını talep etmiş ise de, idari eylemden doğan ve tazminat istemi niteliğini taşıyan bu davada, 1602 sayılı Kanunun 43 ncü maddesinde öngörülen süreler geçirildikten sonra yapılan miktar artırım talebinin, dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulduğu belirtilmiş olsa dahi mümkün bulunmadığı, idari yargıda ıslah müessesesi bulunmamasına karşın Anayasanın 2 ve 10 ncu maddelerine aykırılık iddialarının da 23.12.2008 tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan Anayasa Mahkemesinin 12.06.2008 tarih ve Esas No.:2004/103, Karar No.:2008/121 sayılı kararıyla reddedildiği, bu duruma göre davacının ıslah yoluyla talep miktarının artırılmasına imkan bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle;

1. Davacı anne Kamile .............'a bilirkişi raporu uyarınca istemine bağlı kalınarak 20.000,00 TL. (YİRMİBİN TÜRK LİRASI) MADDİ TAZMİNAT VERİLMESİNE,

2. Davacı kardeş Selime Esen DİNAR'ın MADDİ TAZMİNAT isteminin REDDİNE,

3. Davacı anne ...........'a takdiren 10,000,00 TL. (ONBİN TÜRK LİRASI) MANEVİ TAZMİNAT VERİLMESİNE, davacı kardeş ............'a takdiren 5.000,00 TL. (BEŞBİN TÜRK LİRASI) MANEVİ TAZMİNAT VERİLMESİNE, fazlaya ilişkin istemlerinin REDDİNE,

4. Hükmolunan maddi tazminat miktarına müteveffanın yeniden gelir elde edeceği varsayılan 03.05.2005 tarihiden 31.12.2005 tarihinde kadar yıllık %12 (YÜZDE ONİKİ), 01.01.2006 tarihinden ödeme tarihine kadar yıllık %9 (YÜZDE DOKUZ) yasal faiz YÜRÜTÜLMESİNE,

5. Hükmolunan manevi tazminat miktarlarına olay tarihi olan 14.07.2004 tarihinden 31.12.2004 tarihine kadar yıllık %15 (YÜZDE ONBEŞ), 01.01.2005 tarihinden 31.12.2005 tarihine kadar yıllık %12 (YÜZDE ONİKİ), 01.01.2006 tarihinden ödeme tarihine kadar yıllık %9 (YÜZDE DOKUZ) yasal faiz YÜRÜTÜLMESİNE,

6. 1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu'nun 71 nci maddesi gereğince yargılama giderlerinin (posta giderleri dahil) DAVALI İDAREYE YÜKLETİLMESİNE, ancak 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 13/j maddesi gereğince muaf tutulan davalı idare aleyhine harca hükmedilmesine YER OLMADIĞINA,

7. Davacılar tarafından peşin yatırılan ve sarf edilen 140,00 TL. (YÜZKIRK TÜRK LİRASI) bilirkişi ücretinin davalı idareden alınarak DAVACILARA VERİLMESİNE,

8. Hükmolunan maddi ve manevi tazminat miktarları üzerinden yürürlükte bulanan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ayrı ayrı nispi olarak hesap edilen 4.200,00 TL. (DÖRTBİNİKİYÜZ TÜRK LİRASI) avukatlık ücretinin davalı idareden alınarak DAVACILARA VERİLMESİNE, (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy