Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 1. Daire 2013/176 Esas 2013/164 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYüksekİdareMahkemesi
Dairesi: 1. Daire
Esas No: 2013/ 176
Karar No: 2013 / 164
Karar Tarihi: 05.02.2013

(926 S. K. m. 50) (Subay Sicil Yönetmeliği m. 91, 92)

Davacı vekili, 23.07.2012 tarihinde kayıt altına alınan dava dilekçesi ile cevaba cevap dilekçesinde özetle; başarılı bir subay olan davacının, TSK'dan çıkarılmasını gerektiren bir disiplinsizliği veya adli eylemi mevcut olmadığı halde, disiplinsizlik ve ahlaki durumu nedeniyle TSK'dan ilişiğinin kesildiğini, tesis edilen ayırma işleminin hukuka aykırı olduğunu, borçlarının lüks yaşamdan değil, kız kardeşinin kocasının iflas etmesi nedeniyle ona yardımcı olmak için çektiği kredilerden ve çocuğunun rahatsızlığı nedeniyle yapmış olduğu zorunlu harcamalardan kaynaklandığını belirterek öncelikle yürütmenin durdurulmasına ve müteakiben işlemin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

Davacının yürütmenin durdurulmasına ilişkin talebi; AYİM Nöbetçi Dairenin 01.08.2012 tarihli, 2012/154 Esas sayılı Kararı ile reddedilmiştir.

Dava dosyası ve davacının özlük dosyalarının incelenmesinden; 2002 neşetli muvazzaf subay olan davacının meslek hayatı boyunca sicil notları ortalamasının çok iyi seviyede gerçekleştiği, sıralı sicil üstleri tarafından davacı hakkında 2009, 2010 ve 2011 yıllarında menfi kanaatler belirtildiği, meslek hayatı boyunca disiplin amirleri tarafından değişik tarihlerde çeşitli disiplin ihlalleri (5 kez) ve aşırı borçlanması nedeniyle (3 kez) disiplin cezası verilerek cezalandırıldığı, değişik banka ve gerçek kişilere olan 100.975,02 TL tutarındaki borçları nedeniyle davacı hakkında çok sayıda icra takibi yürütülmekte olduğu; öte yandan, davacı hakkında Muharebe Hizmet Destek Eğitim Komutanlığı Askeri Savcılığının 17.02.2010 tarihli 2010/42-123 Esas ve Karar nolu iddianamesiyle "zincirleme banka ve kredi kartının kötüye kullanılması" suçunu işlediğinden bahisle kamu davası açıldığı, yargılamanın halen devam ettiği, davacının aşırı borçlanması ve buna bağlı olarak maruz kaldığı icra takipleri karşısında sıralı sicil üstleri tarafından disiplin ve ahlak durumu gözetilerek, 926 sayılı Kanun'un 50 ve Subay Sicil Yönetmeliği'nin 91'inci maddeleri çerçevesinde ayırma sicili tanzim edildiği, Yönetmeliğin 92'inci maddesi gereğince Hv.K.K.lığı bünyesinde teşkil edilen komisyon tarafından yapılan inceleme sonucunda davacı hakkında ayırma işlemi yapılmasına karar verildiği, bu kararın Hv.K.K. tarafından onaylandıktan sonra Genelkurmay Başkanının onayına sunulduğu, bu makam tarafından da Hv.K.K. kararı doğrultusunda işlem yapılmasının uygun görülmesi üzerine; 16 Mayıs 2012 tarihli ve 2012/304 sayılı üçlü kararname ile "sicilen re'sen" emekliye sevk edildiği, 01 Haziran 2012 tarihinde ilişiği kesilen davacının, vekili aracılığıyla işbu davayı açtığı anlaşılmaktadır.

926 sayılı Kanun'a dayanılarak çıkarılan Subay Sicil Yönetmeliği'nin 91'inci maddesinde; "Aşağıdaki sebeplerden biri ile disiplinsizlik veya ahlâkî durumları gereği Türk Silahlı Kuvvetlerinde kalmaları, bulunduğu rütbeye veya bir önceki rütbesine ait bir veya birkaç belge ile anlaşılıp uygun görülmeyenler hakkında, hizmet sürelerine bakılmaksızın emeklilik işlemi yapılır, a. Disiplin bozucu hareketlerde bulunması, ikaz veya cezalara rağmen ıslah olmaması, b. Hizmetin gerektirdiği şekilde tavır ve hareketlerini ikazlara rağmen düzenleyememesi, c. Aşırı derecede menfaatine, içkiye, kumara düşkün olması, d. Nafaka, trafik kazası, doğal afet, personelin öngöremeyeceği şekilde ülke genelinde yaşanan olağanüstü ekonomik dalgalanmalar, ani devalüasyonlar, sağlık ve tedavi giderleri ile kefillik ve benzeri zorunluluk halleri hariç olmak üzere, Türk Silahlı Kuvvetlerinin itibarını zedeleyecek şekilde aşırı derecede borçlanmaya düşkün olması ve bu borçlarını ödememeyi alışkanlık haline getirmesi, e. Türk Silahlı Kuvvetlerinin itibarını sarsacak şekilde ahlâk dışı hareketlerde bulunması, f. Tutum ve davranışları ile yasa dışı siyasî, yıkıcı, bölücü, irticaî ve ideolojik görüşleri benimsediği, bu gibi faaliyetlerde bulunduğu veya karıştığı anlaşılanlar" düzenlemesi mevcuttur. Aynı Yönetmeliğin 92'nci maddesinde ise disiplinsizlik ve ahlaki durum nedeniyle ayırma sicil belgesinin düzenlenme ve uygulanacak usuller ayrıntılı bir şekilde hüküm altına alınmıştır.

Yetki ve şekil unsurları yönünden yapılan incelemede: ayırma işleminin, Subay Sicil Yönetmeliği'nin 92'nci maddesinin (a) fıkrasında öngörülen usule uygun olarak; sıralı sicil üstlerince düzenlenen sicile dayanılarak başlatıldığı, Hv.K.K.lığının bünyesindeki Komisyonun incelemesinden geçirilip, Komisyonun işlemin uygun olduğuna dair kararı, Hava Kuvvetleri Komutanının tasvibi ve nihayetinde Milli Savunma Bakanı, Başbakan ve Cumhurbaşkanın imzaladığı kararname ile işlemin tesis edildiği, dolayısıyla dava konusu işlemde yetki ve şekil unsurları yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı saptanmıştır.

Yukarıda belirtilen mevzuat hükümleri ile Türk Silahlı Kuvvetlerinden ayırma sebeplerinin soyut normlar çerçevesinde belirlendiği; uygulamada, bu hallerden birine uyan bir durumun bulunup bulunmadığının takdirinin idareye bırakıldığı anlaşılmaktadır. İşlem tesis edilirken, idarece kamu yararının öncelikli olarak dikkate alınıp alınmadığı, kamu yararı ile kişilerin yararının dengelenip dengelenmediği aydınlatılmalıdır. İdareye bu konuda takdir yetkisi tanınmasının sebebi, hukuk kuralları ile bağdaşmayan, menfi bir takım düşünce ve hareketleri ile kamu gücünü kullanması sakıncalı sayılan kişilerin kurum içinde bırakılmaması ve bu tür kişilerin hizmet içinde yer almasının önlenmesidir.

Bu sebeple, bu tür bir işleme ilişkin her somut olayda, davacının, mesleki yaşantısı itibariyle hakkında bu tür kanaati uyandırıp uyandırmadığının, kamu hizmetinde ve kamu gücünü kullanmasında sakıncalı bir durum bulunup bulunmadığının saptanması gerekmektedir. Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin konu ile ilgili müstakar ilamlarında da belirtildiği üzere; disiplinsizlik ve ahlaki durum nedeniyle ayırma işleminin uygulanabilmesi için ilgilinin disiplin durumunun vahamet derecesi itibarıyla artık Türk Silahlı Kuvvetlerinde görev yapmayı engelleyici nicelik ve nitelikte bulunması, personelin bu disiplin durumuyla kamu hizmetini devam ettiremeyecek hale gelmiş olması gerekmektedir.

İdarenin, kamu hizmetinin iyi bir şekilde yürümesi için gerekli tedbirleri alma yetkisi ile donatıldığı ve kamu gücünü bu amaca matuf olarak kullanması gerektiği dikkate alındığında; kamu hizmetini yürütecek olan ajanlarını alırken bir takım özelliklere sahip olmasını araması doğaldır. Kamu görevlisi statüsüne girmeyi müteakip, kamu hizmetinin yürütülmesine zarar vermeye başlayan, taşıması gereken nitelikleri zaman içerisinde kaybetmiş kamu görevlilerinin, idarece bu statülerine son verilmesi de kamu gücünü kullanmanın doğal bir sonucudur. Bu kapsamda, Silahlı Kuvvetlerden ayırma yetkisi de, askeri idarece titizlikle kullanılması gereken bir yetkidir.

İç Hizmet Yönetmeliği'nin 86'ncı maddesinin ikinci fıkrasının (h) alt bendine göre, her askerde bulunması lazım gelen ahlaki ve manevi vasıflardan "iyi ahlak sahibi olmak" vasfı; "Askerin ahlakı ve yaşayışı kusursuz ve lekesiz olmalıdır. Asker, esrarkeşlikten, sarhoşluktan, yalancılıktan, borçtan ve kumardan, dolandırıcılıktan, ahlaksız kimselerle düşüp kalkmaktan, hırsızlıktan, yağmadan, yakıp yıkmaktan ve sair bütün fenalıklardan sakınmalıdır. Bunlar vazifenin yapılmasına mani olurlar, yaşayışı, sıhhati, azim , ve cesareti bozar, namusu lekeler, manevi şahsiyeti öldürür ve her biri ayrı ayrı cezaları üstüne çeker." şeklinde tanımlanmış bulunmaktadır. Görüldüğü üzere her askerin yaşayışının kusursuz ve lekesiz olması gerekmektedir. Bu vasıflara sahip olunmadığı takdirde ise Türk Silahlı Kuvvetlerinin itibarının zedeleneceği çok açıktır.

Bu açıklamalar ışığında dava konusu re'sen ayırma işlemi değerlendirildiğinde; davacının, aşırı borçlanmaları yüzünden ve çeşitli disiplinsizlikleri nedeniyle disiplin amirlerince 8 kez disiplin cezalarıyla cezalandırıldığı ve borçlarını kapatmaması halinde Silahlı Kuvvetlerden çıkarılacağı konusunda uyarıldığı, buna rağmen borçlarını halen kapatamadığı ve icra takiplerinin sürdüğü, işlemin tesis edildiği tarihte 6 ayrı kişi ve bankaya olan 100.975,02 TL tutarındaki borcunun ulaştığı seviye ve yargılamaya konu "zincirleme banka ve kredi kartının kötüye kullanılması" suçu dikkate alındığında, Türk Silahlı Kuvvetlerinin itibarını aşırı şekilde zedelediği ve statüsü itibariyle kamu görevlisi olma nitelik ve yeterliliğini yitirdiği, bu durum karşısında davacının kamu hizmetinde istihdam edilmesinin kamu yararına açıkça aykırılık teşkil ettiği, sonuç olarak, davacı hakkında "Silahlı Kuvvetlerde Kalması Uygun Değildir" sicil belgesi düzenlenmesi işlemi ve bu sicil belgesine istinaden Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu'nun 50/c ve Subay Sicil Yönetmeliği'nin 91 ve 92'inci maddeleri kapsamında ayırma işlemi tesis edilmesinde takdir yetkisinin ölçülü ve objektif olarak kullanıldığı ve anılan işlemlerde hukuka aykırı bir yön bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle;

Hukuki dayanaktan yoksun DAVANIN REDDİNE,

05 ŞUBAT 2013 tarihinde OYBİRLİĞİ ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy