Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 1. Daire 2011/696 Esas 2011/1468 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYüksekİdareMahkemesi
Dairesi: 1. Daire
Esas No: 2011/ 696
Karar No: 2011 / 1468
Karar Tarihi: 20.09.2011

(926 S. K. m. 94) (Astsubay Sicil Yönetmeliği m. 60, 61)

Davacı, 02 Mart 2011 tarihinde Adana Bölge İdare Mahkemesi kaydına, 07 Mart 2011 tarihinde Askeri Yüksek İdare Mahkemesi kaydına geçen dava dilekçesinde özetle; halen uyuşturucu ve uyarıcı madde bulundurmak/nakletmek suçundan dolayı İskenderun Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanmakta olduğunu ve bu suç nedeniyle tutuklandığını, oysa atılı suçu işlemediğini, arkadaş kurbanı olduğunu, yargılama sonunda gerçeğin ortaya çıkacağına ve aklanacağına inandığını, buna rağmen disiplinsizlik ve ahlaki durum gerekçesiyle hukuka aykırı bir şekilde 11 Ocak 2011 tarihinde TSK ile ilişiğinin kesildiğini belirterek ayırma işleminin iptalini talep ve dava etmiştir.

Davacının yürütmenin durdurulması yönündeki talebi, AYİM 1'inci Dairesinin 05 Nisan 2011 gün ve Gensek Nu:2011/894, Esas Nu:2011/696 sayılı kararıyla reddedilmiştir.

Dava ve özlük dosyasındaki bilgi ve belgelerin incelenmesi neticesinde; 1998 yılında Uzman Jandarma Çavuş rütbesiyle Türk Silahlı Kuvvetlerine katılan davacının 30 Ağustos 2003 tarihinde Jandarma Astsubay Çavuş rütbesine naspedildiği, son olarak Mersin İl J.K.lığı bünyesinde görevli iken, sicil üstleri tarafından 21 Kasım 2010 tarihinde düzenlenen Silahlı Kuvvetlerde Kalması Uygun Değildir ortak kanaatli ayırma sicil belgesine istinaden hakkında ayırma işlemi başlatıldığı ve Astsubay Sicil Yönetmeliğinin 61'inci maddesi gereğince 24 Kasım 2010 tarihinde Jandarma Genel Komutanlığı Karargahında oluşturulan komisyon tarafından yapılan inceleme sonunda; sicil belgesinin yetkili üstlerce ve usulüne uygun olarak düzenlendiği, ekli belgelerin yeterli olduğu, sicil üstleri arasında kanaat ayrılığı bulunmadığı, davacının disiplin bozucu hareketlerde bulunduğu, ikaz ve cezalara rağmen ıslah olmadığı, hizmetin gerektirdiği şekilde tavır ve hareketlerini ikazlara rağmen düzenleyemediği, aşırı derecede menfaatine düşkün olduğu, TSK'nın itibarını sarsacak şekilde aşırı derecede borçlanmaya düşkün olduğu ve bu borçlarını ödememeyi alışkanlık haline getirdiği ve TSK'nın itibarını sarsacak şekilde ahlak dışı hareketlerde bulunduğu kanaatine varılarak, ayırma işlemi yapılmasına karar verildiği, bu kararın 25 Kasım 2010 tarihinde Jandarma Genel Komutanı tarafından onaylandığı, 07 Aralık 2010 tarihinde Genelkurmay Başkanının tasvibine sunulduğu ve Genelkurmay Baştanı tarafından da Jandarma Genel Komutanlığının kararı doğrultusunda işlem yapılmasının uygun görüldüğü, müteakiben anılan kararın 30 Aralık 2010 tarihinde İçişleri Bakanı tarafından onaylandığı ve 12 Ocak 2011 tarihinde davacıya tebliğ edilerek TSK ile ilişiğinin kesilmesi üzerine süresi içinde işbu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Dava konusu işlemin yasal dayanağını teşkil eden mevzuata bakıldığında; 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununun 94'üncü maddesinin Disiplinsizlik veya Ahlaki Durum Sebebiyle Ayırma başlıklı (b) bendinde; disiplinsizlik ve ahlaki durumları sebebiyle Silahlı Kuvvetlerde kalmaları uygun görülmeyen astsubayların hizmet sürelerine bakılmaksızın haklarında T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.

926 sayılı Kanuna dayanılarak çıkarılan Astsubay Sicil Yönetmeliği'nin 60'ıncı maddesinde; Aşağıdaki sebeplerden biri ile disiplinsizlik veya ahlaki durumları gereği Türk Silahlı Kuvvetlerinde kalmaları, bulunduğu rütbeye veya bir önceki rütbesine ait bir veya birkaç belge ile anlaşılıp uygun görülmeyenler hakkında, hizmet sürelerine bakılmaksızın emeklilik işlemi yapılır, a. Disiplin bozucu hareketlerde bulunması, ikaz veya cezalara rağmen ıslah olmaması, b. Hizmetin gerektirdiği şekilde tavır ve hareketlerini ikazlara rağmen düzenleyememesi, c. Aşırı derecede menfaatine, içkiye, kumara düşkün olması, d. Nafaka, trafik kazası, doğal afet, personelin öngöremeyeceği şekilde ülke genelinde yaşanan olağanüstü ekonomik dalgalanmalar, ani devalüasyonlar, sağlık ve tedavi giderleri ile kefillik ve benzeri zorunluluk halleri hariç olmak üzere, Türk Silahlı Kuvvetlerinin itibarını zedeleyecek şekilde aşırı derecede borçlanmaya düşkün olması ve bu borçlarını ödememeyi alışkanlık haline getirmesi, e. Türk Silahlı Kuvvetlerinin itibarını sarsacak şekilde ahlak dışı hareketlerde bulunması, f. Tutum ve davranışları ile yasa dışı siyasi, yıkıcı, bölücü, irticai ve ideolojik görüşleri benimsediği, bu gibi faaliyetlerde bulunduğu veya karıştığı anlaşılanlar düzenlemesi mevcuttur. Aynı Yönetmeliğin 61'inci maddesinde ise disiplinsizlik ve ahlaki durum nedeniyle ayırma sicil belgesinin düzenlenme ve uygulanacak usuller ayrıntılı bir şekilde hüküm altına alınmıştır.

Yetki ve şekil unsurları yönünden yapılan incelemede: yukarıda belirtildiği üzere, ayırma işleminin, Astsubay Sicil Yönetmeliği'nin 61 'inci maddesinin (a) fıkrasında öngörülen usule uygun olarak; sıralı sicil üstlerince düzenlenen sicile dayanılarak başlatıldığı, J.Gn.K.lığı bünyesindeki Komisyonun incelemesinden geçirilip, Komisyonun işlemin uygun olduğuna dair kararı, Jandarma Genel Komutanının tasvibi ve Bakanın oluru alınarak, işlemin tesis edildiği, dolayısıyla dava konusu işlemde yetki ve şekil unsurları yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı saptanmıştır.

Davacının sicil ve disiplin durumunun ayrıntıları incelendiğinde; şimdiye kadar çeşitli başarıları nedeniyle üst ve amirlerinden 5 kez takdirname ve 1 kez nakdi para ödülü aldığı, gerek uzman jandarma çavuş ve gerekse astsubay statüsünde almış olduğu sicil notları ortalamasının çok iyi düzeyde gerçekleştiği, bunların yanında astsubay naspedilmeden önce;/ 30 Nisan 1999 -02 Mayıs 1999 tarihleri arasındaki Kısa Süreli Kaçma disiplin suçu nedeniyle disiplin amirince 12 Mayıs 1999 tarihinde 2 gün oda hapsi disiplin cezasıyla cezalandırıldığı, /10 Eylül 1999 tarihinde temizlik ve kontrolünden sorumlu olduğu halde, bölgenin temizliğinin yapılmadığının ve davacının da kontrol etmediğinin tespit edilmesi üzerine disiplin amirince 15 Eylül 1999 tarihinde şiddetli tevbih disiplin cezasıyla cezalandırıldığı,/14 Ocak 2000 tarihinde birlik harekat merkezindeki nöbet yerinde bulunmadığının tespit edilmesi nedeniyle disiplin amirince 17 Ocak 2000 tarihinde şiddetli tevbih disiplin cezasıyla cezalandırıldığı anlaşılmaktadır.

Astsubay naspedildikten sonraki dönemde ise; 21 Aralık 2005 tarihinde yapılan kontrolde, kendi kullandığı bilgisayarında pornografik içerikli dokümana rastlandığı gerekçesiyle oluşturulan suç dosyasının 6'ncı Kor.K.lığına gönderildiği, ancak anılan makamca fiilin disiplin tecavüzü niteliğinde olduğunun bildirilmesi üzerine disiplin amirince 28 Şubat 2006 tarihinde 4 gün göz hapsi disiplin cezasıyla cezalandırıldığı, /06 Mart 2009 tarihinde icra ettiği devriye görevi sırasında sakal traşı olmadığının ve kılık kıyafetinin bozuk olduğunun tespit edilmesi nedeniyle disiplin amirince 10 Mart 2009 tarihinde 3 gün göz hapsi disiplin cezasıyla cezalandırıldığı, /Aşırı borçlanması ve bu nedenle hakkında icra takibi başlatılması nedeniyle disiplin amirince 04 Mayıs 2009 tarihinde yazılı olarak uyarıldığı, ceza verilmediği, /Yukarıda değinilen uyarıya rağmen borçlarını halen kapatmadığı ve icra takibinin devam ettiği gerekçesiyle disiplin amirince 21 Temmuz 2009 tarihinde yeniden yazılı olarak uyarıldığı, ceza verilmediği,/08 Eylül 2009 tarihinde sabah içtimasına katılmaması ve mesaiye geç gelmesi nedeniyle disiplin amirince 08 Eylül 2009 tarihinde 2 gün göz hapsi disiplin cezasıyla cezalandırıldığı,/Aşırı borçlandığı ve bunu alışkanlık haline getirdiği gerekçesiyle disiplin amirince 10 Kasım 2009 tarihinde tekrar yazılı olarak uyarıldığı, ceza verilmediği, bilahare bu yazılı uyarıların aynı nedenle 13 Mayıs 2010, 21 Mayıs 2010, 15 Haziran 2010 ve 04 Ekim 2010 tarihlerinde tekrarlandığı, dava konusu ayırma işleminin tesis edildiği tarih itibariyle davacının toplam 68.568,80 TL tutarındaki borcunun 5.678 TL'sini ödediği, sair borçlara ilişkin icra takiplerinin sürdüğü,

Yine aşırı borçlanma ve hakkındaki 8 ayrı icra takibi nedeniyle disiplin amirince 02 Eylül 2010 tarihinde uyarı disiplin cezasıyla cezalandırıldığımı 8 Ekim 2010 tarihinde, İstanbul'da meydana gelen bir hırsızlık olayında çalınan çek yapraklarını ilgili bankadan sorgulamak suretiyle görev tanım formunda yazılı görevleri dışında bilgi toplamak fiilinden dolayı disiplin amirince 05 Kasım 2010 tarihinde 7 gün oda hapsi disiplin cezasıyla cezalandırıldığı, /17 Kasım 2010 tarihinde davacının kullandığı otomobilin ihbar üzerine polis ekiplerince durdurulduğu ve arama kararı gösterilerek aranmak istendiğinde olay yerinden kaçtığı, takip sonucunda 1,5 km. ileride yakalandığı, yapılan aramada bagaj içinde 11 kg. kubar esrar maddesi bulunduğu gerekçesiyle hakkında uyuşturucu ve uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama suçundan İskenderun Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma başlatıldığı ve atılı suç nedeniyle aynı gün İskenderun Sulh Ceza Mahkemesince tutuklandığı, dava konusu ayırma işleminin tesis edildiği tarih itibariyle halen yargılamanın devam ettiği ve tutukluluk halinin de sürdüğü,/Davacı hakkında Ticaret yapmak suçundan dolayı 6'ncı Kor.K.lığı Askeri Savcılığınca yürütülen soruşturma sonucunda, 03 Haziran 2010 tarih ve 2010/119-46 E. K. sayı ile Kovuşturmaya Yer Olmadığına karar verildiği görülmektedir.

Kamu hizmetinin iyi bir şekilde yürütülmesi için bir vasıta olan idarenin, bu hizmetin iyi yürümesi için gerekli tedbirleri alma yetkisi ile donatılmasının zorunlu olduğu kuşkusuzdur. Bu nedenle, idarenin kamu hizmetini yürütecek olan ajanlarını alırken bir takım özelliklere sahip olmasını araması tabii olduğu gibi; statüye alındıktan sonra da bunları verimli biçimde kullanması, hizmeti aksatacak, kendisinden artık verim alınması imkanı kalmamış, aksine idare mekanizmasına ve kamu hizmetinin yürütülmesine zararlı olacak ajanlarını bünyesi dışına çıkarması da doğaldır. İşte Silahlı Kuvvetlerden ayırma işlemi de, bu amaçla askeri idareye mevzuatla tanınmış bir yetkidir. Ne var ki, bu yola başvururken çok dikkatli olunması, kriterlerin titizlikle tespit edilmesi, personeli çalışmaya yöneltebilecek, çeki düzen verebilecek uygun vasıta ve yöntemler mevcutken (disiplin cezası, atama, sicil, terfi, teşvik ve yönlendirme vb.) statü dışına çıkarılma gibi sonuçları çok ağır bir yola başvurulmaması gerektiği, aksi halde bu davranış biçiminin kamu yararına ve hukuka aykırı düşeceği izahtan varestedir.

İç Hizmet Yönetmeliğinin 86'ncı maddesinin ikinci fıkrasının (h) alt bendine göre, her askerde bulunması lazım gelen ahlaki ve manevi vasıflardan iyi ahlak sahibi olmak vasfı; Askerin ahlakı ve yaşayışı kusursuz ve lekesiz olmalıdır. Asker, esrarkeşlikten, sarhoşluktan, yalancılıktan, borçtan ve kumardan, dolandırıcılıktan, ahlaksız kimselerle düşüp kalkmaktan, hırsızlıktan, yağmadan, yakıp yıkmaktan ve sair bütün fenalıklardan sakınmalıdır. Bunlar vazifenin yapılmasına mani olurlar, yaşayışı, sıhhati, azim ve cesareti bozar, namusu lekeler, manevi şahsiyeti öldürür ve her biri ayrı ayrı cezaları üstüne çeker. şeklinde tanımlanmış bulunmaktadır. Görüldüğü üzere her askerin yaşayışının kusursuz ve lekesiz olması gerekmektedir. Bu vasıflara sahip olunmadığı taktirde ise Türk Silahlı Kuvvetlerinin itibarının zedeleneceği çok açıktır.

Yukarıdaki açıklamalar ışığında; davacının gerek almış olduğu disiplin cezaları, gerek zamanında ödeyemeyerek icra takibine konu olan borçları ve gerekse halen İskenderun Ağır Ceza Mahkemesinde devam eden ceza yargılamasına konu eylemi dikkate alındığında; mevcut durumu itibariyle Türk Silahlı Kuvvetlerinin itibarını sarsacak şekilde disiplinsiz davranışlar sergilediği, verilen cezalara ve ikazlara rağmen davranışlarını TSK mensubuna yakışır şekilde düzenleyemediği, Silahlı Kuvvetlerin disiplinini esastan sarsan, itibarını zedeleyen bu durumu nedeniyle, idarenin derhal işlem yaparak yürütülen özellikli kamu hizmetine yabancılaşan ajanını bünyesinden atmasının zorunluluk halini aldığı ve bu kapsamda davalı idare tarafından Astsubay Sicil yönetmeliği 60'ıncı maddesi uyarınca ayırma işlemi tesis edilmesinde takdir yetkisinin objektif sınırlar içinde kullanıldığı ve anılan işlemde hukuka aykırı bir yön bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle;

1- Hukuki dayanaktan yoksun bulunan davanın REDDİNE,

2- 1602 Sayılı Kanunun 71'inci maddesi uyarınca yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,

3- Özlük ve sicil dosyaları ile gizli zarf dahil gizlilik dereceli belgelerin iadesine,

20 EYLÜL 2011 tarihinde OYBİRLİĞİ ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy