Askeri Yüksek İdare Mahkemesi 1. Daire 2011/1646 Esas 2012/629 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYüksekİdareMahkemesi
Dairesi: 1. Daire
Esas No: 2011/ 1646
Karar No: 2012 / 629
Karar Tarihi: 15.05.2012

(5018 S. K. m. 65) (1602 S. K. m. 20, 52)

Davacı 30.09.2011 tarihinde AYİM kayıtlarına geçen dava dilekçesinde ve savunmadan sonra sunduğu cevap dilekçesinde özetle: 2000 yılında subay naspedildiğini; 2007-2009 yılları arasında Kuvvet nam ve Hesabına ABD'de Sistemler Tedarik Yönetimi konusunda öğrenimini tamamladığını ve 2009 yılından bu yana K.K.K.lığı Tek. ve Prj. Ynt. D. Bşk.lığında proje subayı olarak çalıştığını; herhangi bir disiplin cezası olmadığı gibi 1 özel eğitim merkezi ödülü ile 36 adet takdirname ile taltif edildiğini; İngilizce dilinde KPDS notunun 94 olduğunu; İç Denetçi Aday Belirleme Sınavında başarılı olması üzerine İç Denetçi Eğitimine tefrik edildiğini ve sınavda yeterli notu olarak İç Denetçi Sertifikası aldığını; bilahare 16.06.2011 tarihinde idari müracaatta bulunarak MSB İç Denetim Birim Başkanlığı kadrolarına iç denetçi olarak atandırılmayı talep ettiğini, ancak davalı idarece sertifika alan 6 kişiden sadece 3'ünün atandığını, bunlardan iki kişinin K.K.K.lığı ve bir kişinin de Dz.K.K.lığı mensubu olduklarını, kendisinin atanmasının ise yapılmadığını, oysa mevzuata göre bu atamaların, adayların değerlendirme puanları itibariyle sıralanmaları suretiyle yapılmasının gerektiğini, ayrıca MSB İç Denetim Biriminde 7 adet boş kadro olmasına rağmen sadece 3 atama yapılmasının da kamu yararına aykırı düştüğünü, bu konuda davalı idarenin savunmasında da herhangi bir gerekçe gösterilmediğini; savunmada belirtilen sair gerekçelerin ise, kendisinin iç denetçi olarak atanmasına engel oluşturamayacağını; 926 sayılı Kanunun ve atamaya ilişkin düzenlemelerin iç denetçi atamalarında uygulanamayacağım, aksi düşüncenin iç denetçilerin bağımsızlığı ve denetçi güvencesini zedeleyeceğini, ayrıca 2009 yılı atamaları ile Tek.ve Prj.Ynt.D.Bşk.lığında Müşterek ve Özel Şube Müdürlüğünde Özel Malzeme Proje Subayı olarak atanmasına rağmen atandığı yerde hiç çalıştırılmadığını ve yapılan görevlendirme ile Pl. ve Koor. Ş. Md.lüğünde kadrosuz olarak çalıştırılmakta olduğunu; K.K.K.lığınca 08.04.2011 tarihinde yapılan Yüksek Lisans Kadro Düzenlemesiyle atandığı Özel Malzeme Proje Subaylığı görevinin yurt dışı yüksek lisans yapmış personel istihdam edilecek kadrolar arasından çıkarıldığını, dolayısıyla savunmada belirtilen kadro ihtiyacı gerekçesinin doğru olmadığını; atandığı kadro görev yerinin mevzuata göre kilit/kritik kadro görev yeri sayılamayacağını; K.K.K.lığının 11 'inci İç Denetim Seminerinde, mevcut iç denetçi kadrolarının arttırılmasının gerektiğine işaret etmesine rağmen mevcut kadrolara atama yapmamasının çelişkili olduğunu, yurt dışı yüksek lisans öğrenimi görmüş olmasının iç denetçi olarak atanmasına engel oluşturamayacağını, keza aynı öğrenimin Harp Akademileri öğrenimi için de bir engel oluşturmadığını ve kendisi gibi yurt dışında yüksek lisans yapan kimi personelin Harp Akademilerinde öğrenim gördüğünü, bunun da idarenin uygulamalarında eşitlikçi ve objektif davranmadığını gösterdiğini, yine aynı idarenin yurt içinde yüksek lisans yaptırdığı personeli iç denetçi olarak atarken kendisini yurt dışında öğrenim gördüğü gerekçesiyle atamamasının da eşitlik ilkesine aykırılık oluşturduğunu beyanla, iç denetçi olarak atanmaması yönündeki olumsuz idari işlemin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Görev yönünden yapılan değerlendirmede: İşbu davanın konusunun iç denetçi olarak atanmama işleminin iptali istemi olduğu; TSK mensubu sertifikalı adaylar arasından atanacak kişinin seçiminde takdir yetkisi kullanılırken askeri hizmetinde nazara alınması gerektiğinden 1602 sayılı Kanunun 20'nci maddesinde aranan asker kişiyi ilgilendirme ve askeri hizmete ilişkin olma koşulunun mevcut olduğu gözetilerek, işbu davaya bakmakla AYİM'in görevli olduğu değerlendirilmiştir.

Dosyada bulunan bilgi ve belgelerden: Tnk. Kd. Yzb. sınıf ve rütbesiyle 2009 yılından bu yana K.K. Tek. ve Prj. Ynt. D. Bşk. Teknj. İzleme ve Mlz. Gr. Müş. ve Öz. Mlz. Sis. Ş. (Öz. Mlz. Prj. Sb.) kadrosunda görev yapan ve ikiz görevle Plan Koordinasyon ve Maliyet Analiz Şube Plan Subayı kadrosunda görevlendirilen davacının, 31.01.2011-06.05.2011 tarihleri arasında İç Denetim Koordinasyon Kurulu (İDKK) koordinatörlüğünde Maliye Bakanlığınca icra edilen İç Denetçi Eğitimine katılmak amacıyla yaptığı başvurunun idarece kabul edilmesi üzerine anılan eğitime tefrik edildiği ve eğitim sonunda yapılan sınavda yeterli notu olarak İç Denetçi Sertifikası aldığı, bilahare bu sertifikaya istinaden 16.06.2011 tarihinde idari müracaatta bulunarak MSB İç Denetim Birim Başkanlığı kadrolarına iç denetçi olarak atandırılmayı talep ettiği, ancak davacıyla birlikte müracaat eden (beşi K.K.K.lığı, biri Dz. K.K.lığı mensubu) toplam altı adaydan üçünün (K.K.K.lığı mensubu iki subay ve Dz.K.K.lığı mensubu bir subay) iç denetçi kadrolarına atamasının yapıldığı, davacının atama talebinin ise kabul edilmediği ve böylelikle anılan işlemin iptali amacıyla süresi içinde işbu davayı açtığı anlaşılmıştır.

İlgili mevzuat incelendiğinde, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununun İç denetçinin nitelikleri ve atanması başlıklı 65'inci maddesinde İç denetçilerin nitelikleri sayıldıktan sonra, maddenin son fıkrasında atanmayla ilgili sadece İç denetçiler, bakanlıklar ve bağlı idarelerde, üst yöneticilerin teklifi üzerine Bakan, diğer idarelerde üst yöneticiler tarafından sertifikalı adaylar arasından atanır ve aynı usulle görevden alınır. İç denetçilerin kamu idareleri itibarıyla sayıları, çalışma usul ve esasları ile diğer hususlar iç Denetim Koordinasyon Kurulunca hazırlanarak, Maliye Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca çıkarılacak yönetmelikle belirlenir. hükmüne yer verildiği;

Keza Bakanlar Kurulunun 26.06.2006 tarihli ve 2006/10654 sayılı Kararı uyarınca 12.07.2006 tarihli ve 26226 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe konulan İç Denetçilerin Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğinin İç denetçiliğe atanma kenar başlıklı 21 'inci maddesi de; İç denetçiler, bakanlıklar ve bağlı idarelerde, üst yöneticilerin teklifi üzerine Bakan, diğer idarelerde üst yöneticiler tarafından, sertifikalı adaylar arasından atanır ve aynı usulle görevden alınır. hükmünün bulunduğu; Yönetmeliğin 4'üncü maddesinde de, Milli Savunma Bakanlığında üst yöneticinin Milli Savunma Bakanı olduğunun belirtildiği görülmektedir.

Görüldüğü üzere gerek Kanunda gerekse Yönetmeliklerde sertifikalı iç denetçi adaylarının kadro miktarından fazla olması halinde atanacak kişinin/kişilerin neye göre belirleneceğine, yapılacak seçimde hangi olguların esas alınacağına ilişkin herhangi bir hüküm yer almamaktadır. Kuşku yok ki, Kanunda ... sertifikalı adaylar arasından atanır. denilmekle bu konuda Bakan'a sertifikalı adaylar arasından iç denetçi olarak atayacağı kişiyi belirleme yönünden takdir yetkisi tanınmıştır.

Bilindiği üzere diğer bütün kamusal yetkilerde olduğu gibi idarenin takdir yetkisi de kamu yararı amacı ve hizmet gerekleriyle sınırlı bulunmaktadır.

Davalı idarenin savunması ile 1602 sayılı Kanunun 52'nci maddesi kapsamında savunmaya ek olarak gönderilen gizlilik dereceli belgelerden: Türk Silahlı Kuvvetlerinin ihtiyaçları doğrultusunda özel eğitim alabilmesi ve uzmanlaşması için Kuvvet nam ve hesabına yurt dışına yüksek lisans öğrenimine gönderilen davacının, bu kapsamda ABD'nde 21 ay süreyle Sistem Tedarik Yönetimi konusunda yüksek lisans öğrenimi gördüğü; halen görevli olduğu KKK.lığı karargahında, 2009 yılından beri yüksek lisans öğrenimi yaptığı konuyla ilişkili projelerde görev yapmakta olduğu; proje subayı olarak takip ettiği proje ve görevlerin ilerletilmesinin bağlı olduğu birim için önem arz ettiği; davacıyla birlikte Sistem Tedarik Yönetimi konusunda eğitim alan K.K.K.lığı mensubu toplam 4 personel bulunduğu ve bunların da eğitimleri ile ilgili birimlerde çalıştırılmakta olduğu; davacının idarenin ihtiyacına yönelik kadro görev yerlerinde görevlendirilmesinin önem arz ettiği, oysa tamamladığı yüksek lisans öğreniminin iç denetçilik görevinde özel bir öneminin bulunmadığı; davacı gibi TSK'nın ihtiyaçları doğrultusunda yurt dışında lisansüstü öğrenime gönderilen hiçbir personelin iç denetçi olarak atanmadığı; tesis edilen işlemde kademelenmenin de nazara alındığı; öte yandan müteakip dönemlerde hizmet ihtiyacı bulunması ve uygun görülmesi durumunda davacının da iç denetçi olarak atanabileceği; tüm bu nedenler nazara alınarak davacının TSK'da yurt dışında aldığı eğitimle ilgili kadrolarda görevine devam etmesinde kamu yararı bulunduğu değerlendirmesiyle davacının iç denetçe olarak atanmadığı anlaşılmıştır. Bu veriler karşısında idarenin, K.K.K.lığı mensubu adaylar arasından davacının değil de başka adayların iç denetçi olarak atanması yönünde kullandığı takdir yetkisinin nesnel ölçütlere dayandığı, hizmet gereklerine uygun olduğu ve kamu yararı amacını gözettiği cihetiyle dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı değerlendirilmiştir.

Öte yandan, MSB İç Denetim Birimi Başkanlığında toplam 7 adet boş kadro bulunduğu, ancak davacının iddiasının aksine bu boş kadrolardan sadece birinin K.K.K.lığına tahsisli olduğu, zira K.K.K.lığına tahsis edilen diğer kadroların önceden doldurulduğu, geri kalan 6 boş kadronun ise Dz.K.K.lığı ve Hv.K.K.lığına tahsis edildiği, atanmak için başvuruda bulunan 6 personelin ise sadece birinin Dz.K.K.lığı mensup olduğu, diğerlerinin tamamının (5 subay) K.K.K.lığı mensubu oldukları, buna rağmen İç Denetçi Biriminin faaliyetlerinde aksama olmaması için K.K.K.lığı mensubu 2 subayın atandığı ve yapılan atama ile K.K.K.lığı personelinin toplam 11 olduğu; davacının halen görev yaptığı kadronun atama mevzuatında kilit/kritik kadrolar arasında sayılmamış olmasının ve atanmış olduğu birimin ihtiyaçları doğrultusunda asli görevi uhdesinde kalmak üzere diğer bir görevle görevlendirilmesinin, keza K.K.K.lığınca 08.04.2011 tarihinde yapılan düzenlemeyle atandığı Özel Malzeme Proje Subaylığı kadrosunun açıklamasının değiştirilmiş olmasının davacının Sistem Tedarik Yönetimi alanında yurt dışında tamamlatılan öğreniminden yararlanılmadığı yada bundan sonra yararlanılmayacağı anlamına gelmediği gibi yurt dışı öğreniminin TSK için özel bir öneminin olmadığı anlamına gelmediği gözetilerek davacının aksi yöndeki iddialarına hukuken itibar etmek mümkün görülmemiştir.

Davacı, dava konusu işlem tesis edildiği tarihte yapım aşamasında olan İç Denetim Yönergesinde, İç Denetçi Seçim Listesi oluşturulurken sicil notunun % 70'inin, sınav notunun ise % 30'unun alınacağının belirtildiğini, oysa sıralama yapılırken sicil notunun puanlamaya dahil edilmediğini, bu nedenle sıralamada geriye düştüğünü ileri sürmüş ve Başsavcılık da aynı hususlara değinerek, bu nedenle işlemin hukuka aykırı olduğu yönünde düşünce bildirmiş ise de; sözü edilen MSY 197-6 Milli Savunma Bakanlığı İç Denetim Yönergesinin 24.11.2011 tarihinde, işlemden beş ay sonra yürürlüğe girmiş olması bir yana, bu Yönerge ile, sıralamaya esas alınacak puan objektif ölçütlere bağlanmış olsa da sıralamanın Bakan'ın takdir yetkisini ortadan kaldırmadığı ve sıralamanın, Bakan'ın takdir yetkisini kullanmasını gerektiren nedenlerin bulunmaması halinde atamaya esas alınacağı gözetilerek işlemde bu yönüyle de hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Açıklanan nedenlerle;

Hukuki dayanaktan yoksun bulunan davanın REDDİNE,

15 MAYIS 2012 tarihinde, usul yönünden Başkan Hak.Alb.Dr. Celal IŞIKLAR'ın karşı oyu ve OYÇOKLUĞU, esas yönünden OYBİRLİĞİ ile karar verildi.

GÖREV YÖNÜNDEN KARŞI OY GEREKÇESİ

Milli Savunma Bakanı tarafından tesis edilen İç denetçi olarak seçilip atanmama işleminin denetimi; ilgilisi TSK'nde görevli subaylar arasından yetiştirilip seçilmek suretiyle atandığından, 1602 sayılı Kanun'un 20'nci maddesinde öngörülen Asker kişiyi ilgilendirme şartını sağlamakla beraber, aşağıda belirtilen sebeplerle Askeri hizmete ilişkinlik şartını taşımadığından, kanaatimize göre AYİM'nin görev alanı dışındadır.

Öncelikle, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrolü Kanunuyla getirilen İç Denetçilik Kurumunun, Sayıştay'ın dış denetimine paralel şekilde, mali yönetim ve kontrol sistemi uygulamasına yönelik iç denetim yapan ve nispeten bağımsız kamu görevlileri eliyle yürütüldüğünü belirtelim. Buna ilaveten;

İç denetçilikte kadrolar, (TSK, MSB ve İİB’ lığının kendi kadro ihdas ve teşkilinden bağımsız olarak) Bakanlar Kurulu tarafından konulmaktadır. İç Denetçiler TSK kadrolarından seçilmekle beraber Bakanlığa özel olarak tahsis edilen kadrolara atanmakla, yani özel bir statüye geçmektedirler.

- İç denetçilerin eğitim, seçim ve atanmaları, tamamen 5018 sayılı Kanun ile Bakanlar Kurulu ve Maliye Bakanlığınca çıkarılan yönetmelik, yönerge, tebliğ vb. ikincil mevzuata tabidir. Daha açık bir ifadeyle, İç denetçiler gerek askeri mevzuata, gerek askeri kural, uygulama ve usullere göre seçilip atanmamakta; tamamen sivil otoriterlerce belirlenen ve denetlenen iç kontrol sistemine dahil bağımsız ve güvenceli görevlilerdir.

- Bunların, herhangi bir sivil kamu kurum ve kuruluşunda çalışan memurdan (örneğin, Emniyet Genel Müdürlüğündeki iç denetçi polisten), yapacakları iş, görev ve yetki açısından hiçbir fark bulunmaktadır.

Seçilip atanmaları bakımından hiçbir askeri mevzuata tabi değildirler. İdarenin savunmalarında, askeri mevzuata atıf yapılmakta ise de, statüye kabul anlamında ilk atama, Bakan’ın birel veya (yönerge gibi) düzenleyici işlemle belirlediği takdir yetkisi çerçevesinde gerçekleşmektedir. Bakan'ın, seçim ve atama işleminin hazırlık döneminde TSK birimlerinin talep ve görüşlerini dikkate alması, sonuç işlemi askeri hizmete ilişkin kılmamaktadır. Zira, bu asker kişiyi ilgilendirmek kapsamında bir konudur.

Uyuşmazlık konusu olayda Bakanlığın yürüttüğü geniş kapsamlı savunma hizmetinin bütçe ve muhasebesinin iç denetimi söz konusudur. Bu, daha dar kapsamlı askeri hizmet kavramıyla birebir örtüşmediğinden, bu yönden de işlemin askeri hizmete ilişkin olduğu ileri sürülemez.

Bu sebeplerle, iç denetçilerin gerek seçilerek statüye ilk atamaları, gerek müteakip diğer atamalarının, -yasal düzenleme yapılarak askeri hizmetle ilişkilendirilmedikçe- askeri hizmete ilişkinlik taşımadığını düşündüğümden, davanın görev yönünden reddinin gerektiği cihetiyle aksi yöndeki çoğunluk görüşüne katılamadım. 15 Mayıs 2012

Full & Egal Universal Law Academy