Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 1. Daire 2014/382 Esas 2014/371 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYüksekİdareMahkemesi
Dairesi: 1. Daire
Esas No: 2014/ 382
Karar No: 2014 / 371
Karar Tarihi: 15.04.2014

(2709 S. K. m. 90) (1602 S. K. m. 29, 45, 52, 66) (2577 S. K. m. 49) (1086 S. K. m. 442) (AYİM 07.02.1977 T. 1976/2 E. 1977/2 K.)

Davacı vekili, 27.12.2013 tarihinde İstanbul Bölge İdare Mahkemesi'nde, 03.01.2014 tarihinde de Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'nde kayda geçen karar düzeltme istemini içeren dilekçesinde özetle; 1602 sayılı Kanun'un 66'ncı maddesinin birinci fıkrasında, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Daireleri ile Daireler Kurulu tarafından verilen kararlara karşı bir defaya mahsus olmak üzere kararın düzeltilmesi yoluna gidilebileceği hükmünün yazılı olduğunu, karar düzeltilmesi istemleri yönünden kanunla getirilmek istenen sınırın, ancak tarafları, konusu ve hukuki nedeni ya da nedenleri aynı olan kararlar yönünden geçerli olacağının söylenebileceğini, AYİM Genel Kurulu'nun içtihatların birleştirilmesine ilişkin 07.02.1977 gün ve 1976/2 Esas, 1977/2 Karar sayılı kararının da bu doğrultuda verilmiş bir karar olduğunu, aynı davanın yargılama süreci içinde geçirdiği merhaleler itibariyle verilen, birbirinden ayrı ve bağımsız hukuki varlığa sahip bulunan kararlar yönünden aynı sınırlamanın geçerli olacağının kabul edilmesinin kanunun lafzı ve ruhuyla bağdaştırılmayacağını, bu nedenle AYİM 1 'inci Dairesinin iki kararı da bu mahiyette olduğundan karar düzeltme taleplerinin esastan incelenmesini talep ettiklerini, ilk karar olan AYİM 1'inci Dairesinin 21.05.2013 gün ve 2012/1153 Esas, 2013/601 Karar sayılı kararında 1602 sayılı Kanun'un 66'ncı maddesinde sınırlı olarak sayılan hususlara aykırılık bulunmadığını, kararın esasına etkili olan iddia ve itirazların tümünün gerekçeli olarak incelendiğini ve sonuca bağlandığını, kararda birbirine aykırı herhangi bir hüküm bulunmadığını, kararın usul ve yasaya aykırı herhangi bir yönünün de bulunmadığını, hal böyle iken, sadece mahkeme heyetindeki değişiklikler sonucu aynı belge ve delillerin bu kez farklı hukuki nedenlere dayalı yoruma tabi tutularak bambaşka bir karar verilmesinin, idare karşısında vatandaşın hukuki güvenliği ilkesinin ihlali anlamına geleceğini ve hiçbir hukuk devletinde bu durumun kabul edilemeyeceğini, gerek ilk kararda gerekse karar düzeltilmesi taleplerine konu olan ikinci kararda, 1602 sayılı Kanun'un 52'nci maddesi kapsamında taraflarından incelenmeyen bir takım gizli belgelerin hükme esas alındığını, her ne kadar taraflarından incelenmeyen bu gizli belgelerin adil yargılanma hakkının unsurlarından biri olan silahların eşitliği ilkesini ihlal etmiş olsa da, ilk kararda bu nitelikteki belgelerin, çağdaş hukuk devleti ve evrensel hukuk ilkeleri çerçevesinde irdelenerek davalı idarenin işlemine esas alınmasının mutlak surette hukuka aykırı olacağı sonucuna varılarak davanın kabulüne karar verildiğini, aynı belgelerin bu kez heyetteki vaki değişmeler neticesinde tam tersi bir yorumla, evrensel hukuk değerleri hilafına davanın reddine karar verildiğini, bu kararla Anayasa Mahkemesi'nin bireysel başvurulara konu kararlarında da açık ve net olarak belirttiği üzere adil yargılanma ilkesinin ihlal edildiğini, hükme esas bu belgelerin taraflarından incelenmeden karar verilmesinin açıkça hukuka aykırı olduğunu belirterek davalı idarenin karar düzeltilmesi isteminin kabulü ile davanın reddine dair AYİM 1'inci Dairesinin 12.11.2013 gün ve 2013/1118 Esas, 2013/1082 Karar sayılı kararının düzeltilmesine ve dava konusu işlemin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesinden; 2003 yılında imzaladığı 9 yıllık sözleşmeye istinaden 30.08.2003 tarihinde P. Astsb. Çvş. nasbedilmek suretiyle Türk Silahlı Kuvvetleri’nde (Hv.K.K.lığı bünyesinde) sözleşmeli astsubay statüsünde görev yapmaya başlayan davacının, 9 yıllık sözleşme süresi sonunda Hv.K.K.lığının 05.06.2012 tarihli ve “2003 Devresi Sözleşmeli Subay ve Astsubayların İşlemleri” konulu emriyle sözleşmesinin yenilenmemesi ve sözleşmesinin yenilenmemesine dair bu emrin 25.07.2012 tarihinde davacıya tebliği üzerine vekili aracılığıyla astsubay sözleşmesinin yenilenmemesi işleminin iptali ve statü dışında geçen sürelere ilişkin aylıkların hak ediş tarihlerinden ödeme tarihine kadar işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemi ile açılan dava neticesinde AYİM l'inci Dairesinin 21.05.2013 gün ve 2012/1153 Esas, 2013/601 Karar sayılı kararı ile davacı hakkında tesis edilen astsubay sözleşmesinin yenilenmemesi işlemi hukuka aykırı bulunarak iptaline ve davacının statü dışında geçirdiği sürelere ilişkin özlük haklarının hak ediş tarihlerinden itibaren ödeme tarihine kadar işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine oyçokluğu ile karar verildiği, bu kararın davacı vekiline 17.06.2013 tarihinde ve davalı idareye de 12.06.2013 tarihinde tebliğini müteakip davalı idarece 25.06.2013 tarihinde bu karara karşı karar düzeltilmesi isteminde bulunulması üzerine, AYİM l'inci Dairesinin 12.11.2013 gün ve 2013/1118 Esas, 2013/1082 Karar sayılı kararı ile davalı idarenin karar düzeltilmesi isteminin kabulüne ve davanın reddine oyçokluğu ile karar verildiği, bu kararın davalı idareye 06.12.2013 tarihinde, davacı vekiline de 16.12.2013 tarihinde tebliğini müteakip bu karara karşı davacı vekilince 27.12.2013 tarihinde kayda giren dilekçe ile karar düzeltme isteminde bulunulduğu anlaşılmıştır.

1602 sayılı Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Kanunu'nun, 66’ncı maddesi; "Daireler ile Daireler Kurulundan verilen kararlar hakkında bir defaya mahsus olmak üzere, ilamın tebliği tarihinden itibaren onbeş gün içinde aşağıda yazılı sebepler dolayısiyle kararın düzeltilmesi istenebilir.

a) Kararın esasına etkisi olan iddia ve itirazların, kararda karşılanmamış olması;

b) Bir ilamda birbirine aykırı hükümler bulunması;

c) Kararın usul ve kanuna aykırı bulunması;

Kanunun 45 inci maddesine göre verilen kararların düzeltilmesi işlemi kabul edilerek davaya yeniden bakılması ve esas hakkında karar verilmesi halinde de karar düzeltilmesi isteminde bulunulabilir.

Daireler ile Daireler Kurulu, kararın düzeltilmesi dilekçesinde ileri sürülen sebeplerle bağlıdır." hükmüne,

"Genel Kurulun görevleri" başlıklı 29'uncu maddesi de; "Genel Kurul, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi Başkanının çağrısı üzerine toplanır. Görevleri şunlardır:

a) (Mülga: 25/12/1981 - 2568/5 md.)

b) Gerektiğinde uyuşmazlık mahkemesine üye seçmek,

c) Yüksek Disiplin Kurulu kararlarına karşı yapılan itirazları incelemek ve karara bağlamak,

d) Dairelerin veya Daireler Kurulunun kendi kararları veya ayrı ayrı verdikleri kararlar arasında aykırılık veya uyuşmazlık görüldüğü veyahut birleştirilmiş içtihatların değiştirilmesi gerekli sayıldığı takdirde, Başsavcının düşüncesi alındıktan sonra işi incelemek ve gerektiğinde, içtihadın birleştirilmesi veya değiştirilmesi hakkında karar vermek.

İçtihatların birleştirilmesi veya birleştirilmiş içtihatların değiştirilmesi, Başkan, konu ile ilgili daire ve Başsavcı tarafından istenebilir.

İçtihatları birleştirme kararları gönderildikleri tarihten itibaren 30 gün içinde Resmi Gazete'de yayınlanır.

Bu kararlara Askeri Yüksek İdare Mahkemesi organları ve idare uymak zorundadır.

e) 91 inci maddede yazılı içtüzüğü yapmak,

f) Kanunlarda gösterilen diğer görevleri yapmak,

g) 18'inci maddenin 2 nci fıkrasının dördüncü cümlesindeki görevi yerine getirmek." hükmüne amirdir.

Yukarıda belirtilen 1602 sayılı Kanun'un 66’ncı maddesinde, AYİM Daireleri ve Daireler Kurulunca verilen kararlar hakkında “bir defaya mahsus” olmak üzere karar düzeltme yoluna gidilebileceği belirtilmiş ve AYİM Genel Kurulu'nun 07.02.1977 gün ve 1976/2 Esas, 1977/2 Karar sayılı içtihadı birleştirme kararında da, özetle; "...Karar düzeltme yoluyla düzeltilen kararın yeni bir karar, yeni bir ilam olarak kabulü kanun yolunda fasit bir dairenin doğumuna neden olabileceğinden " ...Daire ve Daireler kurulundan verilen kararlar" ibaresine geniş bir yorum getirmek kanım koyucunun maksadını aşmaktadır. Özellikle kararı tesis edenle karar düzeltme istemini tetkik eden merci aynı olduğundan ve düzeltme istemi konusunu aynı mahiyetteki daire veya daireler kurulu kararı teşkil ettiğinden, düzeltme isteminin kabulü halinde tesis edilen kararı yeni bir karar olarak değil düzeltilen kararın yerini alan bir karar şeklinde yorumlayıp değerlendirmek gerekmektedir. 1602 sayılı AS. Yük. İd. Mah. K. 66/2. maddesinde yer alan .. kanunun 45'inci maddesine göre kararların düzeltilmesi işlemi kabul edilerek davaya yeniden bakılması ve esas hakkında karar verilmesi halinde de karar düzeltilmesi isteminde bulunulabilir." biçimindeki istisnai hükümde karar düzeltme yoluna bir defa gelinebileceği ilkesini doğrulamaktadır. " şeklinde gerekçeye yer vermek suretiyle karar düzeltmeye bir defaya mahsus olmak üzere gelinebileceği belirtilerek aykırı içtihatların bu yönde birleştirilmesine karar verilmiştir.

1602 sayılı Kanun'un 66’ncı maddesindeki, AYİM Daireleri ve Daireler Kurulunca verilen kararlar hakkında “bir defaya mahsus” olmak üzere karar düzeltme yoluna gidilebileceği yönündeki yasal düzenlemesinin, AYİM Daireleri ve Daireler Kurulunca verilen kararlar hakkında davacı veya davalıdan herhangi biri tarafından karar düzeltilmesi yoluna başvurulması ve bu talep hakkında karar verilmesinden sonra aynı tarafın veya diğer tarafın karar düzeltme yoluna başvuramayacağı şeklinde sonuç doğuracak şekilde yorumlanarak aykırı içtihatların bu yönde birleştirilmesine dair AYİM Genel Kurulu'nun 07.02.1977 gün ve 1976/2 Esas, 1977/2 Karar sayılı içtihadı birleştirme kararının, 1602 sayılı Kanun'un 29'uncu maddesi kapsamında değiştirilmesi için AYİM Genel Kurulu'na başvurulmasının gerekip gerekmediği hususunda yapılan değerlendirme sonucunda; AYİM Genel Kurulu'nun 07.02.1977 gün ve 1976/2 Esas, 1977/2 Karar sayılı içtihadı birleştirme kararı gerekçesinde belirtilen hususlar dikkate alındığında, 1602 sayılı Kanun'un 66’ncı maddesindeki, AYİM Daireleri ve Daireler Kurulunca verilen kararlar hakkında “bir defaya mahsus" olmak üzere karar düzeltme yoluna gidilebileceği yönündeki yasal düzenlemesinin, AYİM Daireleri ve Daireler Kurulunca verilen kararlar hakkında davacı veya davalıdan herhangi biri tarafından karar düzeltilmesi yoluna başvurulması ve bu talep hakkında karar verilmesinden sonra aynı tarafın veya diğ er tarafın karar düzeltme yoluna başvuramayacağı şeklinde yorumlanması gerektiği değerlendirildiğinden ve AYİM Genel Kurulu'nun 07.02.1977 gün ve 1976/2 Esas, 1977/2 Karar sayılı içtihadı birleştirme kararı da bu yönde olduğundan, anılan içtihadı birleştirme kararının değiştirilmesi için AYİM Genel Kurulu'na başvurulmasına gerek görülmemiştir.

Kanun'un açık düzenlemesi ve AYİM Genel Kurulu'nun bağlayıcı nitelikteki yukarıda belirtilen içtihadı karşısında; astsubay sözleşmesinin yenilenmemesi işleminin iptali ve statü dışında geçen sürelere ilişkin aylıkların hak ediş tarihlerinden ödeme tarihine kadar işletilecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi istemi ile davacı tarafından açılan dava neticesinde verilen karara karşı davalı idarece karar düzeltme yoluna gelinerek bu yolun tüketilmiş olması nedeniyle, bu kez davacı vekilinin talebine bağlı olsa bile, sonuçta ikinci kez karar düzeltme yoluna gidilmesi mümkün olmadığından, mükerrer karar düzeltme talebinin incelenmeksizin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle;

Davacı vekilinin karar düzeltme isteminin incelenmeksizin REDDİNE,

15 NİSAN 2014 tarihinde Başkan Hâk.Alb.Dr. Celal IŞIKLAR’ın karşı oyu ve OYÇOKLUĞU ile karar verildi.

KARŞI OY GEREKÇESİ

I. BİRLEŞTİRİLMİŞ İÇTİHAT, ZAMANLA DEĞİŞEN VE GELİŞEN HÂL VE ŞARTLARA UYGUNLUK GÖSTERMEDİĞİ TAKDİRDE DEĞİŞTİRİLEBİLİR

Kural olarak, mevcut bir içtihatları birleştirme kararından (İBK) her ne sebeple ve suretle olursa olsun, -yeni bir içtihatları birleştirme yoluyla değiştirilmedikçe- kendiliğinden dönülemeyeceğinden bağlayıcılığı devam eder. Ancak, şartların değişmesi ve farklı bir görüşün yüksek mahkemeyi kendini kabule zorlaması (Mukbil ÖZYÖRÜK, İdare Hukuku Dersleri, Ankara 1973, s. 177; Ali Cavit ZEYBEK, Yargı İçtihatlarının Hukuk Kaynağı Olarak Değeri ve Yeri, DD, s.68-69, s. 104) veya birleştirme esnasında öngörülmeyen maddi ve hukuki sakıncaların görülmesi, sosyal hayatta inanış ve anlayış değişikliklerin ortaya çıkması (Aydın H. TUNCAY/Orhan ÖZDEŞ/Recep BAŞPINAR, Danıştay'da Yargılama Usulü, Yüzyıl Boyunca Danıştay, Ankara 1968, s.708) gibi hallerde birleştirilmiş içtihatların değiştirilebileceği kabul edilmektedir. Zira, birleştirilmiş içtihatın bağlayıcılığı bir kanundan daha ileri değildir. Daha açık bir anlatımla, nasıl tüm bağlayıcılığına rağmen, hukuk düzeni ve sosyal hayattaki gelişmelere göre kanunlara yeni yorumlar getirilebiliyorsa, birleştirilmiş içtihatlar da ilk tesis edildikleri zaman, zemin ve şartlardan uzaklaşıldığında farklı ve başka türlü yorumlanabilir.

Danıştay yeni ve farklı kararlar yoluyla mevcut İBK'dan dönülebileceği yolunda emsal bir uygulama yapmıştır. Bu örnekte, ortada mevcut ve geçerli bir (27.11.2965 tarihli ve 104/2 sayılı) İBK bulunmasına rağmen, Danıştay Dava Daireleri Kurulu bunun aksi yönde karar vermiştir (5.11.1971, 1967/390-390-1971/888). Bunun üzerine, konu İçtihatları Birleştirme Kuruluna havale edilmiştir. Kurul talebi esastan görüşmüş ve eski İBK'nın hukuka uygunluğunu vurgulayarak değiştirilmesine gerek olmadığına karar vermiştir (DİBKK, 26.06.1980, 1973/4-1980/8, DD, S.40- 41, s.84). Danıştay, aşağıda gösterileceği gibi, karar düzeltmeye ilişkin hükme rağmen, aksi ve farklı kararlar vermiştir. Yargıtay'ın böyle durumlarda (ilgili kanun hükmü değişmediği halde) içtihatları birleştirme usulüne başvurmaktansa doğrudan görüş değişikliği yoluna gittiği görülmektedir.

II. AYİM UYGULAMASINDA KARAR DÜZELTME YOLUNUN KAPSAM VE SINIRLARI ZAMANLA GENİŞLETİLMİŞTİR

Öncelikle, karar düzeltmenin; teorik olarak, Türk Hukukuna özgü, esasen yeni ve müstakil bir dava olmayıp verilmiş bir kararın aynı yargı yeri/kurul tarafından bir kez daha hukuka uygunluk açısından ve kanunda belirtilen (AYİM K.m. 66) ve talepte gösterilen sebeplerle sınırlı olmak üzere gözden geçirilmesi şeklinde bir kanun yolu olduğunun altını çizelim (Danıştay İBK, 14.03.1952, 52/13-52/86).

Karar düzeltme sebeplerinden usul ve kanuna aykırılık halinin geniş yorumlaması gerektiği kabul edilmektedir. Bununla beraber, öğretide belirtildiği üzere, usul ve aykırılık oluşturan halin dilekçede açık ve somut suretle bilimsel olarak gösterilmesi, usul saptırılması suretiyle temyiz başvurusuna dönüştürülmemesi lazım gelir. Böyle bir talep ve sebep olmaksızın, kararın düzeltilmesi, (AYİM K.m.63'te kayıtlanan) kesin hüküm dokunulmazlığına karşı ağır bir hukuk ihlali teşkil eder (Mukbil ÖZYÖRÜK, İdare Hukuku Dersleri, Ankara 1973, s.177, s.251).

Bununla beraber, AYİM uygulamasında, ilave son derece mahkemesi olmasından dolayı, kararın düzeltilmesi yolu, özellikle usul ve kanuna aykırılık hali yönünden, adeta bir temyiz başvurusu halini almıştır. Mahkemenin savcılık müessesesi de, her üç dairesi ve daireler kurulu da, taraflardan birinin önceki iddia ve savunmalarını aynen tekrarlayarak veya özetleyerek (genel mahiyette usul ve kanuna aykırılık yönünden) yaptığı başvurularda, uyuşmazlığı baştan sona gözden geçirmekte; konuyu temyiz yolu gibi irdelemektedir.

Somut uyuşmazlıkta da, davalı idare savunma dilekçesindeki tüm iddialarını aynen tekrarlamış; talebi inceleyen heyetin değişmesi sonucu olarak da karar değişmiştir.

III. AYİM'NİN MEVCUT KARAR DÜZELTME YOLUNA BİR DEFA BAŞVURULABİLECEĞİNE DAİR 07.02.1977 TARİH VE 1976/2- 1977/2 SAYILI İBK KARARININ GELİŞEN VE DEĞİŞEN ŞARTLARA GÖRE DEĞİŞTİRİLMESİ GEREKMEKTEDİR

AYİM'nin karar düzelme yoluna bir defa gelinebileceğine ilişkin mevcut birleştirilmiş içtihatının yeniden yorumlanarak bundan değişik yeni ve farklı kararlar verilmesini gerektiren şartların ve olguların oluşup oluşmadığı konusuna gelince;

İlk olarak, söz konusu İBK’nın, AYİM'nin 19 73'de faaliyete geçmesinden hemen sonra ve belli bir istikrara kavuşmamış ilk kararlar üzerine tesis edildiğini; kırk yıla yakın uygulanmakta olduğunu; 1602 sayılı AYİM Kanunu'nda 1982 yılında önemli yapısal değişiklikler yapıldığını; genel idari Yargının 1982 yılında iki dereceli hale gelmesiyle, AYİM'nin aksine ön şartlardan dolayı verilen kararlara karşı düzeltme yolu yerine temyiz usulünün getirildiğini; 1982 tarih ve 2577 sayılı İYUK'nun 49'uncu maddesinde düzenlenen "usul hükümleri ile hukuka aykırılık" sebepleri ile AYİM Kanunu'nun 66'ncı maddesindeki karar düzeltme sebeplerinin aynı şekilde ifade edildiğini belirtelim.

İşin özüne gelince, birleştirmeye konu edilen kural AYİM Kanununun 66'ncı maddenin ilk fıkrasında; "...(V) verilen kararlar hakkında, bir defaya mahsus olmak üzere, ... taraflarca; (a,b,c,d) hallerinde kararın düzeltilmesi istenebilir" şeklindedir.

Görüldüğü gibi, maddede her iki tarafın da 15 gün içinde Mahkemenin kararlarına karşı kararın düzeltilmesi yoluna gidilebileceği belirtilirken, bunun, hangi taraf olursa olsun bir kez mi, her iki taraf için ayrı ayrı birer kere mi, yoksa düzeltilmiş karar da dahil her yeni karar bakımından bir sefer mi olduğu hükme açık seçik dere edilmemiştir. Bu yüzdendir ki, AYİM'nin ilk kararlarıyla beraber o tarihte mevcut 3 daire de birbirinden farklı (toplam da sadece bir tarafın bir defa gelebileceği / Her iki tarafın ayrı ayrı bir defa gelebileceği// Esaslı aykırılık halinde bir daha gelinebileceği şeklinde) üç ayrı içtihat ortaya koymuştur. Önemle belirtelim ki, İBK, henüz istikrar bulmamış bu ilk kararlara dayandığı gibi; 3 ncü Dairenin esaslı hataların düzeltilmesini sağlayan içtihat birleştirme kapsamı dışında tutulmuştur. Yani, birleşik içtihat bu hususu kapsamamaktadır.

AYİM'nin bugün geldiği noktada, müessesenin bir temyiz başvurusu gibi uygulanmasının yanı sıra, düzeltilmiş yeni kararlardaki (gerçekten "tashihi karar" gerektiren) açık sakatlıkların giderilmesine imkan vermediğinden, İBK’nın yeni ve değişen şartlara uygun hale getirilmesi ve/veya esasen 3'üncü Dairenin içtihadı da dikkate alınarak hükmün yeniden okunması gerekmektedir.

Mevcut İBK.’nın gerekçesindeki argümanlardan ilki, olağanüstü, fakat sınırlı bir kanun yolu olan karar düzeltmesinin uyuşmazlığın esasına ilişkin olmasa da ilamın muhtevasından ziyade kendisine yöneldiğine dair Yargıtay Genel Kurulunun görüşüne (YGK, 19.11.1976, 1976/1-1919) dayanmaktadır. Söz konusu görüşün dayanağı HUMK'ndaki karar düzeltme yolu yeni medeni usul kanunu olan 2011 tarih ve 6100 sayılı HMK'da bulunmamaktadır. Kaldı ki, mülga HUMK m.442'de kaldırılıp yeniden verilen hükmün düzeltilemeyeceğine dair açık bir yasak vaz edildiği ve medeni yargılama usûlünde diğer tarafın da cevabında düzeltme isteyebildiği; ancak benzeri bir kurala idari yargıda yer verilmediği de göz önünde bulundurulmalıdır.

Bundan başka, AYİM Kanunu'na mehaz teşkil eden (ve ilk inceleme safhasında esasa girilmeksizin verilen kararlara karşı düzeltme yoluna öngören AYİM Kanunun 45/4 ve 66/2'nci maddelerinin karşılığı olan hükümleri de içeren) 571 sayılı Danıştay Kanunu kaldırılmıştır. İdari yargılama usûlünü düzenleyen 2577 sayılı Kanunda ilk inceleme sonunda verilen kararlara karşı önce düzeltme yolu korunmuş, bilahare (15/4 ve 54/3'üncü maddeler değiştirilerek) temyiz yolu açılmıştır. Böyle olunca, genel idari yargıda esastan ve nihai olarak verilen kararlara karşı bir defaya mahsus düzeltme yoluna başvurulabilmesi anlamlı hale gelmektedir. Bu düzenlemeler karşısında, İBK’nın tesisindeki hukuki durumun sonradan değiştiği açıktır.

Öte yandan, İBK'nin gerekçesinde belirtilen incelemenin taleple bağlı ve sınırlı olması, karşı tarafın cevap ve savunmalarının alınması gibi sebeplerle kanun yoluna müracaattan umulan yararın bu aşamada (yani bir kez gelinmekle) kesinlikle tahakkuk ettirildiği argümanının tatbikatta gerçekleşmediği ortadadır. Bir kere, hukuki yararı bulunmadığından karşı tarafın aynı sebeple düzeltme istemesi hali neredeyse hiç vaki olmamıştır. İkincisi, karar düzeltme yoluna başvurulduğunda, karşı tarafı savunmalarında istemle bağlılık gereği sadece cevap verilebilerek, buna karşılık (mesela yargılama giderlerindeki hüküm yanlışlığı gibi) lehine iddiaları ileri süremeyecektir. Her hal ve şartta bir kere düzeltmeye gelinebilmesinin bir sakıncası da, karşı tarafın veya bir başka davalının başvuruda bulunduğunun ilk tarafın müracaatı karara bağlandıktan sonra (tebligatta gecikme, cevap vermeme gibi sebeplerle) anlaşılması halinde, İBK’nın yorumunun meseleyi çözememesidir.

İBK.‘nın gerekçesinde yer alan "düzeltilen kararın yeni bir ilam olarak kabulünün kanun yolunda fasit bir daireye yol açacağı; özellikle kararı tesis edenle karar düzeltme istemini tetkik eden mercinin aynı olduğu; düzeltmenin konusunu aynı mahiyetteki ve düzeltilen kararın teşkil ettiği" tezlerine gelince; her şeyden önce uyuşmazlığın özündeki usul ve kanuna aykırılık sebebiyle kararın düzeltilmesi talep edildiğinde, uygulamada özellikle somut olaydaki gibi heyet değişikliklerinde önceki kararın tamamen kaldırılıp tamamen farklı mahiyettiki yeni bir karar verildiğinin altını çizelim. Bunun göstergesi, önceki kararı veren heyetin idari bir hatasından ötürü değil, irade dışında üye değişikliği sebebiyle kararın tam aksi istikamette gerçekleşmesidir. Zira, karar düzeltmenin (yeni bir karara yol açan) yargılamanın yenilenmesi yolundan farkı, kanunda belirtilen sebeplerin iradi nitelikte olmasıdır. Diğer taraftan, gerek usul ve kanuna aykırılık sebebiyle verilen yeni karara karşı tekrar düzeltme istenebilmesi, kararın hukuka uygunluğunu sağlayacağından tercihe şayandır. Kaldı ki, aynı ve eski karara karşı diğer tarafın da, yeni karara karşı her iki tarafın da bir kez daha karar düzeltme başvurusu yapabilmesi, kısır döngüye yol açmaz; tersine süreci etkinleştirir. Aksi düşünce; hem kanun yolundan güdülen maksatla, hem de Anayasal eşitlik ilkesiyle bağdaşmaz.

Burada, AYİM'nin tamamen yeni kararına karşı hiçbir yargı yoluna başvurulamamasının, Anayasa’nın 90’ıncı maddesinde 2004 yılında yapılan değişiklik karşısında artık AİHS’nın 13'üncü maddesinde kayıtlanan "Etkili bir hukuki başvuru yolu" tanınmasına ilişkin kuralla da bağdaşmadığını antiparantez belirtelim.

Doktrinde, gerek mülga 521 sayılı Danıştay Kanunu, gerek İYUK hükümleri bakımından, yeni karara karşı da karar düzeltme yoluna gidilebileceği savunulmuştur (Kazım YENİCE/ Yüksel ESİN, İdari Yargılama Usulü, Ankara 1983 s.742-743; Hakkı MÜDERRİSOĞLU, Danıştay Kanunu, Ankara 1974, s.862).

Danıştay kararlarına bakıldığında; (genel uygulama aksine olmakla beraber) vaki talebin kabulü ile kaldırılan eski kararın yerine verilen yeni karara karşı düzeltme (tashihi karar) yoluna başvurulabileceğinin de kabul edildiği görülmektedir. Örneğin; Danıştay 6.D., 8.2.1993, 1992/3945 - 1992/239; 6.D., 11.12.1984, 932/3194; 10.D., 9.11.1967, 1584/2563; 6.D., 18.11.1982, 3016/3809.

AYİM'nin bu husustaki uygulaması ise; 1602 sayılı Kanunun 44 ve 45'inci maddesinde belirtilen dava şartları dışında, esasa girilmeyen (konusuz kalma, derdestlik, feragat, kabul, duruşmasız karar verme gibi) durumlarda da, verilen kararların düzeltilmesinin istenebileceği ve bunların kaldırılması halinde verilen yeni kararlara karşı düzeltme başvurusu yapılabileceği yolundadır. Örneğin, duruşma istemesine rağmen sehven duruşma yapılmadan verilen esastan ret kararının bu sebeple düzeltilip kaldırılması sonucu, duruşmadan sonra verilen iptal kararına karşı düzeltme yoluna gelinebilmektedir. Bu da, söz konusu birleştirilmiş içtihattan ayrılınarak, düzeltme yolunun kapsamının genişletildiği anlamına gelmektedir. Bunlar gibi, işlemin yetki ve şekil unsuru yönünden verilen iptal kararlarının da düzeltilmesi halinde, (sebep-konu-maksat unsurları yönünden) verilen yeni kararların da tashihi karar yoluyla incelenmesi mümkün olmalıdır.

IV. SONUÇ OLARAK, SONRADAN GELİŞEN DURUMLARI KAPSAMAYAN İÇTİHAT ÖNCELİKLE DEĞİŞTİRİLMELİ; BU MÜMKÜN OLMADIĞI TAKDİRDE ÖNCEKİ KARARIN TÜMDEN DEĞİŞMEDİĞİ DURUMLARA ÖZGÜLENMELİDİR

Sonuç olarak, tekemmül etmiş dosyalarda karar düzeltme yoluna (ilk inceleme konusu dava şartlan dışında) bir defa gelinebileceğine ilişkin içtihatları birleştirme kararının;

A. Usul yönünden;

- AYİM'nin ilk birkaç kararı üzerine tesis edildiğinden sonraki gelişmeleri tamamen karşılamaması,

- Tesis zamanındaki hal ve şartların değişmiş olmasının yanı sıra diğer yargılama usullerinden kaldırılmış veya yerine temyiz yolu öngörülmekle, Anayasal hak arama hakkı yönünden yetersiz kalması,

- Reddedilen düzeltme talebine karşı, gerek aynı tarafın tekrar başvuruda bulunması, gerek durum lehine olan diğer tarafın bir daha gelmesi hukuken ve mantıken mümkün olmadığından, kısır döngünün söz konusu olmaması sebeplerle,

Öncelikle zamanında öngörülmeyen, gelişen ve değişen durumları da karşılayabilecek şekilde değiştirilmek suretiyle uygulama birliğinin sağlanması için içtihadın değiştirilmesi için İçtihatları Birleştirme Genel Kuruluna başvurulmasının gerektiği kanaatindeyim.

B. Esas yönünden ise, yukarıda açıklanan hususlara ilaveten, aynı zamanda AYİM'nin son derece yüksek mahkeme olmasından kaynaklanan bir içtihat mahkemesi hakimi kimliğiyle;

- Mahkemenin genel uygulamasında ve özellikle somut uyuşmazlıkta (karar düzeltme yolunda güdülen maksat ve yararın ötesinde), salt aynı kurulca bakılmamasından dolayı adeta temyiz gibi inceleme yapılmak suretiyle, önceki kararın tamamen kaldırılarak yeni bir karar tesis edilmiş olması,

- Birleşik içtihadın bağlayıcılığının, tesis zamanındaki belli hal ve şartlara münhasır bulunması, düzeltme yolunun kapsam ve içeriğinin zamanla genişletilmesi,

- Etkili hukuki başvuruya (AİEİS. m. 13) engel olması,

- Kanundaki ve içtihatta yer alan "bir defaya mahsus" kuralının, öncekini tamamen kaldıran yeni karar bakımından ilk kez kullanılması karşısında,

Somut uyuşmazlıkta olduğu gibi, içtihadın tespit ettiği esasın, 3'üncü Dairenin görüşüne paralel şekilde dar yorumlanması; buna bağlı olarak talebin esastan kabulünün gerektiğini düşünüyorum. Bu sebeplerle sayın çoğunluğa katılamadım. 15.4.2014

AYRIŞIK OY GEREKÇESİ

Bilindiği üzere, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi, ilk ve son derece bir yüksek mahkemedir. Kendisinin altında alt derece mahkemesi olmadığından temyizen inceleme yapamaz. Doğrudan doğruya ilk ve son derece mahkemesi olarak görev alanındaki davalara bakar. 1602 sayılı Kanun'un 63’üncü maddesinin birinci fıkrasının amir hükmü gereğince AYİM Daireler ve Daireler Kurulu Kararları kesin olup, bu kararlar aleyhine ancak aynı Kanun'un 64'üncü maddesinde düzenlenen yargılamanın iadesi yoluna ve 66'ncı maddesinde düzenlenen kararın düzeltmesi yoluna başvurulabilir. Bu noktada, Kanun'un 66'ncı maddesinin birinci fıkrasının "Daireler ile Daireler Kurulundan verilen kararlar hakkında bir defaya mahsus olmak üzere, ilamın tebliği tarihinden itibaren onbeş gün içinde aşağıda yazılı sebepler dolayısiyle kararın düzeltilmesi istenebilir." şeklindeki yasal düzenlemesindeki "bir defaya mahsus olmak üzere" ibaresine yüklenecek anlam önem arz etmektedir.

AYİM Daireleri veya Daireler Kurulu tarafından verilmiş bulunan kesin bir karar ile ilgili olarak davalı veya davacı tarafından veyahut da her ikisi tarafından aynı anda karar düzeltme isteminde bulunulabilir. Ancak, dava tümüyle lehine sonuçlanan tarafın karar düzeltme yoluna başvurması beklenmeyeceğinden, dava aleyhine sonuçlanan tarafın (dava konusu olayda davalı idarenin) karar düzeltme yoluna başvurmasından ve bu başvurunun kabul edilip diğer tarafın (dava konusu olayda davacının) aleyhine olacak şekilde ilk kararın düzeltilmesinden sonra, ilk karar lehine olan (dava konusu olayda davacı) tarafın, aleyhine olacak şekilde düzeltilen karara karşı karar düzeltilmesi yoluna başvuru hakkının bulunmadığı şeklindeki bir yorum hakkaniyete uygun düşmeyecektir. Bununla birlikte, ilk karar aleyhine olan tarafın (dava konusu olayda davalı idarenin) karar düzeltilmesi isteminin kabulü ve karşı tarafın (dava konusu olayda davacının) aleyhine olacak şekilde verilen karar, artık ilk karardan farklı ve yeni bir karar olup, bu karar da kesindir. Uygulamada da AYİM Daireler Kurulu veya Daireleri tarafından verilen kararlara karşı karar düzeltme yoluna başvurulduğunda, eğer karar düzeltilmesi isteminin kabulünün gerektiği değerlendiriliyor ise dava konusu olayda olduğu gibi öncelikle düzeltilmesi istenilen kararın kaldırılmasına karar verilmekte, ardından da ilk karardan farklı ve yeni bir karar verilmektedir. Bu açıdan bakıldığında da; ilk karar lehine olmakla birlikte karşı tarafın karar düzeltilmesi isteminin kabul edilip, ilk kararın kaldırılmasını müteakip aleyhine olacak şekilde karar verilen tarafın (dava konusu olayda davacının), bu yeni karara karşı karar düzeltilmesi yoluna başvuru hakkının bulunduğu kabul edilmelidir.

Yasa koyucunun, 1602 sayılı Kanun'un 66'ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan "Daireler ile Daireler Kurulundan verilen kararlar hakkında bir defaya mahsus olmak üzere, ilamın tebliği tarihinden itibaren onbeş gün içinde aşağıda yazılı sebepler dolayısiyle kararın düzeltilmesi istenebilir." şeklindeki yasal düzenlemesindeki "bir defaya mahsus olmak üzere" ibaresine yüklemek istediği anlam; AYİM Daireleri ile Daireler Kurulundan verilen kararlar hakkında karar düzeltme isteminde bulunan tarafın, bu talebi hakkında (lehte veya aleyhte) karar verilmesinden sonra tekrardan karar düzeltilmesi yoluna gelemeyeceği şeklinde kabul edilmelidir.

Belirtilen nedenlerle; AYİM Genel Kurulu'nun 07.02.1977 gün ve 1976/2 Esas, 1977/2 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının değiştirilmesinin 1602 sayılı Kanunun 29'uncu maddesinin 2'nci fıkrası uyarınca Dairemizce AYİM Genel Kurulu'ndan talep edilmesi gerektiği kanaatinde olduğumdan aksi yönde oluşan bu konudaki çoğunluk görüşüne katılmamakla birlikte; AYİM Genel Kurulu'nun 07.02.1977 gün ve 1976/2 Esas, 1977/2 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının değiştirilmesi için AYİM Genel Kurulu'na başvurulmasına gerek görülmemesi yönündeki çoğunluk kararı karşısında; AYİM Genel Kurulu'nun İçtihadı Birleştirme Kararlarına Askeri Yüksek İdare Mahkemesi organları ve idarenin uymak zorunda olduğu yönündeki 1602 sayılı Kanun'un 29'uncu maddesinin 4'üncü fıkrası gereğince karar düzeltme isteminin incelenmeksizin reddi yönündeki sonuç çoğunluk kararına belirttiğim ayrışık gerekçelerle katıldım. 15.04.2014 (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy