Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 2. Daire 2004/96 Esas 2009/318 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYüksekİdareMahkemesi
Dairesi: 2. Daire
Esas No: 2004/ 96
Karar No: 2009 / 318
Karar Tarihi: 18.03.2009

(2709 S. K. m. 40, 125, 129) (1602 S. K. m. 24, 71) (492 S. K. m. 13)

Davacılar vekilleri, 17 Kasım 2003 tarihinde AYİM'de kayda giren dava dilekçesinde özetle; davacıların yakım J.Er...........'in Yenifoça 7 nci J.Komd.Er Eğt.Alay K.lığı emrinde askerlik görevini yapmakta iken 16.12.2002 tarihinde rahatsızlanarak önce revire, oradan da askeri hastaneye sevk edildiğini, burada da akciğer enfeksiyonu tanısıyla Tepecik Dr............... Göğüs Hastalıkları Hastanesine sevk edildiğini ve burada vefat ettiğini, ölüm olayının davalı idare ajanlarının davacılar yakınının rahatsızlığının teşhis ve tedavisinde ilgisiz kalmaları nedeniyle oluştuğunu bu nedenle davalı idarenin hizmet kusuru bulunduğunu belirterek davacılar anne ve baba için bir miktar maddi, tüm davacılar için ise bir miktar manevi tazminat ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.

Dava dosyasının incelenmesinde; müteveffa J.Er ..............'in 10 Aralık 2002 tarihide, İZMİR/Yenifoça 7J.Komd.Eğt.Bl.K.lığına katıldığı ve yapılan muayenede herhangi bir hastalığa rastlanmadığı; 16 Aralık 2002 tarihine kadar yapılan muayenelerde rahatsızlığını beyan etmediği, 16 Aralık 2002 günü saat 21.30'da rahatsızlığını beyan ederek revire başvurması üzerine, FOÇA Deniz Üs K.lığı 30 Yt.İaşeli Revir Acil Polikliniğine sevk edildiği, buradaki muayene sonucunda kendisine akut, tonsilit ve lumbalji teşhisi konularak ilaç tedavisi yapıldığı; 18 Aralık 2002 günü saat 12.00'de rahatsızlığının arttığını beyanla, çekilmiş röntgen filminde akciğer enfeksiyonu bulgusuna rastlanılması üzerine, saat 17.00 itibariyle İZMİR KKK 600 YT.Mevki As.Hst.ne acil olarak şevkinin yapıldığı, aynı gece bu hastaneden İZMİR Tepecik Göğüs Hastalıkları Hastanesine sevk edildiği, burada yoğun bakım ünitesinde tedavi edilirken, 19 Aralık 2002 günü saat 05.00'de vefat ettiği, Adli Tıp Kurumu İzmir Grup Başkanlığı Morg İhtisas Dairesi nine 21.03.2003 gün ve 2002/1086 Protokol No.lu raporunda; davacıların yakınının akciğerlerinde saptanan pnömoni ve ciğer apsesi ile bunların komplikasyonları sonucunda öldüğünün belirtildiği, söz konusu ölüm olayı ile ilgili olarak Güney Deniz Saha Komutanlığı Askeri Savcılığınca yapılan hazırlık soruşturması sonunda 07.07.2003 gün ve 2003/133 Esas 2003/1091 Karar sayılı Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı verildiği, bu karara davacı babanın itiraz etmesi üzerine Hava Eğitim Komutanlığı Askeri Mahkemesinin 27.08.2003 gün ve E.2003/863,K.2003/187 Müteferrik sayılı kararı ile dosyadaki eksikler tamamlandıktan sonra ...dosyanın İstanbul Adli Tıp Kurumu Başkanlığına gönderilerek davacıların yakınının ölümünde başından sonuna kadar müdahale eden doktorların herhangi bir kusur ve ihmallerinin bulunup bulunmadığına dair rapor aldırılması, hususunda soruşturmanın genişletilmesine karar verildiği, yeniden yapılan soruşturma sonucunda Güney Deniz Saha Komutanlığı Askeri Savcılığınca Görevsizlik Kararı verilmesi üzerine Foça Asliye Ceza Mahkemesince olayla ilgili olarak yapılan yargılama sonucunda; Yüksek Sağlık Şurasının 16.11.2007 tarih ve 11657 sayılı kararı ile hastaya gerekli özeni göstermeyerek hastalığa ait akciğer bulgularını fiziki muayenede tespit edemediklerinden dolayı doktor .......... ve doktor ..............'ın 8/8 oranında kusurlu olduklarına karar verildiği gerekçesiyle tedavileri yapan doktorların tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu ölüme sebebiyet vermek suçunun sabit olduğu belirtilerek, tedaviyi yapan doktorlardan hakkında kamu davası açılan sanık Doktor............'un mahkumiyetine karar verildiği diğer doktor ............. hakkında kamu davası açılmadığından ve 5 yıllık zamanaşımı geçmiş olduğundan suç duyurusunda bulunulmasına yer olmadığına karar verildiği anlaşılmıştır.

İdare Hukuku İlkelerine ve T.C. Anayasasının 125 nci maddesine göre, idare kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararları ödemekle yükümlüdür. Bu suretle idarenin sorumluluğu Anayasa prensibi olarak kabul edilmiştir. Ancak Anayasada idarenin sorumluluğunun hangi esaslara göre belirleneceği belirtilmemiş, bu meselenin halli doktrin ve yargı kararlarına bırakılmıştır. Bugün idarenin sorumluluğu hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkelerine dayandırılmaktadır. İster hizmet kusuru, ister kusursuz sorumluluk ilkelerine dayandırılsın, idarenin tazmin borcunun doğabilmesi için bir zararın mevcudiyeti, zarara yol açan eylemin idareye yüklenebilir nitelikte bulunması, zarar ile eylem arasında illiyet bağının bulunması zorunludur.

Anayasanın 40 ncı maddesinde yer alan kişinin resmi görevliler tarafından vaki haksız işlemler sonucu uğradığı zarar da kanuna göre, Devletçe tazmin edilir. Devletin sorumlu olan ilgili görevliye rücu hakkı saklıdır. şeklinde ifadesini bulan hükmü ve Anayasanın 129/5 nci maddesindeki memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davaları kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve kanunun gösterdiği şekil ve şartlara uygun olarak ancak idare aleyhine açılabilir. şeklindeki hükmü ile 1602 Sayılı Kanunun 24 ncü maddesinde yer alan kişiler askeri görevlerle ilgili olarak uğradıkları zararlardan ötürü bu görevleri yerine getiren personel aleyhine değil sadece bu mahkemede ilgili kurum aleyhine tazminat davası açabilirler. Kurumun genel hükümlere göre sorumlu personele rücu hakkı saklıdır. şeklindeki hükmü muvacehesinde askeri bir kamu hizmetinin ifası sırasında ika edilen kusurunun ifa edilen görevden ayrı düşünülemeyeceği, bu durumda dahi verilen zararlarda devletin asıl ve birinci derecedeki sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı, keza devlet adına kamu hizmeti yürüten davalı idarenin halin icaplarına ve ihtiyaca görev hizmeti devamlı ve iyi şekilde topluma arz etmesi ve hizmeti yürütürken kimsenin zarara uğramamasını sağlamak amacıyla gerekli önlemleri alması zorunludur. Bu zorunluluğunun gereği gibi yerine getirilmemesi hizmetin kusurlu işlediğinin göstergesidir.

Devlet adına kamu hizmetini yürüten idarenin, halin icaplarına ve ihtiyaçlarına göre hizmeti devamlı ve en iyi şekilde topluma arz etmesi, kamu hizmetini yürütürken kimsenin zarara uğramaması için gerekli önlemleri alması zorunludur. Bu zorunluluğun gerektiği gibi yerine getirilmemesi hizmetin kusurlu işlendiğinin kanıtıdır. Nitekim davacıların yakını j. Kom. Er ...............'in tedavileri esnasında idarenin ajanı olan Doktorların hastaya gerekli özeni göstermeyerek hastalığa ait akciğer bulgularını fiziki muayenede tespit edememeleri neticesinde zarar doğuran ölüm olayının meydana geldiği, bu haliyle ölüm olayını askeri hizmetten soyutlamanın mümkün olmadığı; dolayısıyla ajanların hizmeti yürütmede gösterdiği zafiyet sonucunda meydana gelen zararın hizmet kusuru ilkesi uyarınca davalı idare tarafından karşılanması gerektiği sonucuna varılmıştır.

Davacı anne ve babaya T.C. Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığınca bağlanacak aylıklar maddi tazminat hesabında yarar kabul edildiğinden bu husus araştırılmış, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığının 05.01.2009 gün Sayı.: B.13.2.SGK.0.10.02.00.01.02/81.425.025 sayılı yazısından, davacılar yakını ..............'in durumunun Vazife Malullüğü Tespit Kurulu'nca incelenerek, anılan kurulun 11.11.2008 tarih ve 860 sayılı kararıyla hakkında Vazife Malullüğü hükümlerinin uygulanmasına karar verildiği, ancak davacılardan baba .............'in 65 yaşından küçük olması ve geçimim sağlayamayacak derecede malul olmaması sebebiyle anne ...........'in ise evlilik bağının devam etmesi sebebiyle kendilerine aylık bağlanamadığı anlaşılmıştır.

Maddi tazminat isteminde bulunan davacı baba ve annenin maddi zararlarının tespiti amacıyla bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, re'sen seçilen bilirkişi tarafından düzenlenerek Mahkememize ibraz edilen 12.02.2009 tarihli bilirkişi raporunda; davacı anne ..........'in 22.553,00 TL., davacı baba................'in 14.707,00 TL. maddi tazminat hak edişinin bulunduğu bildirilmiştir.

Taraflara tebliğ edilen bilirkişi raporuna taraflarca itiraz edilmemiş bilirkişi raporu Mahkememizin yerleşik içtihatlarına ve ilmi verilere uygun olduğundan, bilirkişi raporu doğrultusunda uygulama yapılmıştır.

Davacılara, yakınlarını kaybetmeleri nedeniyle duydukları ve ömür boyu duyacakları acı ve ıstırabı kısmen de olsa karşılayabilmek amacıyla, olayın meydana geliş şekli, tarihi, müteveffanın askerlik statüsü, davacıların sosyal durumları, paranın alım gücü ve işletilecek yasal faizi ve müteveffanın müterafik kusuru dikkate alınarak olay tarihinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte uygun miktarda manevi tazminat verilmesi kabul edilmiştir.

Açıklanan nedenlerle;

1. Bilirkişi raporu uyarınca ve davacıların istemine bağlı kalınarak, davacı baba .........'e 3.500,00 TL.(ÜÇBİNBEŞYÜZER TÜRK LİRASI) davacı anne............'e 3.500,00 TL. (ÜÇBİNBEŞYÜZER TÜRK LİRASI) MADDİ TAZMİNAT VERİLMESİNE,

2. Takdiren ve davacıların istemine bağlı kalınarak davacı baba ........... ile davacı anne ...........'e ayrı ayrı 7.500,00'er TL (YEDİBİNBEŞYÜZER TÜRK LİRASI) MANEVİ TAZMİNAT VERİLMESİNE,

3. Davacı kardeşler .......... ve .............'e takdiren ve davacıların istemine bağlı kalınarak ayrı ayrı 4.000,00'er TL. (DÖRTBİNER TÜRK LİRASI) ) MANEVİ TAZMİNAT VERİLMESİNE,

4. Hükmedilen maddi tazminat miktarlarına müteveffanın yeniden gelir elde edeceği farz olunan 09 Mart 2004 tarihinden 31 Aralık 2004 tarihine kadar yıllık %15 (YÜZDE ONBEŞ), 01.01 2005 tarihinden 31 Aralık 2005 tarihine kadar yıllık %12 (YÜZDE ONİKİ) 01 Ocak 2006 tarihinden ödeme tarihine kadar yıllık %9 (YÜZDE DOKUZ) yasal faiz YÜRÜTÜLMESİNE,

5. Hükmedilen manevi tazminat miktarlarına olay tarihi olan 19 Aralık 2002 tarihinden 31 Mart 2003 tarihine kadar yıllık %55 (YÜZDE ELLİBEŞ), 01 Nisan 2003 tarihinden 31 Aralık 2003 tarihine kadar yıllık %50 (YÜZDE ELLİ), 01 Ocak 2004 tarihinden 31 Aralık 2004 tarihine kadar yıllık %15 (YÜZDE ONBEŞ),01 Ocak 2005 tarihinden 31 Aralık 2005 tarihine kadar yıllık %12 (YÜZDE ONİKİ), 01 Ocak 2006 tarihinden ödeme tarihine kadar yıllık %9 (YÜZDE DOKUZ) yasal faiz YÜRÜTÜLMESİNE,

6. 1602 sayılı Askerî Yüksek İdare Mahkemesi Kanununun 71 nci maddesi gereğince yargılama giderlerinin DAVALI İDAREYE YÜKLETİLMESİNE, ancak 492 sayılı Harçlar Kanununun 13/j maddesi gereğince muaf tutulan davalı idare aleyhine harca hükmedilmesine YER OLMADIĞINA,

7. Davacılar tarafından peşin yatırılan ve sarf edilen 150,00 TL. (YÜZELLİ TÜRK LİRASI) bilirkişi ücretinin DAVALI İDAREDEN ALINARAK, DAVACILARA VERİLMESİNE,

8. Davacılar tarafından peşin yatırılan 418,50 TL. (DÖRTYÜZONSEKİZ TÜRK LİRASI ELLİ KURUŞ ) harem istemleri halinde DAVACILARA İADESİNE,

9. Davacılar tarafından peşin yatırılan ve sarf edilen 136,00 TL. (YÜZOTUZALTI TÜRK LİRASI) posta giderinin davalı idareden alınarak, DAVACILARA VERİLMESİNE,

10. Hükmedilen maddi ve manevi tazminat miktarları üzerinden hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca ayrı ayrı nispi olarak hesap edilen 3.540,00 TL. (ÜÇBİNBEŞYÜZKIRK TÜRK LİRASI) Avukatlık ücretinin davalı idareden alınarak DAVACILARA VERİLMESİNE, (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy