Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 1. Daire 2013/865 Esas 2014/457 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYüksekİdareMahkemesi
Dairesi: 1. Daire
Esas No: 2013/ 865
Karar No: 2014 / 457
Karar Tarihi: 06.05.2014

(3269 S. K. m. 12)

Davacı vekili, 28.08.2013 tarihinde AYİM’de kayda geçen dava dilekçesinde ve 09.12.2013 tarihinde yine AYİM’de kayda geçen cevaba cevap dilekçesinde özetle; müvekkili hakkında Hakkari’de taksicilik yapan biri aracılığıyla fuhuş yapan bir kadınla ilişkisi olduğu iddiasıyla adli soruşturma yapıldığını, müvekkilinin gözaltına alınarak 22.06.2013 tarihinde tutuklandığını, ancak itiraz üzerine 17.07.2013 tarihinde serbest bırakıldığını, hakkında henüz iddianame düzenlenmediğini, olayın basına yansımadığını, bu olay nedeniyle müvekkilinin 22.06.2013 tarihinde TSK ile ilişiğinin kesildiğini, sözleşmesinin feshini gerektiren hiçbir sebep bulunmadığı halde fesih yoluna gidildiğini, müvekkili hakkında soruşturmanın devam ettiğini, henüz verilmiş bir mahkûmiyet kararının veya en azından iddianamenin bulunmadığını, soruşturma sonucunun beklenmesi gerektiğini, dava konusu işlemin hukuka aykırı olduğunu belirterek dava konusu işlemin iptaline ve mahrum kaldığı özlük haklarının ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Dava dosyasından; davacının 29.04.1999 tarihinde sözleşme imzalayarak Türk Silahlı Kuvvetlerinde göreve başladığı, son olarak 31.12.2011 tarihinde 2 yıl süreli sözleşme imzaladığı, Hakkari Asker Hastanesi emrinde görev yaptığı sırada Hakkari Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından "Bir kimseyi fuhşa teşvik etmek veya yaptırmak veya aracılık ettirmek veya yer temin etmek, suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak" suçlarından hakkında soruşturma başlatıldığı, bu kapsamında gözaltına alınarak tutuklama istemiyle Hakkari Sulh Ceza Mahkemesine sevk edildiği, tutuklama sorgusu akabinde Hakkari Sulh Ceza Mahkemesinin 22.06.2013 tarih ve 2013/27 Sorgu sayılı duruşmasız işlere ait kararı ile tutuklanmasına kararı verildiği, davacı hakkındaki adli soruşturma sürerken, TSK sağlık Hizmetleri Komutanlığının 22.06.2013 tarih ve "Uzman Erbaş Sözleşme Feshi" konulu yazısıyla "Disiplinsizlik" gerekçesiyle davacının sözleşmesinin feshedildiği, bunun üzerine davacının vekili aracılığıyla fesih işleminin iptali istemiyle AYİM’de süresinde işbu davayı açmış olduğu anlaşılmaktadır.

Dava konusu mevzuata baktığımızda; “Görevde başarısız olma” ve “kendisinden istifade edilememe”, sebebiyle feshi düzenleyen Uzman Erbaş Kanunu’nun 12’nci maddesinin 2’nci fıkrasında; “Görevde başarısız olanlarla, atandıkları kadro görev yerleri ile ilgili olarak üç ay ve daha uzun süreli bir kurs veya eğitime gönderilenlerden kurs veya eğitimde başarısız olan veya kendilerinden istifade edilemeyeceği anlaşılan uzman erbaşların, barışta sözleşme sürelerine bakılmaksızın Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilişikleri kesilir. Bunlar, yedekte er kaynağına alınırlar.” hükmü, 3’üncü fıkrasında ise; “Görevde başarısız olma, göreve intibak edememe ve kendilerinden istifade edilememe halleri ve bunlara yapılacak işlemler, çıkarılacak Yönetmelikte düzenlenir” hükmü yer almaktadır.

Uzman Erbaş Yönetmeliği’nin 13’üncü maddesinin 2’nci fıkrasında ise; “Görevde başarısız olanlar ile kendisinden istifade edilemeyeceği (atış, spor, eğitim, operasyon ve istihdam edildikleri kadro görev yerlerinde ve davranışlarında askerlik mesleği değerlerini sergilemede, ikazlara rağmen istenen düzeye ulaşamayan ve aşırı derecede borçlananlardan bu durumu rapor, tutanak ve her türlü belge ile kanıtlananlar, mazeretsiz olarak bir sözleşme yılı içerisinde yedi gün ve daha uzun süre ile göreve gelmeyenler) anlaşılan, atandıkları kadro görev yerleri ile ilgili olarak üç ay ve daha uzun süreli bir kurs veya eğitime gönderilenlerden kurs veya eğitimde başarısız olan uzman erbaşların, barışta sözleşme sürelerine bakılmaksızın Türk Silahlı Kuvvetleri ile ilişikleri kesilir. Bunlar yedekte er kaynağına alınır." hükmü düzenlenmiştir.

Görüldüğü üzere yukarıda belirtilen düzenlemelerden; kendisinden istifade edilememe halinin gerçekleşip gerçekleşmediği hususunda idareye takdir yetkisi tanınmaktadır. Kuşkusuz diğer bütün kamusal yetkilerde olduğu gibi bu konuda da idarenin, takdir yetkisini hizmet gereklerine göre ve kamu yararı amacına yönelik olarak kullanması gerekmektedir.

Bu açıklamalar çerçevesinde dava konusu işlemi değerlendirdiğimizde; Mahkememizce alınan ara kararı üzerine Hakkari Cumhuriyet Başsavcılığına yazılan yazıya cevap verildiği, verilen cevabi yazı ekinde iddianamenin, davacıyla ilgili telefon konuşmalarına ilişkin tape kayıtlarının ve sorgu tutanaklarının gönderildiği, gönderilen evraktan; davacı hakkında Hakkari Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından "Bir kimseyi fuhşa teşvik etmek veya yaptırmak veya aracılık ettirmek veya yer temin etmek, suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak" suçlarından hakkında soruşturma başlatıldığı, davacının isnat edilen suç nedeniyle 22.06.2013 tarihinde tutuklandığı, 17.07.2013 tarihine kadar tutuklu kaldığı, davacı hakkında 21.03.2014 tarihinde Hakkari Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 2014/133 Esas No, 2014/33 İddianame No ile “Suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma, örgüt faaliyeti kapsamında fuhuş” suçlarından kamu davası açıldığı, yargılamasının devam ettiği, iddianamede; davacının fuhuş yaptığı iddia edilen H.A. adlı bayan ile irtibat halinde olduğunun, para karşılığında birkaç kez cinsel ilişkiye girdiğinin H.A. adlı bayana bir çok müşteri temin ettiğinin ve müşteriye kendisinin götüreceğinin, başka şahıslarla fuhuş yapmasına aracılık yaptığının belirtildiği, ayrıca tape kayıtlarında bu hususların detaylı olarak yer aldığı anlaşılmaktadır.

Sonuç olarak, davacının yargılamaya konu eylemleri, ara kararı üzerine gönderilen evrak içerisinde yer alan konuşma kayıtları, eylemlerin vukuu bulduğu bölgenin terör bölgesi olması, olayların küçük bir garnizonda cereyan etmesi, davacının iffetsiz bir kadınla düşüp kalkması ve tüm dosya kapsamı birlikte dikkate alındığında; davranışlarında askerlik mesleği değerlerini sergilemede istenen düzeyde olmadığı anlaşılan davacıdan istifade edilemeyeceği yönündeki değerlendirmenin somut olgulara dayandığı, dolayısıyla davacı hakkında tesis edilen işlemde takdir yetkisinin adil ve nesnel ölçütlerle objektif olarak kullanıldığı, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı kanaatine varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle;

Hukuki dayanaktan yoksun olan DAVANIN REDDİNE,

06 MAYIS 2014 tarihinde OYBİRLİĞİ ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy