Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 1. Daire 2013/994 Esas 2014/844 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYüksekİdareMahkemesi
Dairesi: 1. Daire
Esas No: 2013/ 994
Karar No: 2014 / 844
Karar Tarihi: 23.09.2014

(6413 S. K. m. 2, 3, 5, 6, 7, 10, 13, 20, 45)

Davacı vekili, 02.10.2013 tarihinde de AYİM'de kayıt altına alınan dava dilekçesinde ve cevaba cevap dilekçesinde özetle müvekkilinin 2000 yılında Uzman Jandarma Okulundan mezun olmasını müteakip Jandarma Genel Komutanlığının çeşitli birlik ve kurumlarında başarıyla görev yaptığını, son olarak Denizli/Pamukkale İlçe J.K.lığı emrinde görevli iken, J.Gn.K.lığı Yüksek Disiplin Kurulunun 11.09.2013/8 sayılı kararıyla TSK’dan ayırma disiplin cezası ile cezalandırıldığını, bu işleme Uzm.J.IV.Kad.Çvş.M.Ç'nin verdiği şikâyet dilekçesinin sebep olduğunu, ayırma işleminin ölçüsüz ve orantısız olduğunu, Yüksek Disiplin Kurulunca müvekkilinin savunması alınmadan karar verildiğini, halbuki gerekçeli kararda müvekkilinin sözlü savunma yaptığının belirtildiğini, keza Yüksek Disiplin Kurulu'na TSK Disiplin Kanunu'nun 13'üncü maddesi gereğince kıdem, sicil ve personel yönetimi ile ilgili şube müdürlerinin katılması gerekirken bu üyeler katılmadan toplantı yapıldığını, TSK Disiplin Kanunu ile ilgili yönetmelik henüz yürürlüğe girmediğinden, uzman jandarmalar hakkında 6413 sayılı Kanun'un ayırma ve ilişik kesme ile ilgili hükümlerinin uygulanmaması gerektiğini, müvekkilinin 15.08.2013 tarihinde verdiği istifa dilekçesinin işleme konulmayıp hakkında ayırma işlemi tesis edildiğini, tüm bu sebeplerle ayırma işleminin hukuka aykırı olduğunu ileri sürerek işleminin öncelikle yürütmesinin durdurulmasına ve müteakiben iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

Davacı vekilinin yürütmenin durdurulmasına ilişkin talebi Dairemizin 22.10.2013 tarihli, 2013/994 Esas sayılı kararı ile reddedilmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden; Denizli/Pamukkale İlçe J.K.lığında görev yapmakta iken disiplin amirlerince Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezası ile cezalandırılması teklif edilen davacının, J.Gn.K.lığı Yüksek Disiplin Kurulunun 11.09.2013/8 sayılı kararıyla, kendisiyle aynı birlikte görev yapan bir uzman jandarmanın eşi ile gayrimeşru ilişki içinde bulunduğu gerekçesiyle ve TSK Disiplin Kanunu'nun 13, 20/1-b maddeleri uyarınca, Silahlı Kuvvetlerden Ayırma cezası ile cezalandırıldığı; J.Gn.K. tarafından 13.09.2013 tarihinde onaylanan bu kararın davacıya 19.09.2013 tarihinde tebliğ edilerek birliğinden ilişiğinin kesildiği; davacının, hakkında davaya konu ayırma disiplin cezası verilmeden önce, 15.08.2013 tarihinde istifa dilekçesi verdiği anlaşılmıştır.

3466 sayılı Uzman Jandarma Kanunu'nun 15’inci maddesinde yer alan; “Disiplinsizlik ve ahlaki durumları nedeniyle ‘Silahlı Kuvvetlerde kalması uygun değildir’ şeklinde sicil düzenlenen Uzman Jandarmalar meslekten hemen çıkarılırlar ve haklarında Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu hükümleri uygulanır.” şeklindeki düzenleme, 31.01.2013 tarihli, 6413 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu'nun 45’inci maddesinin 10’uncu fıkrasıyla yürürlükten kaldırılmış ve böylece uzman jandarmaların disiplinsizlik ve ahlaki nedenlerle ayırma işlemlerinin 3466 sayılı Kanun'un öngördüğü ayırma sicil belgesi düzenlenmesi yoluyla gerçekleştirilmesi uygulaması sonlandırılmıştır.

16.02.2013 tarihli, 28562 sayılı Resmi Gazete ile yayımlanarak, uzman jandarmalar açısından yayımlandığı tarihte yürürlüğe giren 6413 sayılı Kanun; “Silahlı Kuvvetlerden ayırma” işlemini bir disiplin cezası olarak ele almış ve buna ilişkin usul ve esasları belirlemiştir.

6413 sayılı Kanun'la; uzman jandarma statüsündeki personel de kapsama alınmış (md.2), “Disiplinsizlik: Bu Kanuna göre disiplin cezası ile cezalandırılan fiil ve haller” şeklinde tanımlanmış (md.3), herhangi bir fiilden dolayı ilgili hakkında yapılan adli soruşturma veya kovuşturmanın, aynı fiilden dolayı ayrıca disiplin soruşturması ve tahkikat yapılmasını, disiplin cezası verilmesini ve bu cezanın yerine getirilmesini engellemeyeceği kuralı benimsenmiş (md.5), disiplin cezası vermeye yetkilendirilmiş kişi ve kurullarca, disiplin cezası uygulanması ile ilgili takdir haklarının ölçülü, adaletli ve hakkaniyetli bir şekilde kullanılacağı, takdir hakkının mutlaka gerekçeli olacağı, takdir hakkı kullanılırken disiplinsizliğin işleniş biçimi, yeri, zamanı, askeri hizmete olumsuz etkisinin ağırlığı, disiplinsizlik yapan personelin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığı, önceki disiplin durumu, samimi ikrarı ve gösterdiği pişmanlık gibi hususların dikkate alınacağı (md.6), maiyetinden birinin disiplinsizlik teşkil edebilecek bir fiilini veya mesleğe aykırı tutum ve davranışını herhangi bir şekilde öğrenen disiplin amirlerince, olayın araştırılması gerektiğine kanaat getirilirse, yazılı olarak görevlendireceği soruşturmacılar vasıtasıyla ya da şahsen disiplin soruşturması yapılacağı (md.7) “Silahlı Kuvvetlerden ayırma” disiplin cezasının yüksek disiplin kurulları tarafından verileceği (md.11), Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezasının, personelin tabi olduğu mevzuat hükümlerine göre Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişiğinin kesilmesi veya durumuna göre sözleşmesinin feshedilmesi sonucunu doğuracağı, bu cezanın kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı veya Sahil Güvenlik Komutanlığında oluşturulacak yüksek disiplin kurulları tarafından verileceği ve ilgili kuvvet komutanı, Jandarma Genel Komutanı veya Sahil Güvenlik Komutanının onayı ile yerine getirileceği, anılan cezanın; disiplin amirlerinden en az ikisinin teklifi üzerine yüksek disiplin kurulları tarafından verilebileceği gibi, eldeki bilgi ve belgelere göre yüksek disiplin kurulları tarafından resen de verilebileceği, kuvvet komutanlıkları ile Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığında teşkil edilecek yüksek disiplin kurullarının; kurmay başkanının başkanlığında personel, istihbarat ve harekât başkanları, personel ve tayin dairesi başkanları, adli müşavir veya hukuk müşaviri, kıdem, sicil ve personel yönetimi ile ilgili şube müdüründen oluşacağı, yüksek disiplin kurullarında kararların oy çokluğu ile alınacağı, Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezasının verilmesine ilişkin sürecin; disiplin amirlerinin teklifi ile başlatılması hâlinde süreci başlatan disiplin amiri tarafından, diğer durumlarda ise yetkili komutanlıklar vasıtası ile yüksek disiplin kurulları tarafından hakkında karar verilecek personelin savunmasının alınacağı, yazılı savunma haricinde, yüksek disiplin kurulu tarafından gerek görülmesi veya personelin talepte bulunması hâlinde personelin sözlü olarak da ifade vermeye çağrılabileceği (md.13) Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezasını gerektirecek durumun oluştuğunun disiplin amirleri tarafından tespit edilmesinden itibaren bir yıl ve her hâlde disiplin cezasını gerektiren fiil ve hâllerin işlendiği tarihten itibaren beş yıl geçtikten sonra aynı sebeple yüksek disiplin kurulu tarafından ceza verilemeyeceği (md.39) ve son olarak bu Kanunun 13’üncü maddesinin altıncı fıkrasında düzenlenen istisna haricinde disiplin amirleri veya disiplin kurulları tarafından savunma alınmadan disiplin cezası verilemeyeceği, isnat olunan hususlar ile savunma için verilen sürenin açıkça ve yazılı olarak ilgiliye bildirileceği, üç iş gününden az ve on iş gününden fazla olmamak üzere verilecek süre içinde savunmasını yapmayan personelin savunma hakkından vazgeçmiş sayılacağı (md.40) düzenlenmiş bulunmaktadır.

Ayrıca 6413 sayılı Kanun'un 20’inci maddesinde de, Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezasını gerektiren disiplinsizlikler tek tek sayılmıştır. Bu maddeye göre Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezasını gerektiren disiplinsizlikler;

"a) Aşırı borçlanmak ve borçlarını ödeyememek: Nafaka, trafik kazası, doğal afet, personelin öngöremeyeceği şekilde ülke genelinde yaşanan olağanüstü ekonomik dalgalanmalar, ani devalüasyonlar, sağlık ve tedavi giderleri ile kefillik ve benzeri zorunluluk hâlleri hariç olmak üzere, aşırı derecede borçlanmaya düşkün olmak ve bu borçlarını ödememeyi alışkanlık hâline getirmektir.

b) Ahlaki zayıflık: Görevine, sosyal ve aile yaşantısına zarar verecek derecede menfaatine, içkiye, kumara düşkün olmak veya Türk Silahlı Kuvvetlerinin itibarını sarsacak şekilde yüz kızartıcı, utanç verici veya toplumun genel ahlak yapısına aykırı fiillerde bulunmaktır.

c) Hizmete engel davranışlarda bulunmak: Devletin ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin itibarına zarar verecek nitelikte tutum ve davranışlarda veya ağır suç veya disiplinsizlik teşkil eden fiillerde bulunmaktır.

ç) Gizli bilgileri açıklamak: Yetkisi olmadığı hâlde, devletin güvenliği ile iç ve dış siyasi yararlarına ilişkin elde ettiği gizli bilgileri yetkisiz kişi ve kuruluşlara vermek, ulaştırmak veya açıklamaktır.

d) İdeolojik veya siyasi amaçlı faaliyetlere karışmak: Siyasi partilere girmek, ideolojik veya siyasi faaliyetlere karışmak, ideolojik veya siyasi amaçlarla disiplini bozucu tavır ve davranışlarda bulunmaktır.

e) Uzun süreli firar etmek: Geçerli bir mazereti olmaksızın kesintisiz olarak bir yıldan fazla şiire ile izin süresini geçirmek veya firar hâlinde bulunmaktır.

f) Disiplinsizliği alışkanlık hâline getirmek: Disiplini bozucu tavır ve davranışlarda bulunmayı alışkanlık hâline getirmek veya aldığı disiplin cezalarına rağmen ıslah olmamaktır.

g) İffetsiz bir kimse ile evlenmek veya böyle bir kimse ile yaşamak: İffetsizliği anlaşılmış olan bir kimse ile bilerek evlenen veya evlilik bağını devam ettirmekte veya böyle bir kimseyi yanında bulundurmakta veya karı koca gibi herhangi bir kimse ile nikahsız olarak devamlı surette yaşamakta ısrar etmektir.

ğ) Gayri tabii mukarenette bulunmak: Bir kimseyle gayri tabii mukarenette bulunmak yahut bu fiili kendisine rızasıyla yaptırmaktır şeklinde belirtilmiştir.

İşlemin yetki ve şekil/usul unsurları yönünden yapılan incelemeye ilişkin olarak;

Yukarıda belirtildiği üzere, davacı hakkındaki Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin sürecin 6413 sayılı Kanun'un 13/3 maddesi uyarınca en az iki disiplin amirinin teklifi ile başlatıldığı ve Jandarma Genel Komutanlığı Yüksek Disiplin Kurulu’na sevk edildiği, süreci başlatan disiplin amiri tarafından yazılı olarak yine Kanun'da öngörülen süreler zarfında savunmasının istenildiği, davacının yazılı savunmasını yaptığı, Yüksek Disiplin Kurulu’nun Kanun'da belirlenen kişi ve makamların katılımıyla teşkil edildiği ve Yüksek Disiplin Kurulu’nda alman kararın Jandarma Genel Komutanı tarafından 13.09.2013 tarihinde onaylanarak yerine getirilmiş olduğu nazara alınarak dava konusu işlemde yetki ve şekil/usul unsurları yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı saptanmıştır.

Diğer taraftan davacı vekilince, Yüksek Disiplin Kurulunca müvekkilinin savunması alınmadan karar verildiği, halbuki gerekçeli kararda müvekkilinin sözlü savunma yaptığının belirtildiği, keza Yüksek Disiplin Kurulu'na TSK Disiplin Kanunu'nun 13'üncü maddesi gereğince kıdem, sicil ve personel yönetimi ile ilgili şube müdürlerinin katılması gerekirken bu üyeler katılmadan toplantı yapıldığı belirtilerek bu hususların hukuka aykırı olduğu öne sürülmüş ise de; Yüksek Disiplin Kurulu'nun 11.09.2013 tarihli gerekçeli kararı incelendiğinde, Kıdem ve Sicil Şube Müdürü, Personel Yönetim Şube Müdürü, Personel Plan ve Yönetim Daire Başkanının üye sıfatıyla Yüksek Disiplin Kurulu toplantısına katıldıkları ve Kurul kararında imzalarının bulunduğu; karar metninde davacının sözlü savunma yapmadığı ifade edilmek istenilmişken sehven sözlü savunma yapıldığı ibaresinin yazıldığı; davacının, Yüksek Disiplin Kuruluna sevk edilmeden önce TSK Disiplin Kanunu'nun "Savunma Hakkı" başlıklı 40'ncı maddesi ve "Silahlı Kuvvetlerden Ayırma Cezası" başlıklı 13'üncü maddesi gereğince süreci başlatan disiplin amirlerince yazılı savunmasının alındığı, Yüksek Disiplin Kurulunca da yazılı savunma haricinde sözlü savunmaya gerek görülmediği, keza davacı tarafından Kurul huzurunda sözlü savunma yapma talebinde de bulunulmadığı göz önüne alınarak anılan işlemlerde bu yönüyle de hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

İşlemin diğer unsurları yönünden yapılan incelemeye ilişkin olarak:

Kamu hizmetinin iyi bir şekilde yürütülmesi için bir vasıta olan idarenin, bu hizmetin iyi yürümesi için gerekli tedbirleri alma yetkisi ile donatılmasının zorunlu olduğu kuşkusuzdur. Bu nedenle, idarenin kamu hizmetini yürütecek olan ajanlarını alırken bir takım özelliklere sahip olmasını araması tabii olduğu gibi; statüye alındıktan sonra da bunları verimli biçimde kullanması, hizmeti aksatacak, kendisinden artık verim alınması imkanı kalmamış, aksine idare mekanizmasına ve kamu hizmetinin yürütülmesine zararlı olacak ajanlarını bünyesi dışına çıkarması da doğaldır. İşte Silahlı Kuvvetlerden ayırma cezası da, bu amaçla askeri idareye mevzuatla tanınmış bir yetkidir. Ne var ki, bu yola başvururken çok dikkatli olunması, kriterlerin titizlikle tespit edilmesi, personeli çalışmaya yöneltebilecek, çeki düzen verebilecek uygun vasıta ve yöntemler mevcutken (atama, sicil, terfi, teşvik ve yönlendirme vb.) statü dışına çıkarılma gibi sonuçları çok ağır bir yola başvurulmaması gerektiği, aksi halde bu davranış biçiminin kamu yararına ve hukuka aykırı düşeceği izahtan varestedir.

Davacı hakkında davalı idarece 6413 sayılı Kanunun 20/(1 )-b maddesinde; ‘Görevine, sosyal ve aile yaşantısına zarar verecek derecede menfaatine, içkiye, kumara düşkün olmak veya Türk Silahlı Kuvvetlerinin itibarını sarsacak şekilde yüz kızartıcı, utanç verici veya toplumun genel ahlak yapısına aykırı fiillerde bulunmaktır. ” şeklinde tanımlanan "Ahlaki zayıflık” sebebiyle ayırma cezası verilmiş olduğu anlaşılmaktadır.

Bu tespitleri müteakip, davacının “Ahlaki zayıflık” disiplinsizliğini işlediği yönündeki kabulde ve bu kabule bağlı olarak fiillerin nitelendirilmesi ile takdir yetkisinin kullanımında hukuka aykırılık bulunup bulunmadığının denetlenmesine geçilmiştir.

Yukarıda anlatıldığı üzere dava konusu ayırma işleminin dayanağı; davacının kendisiyle aynı birlikte görev yapan bir uzman jandarmanın eşi ile gayrimeşru ilişki içinde bulunmasıdır. Gerek tanık beyanları ve gerekse telefon HTS kayıtları ışığında davacının sabit olan bu eyleminin 6413 sayılı Kanun'un 20'nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde tanımlanan “Ahlaki zayıflık” disiplinsizliğini oluşturduğunun kabulü ile, statüsü itibariyla kamu görevlisi olma nitelik ve yeterliliğini yitirdiği, bu durum karşısında kamu hizmetinde istihdam edilmesinin kamu yararına açık aykırılık teşkil ettiği göz önüne alınarak 6413 sayılı Kanun'un 20/(1)-b maddesi uyarınca "Ahlaki zayıflık” sebebine dayalı olarak kullanılan takdir yetkisinde ve verilen TSK’den ayırma cezasında hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Diğer taraftan davacı vekilince, müvekkilinin 15.08.2013 tarihinde verdiği istifa dilekçesinin işleme konulmayıp hakkında ayırma işlemi tesis edilmesinin hukuka aykırı olduğu öne sürülmüş ise de; 10.05.2013 tarihinde savunmasının alınmasıyla ayırma işleminin başlatıldığından haberdar olan davacının 15.08.2013 tarihinde istifa dilekçesi verdiği; bir meslektaşını böyle bir duruma sokan ve başka mağdurlar yaratabilecek olumsuz kişiliğe sahip davacının TSK emeklisi statüsünden (kimlik kartı, orduevi, askerî kamp vb. imkanlar) yararlandırılmaması gerektiği göz önüne alınarak istifa işlemi yapılmadan öncelikle Yüksek Disiplin Kurulu kararıyla TSK’den ayırma disiplin cezasına tabi tutulması şeklindeki dava konusu işlemde bu yönüyle de hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle;

Hukuki dayanaktan yoksun DAVANIN REDDİNE,

23 EYLÜL 2014 tarihinde OYBİRLİĞİ ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy