Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 1. Daire 2013/119 Esas 2013/187 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYüksekİdareMahkemesi
Dairesi: 1. Daire
Esas No: 2013/ 119
Karar No: 2013 / 187
Karar Tarihi: 12.02.2013

(3466 S. K. m. 15) (5237 S. K. m. 258)

Davacı vekili, 02.07.2012 tarihinde kayda geçen dava dilekçesi ve cevaba cevap dilekçesiyle özetle; müvekkilinin Tarsus Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturmada 15.05.2012 tarihinde tutuklandığını, hakkında göreve ilişkin sırrın açıklanması ve icbar suretiyle irtikap suçundan iddianame düzenlendiğini ve iddianamenin Tarsus Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilerek kovuşturmanın başladığını; 15 yıllık meslek hayatında tüm sicil notları yüksek, görevine, işine sadık, örnek bir personel olduğu ve hakkında en ufak bir kötü tanımlama bulunmadığı halde hakkındaki iddianameye dayalı olarak ayırma işlemi tesis edilmesinin hukuka aykırı olduğunu; hakkında kesinleşmiş bir mahkumiyet hükmü bulunmadığından masumiyet karinesinin hiçe sayıldığını, görevi süresince bazı disiplin cezaları almış olmakla beraber bunların tesis edilen işlemin hukuki sebebi olamayacağını, sonuncusu üzerinden 4 sene geçtiğini, ayrıca 24 kez de takdirname ile ödüllendirildiğini; kanunda geçen ayırma sebeplerinin mevcut olmadığını ve hakkındaki yargılama sonuçlanmadığı halde tesis edilen dava konusu ayırma işleminin hukuka aykırı olduğunu öne sürerek iptaline ve yürütmenin durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

Davacının yürütmenin durdurulmasına ilişkin talebi, AYİM Nöbetçi Dairesinin 01.08.2012 tarih ve 2012/107 Esas sayılı kararı ile reddedilmiştir.

Dava dosyasında bulunan bilgi ve belgeler ile özlük ve sicil dosyalarının incelenmesinden; 30.08.1997 tarihinde Uzm.J.Çvş.luğa nasbedilerek TSK'de göreve başlayan ve Uzm.J.lV.Kad.Çvş rütbesinde bulunan davacı hakkında sıralı sicil üstlerince 16.05.2012 tarihinde düzenlenen "Silahlı Kuvvetlerde Kalması Uygun Değildir." sicili üzerine durumunun J.Gn.K.lığında oluşturulan Komisyonda değerlendirildiği ve Komisyonun 01.06.2012 gün ve 21 No.lu kararı ile; davacı hakkında düzenlenen sicil belgesinin yetkili sicil üstlerince düzenlendiği, sicil belgesine belge eklendiği ve eklenen belgelerin yeterli bulunduğu, sicil üstleri arasında kanaat ayrılığı bulunmadığı, adı geçen personelin aşırı derecede menfaatine düşkün olduğu ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin itibarını sarsacak şekilde ahlak dışı hareketlerde bulunduğu belirtilerek 3466 sayılı Uzman Jandarma Kanununun 15 inci maddesi ve Uzman Jandarma Atama ve Sicil Yönetmeliğinin 70 inci maddesinin (c) ve (e) fıkraları gereğince TSK'dan ilişiğinin kesilmesinin uygun olacağı değerlendirilerek J.Gn. K.nı tasvibine sunulmasına karar verildiği, bu kararın J.Gn.K.nının 04.06.2012 tarihli onayı ile uygun görülmesi üzerine 08.06.2012 tarihinde tebliğ edilerek davacının Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişiğinin kesildiği, müteakiben AYİM'de bu davanın açılmış olduğu anlaşılmıştır.

3466 sayılı Uzman J.Kanununun 15'nci maddesinde "Disiplinsizlik ve ahlaki durumları nedeniyle "Silahlı Kuvvetlerde kalması uygun değildir" şeklinde sicil düzenlenen Uzman Jandarmalar meslekten hemen çıkarılırlar ve haklarında Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu hükümleri uygulanır. " hükmü yer almakta olup; aynı kanunun atfı dolayısıyla çıkartılan Uzman Jandarma Atama ve Sicil Yönetmeliğinin "Disiplinsiz ve ahlaki durumları nedeniyle ayırma usulleri" başlıklı 70'nci maddesinde: "Aşağıdaki sebeplerden biri ile disiplinsizlik veya ahlaki durumları gereği Silahlı Kuvvetlerde kalmaları, bulunduğu rütbeye veya bir önceki rütbesine ait bir veya birkaç belge ile anlaşılıp uygun görülmeyen uzman jandarmalar hakkında, hizmet sürelerine bakılmaksızın emeklilik işlemi yapılır:

a. Disiplin bozucu hareketlerde bulunması, ikaz ve cezalara rağmen ıslah olmaması,

b. Hizmetin gerektirdiği şekilde tavır ve hareketlerini ikazlara rağmen düzenleyememesi,

c. Aşırı derecede menfaatine, içkiye, kumara düşkün olması,

d. Nafaka, trafik kazası, doğal afet, personelin öngöremeyeceği şekilde ülke genelinde yaşanan olağanüstü dalgalanmalar, ani devalüasyonlar, sağlık ve tedavi giderleri ile kefillik ve benzeri zorunluluk halleri hariç olmak üzere, Türk Silahlı Kuvvetlerinin itibarını zedeleyecek şekilde aşırı derecede borçlanmaya düşkün olması ve bu borçlarını ödememeyi alışkanlık haline getirmesi,

e. Türk Silahlı Kuvvetlerinin itibarını sarsacak şekilde ahlak dışı hareketlerde bulunması,

f Tutum ve davranışları ile yasa dışı siyasi, yıkıcı, bölücü, irticai ve ideolojik görüşleri benimsediği, bu gibi faaliyetlerde bulunduğu veya karıştığı anlaşılanlar." şeklinde bir düzenleme öngörülmüştür.

Uzman Jandarma Atama ve Sicil Yönetmeliğinin "Disiplinsizlik ve ahlaki durum nedeniyle ayırma" başlıklı 71'nci maddesinde ise ayırma işleminin sıralı sicil üstlerince başlatılabileceği ve bunun ne şekilde olacağı düzenlenmiştir. Buna göre ayırma sicilinin süre söz konusu olmaksızın her zaman düzenlenebileceği, sicil üstlerin sicil belgesine not vermeden, disiplinsizlik ve ahlâkî durumlardan hangisine göre kesin kanaate vardıklarını belirttikten sonra "Silahlı Kuvvetlerde Kalması Uygun Değildir" kanaatini yazarak, J.Gn.K.lığı Per.Bşk.lığına gönderecekleri, buradaki incelemeden sonra, oluşturulmuş komisyon tarafından sicil belgelerinin ve diğer belgelerin değerlendirileceği, değerlendirme sonunda verilen kararın J.Gn. Komutanının arzına sunulacağı ve alınacak onaya göre işlem yapılacağı düzenlenmiştir.

Dava konusu işlemin yetki ve şekil unsurları yönünden yapılan incelemeye ilişkin olarak:

Yukarıda belirtildiği üzere, ayırma işleminin, Uzman Jandarma Atama ve Sicil Yönetmeliğinin 71'inci maddesinde öngörülen usule uygun olarak; sıralı sicil üstlerince 16.05.2012 tarihinde düzenlenen sicile dayanılarak başlatıldığı, davacının durumunun J.Gn. K.lığı bünyesindeki Komisyonun incelemesinden geçirilip, Komisyonun kararının uygun olduğuna dair J.Gn. Komutanının onayı da alınarak ayırma işleminin tesis edildiği, dolayısıyla dava konusu işlemde yetki ve şekil unsurları yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı saptanmıştır.

İşlemin diğer unsurları yönünden de davacının mesleki safahatı incelendiğinde; 1997 yılında Uzman Jandarma Okulunu bitirerek Türk Silahlı Kuvvetleri saflarına katıldığı, 1998-2012 yılları sicil döneminde hakkında sicil amirlerince değerlendirmeler yapıldığı ve sicil notlan ortalamasının "çok iyi" seviyede gerçekleştiği, iki ayrı sicil yılı döneminde sicil üstlerince hakkında menfi kanaatler belirtilmiş olduğu; disiplin amirlerince işlemiş olduğu muhtelif disiplin suçlarından dolayı 28.09.2004 tarihinde uyarı, 05.01.2006 tarihinde 2 gün göz hapsi, 12.07.2006 tarihinde uyarı, 05.03.2008 tarihinde 4 gün göz hapsi, 17.06.2008 tarihinde 3 gün göz hapsi disiplin cezaları ile cezalandırılmış olduğu, 24 adet de takdirnamesinin mevcut olduğu; diğer taraftan davacı hakkında Pozantı İlçe J. Merkez J.Krk. K.lığı emrinde görev yapmakta iken 14.05.2012 tarihinde "...yürüttüğü kamu görevi nedeni ile bilgi sahibi olduğu arama işlemini H.'un öğrenmesi amacı ile sızdırdığı, şüphelinin asıl amacının bu yolla H.'ta kendisine yardım edebileceği intibaını oluşturmak olduğu, arama işleminin tamamlanmasının ardından şüphelinin müşteki ile bağlantıya geçtiği ve buluşma teklif ettiği, gerçekleşen buluşmada şüphelinin müştekiyi alacağı cezanın ağırlığı ile korkutmaya çalıştığı, müştekiden kendisine yardım etmesi karşılığı 1.000 TL. talep ettiği, şüphelinin telkinleri nedeni ile korkan müştekinin şüpheli ile toplam 750 TL karşılığında anlaştığı, şüpheli A.'un şüpheli U.'in suç teşkil eden eylemlerinin her aşamasında bulunduğu, A'un yardımı ve H.'a başına gelecekler konusunda telkinleri olmaksızın U.'in üzerine atılı suçu işlemesinin mümkün olamayacağı, her iki şüphelinin de müştekinin beyanları doğrultusunda üzerlerinde seri numaraları alınmış paralar ile birlikte yakalandıkları, U.'in görevinin gereklerine aykırı olarak yapmış olduğu davranışlar ve görevinin sağladığı nüfuzu kötüye kullanmak sureti ile müştekiyi kendisine bir yarar sağlama vaadinde bulunmaya zorladığı, müştekinin bu zorlamanın etkisi ile şüpheliye 750 TL. vermeyi vaat ettiği, bu vaatle birlikte icbar sureti ile irtikap suçunun tamamlandığı, ........., şüphelinin arama faaliyetini sızdırmakla 5237 sayılı Kanunun 258/1 maddesinde düzenlenen göreve ilişkin sırrın açıklanması suçunu işlediği, ...," gerekçeleriyle Tarsus Cumhuriyet Başsavcılığının 04.06.2012 tarih ve 2012/5791-2 Soruşturma No ve 2012/2296 Esas sayılı iddianamesi ile "Göreve ilişkin Sırrın Açıklanması" ve "İcbar Suretiyle İrtikap" suçlarından dolayı kamu davası açıldığı , davacının soruşturma sırasında Pozantı Sulh Ceza Mahkemesince 15.05.2012 tarihinde tutuklandığı ve yargılamasının Tarsus Ağır Ceza mahkemesinde devam etmekte olduğu anlaşılmıştır.

Davacı vekili, müvekkili hakkındaki ceza yargılamasının sürdüğünü; hakkında bir mahkeme karan olmadığı için suçluluğunun sabit olmadığını belirtmiş ise de; gerek idari yargı kolunda gerekse askeri idari yargıda tartışmasız bir şekilde uygulandığı üzere bir kamu görevlisinin statüsüne son verilmesini gerektiren idari davranış biçiminin aynı zamanda bir suça sebebiyet vermesi halinde idare, söz konusu suç nedeniyle sürdürülen yargılamanın sonucunu beklemek zorunda ve durumunda değildir. Zira bu gibi durumda idare, Kanunun yargılamanın sonucuna göre ayırma işlemi tesis edilmesini zorunlu kıldığı bağlı yetkisini değil mevcut deliller çerçevesinde davacının ika ettiği eylemleri nazara alarak takdir yetkisini kullanmaktadır. Kuşkusuz ika edilen her eylem ceza yargılamasına konu olduğunda idarenin, ajanı hakkında ayırma işlemi tesis etmesine de imkân olmayıp; esasen bu, Anayasal bir ilke olan "kamu görevlisi teminatı" ile de bağdaşamaz. Şu halde her somut olayda idarece, kişi yaran - kamu yararı dengesini gözeten, kamu görevinin niteliğini dikkate alan bir takdir yetkisi kullanılmak durumundadır.

Bu açıklamalar ışığında dava konusu re'sen ayırma işlemi değerlendirildiğinde; davacının safahatındaki disiplin cezaları ile sicil safahatındaki menfi kanaatlerin yanı sıra hakkında " Göreve İlişkin Sınırın Açıklanması" ve "İcbar suretiyle İrtikap" suçlarından dolayı Tarsus Cumhuriyet Başsavcılığının 04.06.2012 tarihli iddianamesinde ayrıntılı olarak yer verilen deliller çerçevesinde gerek davacıya isnad edilen eylemlerin davacıdan sadır olduğu gerekse bu eylemlerin (tipiklik bakımından isnad edilen suçlan oluşturup oluşturmadığı hususundan bağımsız olarak) niteliği ve niceliği itibariyle vahim olduğu yönündeki davalı idare değerlendirmesinin olgulara uygun olduğu; zira, davacının jandarma sınıfından olması sebebiyle genel olarak emniyet, asayiş, kolluk görevi ve bu bağlamda suç ve suçlularla mücadele etme görevi bulunduğu halde iddianameye konu eylemleri gerçekleştirmiş olduğu, bu bağlamda davacının statüsü itibariyle kamu görevlisi olma nitelik ve yeterliliğini yitirdiği, bu durum karşısında kamu hizmetinde istihdam edilmesinin kamu yararına açıkça aykırılık teşkil ettiği, sonuç olarak davacı hakkında "Silahlı Kuvvetlerde Kalması Uygun Değildir" sicil belgesi düzenlenmesi ve bu sicil belgesine istinaden 3466 sayılı Uzman J.Kanununun 15'nci ve Uzman Jandarma Atama ve Sicil Yönetmeliğinin 70 ve 71'nci maddeleri kapsamında ayırma işlemi tesis edilmesinde takdir yetkisinin objektif ölçütlerle, hizmet gereklerine uygun, kamu yaran-birey yararı dengesi gözetilerek ve ölçülü bir şekilde kullanıldığı, dolayısıyla tesis edilen işlemde hukuka aykırı bir yön bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Yukarıda açıklanan nedenlerle;

Hukuki dayanaktan yoksun DAVANIN REDDİNE,

12 ŞUBAT 2013 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy