Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 1. Daire 2014/99 Esas 2014/743 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYüksekİdareMahkemesi
Dairesi: 1. Daire
Esas No: 2014/ 99
Karar No: 2014 / 743
Karar Tarihi: 15.07.2014

(4678 S. K. m. 3, 6, 18) (5434 S. K. m. 32, 36) (205 S. K. m. 17)

Davacı vekili, 24.10.2013 tarihinde kayıt altına alınan dava dilekçesi ile ilgili olarak AYİM Daireler Kurulunun 08.11.2013 tarih ve 2013/54-49 Esas-Karar sayılı kararı ile verilen dilekçe reddi kararı sonrasında, 30.12.2013 tarihinde kayda geçen yenileme dava dilekçesi ve cevaba cevap dilekçesiyle özetle; müvekkilinin 2004 yılında 9 yıl süreli sözleşme imzalayarak sözleşmeli subay olarak statüye dahil olduğunu, 2013 yılında sözleşme süresinin bitiminden önce usulü dairesinde davalı idareye müracaat ederek sözleşmesini yenilemeyeceğini bildirdiğini, davalı idarenin bu bildirime uygun şekilde müvekkilinin sözleşmesini yenilememek suretiyle kendisini statü dışına çıkardığını, subaylık sözleşmesinde müvekkilinin sözleşmesinin 30.08.2013 tarihinde sona ereceği belirtildiği halde, davalı idarenin ilişik kesme tarihini 29.08.2013 olarak belirlediğini, bu işlem sebebiyle müvekkilinin yüzbaşı unvanının alamadığı gibi, bu kıdemden dolayı alması gereken miktarda tazminatı, derece ve kademeyi de alamadığını, müvekkilinin yüzbaşı rütbesi unvan ve kıdemiyle 4’üncü derece l’inci kademe üzerinden terhis edilmesi gerektiğini, ancak ödenen ikramiye miktarı hesaplanırken 5’inci derece 3’üncü kademe üzerinden ek tazminatlar ve O YAK kesintileri ilave edilmeden hesaplama yapıldığını, bu şekliyle ve söz konusu kesintiler eklenmeden tazminat miktarının hesaplanmış olmasının hukuka uyarlı olmadığını öne sürerek, ilişiğinin 29.08.2013 tarihinde kesilmesi ve yüzbaşı rütbesi unvan ve kıdemiyle terhis edilmemesi, OYAK kesintisi de dikkate alınmayarak yapılan eksik ödemeden oluşan farkın verilmemesi işlemlerinin iptaline ve 4.500 TL tutarındaki ikramiye farkının yasal faizi ile birlikte hükmen tazminine karar verilmesini talep etmiştir.

Dava dosyasında mevcut bilgi ve belgelerin incelenmesi sonucunda; 30.08.2004 tarihinden itibaren 9 (dokuz) yıl süreyle sözleşme imzalayarak sözleşmeli subay statüsünde Hv.Müh.Tğm. sınıf ve rütbesine naspedilerek göreve başlayan davacının, sözleşme süresinin bitiminde Hv.Müh.Ütğm. sınıf ve rütbesinde iken kendi isteği ile sözleşmesini yenilememesi üzerine 29.08.2013 tarihinde 5'inci derecenin 3'üncü kademesi üzerinden ilişiğinin kesildiği, ayrıca davacıya 4678 sayılı Kanunun 18’inci maddesi l’inci fıkrası (a) bendine nazaran 5’inci derece 3’üncü kademe üzerinden aldığı son maaşı uyarınca tazminat (ikramiye) ödendiği; müteakiben davacının vekili aracılığıyla ilişiğinin 30.08.2013 tarihinde yüzbaşı rütbesiyle kesilmemesi işleminin iptali ile buna bağlı olarak eksik ödenen özlük haklarının hükmen tazmini talebi ile AYİM’de bu davayı açmış olduğu anlaşılmıştır.

Dava konusu uyuşmazlığın çözümünde öncelikli olarak 30.08.2004 tarihinden itibaren 9 yıl süreyle sözleşme imzalayarak statüye girmiş bulunan davacının sözleşme bitiminde sözleşmesini yenilemek istememesi nedeniyle ilişiğinin hangi tarihte kesilmesi gerektiği hususunun açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.

4678 sayılı Türk Silahlı Kuvvetlerinde İstihdam Edilecek Sözleşmeli Subay ve Astsubaylar Hakkında Kanunun 3’üncü maddesinin “Tanımlar” başlıklı (b) bendinde “Sözleşme”: ‘"Türk Silahlı Kuvvetlen birlik, karargah, kurum ve kuruluşları ile sözleşmeli subay ve astsubay adaylarından askerî eğitimi başarıyla tamamlayanlar arasında yapılan ve üç yıldan az, dokuz yıldan fazla olmamak üzere hizmet yükümlülüğü getiren, örneğine göre hazırlanmış olan vazıh bir belgeyi, ” (e) bendinde “Sözleşmeli subay”: “Bu Kanunda öngörülen esaslara göre, kendileri ile sözleşme yapılarak subay naspedilen teğmen, üsteğmen ve yüzbaşı rütbelerini haiz subayları, ” (ı) bendinde de ‘'Sözleşme yılı:” “Sözleşmenin yürürlüğe girdiği ay ve günü başlangıç olarak kabul eden ve bu tarihten itibaren geçen her bir yıllık süreyi’’ ifade eder şeklinde tanımlanmıştır.

Aynı Kanunun 6’ncı maddesinde; sözleşmeli subayların sözleşme sürelerinin üç yıldan az ve dokuz yıldan fazla olamayacağı belirtilmektedir.

Yine aynı Kanunun “Rütbe Bekleme Süreleri ve Sözleşmenin Yenilenmesi” hallerini düzenleyen 12’nci maddesinde; “Sözleşmeli subay ve astsubayların rütbe bekleme süreleri hakkında, 27.7.1967 tarihli ve 926 sayılı Kanunda muvazzaf subay ve astsubaylar için belirlenen süreler uygulanır. Sözleşmeli subaylardan üst rütbede kadro açığı bulunmadığı için terfi edemeyenler, terfi şartlarını haiz olmak kaydıyla sözleşme müddeti sonuna kadar derece ilerlemesi yaparlar./Her sözleşme süresinin sona erme tarihinden en az üç ay önce taraflar sözleşmeyi yenileyeceklerine dair yazılı bildirimde bulunmadıkları takdirde, sözleşme kendiliğinden sona erer. ” düzenlemesi yer almaktadır. Sözleşmeli Subay ve Astsubay Yönetmeliğinde de aynı hükümlere yer verildiği görülmektedir.

Görüldüğü üzere 4678 sayılı Kanunda “Sözleşme yılı”; sözleşmenin yürürlüğe girdiği ay ve gün başlangıç olarak kabul edilip bu tarihten itibaren geçen her bir yıllık süre olarak ifade edilmektedir. Davacıyla da 9 yıllık sözleşme yapıldığına göre, sözleşmenin yapıldığı tarihten itibaren her yıl sayılarak 9’uncu yılın sonunda, sözleşmenin bittiğini kabul etmek gerekmektedir. Bu itibarla, davacıyla imzalanan sözleşme belgesine bakıldığında; davacı tarafından imzalan Sözleşmeli Subay Sözleşme Belgesinin C, Bölümünde; “BU SÖZLEŞMENİN SÜRESİ 9 (DOKUZ) YILDIR. SÖZLEŞMENİN (30.08.2004-30.08.2013) BU TARİHLER ARASINDA İLGİLİ MEVZUATA GÖRE İDARE TARTINDAN FESHEDİLMESİ KOŞULLARI SAKLIDIR.” ibareleri yer almaktadır. Bu ibarelerden hareketle davacının imzalamış olduğu sözleşmenin (30.08.2004- 30.08.2013) tarihleri arasında yürürlükte olduğu, buna göre sözleşmenin bitim tarihinin 30.08.2013 günü olması gerektiği ileri sürülebilir ise de, imzalanan sözleşme bir idari hizmet sözleşmesidir. Sözleşmenin süresinin ne kadar olması gerektiği hususunda 4678 sayılı statü Kanunu'nda hüküm bulunmaktadır. Bahse konu kanunda da sözleşmenin süresinin başlangıcının açıkça belirtildiği görülmektedir. Düzenlemede sözleşmenin yürürlüğe girdiği ay ve günün başlangıç olarak kabul edilmesi gerektiği, bu tarihten sonra yıllık sürelerin hesaplanması gerektiği belirtilmektedir. Davacının imzaladığı sözleşme 30.08.2004 tarihinde yürürlüğe girdiğine göre, bitiş tarihinin 29 Ağustos yerine 30 Ağustos olarak alınması halinde “yıl” süresi bir gün aşılmış olacaktır ki, bu da 4678 sayılı Kanundaki “Sözleşme yılı” hükmüne aykırılık teşkil edecektir.

Yapılan bu açıklamalar çerçevesinde; davacının imzalamış olduğu sözleşme metninin 4678 sayılı Kanunun “sözleşme yılma” ilişkin hükmüne göre yorumlanması ve buna göre de 9 yıllık sözleşme süresinin 29.08.2013 tarihinde sona erdiğinin kabulü gerekmektedir. Bu itibarla davacının terhis tarihinin 29.08.2013 olarak belirlenip bu tarihte haiz olduğu Hv.Müh.Ütğm. sınıf ve rütbesiyle 5’inci derece 3’üncü kademe üzerinden ilişiğinin kesilmesinde ve buna göre tazminat (ikramiye) hesabı yapılıp özlük haklarının ödenmesinde; dolayısıyla ilişiğinin yüzbaşı rütbesi unvan ve kıdemiyle 4’üncü derece l’inci kademe üzerinden kesilmemesi ve özlük haklarının buna göre ödenmemesi işleminde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Diğer taraftan davacı vekilince, müvekkiline ödenen tazminat (ikramiye) hesabında dikkate alınan 4678 sayılı Kanunun 18’inci maddesi l’inci fıkrası (a) bendinde yer alan “net maaş” tutarına OYAK kesintilerinin dahil edilmesi gerektiği de öne sürülmüştür.

4678 sayılı Kanunun “Tazminat ve İkramiye Ödeme Esasları” başlıklı 18’inci maddesi;

“Sözleşmeli subay ve astsubaylardan kendi kusurları olmaksızın hizmet sürelerinin uzatılmaması sebebiyle veya sözleşme süresini bitirip ayrılanlar ile durumları 13 üncü maddenin (h), (ı) ve (j) bentleri kapsamına girenlere aşağıda yazılı esaslara göre tazminat verilir.

a) Herhangi bir sözleşme dönemi sonunda veya içerisinde sözleşmesi sona erenlere veya feshedilenlere son olarak aldıkları net maaşın iki katının hizmet yılı ile çarpımı tutarında tazminat verilir. Ancak, hizmet yılı olarak en fazla dokuz yıl esas alınır.
b) Bu tazminatın hesabında 27/06/1989 tarihli ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede belirtilen ek tazminatlar ve 14/07/1964 tarihli ve 500 sayılı Kanuna göre ödenen tazminat hariç olmak üzere, bütün ödemeler dikkate alınır.

Sözleşmeli subay ve astsubaylardan emeklilik hakkını kazananlar ile muvazzaf subay veya astsubaylığa geçirilenlere tazminat ödenmez. Bunlar hakkında 08/06/1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanun hükümleri uygulanır. Emeklilik hakkını kazanmadan Türk Silahlı Kuvvetlerinden ayrılanların başka sosyal güvenlik kurumlarına tabi olarak geçen hizmetleri, 24/05/1983 tarihli ve 2829 sayılı Kamın hükümlerine göre birleştirilir.

Emekli maaşı bağlanması için gerekli hizmet sürelerini tamamlayanlara 08/06/1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanun esaslarına göre ikramiye verilir ve aylık bağlanır. Bu maddenin birinci fıkrasının (a) bendi gereğince ödenen tazminata ilişkin süreler, emekli ikramiyesinin hesaplanmasında esas alınan süreden düşülür. Hizmet sürelerinin hesabında 08/06/1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanunun 32’nci ve 36’ncı madde hükümleri de dikkate alınır... ” hükmüne amir bulunmaktadır.

205 sayılı Ordu Yardımlaşma Kurumu (OYAK) Kanununun 17’nci maddesi de; “Kurumun üyeleri (Daimi ve geçici) aşağıda gösterilmiştir, a) Türk Silahlı Kuvvetleri kadrolarında görevli bilumum muvazzaf subay sözleşmeli subay, askeri memur, astsubay, sözleşmeli astsubay ve uzman jandarmalar ile emekli maaşı sistemine giren üyeler ve ölümleri halinde sisteme devam etmek isteyen eşleri Kurumun daimi üyeleridir... ” hükmünü içermektedir.

Açıklanan mevzuat hükümlerine nazaran; öncelikle 4678 sayılı Kanunun 18’inci maddesi l’inci fıkrası (a) bendinde yer alan "net maaş” tabirinden davacının ilişiğinin kesildiği 29.08.2013 tarihinde haiz olduğu sınıf ve rütbesi ile buna tekabül eden 5’inci derece 3’üncü kademe üzerinden geçerli olan katsayılar dikkate alınarak hesaplanan net aylığın anlaşılması gerekmektedir. Diğer taraftan yine bu tazminatın hesabında aynı Kanunun 18’inci maddesi l’inci fıkrası (b) bendi uyarınca 27/06/1989 tarihli ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede belirtilen ek tazminatlar ve 14/07/1964 tarihli ve 500 sayılı Kanuna göre ödenen tazminat hariç olmak üzere bütün ödemeler dikkate alınacaktır. Ancak, davacının maaşından kesilen OYAK aidatları ise 205 sayılı Kanunun 17/(a) maddesine istinaden kurumun “daimi üyesi” olması nedeniyle kanuni dayanağı olan ve maaşından düzenli şekilde yapılan kesintidir. Diğer bir ifade ile “arızi” bir kesinti değildir. Nitekim gelir vergisi, emekli sandığı aidatı gibi kesintiler de OYAK aidatı benzeri kesintilerdendir. Davacı, statüye girip OYAK’ın daimi üyelik sıfatını kazandıktan sonra kendi isteği ile değil, ancak Kanunun öngördüğü durumlarda statüden çıkarılmaktadır. Keza, TSK’den ilişiğinin kesilmesinden sonra yapılan kesintileri talebi halinde OYAK’tan alabilecektir. Dolayısıyla, OYAK aidatı kesintilerinin sözü edilen “net maaş” tutarına dahil edilmesi ve buna bağlı olarak ödenen tazminat (ikramiye) hesabında dikkate alınması hukuken mümkün bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle;

Hukuki dayanaktan yoksun davanın REDDİNE,

15 TEMMUZ 2014 tarihinde OYBİRLİĞİ ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy